Halk
Edebiyatı
Destanlar
Hakkında
Destanlar, milletlerin yazı öncesi dönemde ürettikleri
sözlü geleneklerdir.
Epope, yazarı bilinmeyen destanlardır.
Şairlerin kurduğu destanlar ise bunlardan
farklıdır.
Destanlar uzun soluklu hikâyelerdir.
Destanlar nazımla biçimlenmiştir. Çünkü
genellikle müzik eşliğinde söze dökülürlerdi. Ezgiye eşlik edecek biçimde
düzenlenmiş olmaları bundan dolayıdır.
Destanlar iki büyük kola ayrılırlar.
Birincisi milletlerin yaratılışı, türeyişi ile ilgili destanlar diğeri ise milletlerin
tarihlerindeki önemli olayları konu alan destanlardır.
Destanlar sözlü geleneğin devam ettiği
zamanlarda gerçek olarak kabul görürlerdi. Ne zamanki yazıya geçirilmeye
başlandı o zaman destanların içerisindeki gerçek olmayan unsurlar tefrik edilmeye
başlandı. Bu ayrım daha sonra halk hikâyelerinin gelişimine katkı sağladı. Halk
hikâyeleri de bir bakıma destan geleneğinin uzantısıdır.
Eski Türklerde tunguz adı verilen büyücü
şairlerin halk nazarında büyük itibarı vardı. Günümüzde dahi bu gelenek bazı
yörelerde devam etmektedir.
Sığır: Oğuzların milli totemidir.
Şölen / Çeşn: Kurban sonrası yapılan
ziyafetlerdir.
Yuğ: Umumi olarak matem ayinleridir. Bu
törenlerde baskı adı verilen ozan, ölen kişinin ruhunun semaya yükselmesi için
bazı büyülü şiirler/sözler söylerdi. İleri zamanlarda baksının yerini, ölen
kişinin kahramanlıklarını anlatan mersiye şairleri aldı.
Dede
Korkut Kitabı
Bir mukaddime ve on iki masaldan
müteşekkildir.
Milli bir destandır ve bu nedenle Türkler
için çok önemlidir. Türklerin dili ve kültürü ile içe içe geçmiştir.
Milli destanlar mutlaka kahramanlık motifi
içerir.
Kahramanlık en yüksek insanî vasıf olarak
yüceltilir.
Türklerin “alp” tipi karakterinin en güzel
örneklerini bu destanlarda görürüz.
Hikâyeler kahramanın etrafında şekillenir.
Dede Korkut’ta buna istisna olarak çeşitli hikâyeler vardır.
Mili destanlar genellikle anonimdir,
müellifleri, bağrından çıktıkları millettir.
Destanların muhtevaları çoğunlukla o
milletin hayatıdır.
Millî destanlarda yüksek bir coşku bulunur.
Bu tür destanlarda tabiat unsurlarına da
çokça yer verilir. Tabiatın bir parçası olan hayvanlar da geniş yer tutar.
Coğrafi unsurlar ve mekân vurgusu ise
destanları efsanelerden ayırır hatta bir nebze tarihe yakınlaştırır.
Destan dili, bağlı olduğu dilin en güzel
bir örneğini verir.
Destanın teşekkülü üç aşamada gerçekleşir
(çekirdek, gelişme ve yazıya geçme).
Çekirdek Safhası: milletin bütününü
ilgilendiren olağanüstü bir olay, bir badire destan çekirdeği olarak yerini
alır. İnsanlar bu olayı anlatmak üzere şiirler söyler, hikâyeler anlatır
(Gelişme safhası). Şiir ve hikâye zamanla kendine has bir kavrama dönüşünce
destan ortaya çıkar. Anlatı halinde yol alan destan, şehre/medeniyete ulaşınca
yazıya geçer ve sürecini tamamlamış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder