Yıldız
Yenen Avcı - Karacaoğlan Şiirinde Sapmalar
Her bir halk şairi, kendi perspektifi
nispetinde yaşadığı dönemi şiirine taşır.
Karacaoğlan’ın yaşadığı 16. Yüzyıl,
Türklerin gerek kültür gerekse siyaset alanında tüm dünyada lider oldukları bir
dönemdir. Türkçe edebiyat 16. Yüzyılda Arapça ve Farsçanın yoğun tesiri
altındadır. İşlenen konular bakımından ise sevgiliye yazılan gazeller ve devlet
adamlarına övgü içeren metinler çoğunluktadır.
Karacaoğlan’ın şiiri de benzer konulara yer
verir; sevgiliye yazılmış şiirler onda pek çoktur. Karacaoğlan dil bakımından
da zengindir. Anadolu’nun değişik bölgelerini gezmiş olması, farklı ağızlar ve
kültürleri tanımış olması bu bakımdan ona katkı sağlamıştır.
Biçimbilimsel Sapmalar:
Karacaoğlan’ın; şiirlerinde uyak kaygısından
dolayı bazı ekleri düşürdüğü veya yanlış ek kullanımına yer verdiği görülür. Şair,
ölçü bütünlüğünü sağlamak için yükleme halini düşürür. “Burmayı” sözcüğü yerine
“Burma” sözcüğünü kullanır:
“Gümüş yüzükleri takmış parmağa,
Altun burma beyaz kola uydurmuş”
Şiirlerde yönelme hal ekinin ve tamlayan
ekinin düşürüldüğü de görülür:
“Şahanım var, bazlarım var.
Tel
alışkın sazlarım var.”
“Dilberim sevmezse beni,
Ben
onu sevdiğim yeter.”
İyelik ekinin de şiirsel kaygılardan dolayı
düşürüldüğü görülür:
“Gidip şu güzelin ilin gezmeli
Kalem alıp kaşın gözün yazmalı”
Şiirlerde dikkat çeken bir diğer nokta ise;
şairin, kimi kez isim durum eklerini birbirinin yerine kullanmasıdır.
“Diyâr-ı gurbetin sonsuz mihneti,
Şu benim yârime göresim geldi.”
Geniş zamanın 2. ve 3. Kişi çekimlerinde
olumsuzluk eki ile birlikte kullanılan “-z” ekini düşürür. Fakat bu yaygın
olarak işitilen yöresel bir kullanımdır.
“Kız da der ki: Sarı yıldız doğma mı?
Doğup doğup orta yere gelme mi?
Bir gecem de bin gecene değme mi?”
Şimdiki zaman eki geniş ünlü ile biten bir
sözcüğe getirildiği zaman daralma olayına neden olur. Söyleyiş güzelliğini
yakalama adına şairin; yer yer bu kurala bağlı kalmadığı görülür:
“Saçları topukla eyleyor cengi,”
Hezâran çubuğa benziyor boyu,”
Gelecek zaman eki olan “-ecek” ekinin,
farklı kullanımları göze çarpar:
“Karaca’Oğlan der ki: Terkin vericek,
Ötüşür bülbüller, gonca gülicek.
Ben burada, yâr orda, böyle kalıcak,”
Şair, istek kipinin birinci kişi çekiminde
hem kurala uygun olana hem de yöresel nitelik taşıyan formuna yer verir:
“Murâdıma ermeyeyim,
Hak didârın görmeyeyim,”
“Arab atım mı var benim, eğlenem?
Ya şahanım mı var, salam, avlanam?”
Ölünce sevmezsem seni.”
Karacaoğlan, “ile” sözcüğünü “-nen”, “ilen”,
“le” , “ile” gibi farklı şekillerde kullanır:
“Elleri koynunda gezen yiğidi,
Yiğit mağrur gezmeyinen beğ olmaz”
Sözcüksel
Sapmalar
“Erciyes” sözcüğünü “Erciyas” şeklinde;
vakit sözcüğünü ise “vakt”, “vaht” şeklinde kullanarak farklı kullanımlara
yönelir:
“Erciyas ulunuz, pirin var dağlar”
“Vaktlı vaktsiz akmak olmaz”
Karacaoğlan’ın kimi şiirlerinde “mezar”
sözcüğünün, uyak kaygısından dolayı “mezer” şeklinde kullanıldığı görülür:
Karaca’Oğlan der ki: Ezelden ezel,
Duruldu suyum da, kazıldı mezer. (…)
Şair; kimi zaman da “gelmeye” sözcüğünü
“gelmekliğe” biçiminde kullanır:
“Gelmekliğe karar verdim
Sözüm oldu yalan şimdi.”
Anlambilimsel
Sapmalar
“Nasıl, niçin, nereden” zarfları yerine “
neden” sözcüğüne yer verir:
“Baharın geldiğin neden bilelim?
Bir gül bitmiş, yapracığı düzgündür.”
Şiir dilindeki güçlükler, şiir dilinde oldukça
sık kullanılan sözbilim kurguları ve dilbilim yapıları sonucunda göze çarpan
olağan dil kullanımlarının dışındaki yapılardan kaynaklanır.
Sözdizimsel
Sapmalar
Diğer şairler gibi, Karacaoğlan da anlatıma
dinamizm ve kıvraklık veren devrik cümleleri sıklıkla kullanır.
Yöresel
ağız Kullanımından Kaynaklanan Sapmalar
Şiirlerde yer alan “renk, reyhan, lazım,
Rum…” gibi bazı sözcüklerin ilk hecesinde türeme olayının yaşandığı görülür.
“Çevre yanı ireyhanlı bağ olur”
“Yüzlerin portakal, irengin gülde,”
“Her sabah, her sabah salınan güzel,
Salınma karşımda, ilâzım değil.”
“Bin katar içinde bu bir türlüdür,
Urum’da ve Şam’da birdir bu gelin”
Sonuç
1. Karacaoğlan ölçü bütünlüğünü sağlamak
için kimi şiirlerinde ekleri düşürmüş, kimilerinde ise bu dil öğelerini,
yerinde kullanmıştır.
2. Sözcük seçimi bakımından şairin, hem
özgün ifadelere, hem de morfolojisi değiştirilmiş kullanımlara yer verdiği
görülür.
3. Karacaoğlan; alışılmamış bağdaşmalarla,
yoğun ve derin ifadelerle şairsel gücünü sergilemeye çalışırken, yine sanatsal
kaygılardan olsa gerek anlam karışıklığına ve belirsizliğine yol açan
durumlardan kaçınamamıştır.
4. Şairin, bazen “tamlayan+tamlanan” ve
Türkçenin cümle yapısı kuralına (Ö+T+Y) bağlı kalmadığı; fakat dizelerdeki
monotonluğu yıkmak ve onların müzikalite değerini yükseltmek için farklı
yapısal oluşumları tercih ettiği görülmektedir.
5. Karacaoğlan doğup büyüdüğü, gezip gördüğü
yerlerin ağız kullanımlarını şiirlerine taşımakla kalmamış, onları dizenin
akışına göre yeniden harmanlamıştır.
---
Folklor/Edebiyat Dergisi, Cilt: 19, Sayı:
74, (s. 119-129), 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder