Beynamaz
Kırmızı yapraklı kuru meşe dallarından yapılmış kocaman
çardağı ovadan kopan hırçın bir rüzgâr yıkacak gibi sarsıyordu.
Hacı İmam namaz aralarındaki boş vakitlerini hep vaaz etmek,
nasihat vermekle geçirirdi.
…bu sofu köyün tek bir beynamazı vardı: Gâvur Ali...
…
“Köyümüzde bir zındık varken Hak Taalâ bakalım duamızı kabul
eder mi ki...” diye başını salladı. Sonra Gâvur Ali’yi hatırlayınca –yaralarına
dokunulmuş gibi– kaşları çatılan, suratları buruşan köylülere, “Ben onu imana
getireceğim” dedi.
(Kuraklık mustarip yörede Gâvur Ali namaza başlayınca yağmur
başladı fakat bu yağmurun arkası kesilmedi; yine aynı dönemde Gâvur Ali’nin
koyunları yedikleri ottan zehirlenip telef oldular)
Büyük Mecmua, Sayı: 4,
28 Mart 1919, s. 59-62.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder