Korkunç Bir Ceza
Hasan Ağa başka hemşehrileri gibi yapmamış, İstanbul’a
karısıyla beraber gelmişti.
Bir gün hemşehrileri Tavukpazarı’nda verecekleri bir
ziyafete onu da davet ettiler.
Karısına, “Ben bu gece hemşehrilerin ahengine gidivereceğim.
Sen bir kişicik bul. Onunla yat, sakın gorhma...” dedi. Çıktı, gitti.
(Gülsüm) Nasıl bu gece tek başına yatacaktı? Hemen kendini
sokağa attı. Bir can yoldaşı, bir kişicik bulmak lâzımdı. Hem işte ağası da ona
“bul” demişti. Önüne rast gelene, “Sen kişicik misin?” diye soruyordu.
Nihayet mahzun mahzun eve doğru dönerken karşıdan bir
külhanbeyinin geldiğini gördü. Son bir ümitle ona da sordu: “Ayol, kişicik sen
misin?”
…
Odaya girince karısıyla çok kıvırcık saçlı bir herifin
sarmaş dolaş yattığını gördü.
“Ayon ne oluyon?” dedi. “İşte kişicik bu imiş. Sen bana onu
bul da beraber yat demedin mi?”
“Senin gebehetin yoh! Domuzluh bu kişiciktedir. Ben ona
gostereceğum!” dedi.
Hasan Ağa külhanbeyine, “Haydi kalk! Esvaplarını gey!”
emrini verdi. Zavallı çapkın hemen itaat etti. Bir dakikada giyindi.
…
“Ülen kerata! Ne söylenip patırdı ediyon? Sakın bir daha
bizim eve gelme. İşte bu sefer seni, ceza olmak üzre Yedikule’ye gadar
getürdüm. Bir daha evimde yahalarsam vallahi billahi ta Ayastefanos’a kadar
götürür bırakırım... Anladun mu?” dedi.
…
Diken, Sayı: 13, 17
Nisan 1335/1919, s. 3, 6.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder