Uzun Ömür
Etrafı ormanlı geniş yeşil vadide muharebe üç saatten beri
devam ediyordu.
…
Vezir beyazlaşan sakalını tuttu. Vuruşan saflara bir kere
daha baktı. Çavuşa, “Haydi git, ağalara söyle, gayret etsinler! Hücuma
hazırlansınlar. Biz de şimdi geliyoruz. Kâfiri perişan ederiz” dedi.
…
Vezirin gözleri birdenbire sağ tarafında büyük bir ağacın
dibinde otlayan eğerli bir ata ilişti.
Kılıcını, tüfeğini, kalkanını yastık gibi başının altına
koymuştu. Gazaba geldi. Arkasına döndü. Adamlarının arasındaki cellâda, “Git,
şu hainin kellesini uçur!” dedi.
“Düşmandan kaçmanın cezası nedir?”
“Siyaset paşam!”
“Öyle ise neye buraya kaçıp uyursun?”
“Kaçıp böyle uyumasam bu yaşa gelir miydim paşam?”
…
Vezir ihtiyar sipahiyi bir süzdü. Karşıdan yeniçeri
çavuşları dörtnala geliyorlardı.
“Müjde! Müjde! Kâfir bozuldu” diye bağrıştılar.
“Ne ise, daha yaşayacakmışsın! Bu müjdeye dua et!” dedi.
İfham, Sayı: 9, 31
Temmuz 1335 [1919], s. 2.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder