TEKAZÂ-YI ÜSLÛB
Vücud-ı fikrime bir şehper-i melek yapsam
Şeb-i elfaz u nur-ı hülyadan;
Per-i fikrimle havz-ı rüyadan
Alıp köpükleri zevkimce bir çiçek yapsam:
Benim bütün emelim buydu şi’re başlarken..
Per-i fikrimdeki hayat-ı şebab
Şeb-i elfaz içinde oldu harab
Çıkarmadan yeni bir nağme târ-ı kafiyeden..
Açıldı şimdi nigâh-ı nühüfte beynimde
Şeb-i hikmetteki hakîkatler
Ezerek ruhumu, takallus eder
Birer elem gibi parmaklarım cebînimde;
Bütün dimâğımı berk-i hazan gibi çevirir
Yeni bir gird-bâd-ı fikr-i hayat;
Yeni bir medd ü cezr-i hissiyyât
Bütün sevahil-i bahr-ı hayalimi kemirir;
Hadâik-ı heyecanımda bir gül-i nev-hîz
Ararım vermek üzre şi’rime can;
Bulurum bir vesile-i halecan
Ki bâd-ı vezn edemez umduğum gibi tehzîz.
Bu cüst ü cû, bu tefekkür, bu sûzen-i ser-tîz
Eder a’sâb-ı mağzımı mecruh;
Eder üslûb-ı şi’rimi bî-ruh
Budur bu sûzen-i aklî, bu sûzen-i hûn-rîz.
Bu ıstırab-ı taharride hislerim ezilir;
Gelir eş’ârıma lika-yı memat;
Kâğıt üstünde deste-i kelimât
Soğuk birer cesed-i bî-nefes gibi dizilir.
Nasıl kalırsa, bütün yâdigâr-ı ömr olarak.
Ölüye müncemid bir ince kefen..
Bütün evrak-ı hiss ü fikrimden
Neşâidimde kalır öyle bir gubâr ancak...
Ölümle ruhumu meze eylerim yazarken ben;
Okuyan belki bir tebessüm eder.
Yazarım “Bûseler, Telâkiler”...
Bütün bürûdet-i firkatle kalbim inlerken...