Osmanlı Türkçesine Giriş
(1) Osmanlı Türkçesi Alfabesi
Günlük dil: Sözlü anlatım dilidir.
Yazı dili: Yazılı anlatım dilidir. Alıntıların sesçe nitelik ve niceliklerinin korunması kaygısı bu dile tam bir karma dil niteliği kazandırmıştır.
Dil kalıbı: Dilde birden çok kelimenin öbekleşmesi ile oluşmuş belli özelliklerle tanımlanan yapılardır.
Fesahat: Bir kelimenin açık, ses nitelikleri korunarak, pürüzsüz ve yanlışsız olarak söylenmesi ve kullanılmasıdır.
Ünlü değeri: Bir ünlüyü diğer ünlülerden ayıran ve ses yolunda oluşması sırasında beliren nitelik ve nicelik özelliğidir.
Süslü söz: Eskiler sözün süslülük niteliğine ‘belîğ’ derlerdi.
Doğu Türkçesi: XIII. yüzyıldan sonra ortaya çıkan yazı dillerinden biri. XV. yüzyıldan sonra
‘Çağatayca’ adıyla anılmıştır.
OSMANLI TÜRKÇESİ ALFABESİ
Bitişmeyen harfler:
Eski gramerlerde bunlara ‘munfasıl harfler’ denmiştir. Bunlar yazıda yalnızca kendilerinden
önce gelen diğer harflerle bitişir.
ا د ذ ر ز ڒ و ہ
Sonuncu harf ancak bir ünlü yerine kullanıldığı yerlerde bitişmez. Buna eski gramerlerde “hâ’-i resmiye (=şekilce he)” denir.
Bitişen harfler:
ب پ ټ ٽ ج چ ح خ س ش ص ض ط ظ ع غ ف ق ك ل م ن ھ ى
günlük hayatta kullanımı en yaygın olan yazı rık’a denilen yazıydı.
Bitişmeyle İlgili Özel Durumlar
ب (be) ve ona benzeyen harfler, م (mim) ile yukarıdan bir yuvarlak çizgicikle bitiştirilir ve mim harfinin baştaki biçimi ( ھ ) yuvarlaklığını kaybederek düzleşir: بم تم ثم يم نم
ج (cim) ve gövdesi ona benzeyenler ب (be) ve benzerleriyle bitişirken yukarıdan yapılan bitiştirmede bu harfler için ucu aşağıya bakan bir çizgicik kullanılır:
تخ نج يج بخ بح ثي
س (sin), ش (şın), ص (sad), ض (dad), ط (tı), ظ (zı), ع (ayın), غ (gayın), ف (fe), ق (kaf) harfleri م mim ile baştaki biçimleri yukarda kalmak üzere, yuvarlak bir çizgicikle bitişir:
سم شم صم ضم طم ظم عم غم فم قم مم
ث se: Peltek se diye anılan bu ses yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ح ha: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ذ zel: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ع ayın: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
Ünlülerin Yazılışı
Dilimizin sekiz ünlüsü için şu dört işaret kullanılmıştır:
ا و ه ى
a ünlüsünün yazılışı
Kelime içinde, kelime tek heceliyse ا ile gösterilir
Kelime iki heceliyse ve her iki hecenin ünlüsü a ise:
- Her iki hecede de ا ile yazılır
- Yalnızca ikinci hecedeki a sesi için bu işarete yer verilir
İki heceli kelimenin yalnızca ilk hecesinde a varsa yazılır
İkiden çok heceli kelimelerde ikinci hecedeki yazılışı üç
türlüdür:
ا ile yazılır
ہ ه ile yazılır
İşaret kullanılmaz
Kelime sonunda ise iki ayrı işaretle yazılır:
ا ہ
e ünlüsünün yazılışı. Belli bir kurala bağlı değildir.
Kelime başında ا ile gösterilir.
İlk hecede harfle gösterilmez:
Kelime sonunda her zaman ہ ه ile yazılır:
ı ve i ünlülerinin yazılışı.
Kelime başında iki ses arasında ayırım olmaksızın iki türlü
yazılmıştır:
ا ile
اڍ ile
Kelime içinde çoklukla ünsüz sesin harfi önünde ڍ ile gösterilir
Kelime sonunda ى ile yazılır
Yuvarlak ünlülerin yazılışı.
Kelime başındaki yuvarlak ünlüler çoklukla و ا gibi yazılır
اوق
= Ok
اون = Un… gibi
Ünsüzler
kalın ünsüz harfler
ح خ ص ض ط ظ ع غ ق
müsta’liye harfleri (=yükseltilmiş harfler) adını alırlar:
خ ص ض ط ظ غ ق
YAZI TÜRLERİ
Kur’an yazmakta en çok kullanılmış bir yazı türü olan nesihtir.
Sülüs, Nesihe çok benzer.
Talik, başlıca özelliği harflerin eğik yazılması, kuyruk kısımlarının uzatılmasıdır.
Rık’a, çabuk yazmaya elverişli bir yazı idi.
TÜRKÇEN‹N ÜNLÜ SESLER
a ı o u; Kalın
e i ö ü; İnce olmak üzere tasnif edilir.
a e ı i; Düz
o ö u ü; Yuvarlak olmak üzere tasnif edilir.
a e o ö; Geniş
ı i u ü; Dar olmak üzere tasnif edilir.
Klâsik Arapçada uzunları da bulunan 3 ünlü vardır: a i u. Ortalama uzunlukta olanların yazıda harf karşılıkları yoktur. Gösterilmek istendiğinde hareke denilen yardımcı işaretler
kullanılır. Daha önce gördüğümüz bu işaretlerin Arapçadaki adları fetha (üstün), kesre (esre) ve zamme (ötrü)dir.
ekleme te üzerine iki nokta konmuş bir he biçiminde yazılır. ünsüz harfin harekesi olan üstün ile birlikte okunmasını sağlar.
Bütün ünsüz harflerin yanındaki elif Arapçada her zaman uzun bir a olarak okunur:
Arapça‘da elif'ten başka, yalnızca kelime sonlarında bulunabilen ikinci bir uzunluk işareti daha vardır; üstünle okunan bir ünsüz harfin önüne gelen ye. Buna kısaltılmış elif (elif-i maksûre)denir.
Arapçada ı ünlüsü bulunmaz, bütün ünsüz seslerle birlikte duyulan ses i’dir. ortalama ve uzun olmak üzere iki türü vardır.
Ortalama i. Yazıda bir harfle varlığı belirtilmez
Kelime içinde harfle gösterilmez
kalın ünsüz harflerinden birinin yer aldığı hecede esre, Türklerce ı okunur.
Uzun i
Kelime başında ى ا biçiminde yazılır.
Kelime içinde bir ünsüz harften sonra o harfin esre'sinin, yani i olan ünlüsünün uzun okunduğunu göstermek üzere yine ي ye ile yazılır.
Kelime sonunda da ى ye ile gösterilmiştir.
u Ünlüsü ve Yazılışı
Ortalama
u:
Kelime
başında ötrülü hemze değerindeki ا (elif) ile yazılır.
اصول = Usul / افول =
Ufûl
Kelime
içinde harfle belirtilmez.
حضور = Huzur / قرب = Kurb (Yakınlık)
Arapçanın
tek yuvarlak ünlüsü olan bu ortalama u, Türkçede çeşitlenmiş, dört yuvarlak
ünlü değeriyle söylenir duruma gelmiştir. Bu da yabancı kelimelerin söyleyişçe
halklılaştırılmasından başka bir şey değildir.
Ortalama u:
Kelime başında ötrülü hemze değerindeki ا (elif) ile yazılır.
Kelime içinde harfle belirtilmez.
Arapçanın tek yuvarlak ünlüsü olan bu ortalama u, Türkçede çeşitlenmiş, dört yuvarlak ünlü değeriyle söylenir duruma gelmiştir. Bu da yabancı kelimelerin söyleyişçe halklılaştırılmasından başka bir şey değildir.
Uzun u. her zaman و (vav) ile gösterilmiştir.
Kelime başında و ا şeklinde yazılır.
Kelime içindeki yazılışı açık ve kapalı hecelerde ötrülü okunan ünsüz harf önüne katılan و (vav) iledir
Farsçanın Ünlüleri ve Yazılışları
Farsçada 3 ünlü vardır: a, i, u.
Ünlü uzunlukları Farsça yazımda da aynı harflerle gösterilmiştir: ا و ى
Ortalama a. Arapçanın a'sına benzer. Farslar da bu sesi a ile e arası bir sesle, açık bir e gibi söylerler.
Kelime başında bu sese karşılık gelen işaret, harekeli yazıda üstünlü elif, harekesiz yazıda ise yalnızca elif. Kelime içinde bir ünsüz harften sonra harfle gösterilmez.
Kelime sonunda, Arapça ve Türkçede olduğu gibi, ہ ه ile yazılır.
Uzun a. Kelime başında Arapçadaki gibi (medli elif) ile yazılır.
Kelime sonunda uzunluğu gösteren yine ا (elif)' tir
Uzun i. Farsçanın eski dönemlerinde
kapalı, uzunca bir e gibi de söylenmiştir: شير
= şêr (arslan)
Uzun
i gibi okunduğunda, uzunluğu gösteren ye harfine yâ-i ma’rûfe (belirli ye) adı
verilmiş, uzunca e olarak okunduğunda ise aynı ye'ye yâ-i mechûle (belirsiz ye)
denmiştir.
Kelime
başında, Arapça kelimelerdeki gibi, biçimiyle yazılır:
ايران = Îrân
ايزد = Îzid
Kelime
içinde bir ünsüz harfinden sonra ڍ (ye) ile gösterilir:
بيرون = bîrûn (dış)
ديده = dîde (göz / bakış)
ريزه = rîze (parça / kırık)
Kelime
sonundaki yazılışı yine ى
ye iledir:
بسى = besî (bolluk)
کيتى = gîtî (dünya)
سورى = sûrî (kırmızı
renkte güzel kokulu bir gül)
Ortalama u. Kelime başında, ا (elif)
ile yazılır:
افتاده = uftâde (düşkün)
اشتر = uştur (deve)
Kelime
içinde yazıda harfle gösterilmez;
برده = burde (götürülmüş /
taşınmış)
Uzun u. Yazıda uzunluğu و (vav) ile gösterilen
ünlü sestir. Ancak söyleyişte bu ünlünün Farsçada iki türü bulunur. Biri
Türkçedeki u'nun uzunudur. Buna eski gramerlerde vâv-ı
ma’rûfe (belirli
vav) denirdi:
دور = dûr (uzak)
مور = mûr (karınca)
Öteki
ise uzunca söylenen bir o (=ô)'dur. Buna da vâv-ı mechûle (belirsiz vav)
denmekteydi:
زور = zôr (güç / kuvvet)
شور = şôr (tuzlu)
Kelime
başında biçimiyle yazılır; و
(vav), ا (elif) üzerindeki
yazılmayan ötrü'nün uzunluk değerini karşılar:
اوج = ûc (bahis)
اوستاد = ûstâd (usta)
Kelime
sonunda uzunluk yine و (vav) ile gösterilir:
بارو = bârû (kale duvarı)
دارو = dârû (ilaç)
بانو = bânû (hanım sultan)
Ünlü
harflerin yazımı
(a)
Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde harfle
gösterilmez.
(â) Türkçe kelimelerin yazımında kullanılmaz.
(e) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime
içinde harfle gösterilmez.
(ı) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime
içinde ve sonunda harfle gösterilmez.
(i) Arapça kelimelerde kelime içinde ve
sonunda, Farsça kelimelerde kelime içinde harfle gösterilmez.
(î) Türkçe kelimelerin yazımında harfle
gösterilmez.
(o) Arapça ve Farsça kelimelerde harfle
gösterilmez.
(ö) Farsça kelimelerde harfle gösterilmez,
Arapça kelimelerde de kelime içinde ve sonunda harfle gösterilmez.
(u)
Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde ve kelime sonunda harfle
gösterilmez.
(û) Türkçe kelimelerde harfle gösterilmez.
(ü) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime
içinde ve kelime sonunda harfle gösterilmez.
TÜRKÇENİN ÜNSÜZ SESLERİ
- sızmalı ünsüzler: f v ğ h j ş l r s z y;
- patlamalı ünsüzler: b p c ç d t g k m n.
- dudak ünsüzleri: b p m v f;
- diş ünsüzleri: d t c ç j ş z s n l r.
- damak ünsüzleri: k g ğ.
- gırtlak ünsüzleri: h
- tonlu ünsüzler: b c d g ğ j l m n r v y z
- tonsuz ünsüzler: ç f h k p s ş t.
Kalın ünsüz harfler:
ح خ ص ض ط ظ ع غ ق
İnce
ünsüz harfler:
ب ت ث ج چ د ذ ر ز س ش ف ك گ ل م ن و ھ ی
Arapçaya Özgü Ünsüzler ve Ses Değerleri
Alfabedeki sırasına göre şu ünsüz harfleri yalnızca Arapçaya özgü
seslerin işaretleridir: ء hemze, ث se,
ذ zel, ح ha, ص sad, ض dad,
ط tı, ظ zı, ع ayın.
ء
Arapçada bir ünlü ile başlıyor gibi görünen her kelime aslında bu ünsüzle
başlamakta ve ünlü seslere karşılık olan işaretlerle birlikte a, i, u gibi
okunmaktadır. Yazıda bu ünsüzü
Araplar
da göstermezler ve kürsüsü olan ا
(elif)'i yazmakla yetinirler.
ض Türkçede d ve z diş sesleriyle iki türlü
söylenmiştir:
A:
“d” gibi,
قاضى = Kadı
ضرب = Darb
B:
“z” gibi,
قاضا = Kaza
قاضيعسکر = Kazasker
ع Kelime ve hece başında bir ünlü ses olarak
okunur,
عزراۇل = Azrail
عيال =
Ayal
Hece
sonunda düşerken ünlüye uzunluk değeri katar:
کعبه = Kâbe
رعنا = Rânâ
Ünlüsü
uzun kapalı hecenin son sesi olarak düşürülür:
وداع = Vedâ
سماع = Semâ
Farsçaya Özgü Ünsüzler ve Ses Değerleri
Çim چ
ژ Je
گ Gef
Farsçaya özgü dudaksıl (labial) bir خ vardır. Sesin bu niteliğini belirtmek için önüne her zaman bir و yazılır.
خواب = hâb (uyku)
خوان = hân (sofra)
Bu و bir ünlü ya da ünsüz sesi göstermediği için vâv-ı ma’dûle diye anılır.
Kapalı tek heceli kelimede, hareke üstünse, kürsü görevindeki elif üzerine konur:
Kapalı tek heceli kelimede hareke esre ise bitişen ve bitişmeyen harften sonra kürsüsü bir diştir:
Kapalı tek heceli kelimede hareke ötrü ise kürsüsü vav’dır:
Çift ünsüzle biten tek heceli kelimede hece harekesi ne olursa olsun son ses olarak Arapça'da bağımsız yazılır:
TÜRKÇE KELİME KÖKLERİ VE EKLERİNDE ÜNLÜLER VE ÜNSÜZLERİN YAZILIŞI
Kelime köklerinde:
Tek heceli kelime köklerinde ön sesteki bütün ünlüler harfle gösterilmiştir.
Tek heceli kelimelerde, iç seste e dışındaki bütün ünlüler harfle gösterilmiştir:
Kimi tek ve iki hecelilerde ünlüler için harf kullanılmamıştır. Bunlar zamirler, sayı adları gibi çok kullanılan kelimelerdir: ben / sen / siz gibi
İçinde
damak ünsüzü ( ق , ك
, غ ) bulunan eklerde a için ا elif kullanılmaz.
Damak ünsüzlü ( ك , ق ) eklerde, kalınlık-incelik düzenini bu ünsüzler kurar.
Osmanlı Türkçesi yazımını öğrenirken, eklerin, çoğu tek şekilli olan yazılışlarını
öğrenmek en önemli meseledir.
Osmanlı Türkçesi yazımının en önemli özelliği Arapça ve Farsça kelimelerin yazılışlarının değiştirilmeden, olduğu gibi aktarılmasıdır.
Arapça ve Farsça’dan alınmış kelimelerdeki yabansı sesler Türkçe ortak söyleyişe girememiş, günlük dile inen kelimelerde ise seslendirme başlangıçtan beri halklılaştırılmıştır.
(Ünite 4)
Çeviriyazı
Bir dilin eski bir döneminde, farklı bir alfabeyle yazılmış metinleri kullanılmakta olan alfabeye aktarma işlemine çeviriyazı (transkripsiyon), bu uygulamada kullanılan alfabeye ise çeviriyazı alfabesi denmektedir.
Yazı işaretleri yine de dilin ses sistemini gösteren araçlardır.
Osmanlı Türkçesi yazımında görüldüğü gibi, aynı ünsüz sesin birden çok harfle gösterilmesi, ünlü sesin değerini belirtmek içindir:
ص س / ز ذ / ض ظ / ت ط
Yukarıdaki harflerde görülen nöbetleşmeler, bulundukları hecelerin kalın-ince sıralarını göstermeye yarar.
Meninski'nin (1680), sonraki yüzyıl için ise Viguer'in (1790) grameri çeviriyazı için başvurduğumuz önemli kaynaklardır. Her
ikisi de konuşma dili ile okuma dili arasındaki farkı vurgularlar.
Çeviriyazı Sistemimiz
Bu sistem her şeyden önce konuşma diline dayanacak,
Çeviriyazı alfabemiz, yazıyı değil, dönemin konuşma seslerini gösterme temeline dayalı bulunacaktır.
Kullanacağımız işaretli harfler şunlardır:
- â, î, ô, û
Bu harflerdeki uzatma işaretleri, Arapça ve Farsça kelimelerde hareke karşılığı olan a, i, u ünlülerinin nicelik (uzunluk) değerleri için kullanılmış olan elif, ye, vav harflerine karşılıktır:
- á ve é
a ve e üzerine konmuş kapalı aksan işareti (´) bu ünsüzlerdeki kapalılık niteliğini gösterir.
- ḳ ve k
Altı noktalı k harfi, eski alfabedeki ق içindir. Nokta, patlamalı tonsuz bir art damak ünsüzü olan bu sesin kalınlığını gösterir.
Bu sesin ön damaklısını (incesini) alfabemizin k harfi karşılamaktadır.
- Ģ, g ve ğ
Altı noktalı g harfini, eski alfabedeki غ'nın süreksiz, yani patlamalı söylendiği yerlerde kullanacağız.
Bu sesin ön damaklısını (incesini) alfabemizin g harfi karşılamaktadır.
Altı noktalı ğ harfini ise, yine için, ancak gösterdiği sesin sürekli (yumuşak) söylendiği yerlerde kullanacağız. Türkçede bu art damak ünsüzünün süreklilik niteliği, kalın
sıradan kelimelerde, ünlüden sonra ya da iki ünlü arasında ortaya çıkar.
Bugünkü alfabemizdeki ğ (yumuşak g) harfini, g'nin süreklileşmiş türü için kullanıyoruz.
Bu sesi bir ince ünlüden sonra ya da iki ince ünlü arasında ğ ile göstereceğiz.
- Ł
Türkçenin kalın l'si için kullanılacaktır.
- ñ
Türkçenin genizsi n sesi için,
- ، (kesme işareti)
Arapçanın ء (hemze) ve ع (ayın) harfleri yerine kullanılacaktır.
Çeviriyazı Alfabesi
Büyük harf
özel adların ilk harfinin büyük yazılması tamamen anlamla ilgili ve titizlikle uygulanması gereken önemdedir.
Bir dilin bütün konuşma seslerini göstermeye, kişilerin söyleyişlerindeki farklı sesleri, yerli ağızlarda görülen ses çeşitlerini aktarmaya yarayan türü, daha çok ağız çalışmalarında
kullanılır. Bu tür alfabeler yalnız ilim çevrelerinde kullanılır ve sesçil (fonetik) çeviriyazı alfabesi adıyla anılır.
Daha çok şekle bağlı ve harf çevirisine (transliterasyon) denir.
(Ünite 5)
Kelime
Her kelime öncelikle belli seslerin birleşiminden
oluşur. Bu ses birleşimi söylenen kelimenin ‘gösteren’ yanıdır. Buna eski
gramerlerde ‘lafz (ağızdan çıkan sesler öbeği)’ denmiştir.
Kelimenin ikinci ve asıl önemli yanı, yoğun (müşahhas,
somut) ve yalın (mücerret, soyut) belli bir kavramı yansıtmasıdır. Bu da onun
‘gösterilen’ yanıdır. Buna da ‘anlam (mana)’ denilir. İşte kelime bu iki yanın
ayrıştırılamaz biçimde kaynaşmasıyla varlık kazanan bir dil birimidir.
Türkçe
bir hece (ya da kelime kökü) hiçbir zaman çift ünsüzle başlamaz.
Türkçe
bir hece sonunda iki ünsüz dışında başka türlü bir ses öbekleşmesi olamaz.
Türkçe
bir hece sonunda ikiz ünsüz bulunmaz.
Türkçenin
bütün hecelerinde mutlaka bir ünlü bulunur. Bu ünlü, hecede açıklığı en yüksek
ses olup, hecenin kurucu üyesi ve direğidir.
Kök: Tek başına bir anlam taşıyan, bölünemez,
daha küçük parçalara ayrılamaz bir ses topluluğudur.
Yapım Eki:
Köklerin taşıdığı anlamlarda değişiklik yapan, onları anlamca başkalaştıran unsurlara
denir.
كوزلك = Göz-lük
Yapım
ekleriyle genişleyip uzatılmış kelimelere, gövde diyoruz.
Kök,
gövde, birleşik veya alıntı bütün kelimelerin yalın hâllerine aynı zamanda taban
diyoruz.
Çekim Eki: Söz
içinde kelimeleri başka kelimelerle ilişkilendirmeye yarayan unsurdur.
اوك =
Ev-in
بورجلويه =
Borçlu-ya
قارشيده = Karşı-da
Türkçe
Kelimelerde Ünlülenme Düzeni
Bir
Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir kalın ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin
ünlüleri de kalın olur:
باجاق =
Bacak
اوموز =
Omuz
ايليقجه =
Ilıkça
Bir
Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir ince ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin
ünlüleri de ince olur:
الك =
Elek
اوركو = Örgü
كوكللو = Gönüllü
Bir Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir düz
ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin ünlüleri de düz olur:
آغر =
Ağır
اكسك = Eksik
سيلنمك =
Silinmek
Bir
Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir yuvarlak ünlü varsa,
İkinci
hecenin dar ünlüsü yuvarlak olur; sonraki hecelerin de ünlüleri darsa, uyum
ileri doğru işler:
اوموز =
Omuz
اورتو =
Örtü
İkinci
hecenin ünlüsü düz genişse, öylece kalır ve kendisinden sonraki hece ünlüleri
de ona uyar:
قوناق =
Konak
قوناغنده =
Konağında
Türkçe
kelimeler; ğ, ł, l, m, n, ñ, r, z ünsüzleriyle
başlamaz.
Türkçe
kelimelerde yan yana düşen aynı iki ünsüz çoklukla ayrı harflerle yazılmıştır:
يللمك =
Yellemek
صاللمق =
Sallamak
Bununla
birlikte birkaç kelimede çift sesin tek ünsüzle yazıldığı görülür:
ياصى =
Yassı
اصى = Assı (yarar)
Türkçe
kelimelerin sonunda patlamalı tonlu b c d g
ünsüzleri bulunmaz, bunların yerine tonsuzları olan p ç t ḳ k sesleri bulunur:
ديپ = Dip
دورت =
Dört
اتمك =
Etmek
كوچ =
Güç
Arapça
tamamen ünsüzlere dayanan bir dildir. Bir Arapça kelimede anlamlı bir ses
birliği en az üç ünsüz sesten oluşur:
ر ث ا = اثر = Eser / “iz” ürün
ط ع ب = بعط = Bast / döşemek / yaymak
كتب = Ketb / yazma
كتب = Ketebe / Yazdı
كتاب =
Kitab / yazılmış şey
كاتب =
Kâtib / Yazıcı
مكتوب =
Mektub / Yazılmış şey
مكتب =
Mekteb / Yazı öğrenilen yer
كتاب = Kütteb / Kâtibler
مكاتيب = Mekâtîb / Mektuplar
Görüldüğü
gibi, Türkçede her biri yeni bir anlam katkısı sağlayan eklerle elde edilen kelimeler,
Arapçada, uzunları da bulunan üç ünlüyle oluşturulmaktadır.
Arapçanın
bu kendine özgü yapısına bükümlülük (=tasrîf) denir. Bu özelliği taşıyan diller
de bükümlü diller (=tasrîfî diller) olarak anılır.
Arapçanın
başka bir önemli özelliği de, kelimelerinde cins ayırımı bulunmasıdır. Bütün
Arapça kelimeler ile fiil çekimleri erkeklik ve dişilik niteliği taşır.
Biçimce
dişiliği, ت (te) başta olmak üzere, kimi harfler gösterir.
Erkek
için كتب ketebe, kadın
için ise كتبت ketebet biçimleri kullanılır.
Arapça Kelimelerin Seslendirilmesi
İçinde
kalın ünsüz harflerinden ( ج ص ض ط ظ ع غ ق ) biri bulunan hecenin uzun olmayan düz geniş ünlüsü
kalın a gibi söylenmiştir.
حسد = Hased
حبس = Habs
İçinde
ince ünsüz harfleri ب ت ث ج د ذ ر ز س ش ف ك ل م ن و ھ ى den biri bulunan hecenin uzun olmayan düz geniş ünlüsü
ise, ince, yani e gibi söylenmiştir:
ادب =
Edeb
بيت =
Beyt
Bir
ünsüzden sonraki ا
(elif) her zaman uzun a okunur.
Arapçada
ı ünlüsü yoktur, kalın ve ince ünsüz harfleri
önünde ve ardında bulunduğu var sayılan esre (kesre) ince, yani i gibi okunur:
حكمت =
Hikmet
آحر =
Ahir
حاصل =
Hasıl
Arapçada
bir ünsüz önündeki ى (ye) genel olarak
uzun bir i olarak okunur.
نحيف = Nahif
بخيل =
Bahil
Arapçada
bir kelimenin kök harfleri, fiilin en yalın biçimi olan geçmiş zamanın erkek
için 3. tekil kişi çekimi şeklinde yer alır.
ف ع ل kullanılarak kalıplar oluşturulmuştur. Buna
göre her kalıpta ilk kök ünsüzü ف
ile,
ikinci
kök ünsüzü ع
ile, üçüncü kök ünsüzü de ل
harfi ile gösterilir.
Kimi
kökler dört ünsüz harfinden meydana gelir. Bunlarda dördüncü harf için ikinci
bir ل kullanılır.
Farsça Kelimeler
Arap alfabesinin
alınmasından sonra büyük bir edebî gelişme göstermiş olan bu dile eskiden “İran
saray dili” anlamında Derî denmekteydi.
Farsçada
az sayıda da olsa ön ekler vardır.
Bunların
en önemlileri دشمن düşmen, دشوار düşvâr “zor” ve دشنام düşnâm
“küfür” kelimelerindeki “kötü” demek olan düş-
eki ile, Türkçenin -sız ekine karşılık olan,
aşağıdaki örneklerdeki نا
(nâ-) ve ن
(ne-)'dir:
نوميد =
Nevmid (umutsuz)
ناپاك = Nâ-pâk (kirli)
ناكاه =
Nâ-gâh (birden, ansızın)
Farsça
bir yönüyle de önden eklemeli dil özelliği gösterir.
Farsçanın
en belirgin özelliği kelime birleşmeleri açısından taşıdığı zenginlik ve
serbestliktir.
Ünite 6
Adlar
Adları
önce gösterdikleri varlıklara göre yoğun adlar (özel adlar) ve yalın adlar
(cins isimler) olarak ikiye ayırırız.
Erillik ve Dişillik
Farsçada
da erkek-dişi ayırımı bulunmaz. Arapçada ise kelimeler gösterdikleri
varlıkların erkek ya da dişi oluşuna göre eril (müzekker)
ve dişil (müennes) olmak üzere ikiye ayrılır.
Bir Arapça kelimenin dişil
olduğu sonunda bulunan şu harflerden anlaşılır:
Kelimenin
kök harfi olmayan, bulunduğu son hecede kök harfi ile birlikte -et
ve -ât gibi okunan ت / ات ile a, e gibi
okunan ه ھ
امانت =
Emânet
فرصت =
Fırsat
ظلمت =
Zulmet
حركات =
Harekât
نظميه = Nazmiye
غايه =
Ğaye
Uzun
a gibi okunan ى:
تقوى =
Takva
دعوى =
Dava
â„
gibi okunan إ
. Ancak ا
(elif) ve ardındaki ء
(hemze) Osmanlı Türkçesinde düşürülür ve ا (elif)
uzun ünlü değeriyle yalnız kalır:
صحرا =
Sahra
سمرا =
Semra
Erkek
sınıfından varlıkları gösterdiği hâlde dişillik belirten harfleri taşıyan
kelimeler:
معاويه =
Muaviye
Bunlara
sözde (lafzî) dişi denilir.
Dişi,
ya da dişi sayılan bir varlığı gösterdiği hâlde dişillik belirten harfleri
bulunmayan kelimeler:
ارض = Arz
شمس =
Şems
مريم = Meryem
Bunlara
da anlamca (ma’nevî) dişi denilir.
Şu altı tür kelime
anlamca dişildir:
Kadın
adları
Dişi
varlıkları gösteren kelimeler
Ülke,
şehir ve kabile adları
Çift
organların adları
Rüzgâr
adları ve ateşe verilen çeşitli adlar
İnsan
dışındaki canlı varlıkların topluluk adları
Ayrıca
şu kelimeler de dişil sayılır ve çoklukları dişil çoğul ekleri ile yapılır
Harf
adları
Ay
adları
Üç
harften çok harfi bulunan bütün mastarlar
Belli
kalıplarla yapılan çoğullar:
امور = Umûr (işler)
كتب =
Kütüb (Kitaplar)
تصاوير =
Tesavir (tasvirler)
Bunlar
dışında kalan bütün kelimeler eril sayılır.
Eril kelimelerin
dişilleri, Osmanlı Türkçesinde, örnekte olduğu gibi, sıfat takımındaki sıfatın
sonuna eklenen ه
ile yapılır.
Teklik-Çokluk
Türkçede
canlı ve cansız varlıkların ve kavramların birden çok olduğunu anlatan ek لر -ler'dir.
Arapçanın
yabancı ve dişil adlarla mastarların çoğulunda kullanılan çoğul eki ات
-ât, Farslar tarafından da hem kendi kelimelerinin,
hem de Türkçeden Farsçaya geçmiş kimi kelimelerin çoğulu için kullanılmıştır:
ده =
Dih (köy)
دهات =
Dihat (köyler)
Arapça Kelimelerde Sayı (Kemiyet)
Arapçada
isim sınıfından kelimeler sayı bakımından üç durumda bulunurlar: tekli (tekil),
ikili (ikil), ve çoklu (çoğul).
İkililer
(ikiller): Kurallı yapıdadırlar. Arapçada, söz içinde bir adın yalın olmasına
göre (iki adam) ان
-ân ( رجلن
recülân gibi) ve çekimli durumda bulunmasına göre (iki adamı) ين
-eyn
( رجلين recüleyn gibi) olmak
üzere iki biçimi bulunan bu ikililerden Osmanlı Türkçesinde daha çok -eyn'li
olanları kullanılmıştır. Yalın biçimin örnekleri hemen hemen yok denecek kadar
azdır:
حرفان = Harfan (iki harf)
طرفين = Tarafeyn (iki
taraf)
حرمين = Haremeyn (iki şehir
/ Mekke ve Medine)
Çoklular
(çoğullar): Bunlar yapıca iki türlüdür: 1. kurallı, 2. kuralsız.
- Kurallı çoğullar: Bunların eril ve dişil olarak ayrı
biçimleri vardır:
Eril
kurallı çoğullar: Bunlar Arapçada kelimenin sonuna, söz içinde yalın ve çekimli
durumda bulunmasına göre, ون
-ûn ve ين
-în getirilerek yapılır:
مسلمون = Muslimun, مسلمين = Muslimin
Dişil
kurallı çoğullar: Bunlarda kelime sonuna ات –ât getirilir.
آيات = Âyât
سماوات = Semavat
معجزات = mucizat
Kuralsız
çoğullar. Bunlara kırık (mükesser) çoğullar
denir.
جاهل câhil'in
kırık çoğulu جهلا cühela’dır.
Başka
kelimelerin kök harflerinin de içine dökülüp çoğulu yapılabilecek olan bu kalıp
فعلا
Fu’alâ kalıbıdır.
Farsça Kelimelerde Sayı
Farsçada
iki çoğul eki vardır: ان
-ân ve ها
-hâ. Bunlardan ilki canlı varlık adlarının, ikincisi ise cansız varlık
adlarının çoklusunu yapar. Osmanlı Türkçesinde bu eklerle yapılmış çoğul
kelimeler hemen hemen hiç kullanılmamıştır.
شاهان = Şahan (şahlar)
زنان = Zenan (kadınlar)
مردان = Merdan (Erkekler)
بارانها = Baranha (yağmurlar)
واها = Vaha (yiyecekler)
ADLARDA ÇEKİM
لباس = Libâs / giysi
Durum ekleriyle:
لباسك / Libâsın
لباسى / Libâsı
لباسه / Libâsa
لباسده / Libâsta
لباسدن / Libâstan
لباسله / Libâsla
İyelik ekleriyle:
لباسم / Libâsım
لباسك / Libâsın
لباسى / Libâsı
لباسمز / Libâsımız
لباسكز / Libâsınız
لباسلرى / Libâsları
Eklenmede
sıra bakımından iyelik ekleri durum eklerinden önce gelir: ev-im-iñ
gibi.
İsimlerden ve Fiillerden Türemiş
Adlar
Yer
Adları: Türkçede hem isimlerden, hem fiillerden yer adları yapan ekler vardır.
-lik:
İsim tabanlarından:
قيزانلق = Kızanlık
كوكرجينلك = Göğercinlik
طاشلق = Taşlık
سبزهلك = Sebzelik
Fiil tabanlarından:
-ek, -k:
طوراق = Durak
قوناق = Konak
باتاق = Batak
يايلاق = Yaylak
-ecek:
باقهجق = Bakacak
اوترهجق = Oturacak
-emek:
باسامق = Basamak
Alet
ve Kap Adları:
İsim
tabanlarından:
-duruḳ:
بويوندورق = Boyunduruk
-lik:
آغزلق = Ağızlık
باشلق = Başlık
آياقلق = Ayaklık
موملق = Mumluk
-sałıḳ:
بورونسالق = Burunsalık (Hayvan
başlığının burun üzerine gelen kısmı)
Fiil tabanlarından:
-aç, -ç:
قيصاج = Kısaç (Kerpeten)
طوتاج = Tutaç
-ecek:
چكهجك = Çekecek
سيلهجك = Silecek
طوتاجق = Tutacak
-ek, -ik, -k:
سوزك = Süzek
بيچاق = Bıçak
كورق = Kürek
-en:
دوكن = Döğen (kamçı)
-ge:
طمغا = Damga
سوپوركه = Süpürge
-geç, -giç:
سوزكج = Süzgeç
سيلكج = Silgeç
-gü:
سوركو = Sürgü
بورغو =
Burgu
كوزكو = Gözgü
-mek:
چاقماق = Çakmak
طوقماق = Tokmak
Küçültme Adları:
-cik, -ciğez:
قابجق = Kapçık
قلعهجك = Kal’ecik
آدمجك = Ademcik
قولجغز = Kulcığaz
ملكجكز = Mülkçüğez
-caḳ, cağız:
ياوريجق = Yavrucak
يومريجق = Yumrucak
Eşlik ve Ortaklık Adları:
-deş:
قارينداش = Karındaş
قارداش = Kardaş
Kılıcı (Fail) Adları:
-ci:
آشجى = Aşçı
آلچيجى = Alçıcı
-en:
آلان = alan
يازان = yazan
-ici:
آچيجى = Açıcı
باقيجى = bakıcı
Meslek Adları:
-lik
آشجيلق = aşçılık
صاحافلق = sahaflık
Rütbe
ve makam adları da -lik ekiyle yapılır:
بكلك = beğlik
سلطانلق = sultanlık
Yalın Adlar.
-lik:
كوزللك = güzellik
بوللق = bolluk
Fiil Adları (Adfiiller):
-mek:
آلمق = almak
باقمق = bakmak
كيتمك = gitmek
سرمك = sermek
-meklik:
باقمقليق = bakmaklık
آولمقلق = avlamaklık
-me:
آلمه = alma
آكلمه = anlama
قيمه = kıyma
-im, -m:
آليم = alım
بيچيم = biçim
-iş, -ş:
آلش = alış
امش = emiş
ARAPÇA ADLAR
Özel adlar. Tek bir varlığı gösteren bu
adlara alem denir: على / Alî, عبدلله / Abdullah
Yapılış
bakımından ise Arapça adlar donuk (câmid) ve
türemiş (müştak) olmak üzere ikiye ayrılır. Donuk
adlar bir fiilden türememiş adlardır.
عين / Ayn (göz)
ثور / Sevr (öküz)
زءب / Zi’b (kurt)
رجل / Racül (adamlar)
Türetilmiş
adlar ise bir fiilden türemiş olanlardır:
كتاب / Kitab
كاتب / Katib
مكتب / Mekteb
Küçültme Adları. Bu adlar tek kalıpla
yapılır:
عبيد =
Ubeyd (kulcuk)
جنيد = Cüneyd (askercik)
حسين = Hüseyn (Güzel yavru)
Meslek Adları: Üç harfli yalın
mastarların فعللت
fi’âlet kalıbı bir iş, bir uğraş gösteren fiiller içindir.
تجارت = Ticaret
رجارت = Nicaret (dülgerlik)
سياست = Siyaset
Arapçada
yapılış bakımından yalın (mücerred), mimli (mîmî) ve arttırılmış (mezîd)
olmak üzere üç türlü mastar vardır.
قطع = Kat’ (kesmek)
سي = Seyl (akmak)
فرح = Ferh (sevinmek)
كرم = Kerem (Cömert)
فكرت = Fikret (düşünmek)
نسيان = Nisyan (unutmak)
اجتهاد = İctihad (çalışmak)
FARSÇA ADLAR
چشم =
Çeşm (göz)
ديده = Dide (göz)
مژگان = Müjgan (kirpikler)
لب = Leb (dudak)
كام = Kam (damak)
رخسار = Ruhsar (yanak)
گردن = Gerdan (boyun)
دل = Dil (yürek)
اشك = Eşk (göz yaşı)
پدر = Peder (baba)
مادر = Mader (ana)
برادر = Birader (erkek
kardeş)
زن = Zen (kadın)
مرد = Merd (erkek)
داماد = Dâmâd (güvey)
پياز = Piyaz (soğan)
كبوتر = Kebûter (güvercin)
خرس = Hırs (ayı)
پلنگ =
Peleng (kaplan)
سگ = Seg (köpek)
مار =
Mar (yılan)
مور =
Mur (karınca)
فردا =
Ferda (yarın)
Yer Adları: Farsçada adlardan yer adı
yapan çok sayıda ek vardır. Bunların en işlek olanlarıyla yapılmış kimi
örnekler şunlardır:
اقامتگاه = İkametgah (oturma
yeri)
گلستان = Gülistan (güllük)
لالهزار = Lalezar (lale bahçesi)
ميگده = Meykede (içki evi)
كوهسار = Kuhsar (dağlık)
گاشن = Gülşen (gül
bahçesi)
سنگلاخ = Senglah (taşlık)
Zaman Adları. Yer adları da yapan -gâh ve -istân
ekleriyle yapılmıştır:
بامگاه =
Bamgah (sabah)
شامگاه = Şamgah (akşam)
تابستان = Tabistan (yaz)
زمستان = Zemistan (kış)
Alet ve Kap Adları: Farsçada alet ve
kap adları -dân ekiyle yapılmıştır:
نمگدان = Nemekdan (tuzluk)
چايدان = Çay pişirme kabı
Küçültme Adları:
باغچه = Bağçe (bağcık /
küçük bahçe)
كمانچه = Kemançe (küçük
keman)
دخترك = Duhterek (kızcağız)
مردمك = Merdümek (adamcık)
Eşlik ve Ortaklık Adları: Bir takı gibi
öne gelen hem- kelimesiyle birleşik kelime
kalıbında yapılmıştır. Osmanlı Türkçesinde bu yapıda çok sayıda kelime
kullanılmıştır:
هم عصر = hem-asr (aynı
asırda yaşayan)
هم بزم = Hem-bezm (eğlence
arkadaşı)
هم شهرى = Hem-şehri
هم سال = Hem-sal (yaşıt)
Meslek Adları: Kılıcı (fail) adlarından
ى -î ile türetilmiştir.
Bu ek Arapça kılıcı adlarına da getirilmiş, onlardan da meslek adları
yapılmıştır.
آهنكرى = Ahengeri (demircilik)
نجارى = Neccari (dülgerlik)
Yalın Adlar: Yalın kavramları gösteren
adlar, sıfatlardan ve bir nitelik gösteren yalın adlardan ى -î (sonu ه
ile bitenlerde گى
-gî) ekiyle yapılmıştır:
هستى = Hesti (varlık)
نستى = Nisti (yokluk)
بدى = Bedi (kötülük)
بلندى = Bülendi (yükseklik)
ساختكى = Sahtegi (sahtelik)
Ünite 7
Sıfatlar
Sıfatlar
bir varlığı niteleyen ya da türlü yönlerden belirten kelimelerdir.
Niteleme Sıfatları
اوزو نيول = Uzun yol
اكلى قماش = Enli kumaş
طار
كچيد
= Dar geçit
Karşılaştırma Sıfatları
Osmanlı
Türkçesi'nde -rek ekiyle yapılmış karşılaştırma
sıfatları vardır.
آقرق = Akrak (daha ak, en
ak)
بولرق = Bolrak
اكشيرك = Ekşirek
دخى =
Dahı / daha
اك = en
پك = pek
زياده = ziyade
زيادهسيله = ziyadesiyle
غايت = Ğayet
افراط ايله
= İfrat ile
Arapça Karşılaştırma Sıfatları
احقر = Ahkar (daha alçak,
pek alçak)
افضل = Efzal (daha üstün,
en üstün)
اكبر = Ekber (en büyük)
انور = Enver (daha ışıklı)
Farsça Karşılaştırma Sıfatları
Farsçada
sıfatların fazlalık ve üstünlük derecelerini yapan iki son ek vardır: -ter ve -terîn.
كمتر = kemter (daha alçak,
daha ufak)
كمترين = kemterin (en alçak,
en ufak)
بهتر = bihter (daha iyi)
بهترين = bihterin (en iyi)
Ar. A’lâ
Berkitme Sıfatları
Türkçe
Berkitme Sıfatları
Ekler
ve zarflarla yapılmıştır. Fiilden -egen, -gen, -gin ve -giç ekleriyle türetilmiş berkitme sıfatlarıyla çokça
karşılaşılır.
آغلغان
= ağlağan (çok acı verici)
طارلغان
= darılğan (çok huysuz)
ايصيرغان
= ısırğan (ısırma huyu olan)
اوتورغان
= oturğan (hiçbir işi olmayan)
اوشنكن
= üşengen
اوه كن
= evegen (aceleci)
ييه كن
= yeyegen (çok yiyici)
Berkitme
sıfatlarının Türkçedeki başka biçimleri
آپاكسز = apansız
آپاق = apak
آپ آچوق = apaçık
Arapça Berkitme Sıfatları
سياح = seyyah
كزاب =
kezzab (çok yalancı)
خلاق = hallak (durmadan
yaratan)
علامه = allame (bilgin)
ولود = velud (doğurgan)
اكول = ekul (çok yiyen)
مكثار = Miksar (çok
konuşan)
Farsça Berkitme Sıfatları
آفريدگار = aferidgar (her şeyi
yaratan)
پروردگار = perverdgar (bütün
yaratıkları besleyen)
خاستار =
hastar (çok istekli)
حيله كار = hilekar
Berkitme sıfatları Farsçada بسيار bisyar (çok), بس bes (çok), نيك nik (iyi), سخت saht (katı, pek), پر pür (dolu), خيلى hayli (çok), بغايت begayet (son derece)
gibi zarflarla da yapılır.
خيلى شيرين = hayli şirin
سخت سياه = saht siyah
(kapkara)
Küçültme Sıfatları
Türkçe Küçültme Sıfatları
Bunlar
sıfatlardan -rek (vurgulu), -ce (vurgulu), -cek ve -cik ekleriyle yapılmışlardır:
آلچرق = alçarak
آقچه = akça
آلچاجق = alçacak
بريجك = biricik
Arapça Küçültme Sıfatları
جزويجه = cüzvice (biraz,
azca)
اسمرجه = esmerce
Farsça Küçültme Sıfatları
Farsçada
da küçültme sıfatı yapan bir ek yoktur. Farsça sıfatlara küçültme anlatımı
Türkçenin
ekleri ve zarflarıyla aktarılmıştır:
آسانرق = asanrak (kolayca)
خيليجه = haylice
Belirtme Sıfatları
Gösterme Sıfatları
اوشبو = oşbu
شو = şu
شول = şol
اول = ol
او = o
Soru Sıfatları
قاچ = kaç
هانكى = hangi
نه = ne
Belirsiz Sıfatlar
ديكر = diğer
درلو درلو = türlü türlü
انواع = enva
= هيچ برhiçbir
هر = her
هانكى = hangi
Sayı Sıfatları
بر = bir
ايكى = iki
اوچ = üç
دورت =
dört
بش = beş
آلتى = altı
يدى = yedi
سكز = sekiz
طوقوز = dokuz
اون = on
Arapça
ve Farsça sayı sıfatları da Osmanlı Türkçesinde kullanılmıştır. Metinlerde en
çok geçenler şunlardır:
احد =
ehad (bir)
اول = evvel (ilk,
birinci)
اثنان = isnan (iki)
ثانى = sani (ikinci)
ثلاث = selase (üç)
ثالث = salis (üçüncü)
اربعه = erba’a (dört)
رابع = rabi’ (dördüncü)
Farsça:
يك = yek
دو = dü
سه = se
چهار = çehar
پنج = penc
شش = şeş (altı)
هفت = heft (yedi)
هشت = heş (sekiz)
نه = nüh (dokuz)
ده = deh (on)
صد = sad (yüz)
هزار = hezar (bin)
صد هزار = sad hezar (yüz bin)
Ünite 8
Zamirler ve
Zarflar
Zamirler
isim sınıfından kelimelerdir.
Zamirlerin
adlarla ortak yanı, söz içindeki ilişkilerinden doğan durumlara uygun olarak
çekime uğramaları, onlar gibi durum eklerini alarak çekilmeleridir.
ZAMİRLERİN ÇEŞİTLERİ
Kişi Zamirleri
Kişi
zamirleri ben, sen, o; biz, siz, anłar/onłar'dır.
Tekil
1. ve 2. kişi zamirleri ben ve sen'in yönelme eki almış çekim şekillerinde kök,
değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklik yüzünden bana ve sana Osmanlı Türkçesinde
بكا
ve سكا gibi yazılır.
Kişi Zamirlerinin Çekimi
بن = ben
بنم = benim
بكا = bana
بنى = beni
بنده = bende
بندن = benden
سن = sen
سنك = senin
سكا = sana
ساكه = sana
سنى = seni
سنده = sende
سندن = senden
او = o
انك = onun
اكا = ona
اوكى = onu
اونده = onda
اوندن = ondan
Çoğul
بز = biz
بزم = bizim
بزه = bize
بزى = bizi
بزده = bizde
بزدن = bizden
سز = siz
سزك = sizin
سزه = size
سزى = sizi
سزده = sizde
سزدن = sizden
اونلر = onlar
انلرك = onların
انلره = onlara
انلرى = onları
انلرده = onlarda
انلردن = onlardan
Osmanlı
Türkçesinde dönüşlülük zamiri كندو
ve كندى olmak üzere iki
şekilde yazılır.
كندم = kendim
كندك = kendin
Osmanlı
Türkçesindeki gösterme zamirleri yakın için بو bu, اشبو işbu, اوشبو oşbu, az uzak için شو şu, شول
şoł, daha uzak için ise اول
oł, او o'dur.
Soru Zamirleri كم kim ve نه ne'dir.
Belirsiz Zamirler
كمسه = kimse
برى = biri
كشى = kişi
هركس = herkes
İlinti Zamirleri
Osmanlı
Türkçesinde işleyiş bakımından eş değerde iki ilinti zamiri vardır:
كيم / كم = kim, كه = ki.
Her
ikisi de hem zamir, hem bağlam olarak kullanılmıştır.
كه ki
çekimsiz bir zamirdir.
İlinti
zamirleriyle kurulmuş cümle tipleri Türkçeye Farsçadan gelmiştir.
ZARFLAR
Sıfatların
anlattıkları vasfı (niteliği), fiillerin anlattıkları kılış ve oluşu açıklayan
ve değiştiren isim sınıfından kelimelerdir.
ZARFLARIN ÇEŞİTLERİ
اك = en
پك = pek
چوق = çok
دمين = demin
اير = er
كيچ = geç
دون = dün
كون = gün
Bir
bölük zarf ise türemiş kelime yapısındadır. Bunlardan Türkçe olanları adlardan ve
fiillerden belli eklerle türetilmiştir:
Adlardan:
صكره = sonra
يازين = yazın
Fiillerden:
كچه = geçe
چوره = çevre
Birleşik
yapıda birçok zarf bulunmaktadır. Bunların büyük kısmı ile,
üzre, gibi, ḳadar, için başta olmak
üzere belli takılarla yapılmıştır, dolayısıyla takı öbeği kalıbındadırlar:
دليلكله = deliliğile
دوستلك اوزره = dostluk üzre
Nitelik (Hâl, Tarz, Tavır) Bildiren Zarflar
عجب =
aceb
عادتا = adeta
عكسنه = aksine
بيله = bile
آيريجه = ayrıca
هله = hele
مكمل = mükemmel
الا = illa
صرف = sırf
Nicelik (Azlık Çokluk, Miktar) Bildiren
Zarflar
آز = az
چوق = çok
پك = pek
فضله = fazla
خيلى = hayli
Yer, Yön Zarfları
آشاغى = aşağı
بورايه = buraya
اوده = evde
اوته =
öte
نرهده =
nerede
Zaman Zarfları
آخشام = ahşam
درحال = derhal
دون =
dün
اكثرى = ekseri
ايركن = erken
حالا =
hâlâ
صباح = sabah
سحر = seher
صكره = sonra
Soru Zarfları
مى = mi
سبب = sebeb
Olumlu Karşılık, Benimseme, Beğenme ve
Onaylama Bildiren Zarflar
بى كمان = bi-güman (şüphesiz)
باش اوستينه = baş üstüne
بلكه =
belki
اوت =
evet
اولسون = olsun
Olumsuz Karşılık, Benimsememe, Beğenmeme,
Onaylamama Bildiren Zarflar
هيج = hiç
يوق = yok
Gösterme Zarfları
كور كه = gör ki
ما = ma
ايشته = işte
Sayı, Ölçü, Sıklık, Seyreklik, Yineleme
Bildiren Zarflar
كنه = gene
نادر = nadir
تكرار = tekrar
زياده = ziyade
Sıra Bildiren Zarflar
اول = evvel
صكره = sonra
Yoğunluk Derecesi, Çokluk ve Üstünlük
Bildiren Zarflar
خيلى = hayli
پك = pek
Derecelenme Bildiren Zarflar
انجق = ancak
برز = biraz
İyi Dilek, Umma, Beklenti Bildiren Zarflar
انشاءالله = inşallah
كاشكه = keşki / keşke
Yüreklendirme, Kışkırtma Zarfları
تيزاول = tez ol
دى = de / di
Sakındırma, Uyarma Zarfları
حذر = hazer (sakın)
زنهار = zinhar
Beğenme, Alkışlama Zarfları
آفرين = aferin
مرحبا = merhaba
Ünite 9
Fiiller
Fiiller
kılış, oluş ve durum bildiren kelimelerdir.
Türkçede
fiil tabanı yalın haliyle sadece emir kipinin 2. Kişisinde görülür: at, tut, sakla, git…
Bunun
dışında hiçbir fiil tabanı çekimsiz olarak kullanılmaz.
Türkçede
fiilleri tabanlarında –mek ekiyle yapılmış adlarla kullanırız, bunlara da mastar deriz.
بولمق = bulmak
آلمق = almak
سومك = sevmek
Fiillerin anlam özellikleri
Eylemin
gerçekleşmesi ile ilgili anlam özellikleri
Fiillerde,
eylemlerin başlangıç, süre içinde gerçekleşiş ve bitiş olmak üzere üç aşamada
gerçekleştiğini belirten bir anlatım özelliği bulunduğu görülür:
Kimi
fiiller bir eylemin gerçekleşmesi için süre gerekmeyen bir oluş ve kılışı
bildirir:
باشلامق = başlamak
كيرمك = girmek
Kimi
fiiller sürerlik bildirir.
ييمك = yemek
بويومك = büyümek
قاينامق = kaynamak
Kimi
fiiller ise, eylemin bitiş aşamasını anlatır;
بيتمك = bitmek
طورمق = durmak
Eylemin
etkisiyle ilgili anlam özellikleri
Geçişli
fiillerde eylem dışa dönüktür; eyleyen (özne), eylemini bir nesne üzerinde
gerçekleştirmekte, böylece bir nesne etkilenmektedir:
Etkilenen
nesne, bu fiillerin yüklemi olduğu cümlede nesne
adını alır.
قيرمق = kırmak
كتورمك = getirmek
سومك = sevmek
Geçişsiz
fiillerde ise, gerçekleşen eylem, yalnızca eyleyenle ilgilidir.
كلمك = gelmek
باقمق = bakmak
Durum
ve oluş fiilleri genellikle geçişsizdirler.
Kimi
fiiller, çeşitlenmiş sözlük anlamlarına göre, hem geçişli, hem geçişsiz özellik
gösterirler. Bunlara ortada fiiller denir:
كچمك = geçmek -> a)
dereyi / köprüyü geçmek geçmek kastediliyorsa nesne alır ama üstten / alttan
geçti şeklinde bir ifade de yer alıyorsa nesne almaz.
Türkçede
kullanışlarına göre iki türlü fiil şekli vardır: çekimli fiil, çekimsiz fiil. Çekimli
fiil, fiilin kişi ve zaman ekleri almış şeklidir.
كلورم = gelirim
كلسه = gelse
Çekimsiz
fiil ise, fiil kök ve gövdelerinden belli eklerle yapılmış hem fiile, hem isme
yatkın türemiş kelimelerdir.
Fiillerde Çatı
Fiil
tabanları, eylemin gerçekleşmesinde öznenin gösterdiği değişik davranışları ya
da kazandığı farklı durumları anlatmak üzere değişik şekillere girer. Fiil
tabanlarının bu türlü çeşitlenmesine çatı denir.
Türkçede
fiil çatısının 6 görünüşü vardır. Bunlar -l-, -n-, -ş-, -t-, -r-, -me-
ekleriyle kurulur:
Yalın
görünüş: كورمك
= görmek
Edilgen
görünüş: كورلمك
= görülmek
Dönüşlü
görünüş: كورنمك
= görünmek
Karşılıklı
görünüş: كورشمك
= görüşmek
Ettirgen
görünüş: كوردورمك
= gördürmek
Olumsuz
görünüş: كورممك
= görmemek
Çatı eklerinin yazılışı
Çatı eklerinden
-l-, -n-, -ş-, -t- ünsüzle biten
köklere bir bağlantı ünlüsüyle eklenir. Bu ünlü, kalıplaşan klasik yazımda
gösterilmemiş, yani karşılığı olan bir harfle belirtilmemiştir:
صاتلمق = sat(ı)lmak
بولنمق = bul(u)nmak
بيلنمك = bil(i)nmek
طاقنمق = tak(ı)nmak
كينمك = ge(i)nmek
اورشمق = vur(u)şmak
اوچشمق = uç(u)şmak
آقتمق = ak(ı)tmak
قورقتمق = kork(u)tmak
Ancak
dönemin sonlarında, uyuma bağlı olarak ı, i söylendiği kelimelerde ى ye ile; u, ü
söylendiği kelimelerde و
vav ile gösterilmiştir
Fiile
ettiren görünüşü kazandıran eklerden -dir-,
söyleyişte çeşitlenir; -dır-, -dir-,
-dur-, -dür-,
-tır-,
-tir-, -tur-, -tür- olmak üzere 8 türlü okunur. Osmanlı Türkçesi yazımında tek
şekille, در olarak yazılmıştır:
آلدرمق = aldırmak
بيلدرمك = bildirmek
بولدرمق = buldurmak
اولدرمك = öldürmek
Klasik
yazımda –ir- ekinin, önceki dönemin uyumlu olmayan tek şekilli yazılışı da
korunmuştur. Bu yazılış yüzünden, ekin, özellikle XVI. ve XVII. yüz yıllarda,
bulunduğu her kelimede yuvarlak ünlü ile okunduğunu çeviriyazılı metinler
göstermektedir:
شاشورمق = şaş-ur-mak
كچورمك = geç-ür-mek
Fiilleri
olumsuz görünüşe sokan -me- eki, ince sıradan kelimelerde م ve مه, kalın sıradan
kelimelerde ise, genel olarak ما,
bazen de مه
biçiminde yazılmıştır:
Çekimsiz
fiiller
كيدن = giden
كلن = gelen
Ad
fiiller
Osmanlı
Türkçesinde Türkçe bütün fiil tabanlarına -mek, -meklik, -me, ve -iş ekleri eklenerek
yapılmış dört türlü adfiil vardır.
آلمق = almak
آكلمه = anlama
Sıfat
fiiller
پشمش = pişmiş
آقار = akar
Zarf
fiiller
Türkçede
fiilden eklerle türetilmiş zarflar daha çok zarffiil niteliği taşırlar.
آلوب = alıp
بولوب = bulup
ايتمكله = etmekle
باقهرق = bakarak
بيلمكسزين = bilmeksizin
Çekimli Fiiller
Fiil
tabanlarının zaman ve kişi ekleri almış şekillerine çekimli fiiller diyoruz.
Osmanlı
Türkçesinde fiiller Türkçe asıllıdır.
Eklerin
Sırası
Zaman
ekleri + kişi ekleri + sayı ekleri.
Birleşik
çekimlerde ise sıra bugün genel olarak zaman + tarz + kişi + sayı biçimindedir.
Fiillerde
Zaman
Fiillerde
Kişi
كوزلم = güzel-im
خستهسين = hasta-sın
كناردهيز = kenarda-(y)ız
اودهلر =
evde-ler
كوزلدم = güzel-dim
كوزل ايدم = güzel-idim
TAKILAR
Başlı
başına kavramları olmayan, isim sınıfından kelimelerden sonra gelerek onları
söz içinde başka unsurlarla ilişkilendiren kelimelerdir.
Yapıları
bakımından takıları: 1. Kök (asıl) Takılar; 2. Türemiş Takılar olarak iki
bölüğe ayırabiliriz. Zarflar aynı zamanda takı olarak kullanılan kelimelerdir. Çoğu
takılar aslında zarf olup bir isimden sonra geldiklerinde takı yerine geçmiş
olurlar.
Adları yalın durumda, birtakım zamirleri
ise ilgi durumunda isteyen takılar
ايله = ile
Genel
olarak ardına takıldığı kelimeden ayrı yazılır.
ايچون = içün / ايچين = için
Genel
olarak ayrı yazılmıştır.
Fiil
adları ile birlikte kullanıldığında amaç bildirir.
Arapçadan
alıntı “amaç” anlamı da bulunan اجل ecl ile
kurulmuş belirsiz adtakımında bu anlamı pekiştirici olarak yer almıştır:
خاراچ ويرممك اجليچون
= Haraç vermemek ecli içün
كبى gibi, تك ve işleyişçe denkleri
“Gibi”
ve “tek” nitelikçe (vasıfça) benzerlik karşılaştırması takılarıdır.
Ayrıca
yine Arapça امثل
emsâl, مثل
misâl, مثل
misl ve مقوله
makule “cins, tür” kelimeleri ile Farsça مانند manend “gibi” kelimesi de belirsiz
adtakımlarında 3. kişi eki almış biçimleriyle benzerlikçe karşılaştırma için
gibi yerine kullanılmıştır.
سيل مانندى = sel manendi (aktı)
ايچره = içre / “içinde”,
“arasında” anlamlarında yer bildiren bir takıdır.
اوزره = üzre / üzere /
Zengin kavramları olan yer gösteren bir takıdır. Kurduğu öbekler daha çok yer
ve nicelik zarfları olarak çok kullanılmıştır. وجهله =
Vechile (< vechi+ile) de aynı kavramları yansıtan bir takı gibi iş
görmüştür.
آشورى = aşırı
Tek
başına zarf olarak da kullanılır.
Yönelme Durumunda Ad İsteyenler
كوره =
göre / اكا كوره
= ana göre
نسبت = nispet / نسبتا = nisbeten
قارشى =
karşı
مقابل = mukabil
طوغرو / طغرى = doğru
دك = dek
يقين / ياقين = yakın
كلنجه = gelince
وارنجه = varınca
قارشيلق = karşılık
رغما = rağmen
داءر = dair
Ayrılma Durumunda Ad İsteyenler
Kurdukları
ilişki ekin kendi anlatımlarına uygun olarak daha çok zaman, yer ve yön
bakımındandır.
اوكجه = önce
صكره = sonra
برى = beri
اوته = öte
يوقارو = yukarı
آشاغى = aşağı
ايچرو = içeri
طولايى = dolayı
Arapça ve Farsça Ön Takılar
Arapça
ve Farsçanın ön takıları Türkçenin yer yön bildiren yönelme, bulunma ve ayrılma
eklerinin ve son takılarının karşılıklarıdır.
Kök Takılar
Önüne
geldiği kelimeye bitiştirilerek yazılır:
ب / bi-
Türkçede
karşılığı çoğu kez bulunma (-de) eki ve ile, için,
yanında takılarıdır.
بالجمله = bil-cümle (hepsi,
bütün, hep)
ل li-
Türkçede
karşılığı için, dolayı, ötürü, gereği, yüzünden,
tarafından gibi sebep bildiren takılardır:
لمحرره = li-muharririhi
(yazarı tarafından)
له =
le-
lehu
/ ona, onun için…
ت t
Yemin
sözü olarak Allah kelimesinin önüne getirilir. تالله
"tallahi"
و v
Bu da
yemin sözü olan vallâhi kelimesinde için anlamıyla kullanılır: والله / vallahi
على ‘alâ-
Karşılığı
-ce, -den, üzre, üzerine, sebebinden, ḳarşı, göre
gibi ek ve takılardır:
على قدرالطاق = ‘alâ kadri’t-taka
“gücüne göre, gücü yettiğince”
على الصباح = ale’s-sabah
“sabahtan”
على اعاده = ale’l-ade “adet
üzre, olageldiği gibi, olduğu gibi, sıradan”
عن = ‘an
-den, -den ötürü, için gibi ek ve takılara
karşılıktır.
عن قريب = ‘an karib
“yakından, çok geçmeden”
عن قصد = ‘an kasdin “bile
isteye, kasıtlı olarak”
بلا = bila-
Birleşik
bir takıdır (bi+lâ). Türkçenin -siz ekine karşılıktır:
بلا سبب = bile-sebeb
“sebepsiz”
Türkçenin
-siz ekli sıfatlarının zarf olarak kullanılışı gibi, bu ön takıyla yapılmış
kelimeler de zarf olarak kullanılır.
فى fi-
Türkçede
karşılığı -de eki ve içinde, arasında
takılarıdır:
فى الحقيقه = fi’l-hakika “gerçekte”
فى الواقع = fil’l-vakı “olduğu
gibi, nasıl olmuşsa öyle”
الى ila-
Karşılığı
-e yönelme eki ve öbekleşmede bu eki isteyen ḳadar
takısıdır:
الى الان = ile’l-an “bu ana
kadar”
الى الابد = ile’l-ebed “ebede
kadar”
من min-
Türkçe
karşılığı daha çok sebep anlatımıyla -den ekidir.
Bu eki isteyen soñra, beri, ötürü, dolayı gibi
takılarla da karşılanır:
من بعد = min ba’d “bundan
sonra”
من جهة = min cihetin “bir cihetten, bir sebepten ötürü”
مع ma’a
Türkçe
ile takısının karşılığıdır:
مع التأسف = ma’a’t-teessüf
“teessüfle, vah vah diyerek”
مع عاءله = ma’a aile “maaile, aileyle, evce”
Takı Gibi Kullanılan Zarflar
بعد =
ba’d “sonra”
Türkçede
karŞılığı ayrılma durumu isteyen soñra takısıdır:
بعد الزوال = ba’de’z-zeval
“güneş battıktan sonra”
بعد السلام =
ba’d’s-selam “selamdan sonra”
نم بعد = min ba’a “sonra,
artık”
فوق = fevk / “üst”
Türkçenin
bir tür takı öbeğindeki “üstünde, üzerinde, üstünden” takılarına karşılıktır:
فوق العده = fevk’l-ade “olağanın üzerinde, alışılagelenin dışında”
تحت = taht “alt”
Anlamca
Türkçenin belirsiz adtakımı kalıbındaki takı öbeklerindeki altı, altında,
altından takılarına eştir:
تحت القعه = tahte’l-kal’a “kale
altında, kale altı”
قبل = kabl “ön”
Karşılığı
+den durumunu isteyen öñce takısıdır:
قبل الدخول = kable’d-duhul
“girmezden önce”
قبل التاريخ = kable’t-tarih “tarihten önce”
عند = ‘ind “yan, kat”
Türkçedeki
yanında, ḳatında, nezdinde gibi takılara karşılıktır:
عندالله =
inda’llah “Allah katında”
لدى = leda “yan, kat”
Türkçenin
-de ekine, ayrıca yanında, katında takılarına karşılıktır:
لدى الوصول = lede’l-vusul
“vardıkta, ulaştıkta”
Takı
öbeklerini oluşturan iki kelimenin arasında ا elif ve ل lâm harfleri yer alır. Bu iki harfe
Arapçada “belirtme edatı” anlamında tarif harfi (harf-i ta‘rîf) denir. Adlara belirlilik kazandıran bu
edatın ا (elif)'i (daha
doğrusu hemze'si), görüldüğü gibi, hiçbir örnekte okunmamış; ل (lâm)'ı ise, kimi örneklerde l okunmuş,
kimi örneklerde ise bunun yerini takıdan sonraki kelimenin ilk sesi almıştır. Edatın
ا (hemze)'sinin okunmaması
genel bir kuraldır.
Belirtme
edatının lâm'ının okunmadığı harflere güneş harfleri
(şems harfleri = hurûfü'ş-şemsiyye), okunduğu harflere ise ay harfleri (kamer harfleri = hurûfü'l-kameriyye)
denir.
Güneş Harfleri: (lâm'ın okunmadığı
harfler)
ت ث د ذ ر س ش ص ض ط ظ ل ن
Ay Harfleri: (lâm'ın okunduğu harfler)
ب ج ح خ ع غ ف ق ك م و ه ى
Farsça Ön Takılar
Farsçanın
ön takıları da Osmanlı Türkçesinde ancak yer aldıkları birleşik kelimelerde
bulunur.
Kök Takılar
Bunlar
Türkçenin ad çekimi eklerine ve kimi takılarına karşılık gelir. Bu yapıdaki
kelimeler Osmanlı Türkçesinde ad, sıfat ve zarf olarak kullanılmıştır:
با = ba- (ile, -e, -li)
با خصوص = ba-husus /
özellikle, bilhassa
با وقار = ba-vakar / vakarlı,
oturaklı, ağır başlı
ب be- / ile, -e
بنام = be-nam / namlı,
ünlü
بجد = be-cidd / gayretli
بر ber / üzre, üzere,
üzerine, üzerinde, üstünde
بر منوال مشروح = ber-minval-i meşruh / açıklandığı üzere
بى bi- / -sız
بيچاره = bi-çare / çaresiz,
zavallı
در der / içinde, içine, -de
درآن =
der-an / o anda, hemen
از ez / -den
از هر جهت = ez-her cihet / her
yönden
نا na-, ne- (-siz)
نادان = na-dan / bilgisiz
نوميد = nevmid / (ne-umut)
umutsuz
تا ta / kadar, dek,
değin
تاكى = takey / ne zamana
kadar
تاابد = ta-ebed / ebede
kadar
Daha çok
be- ile birlikte kullanılmıştır: تابصبح = ta be sabah / sabaha kadar
غير ğayr / başka, kendisi
olmayan, öyle olmayan
غير عادل = ğayr-i adil
Takı Gibi Kullanılan Zarflar
Bunlar
yer yön, zaman, çağ bildiren kelimelerine yönelme, bulunma ve ayrılma ekleri getirilerek
yapılmış takılara benzerler.
درون =
derun / اندرون = Enderun (içinde)
بيرون =
birun / بيرون باغ = birun-ı bağ (bağ
dışında)
پس =
pes (arkasında, arkasından, ardında, ardından)
پس پرده =
pes-i perde (perde arkası, perde ardından)
پيش =
piş (önünde, -de)
پيش پادشاه =
piş padişah (padişah önünde)
درپيش =
der-piş (önde, önce)
زير =
zie (altına, altında)
زير زمين =
zir-i zemin (yer altın, yer altında)
Ön Takı Olarak Kullanılan Adlar
باب =
bab (kapı) / konu, husus)
درباب =
der-bab (hakkında) درين باب = der-in bab (bu konuda)
براى =
beray (için)
براى خهت =
beray-i huda (Allah için)
جهت =
cihet (yön, taraf) = için. +den anlatımında ez-
ile birlikte tamlanan olarak.
از جهت =
ez-cihet-i (yüzünden, sebebinden)
حق =
hakk (der- ile birlikte adtakımında tamlanan
olarak):
درحق =
der hakk-ı (…hakkında)
BAĞLAMLAR
İkili
kullanılanları vardır.
Türkçede
bağlamların çoğu yabancı asıllıdır. Önceki dönemde ve yerine kullanılmış olan تقى
taḳı, دخى dahı da Osmanlı Türkçesi içinde yerini yabancı
karşılıklarına bırakmıştır.
Türkçe Asıllı Bağlamlar
انجق =
ancak
اندن غيرى =
andan ğayrı
انك اچون =
anın içün/için
اندن ماعدا =
andan ma’ada
اندن اوتورى = andan ötürü
بله =
bile
بوليكى = bolay ki (umulur ki, olur ki, ola ki)
چونكم =
çünkim
بوحالده كه =
bu halde ki (halbuki)
ده = de
اكركم = eğer kim
ايله = ile
كرك = gerek
كركسه =
gerekse
ها =
ha
خاچان =
haçan
حالبوكى =
halbuki
همان كم = heman kim (ne zaman ki, …-diğinde)
همن تك =
heman tek (yeter ki)
هرنه قدر =
her ne kadar
امدى =
imdi
ايستر =
ister
ايسه = ise
قاچان =
kaçan
كم = kim
ناصلكه =
nasıl ki
نه وقتين =
ne vaktın
نه وقت كى =
ne vakt ki
نته كه =
nite ki
نته كم =
nitekim
اول اجلدن =
ol ecilden
اولسببدن =
ol sebepten
تا حدى كه = ta haddi ki (o derecede ki, o dereceye kadar ki)
تا كم =
ta kim
تك =
tek (yeter ki, el verir ki)
ينه =
yine
يوخسه =
yohsa
يوقسه =
yoksa
Yabancı Asıllı Bağlamlar
Hepsi
Arapça ve Farsçadan alınmıştır.
على الحصوص =
ale’l-husus (özellikle)
بل =
bel (belki)
بلكى =
belki
بنا برين =
bina ber-in (buna binaen, bundan ötürü, şöyle ki)
بناء على ذالك =
binaen ala-zalik (ona göre, buna göre)
بناءعليه =
binan aleyh
چون =
çün (çünki, madem ki)
چونكه =
çün ki
اكر =
eger / eğer
اكرنه =
egerne / egerni (yoksa, değilse)
اكرچه =
egerçi ki / eğerçi ki
اما =
emma / amma
ار =
er (eğer)
فاما =
fe-emma (ama, lakin)
فقط =
fekat / fakat
فى الحقيقه =
fi’l-hakika (gerçekten de)
كاه =
gâh/kâh … gâh/kâh
كر = ger (eğer)
كرچه = gerçi
كرچه كه = gerçi ki,
كرنه = gerne/gerni (yoksa,
değilse)
خواه = hâh (ister)
حتى = hatta
هم = hem
همانقه = heman ki
خود = hod (aynı, de)
الا = illa
كزا = keza
كه = ki
لكن = lakin
ليك = lik (ancak)
ليكن = likin (lakin)
مع مافيه = ma ‘a ma-fih
مادام كه = madam ki
مكر = meğer
نه = ne
نهايت = nihayet
نهايتى = nihayeti
پس =
pes
شايت = şayet
تاكه = ta ki
و = ve
واقعا = vakı ‘a (gerçekte,
aslına bakılacak olursa)
وقتاكه = vakta ki
والا = ve illa
وكر = veger (ve eğer)
ولو = velev
ولوكه = velev ki
وليك = velik (ancak,
velakin)
ور = ver (eğer)
ورنه = verne/verni (yoksa,
eğer değilse)
وياخود = ve yahod
و = vü
يا = ya
ياخود = yahod
يعنى = yani
زيرا = zira
زيراكه = zira ki
و Osmanlı Türkçesinde
ünlüyle biten kelimelerden sonra ve, vü ( آناسى وآتاسى )
anası ve atası “babası”, آبا
واجداد âbâ vü ecdâd “babalar ve
atalar” gibi); ünsüzle biten kelimelerden sonra ise u, ü olarak okunmuştur ( ضبط وربط zabt u rabt, امر وفرمان emr ü fermân gibi).
ÜNLEMLER
آ = a
عجايب = acayip
آفرين = aferin
آه = ah
آل آ = al a
آلارغه = alarga (çekilin,
savulun)
الله بركات ويرسون
= Allah berekat versin
الله عنايت ايليه
= Allah inayet eyleye
الله سلامت ويره
= Allah selamet vere
امان =
aman
آى = ay
با = ba
به هى = be hey
بره = bere
بيره = bire
بولا كه = bola ki (inşallah,
keşki)
بره = bre
چوق ياشا = çok yaşa
دفع اول = defol
دستور = destur (çekil, yol
ver)
دريغ = diriğ (yazık, vah vah)
اى = ey
ايا = eya
اى واه = eyvah
ايووالله =
eyi/eyü vallah
اى والله = eyvallah
هاي = hay
هايده = hayde
حيف = hayf/hayıf (yazık,
ne yazık)
حيفا = hayfa/hayıfa (vah,
yazık)
هاى مدد الله = hay meded Allah
هله =
hele
هي = hey
هيهات = heyhat (ne yazık)
هوهو = ho ho
اى = i (ey)
كاشكه = kaşki/kaşke
كيش = kiş
قولاى كله = kolay gele
لبيك = lebbeyk, لبه = lebe, لپه = lepe (buyur emrin
olur)
مرحبا = merhaba (ne güzel,
Allah esirgesin)
اوف = of
اوح اوح = oh oh
اولسون = olsun
پف = pef
په = peh/pif
پوه = pöh
صاقن = sakın
صاول = savul
سوس = sus
سبحان الله = sübhana’llah (bu ne iş, bu ne güzellik)
توه = tuh
اوف = uf
واه = vah
واى = vay
زه = zih (ne güzel)
Ünlemler Üzerine Notlar
Ünite: 11
Ad takımları
ve Sıfat takımları
eline sağlık üstat hayat kurtardın
YanıtlaSilBurdan çalışmayı deniycem. Teşekkürler. 🙏
YanıtlaSil