OSMANLI TÜRKÇESİ
GRAMERİ I
Ünite: 1
Arapçada Kelime
Yapımı
Arapça bükünlü bir dildir
(kelime yapımında sözcük kökleri değişir); bir kökten yeni kelimeler
türetilirken başa ve sona ekler getirilmez.
Arapça kelimeler genel olarak iki guruba ayrılır:
a)
Asıl isimler
(ism-i câmid) özel isimler, cins isimler ve sayı
isimleri bu guruba girer.
b)
Türemiş isimler
(ism-i müştak) fiilden türemiş bu isimler ise;
masdar isimleri, ism-i fa’il, ism-i mef’ul, sıfat-ı müşebbehe, mübalağa-i
fa’il, ism-i tafdil, ism-i mekân, ism-i zaman, ism-i alet, ism-i tasgir, ism-i mensub
şeklinde tasnif edilir.
İsm-i camid gurubundaki bütün kelimeler ile ism-i mekân,
ism-i zaman, ism-i alet, ism-i tasgir gurubundaki kelimelerin hepsi isimdirler.
İsm-i fa’il, ism-i mef’ul, sıfat-ı müşebbehe, mübalağa-i
fa’il, ism-i tafdil, ism-i mensub gurubundaki kelimeler ise sıfattırlar.
Arapça Kelime Yapımı
Birleşik kelimeler dışında Arapçada kelimeler ön ve son
eklerle değil, bükünlenme yoluyla yapılır.
İki harfli edatlar ve birkaç istisna kelime dışında
Arapçada bir kelime kökü en az üç harften oluşur. Bunlara asli harfler denir. Yeni
kelime yapılırken bu asli harflerin başına, ortasına veya sonuna bir
veya daha fazla harf ilave edilir. Bu ilave harflere zaid harfler (ekleme
harfler) denir.
Kelime yapımı belli kalıplara göre yapıldığı için bu zaid
harflerin hangi harfler olabileceği bellidir.
Zaid Harfler
Hamze (أ), Elif (ا), Te ( ت ), Sin ( س ), Mim ( م ), Nun ( ن ), Vav ( و ), He ( ه ), Ye ( ى )
Hamze (أ) sadece kelime başında zaid olur: افكار / efkâr, اخراج / ihraç. Osmanlı
Türkçesinde bu gibi kelimelerde hamze yazılmayıp sadece hamzenin kürsüsü olan
elif yazılır.
Elif (ا) kelime içinde uzun a (â) sesini
karşılamak için kullanılır: ماهر
/ mâhir, مخابر
/ muhabir…
Te ( ت ) kelime başında, ortasında ve sonunda
zaid olarak bulunabilir: تشكيل
/ teşkil, انتظار
/ intizar, شكايت
/ şikâyet…
Sin ( س ) ist-, müst- ses gurubuyla başlayan
kelimelerde zaid harf olur: استثقال
/ istiskâl, مستقبل
/ müstakbel…
Mim ( م ) harfi sadece kelime başında zâid
harf olur: معلوم
/ ma’lum, محكمه
/ mahkeme…
Nun ( ن ) harfi in-, mün- ses guruplarıyla
başlayan kelimelerde başta, -ân ile biten kelimelerde ise sonra zaid olur: انكسار / inkisar, منكسر / münkesir, عرفان / irfan…
Vav ( و ) harfi genellikle kelime içinde
uzun u (û) sesini karşıladığında zaid olur: معلوم / mal’ûm, مجهول / meçhul…
He ( ه ) harfi kelime sonunda Arapçadaki kapalı
te harfi yerine kullanıldığında zaid olur: مدرسه / medrese, كتابه / kitabe…
Ye ( ى ) harfi kelime içinde uzun i (î)
sesini karşıladığında zaid olur: تعليم / ta’lîm, فقير
/ fakîr…
Örnek:
Arapçada ‘yazmak’ fiilini oluşturan kök harfler: ب ت ك (k-t-b)
Bu kökten türetilmiş bazı kelimeler:
كتاب
/ kitâb
كاتب /
kâtib
مكتب
/ mektûb
مكتب
/ mekteb
كتابه
/ kitâbe
Bu kelimelerde kelime kökünü oluşturan aslî harfler
değişmezken, yeni kelimeler türetmek için bu kök harflere zaid harfler
eklenmiştir.
Arapça Kelimelerin
Vezni
Arapça bir kelimenin asli harflerinin yerine sırasıyla ف / ع / ل harfleri getirilip zaid harfler aynen
korunur. Ortaya çıkan kalıp, kelimenin veznidir.
Kelimelerin Veznini
Bulmak
جَهل
/ cehl “bilmeme, cahillik” kelimesi
örnek olursa:
Zaid harfin olmadığı bu kelimede asli harflerin yerine ف / ع / ل harflerini
getirip, kelimenin harekesiyle okursak, فَعل / fa’l çıkar
karşımıza. Cehl kelimesinin vezni
fa’l dir.
جاهِل
/ câhil kelimesi için aynı yöntemi kullanarak فاعِل / fâ’il
kalıbını buluruz.
ضَرَر
/ zarar = فَعَل / fa’âl
دُخول
/ duhul = فُعول
/ fu’ûl
صَرف / sarf = فَعل / fa’l
Harflerine Göre
Arapça Kelimeler
Arapça kelimeler asli harflerinin niteliklerine göre sahih ve mu’tell olmak
üzere iki guruba ayrılır.
ى و ا
harflerine illet harfleri denir.
Bu harflerden 1 veya 2 tanesi asli harfler içinde yer
alırsa, böyle kelimelere mu’tell kelimeler
denir.
İllet harfleri, kelime yapım sürecinde başka harflere
dönüşür veya düşer. Dönüştükleri harfler yine illet harflerindendir.
Örnek: وزن
vezn kelimesindeki و
/ vav illet harflerindendir. Bu kökten yeni bir kelime türetirken و ye / ى ye dönüşür: موزان / mivzan olması
gereken kelime mîzân / ميزان
şeklini alır.
سيل
/ seyl kökünde ye / ى
illet harfidir. Bu kökten türetilen اساله / isale kelimesinde ye / ى
düşmüştür.
Sahih kelimeler üç kısımdır: sâlim,
mehmûz, muzâ’af.
Mu’tell kelimeler dört kısımdır: misâl, ecvef, nâkıs, lefîf.
Aksâm-ı seb’a
Asli kelimeler niteliklerine göre yedi kısma ayrılır, buna aksâm-ı seb’a
denir.
1-
Sâlim / سالم : Asli harflerinden biri ا elif, و vav, ى ye, ء
hamze olmayan ve içinde aynı cinsten iki harf bulunmayan kelimelere sâlim
denir.
حلم / hilm = yumuşaklık,
ağırbaşlılık
ضرب /
darb = vurma, vuruş
ظلم / zulm = haksızlık,
eziyet
لطف / lutf = lütuf
صبر / sabr = sabır
2-
Mehmûz / مهموز: Asli harflerinden biri ء hamze olan kelimelere mehmûz denir.
أدب / edep = edep
أمر / emr = iş, buyruk
أكل / ekl = yeme
رأى / re’y = görüş
جزء / cüz’ = parça
3-
Muzâ’af / مضاعف:
Asli harflerinden son ikisi aynı olan kelimelere muzâ’af denir.
سبب / sebeb
قرار / karar
عدد / aded
سرور / sürûr
رد / redd
4-
Misâl / مثل:
Asli harflerinden ilki و vav veya ى ye olan kelimelere misâl denir.
وعظ / va’z = nasihat
وقوع / vuku = olma, oluş
يسر / yüsr = kolaylık
يمن / yümn = bereket
يقين / yakîn = şüphesiz
bilme
5-
Ecvef / اجوف: Asli ikinci harfi و vav veya ى ye olan kelimelere ecvef denir.
قول /
kavl = söz
سوق / sevk
سير / seyr
بيع / bey’ = satma, satış
6-
Nâkıs / ناقص: Asli harflerinden üçüncüsü illet
harflerinden biri olan kelimelere nâkıs denir.
سهو / sehv = yanılma
شقاوت / şakavet = eşkıyalık
سعى / sa’y = çalışma
7-
Lefif / لفيف: Asli harflerinden ikisi illet olan
kelimelere lefif denir.
ولايت / velayet = veli
olmak, velilik
وفا / vefa = sözünde
durma
وقايه / vikaye = koruma
طى / tayy = çıkarma
Arapça İsimler ve Çokluk
Üç asli harften oluşan köklere sülasi,
dört asli harften oluşan köklere rubai, beş asli
harften oluşanlara humasi denir.
İsim,
Varlıkları gösteren kelimelerdir. Cins ve özel isim olmak
üzere iki guruba ayrılırlar.
Masdar,
Hareket, oluş, kılış bildiren kelimelerdir. Mücerred, mimli,
mezidünfih ve mec’ûl olmak üzere dört guruba ayrılırlar.
İsm-i fâ’il,
Masdarı yapanı ifade eden kelimelere verilen addır: yazıcı,
kırıcı, yazan, yazar gibi…
İsm-i mef’ûl,
Masdara maruz kalanı ifade eden kelimelerdir: kırılmış, kırık,
yazılmış, kırık gibi…
İsm-i tafdil,
Sıfatlarda derece açısından daha üstün olma durumunu
gösteren kelimelerdir. Daha güzel, en büyük gibi…
İsm-i tasgir,
Küçültme kategorisidir. +cık, +cik, +cığaz, +ciğez ekleriyle
yapılan kelimeler gibi…
İsm-i mekân,
Masdarla ifade edilenin gerçekleştiği yeri bildiren
kelimelerdir. Derslik, kömürlük, çalışma yeri gibi…
Mübalağa-i fa’il,
Masdarla ifade edilenin özne tarafından fazlaca yapıldığını
anlatan kelimelerdir. Çok konuşan, çok gezen, kırılgan, pişeğen gibi…
İsm-i mensub,
Nispet ifade eden kelimelerdir. Kelime sonuna nispet eki
getirilmek suretiyle yapılır. İstanbullu, demirden, mektupçu gibi…
İsimlerin Vezinleri
İsim teşkilinde kullanılan bazı kalıplar:
Fa’l / فَعْل
شمس / şems, ثور / sevr (öküz), جوز
/ cevz, لحم / lahm (et), زرع
/ zer’ (ekin).
Fi’l / فِعْل
بٔر / bi’r (kuyu), ذٔب / zi’b (kurt), رجل
/ ricl (ayak)
Fu’l / فُعْل
فلك / fülk (gemi), قفل / kufl (kilit), نقل
/ nukl (meze)
Fa’al / فَعَلْ
قلم / kalem, قمر / kamer, جبل
/ cebel (dağ), ثمر / semer (meyve)
Fa’lel / فَعْلَلْ
خردل / hardal, ثعلب / sa’leb (tilki), صرصر / sarsar (fırtına)
Fu’lul / فُعْلُلْ
بلبل / bülbül, فستق / fustuk, فندق
/ funduk, هدهد/ hüdhüd (ibibik kuşu)
Arapça İsimlerde
Çokluk
İkilik (tesniye)
Arapça kelime yapımında tesniye +eyn ( ين ) ve +an ( ان ) ekleriyle yapılır.
طرف / taraf / طرفين / tarafeyn (iki taraf)
دولت / devlet / دولتين / devleteyn (iki devlet)
ليله / leyle / ليلتين / leyleteyn (iki gece)
Tesniye yapımında kullanılan +an eki Osmanlı Türkçesinde çok
az kullanılmıştır.
Çokluk (cem)
Arapçada çokluk, eklemeli ve bükünlü olmak
üzere iki guruba ayrılır.
Eklemeli çokluklar sâlim çokluk
(cem’-i sâlim) adını alır. +în ( ين ), +ûn ( ون
) ekleri müzekker (eril), +ât ( ات
), eki ise müennes (dişil) çoklular yapar.
Bükünlü çokluklar
mükesser çokluk (cem’-i mükesser) adını alır. İsmin asli harflerine çeşitli
zaid harflerin ilave edilip belli vezinlere konulmasıyla elde edilir. Cem’-i
mükesserler (=bükünlü çokluk), cinsiyet kategorisinde dişil (müennes)
sayılırlar.
Örnekler:
Felek / فلك / eflak / افلاك (gökler) vezni: ef’al / افعل
Kasr (köşk) / قصر
/ kusûr / قصور (köşkler) vezni:
fu’ul / فعول
Sâlim çokluklar
Sâlim çokluğu teşkil eden eklerden +in ve +un ekleri eril
(müzekker) çokluk yapar.
مسلم / müslim: مسلمين / müslim+in / مسلمون
/ müslim+un (Müslümanlar)
مؤمن / mü’min: مؤمنين / mü’min+in / مؤمنون
/ mü’min+un (müminler)
Sâlim çokluğu teşkil eden eklerden +at eki ise dişil
(müennes) çokluk yapar. Bu eki alan kelimenin sonunda ه
ve ت harfleri varsa bu harfler yazılmaz.
معلمه /
muallime (bayan öğretmen) / معلمات
/ muallimat
Fiillerin masdar şekillerinin pek çoğu +at ekiyle çokluk
haline getirilir.
وقوع / vuku’ / وقوعات / vukuat
اخراج /
ihrac / اخراجات /
ihracat
Mükesser çokluklar esas olarak semaidir yani hangi kelimenin
hangi kalıba göre çokluk yapılacağını Arapça konuşan halkların asırlar
öncesinde oluşmuş uzlaşmaları belirlemiştir.
Cem’-i mükesserler (=bükünlü çokluk), cinsiyet
kategorisinde dişil (müennes) sayılırlar. Farsça yapılı sıfat tamlamasında
cem’-i mükesser kalıbında olan bir isimden sonra gelen sıfat da müennes
yapılır.
Başlıca cem’-i mükesser kalıpları:
Ef’âl / افعال
كدر / keder - اكدار / ekdar (kederler)
سبب / sebeb - اسباب / esbab
شخض / şahs - اشخاص / eşhas
نهر / nehr - انهار / enhar
شكل / şekl - اشكال / eşkal
Fu’ûl / فعول
امر / emr - امور / umûr (işler-emirler)
علم / ilm - علوم / ulûm (ilimler)
دين / deyn - ديون / duyûn (borçlar)
ملك /
melik - ملوك / mülûk (hükümdarlar)
فن / fenn - فنون / fünûn
(fenler-bilimler)
عقل / akl - عقول / ukûl (akıllar)
Fu’ul / فعل
كتاب / kitab - كتب / kütüb
طريق / tarik - طرق / turuk (yollar)
سفينه / sefine - سفن / süfün (gemiler)
Fu’al / فعل
امت / ümmet - امم / ümem (ümmetler)
دولت / devlet - دول / düvel
صورت / suret - صور / suver (resimler-suretler)
Fi’al / فعل
نعمت / nimet - نعم / ni’am (nimetler)
محنت / mihnet - محن / mihen
ملت / millet - ملل / milel
حكمت / hikmet - حكم / hikem
Fi’âl / فعال
جبل / cebel - جبال / cibâl (dağlar)
رجل / racül - رجال / ricâl (adamlar)
بلده / belde - بلاد / bilâd
عبد / abd - عباد / ibâd
كبير / kebir - كبار / kibâr
عظيم / azîm - عظام / izâm
Fu’’âl / فعال
Fâ’il (فاعل) veznindeki bazı
kelimelerin çokluğu bu vezinle yapılır.
حاكم / hakim - حكام / hükkam
كاتب / katib - كتاب / küttab
طالب / talib - طلاب / tullâb
Fa’ale / فعلة
Fa’il (فاعل) veznindeki birçok
kelimenin çoğulu bu vezinle yapılır.
طالب / tâlib - طابه / talebe (öğrenciler)
عاجز / aciz - عجزه / aceze
Fu’alâ / فعلاء
Fâ’il (فاعل) ve fa’îl (فعيل) veznindeki bazı kelimelerin çoğulu bu
vezinde gelir. Veznin sonundaki hamze genellikle yazılmaz.
عالم / alim - علما / ulema
شاعر / şair - شعرا / şu’ara
فاضل / fazıl - فضلا / fuzala (fazıllar-erdemliler)
سفير / sefir - سفرا / süfera
وزير / vezir - وزرا / vüzera
Fe’â’il / فعاءل
صحيفه / sahife - صحاءف / sahâ’if
رساله / risale - رساءل resâ’il
حقيقت /
hakikat - حقاءق / hakâ’ik
فضيلت / fazilet - فضاءل / fazâ’il
لطيفه / latife - لطاءف / letâ’if
وظيفه / vazife - وظاءف / vezâ’if
نتيجه / netice - نطاءج / netâ’ic
Fevâ’il / فواعل
جامع / câmi’ - جوامع / cevâmi’
حادثه / hadise - حوادث / havadis
قاعده / kaide - قواعد / kava’id
عالم / âlem - عوالم / avâlim
شاهد / şahid - شواهد / şevahid
ساحل / sahil - سواحل / sevahil
تابع / tabi’ - توابع / tevâbi’
Fevâ’îl / فواعيل
قانون /
kanun - قوانين / kavanin
تاريخ /
tarih - تواريخ / Tevarih
خاقان / hakan - خواقين / havakin
Efâ’il / افاعل
اكبر / ekber - اكابر / ekabir
اعظم / a’zam - اعاظم / e’azım
ارزل / erzel - ارازل / erâzil
اقرب / akreb - اقارب / ekarib (en yakınlar)
Efâ’îl / افاعيل
اقليم / iklim - اقاليم / ekalim (ülkeler-diyarlar)
حديث / hadis - احاديث / ehadis
استاذ / üstaz - اساتيذ / esatiz
Ef’ilâ / افعلاء
Fa’îl (فعيل) vezninin nakısı fa’î
şeklini alır. Bu tür kelimelerin çokluğu ef’ilâ (افعلاء)
veznindedir.
نبى / nebi - انبيا / enbiya
ولى / veli - اوليا / evliya
ذكى / zeki - اذكيا / ezkiya
Ef’ile / افعلة
جواب /
cevab - اجوبه /
ecvibe
زمان /
zaman - ازمنه / ezmine
سلاح / silah - اسلحه / esliha
لسان / lisan - السنه / elsine
متاع / meta’ - امتعه / emti’a
Mefâ’il / مفاعل
Mef’al (مفعل), mef’alet (مفعلة), mef’il (مفعل),
mef’ilet (مفعلة) veznindeki
kelimelerin çokluğu bu vezinde yapılır.
مكتب / mekteb - مكاتب / mekatib
مذهب / mezheb - مذاهب / mezahib
مقصد / maksad - مقاصد / mekasıd
مصرف / masraf - مصارف / mesarif
مجلس / meclis - مجالس / mecalis
منْزل / menzil - منازل / menazil
مدرسه / medrese - مدارس / medaris
معرفت / ma’rifet - معارف / me’arif
منفعت / menfa’at - منافع / menafi’
Mefâ’îl / مفاعيل
Mef’ûl (مفعول), mef’al (مفعل), mif’âl (مفعال)veznindeki
bazı kelimelerin çokluğu bu vezinle yapılır.
مجنون / mecnun - مجانين / mecanin
مفتاح / miftah - مفاتيح / mefatih (anahtarlar)
Tefâ’îl / تفاعيل
Bilhassa tef’îl (تفعيل)
veznindeki kelimelerin pek çoğunun çokluğu bu vezinle yapılır.
تصوير / tasvir - تصاوير / tesavir
تركيب / terkib - تراكيب / terakib
تكليف / teklif - تكاليف / tekalif
Ef’ul / افعل
نجم / necm - انجم / encüm (yıldızlar)
نفس / nefs - انفس / enfüs
Ünite 2
Arapça Kelime Yapımı
Arapça Masdarlar
Masdarlar, fiillerden türemiş isim kategorisindeki
kelimelerdir. Türkçede –mak/-mek ve –ma/-me ekleriyle yapılan isimler masdar
olarak karşımıza çıkar. Arapçada örnekler daha fazladır.
Arapça dilbilgisinde fiilin görülen geçmiş zaman 3. teklik
şahsındaki şekli fiilin en yalın halidir. (قَتَبَ) ketebe / “yazdı”
fiili, bu kökten türemiş kelimelerin en yalın halidir.
Arapçada masdarlar, türetildikleri fiilin teklik 3.
şahıstaki çekimlerinde zaid harf alıp almama durumlarına göre iki guruba
ayrılırlar. Zaid harf bulundurmayan masdarlara mücerred
masdarlar (yalın masdarlar), zaid harf bulunduran masdarlara mezidünfih masdarlar (artırılmış, ilave edilmiş
masdarlar) denir.
Mücerred (yalın) masdarların kalıpları belli bir anlamı
işaret etmez. Niçin o vezinden türetildiğinin belli bir belli bir kuralı
yoktur. Bu nedenle yalın masdarlara semai masdarlar (işitilip öğrenmeye
dayalı masdarlar) da denir.
Mezidünfih masdarların kalıpları ise belli anlamlar
üretirler. Her fiil her kalıba getirilip yani bir kelime üretilemez. Fiilin
geçişli ve geçişsiz olması önemlidir. Buna göre kalıplar
etken-edilgen-dönüşlü-işteş çatılarda belli anlamlar üretirler. Bu nedenle
mezidünfih masdarlara kıyasi masdarlar da denir. Kıyasi masdarların
sözlüğe bakılmadan sezilebilmesine imkân tanıyan anlam çerçeveleri vardır.
Mücerred Masdarlar
Semai / mücerred masdarların çoğunda asli harflerin sayısı
üçtür.
Vezinleri
Fa’l = emr, bahs, cehl
Fi’l = izn, hilm, zikr
Fu’l = buhl, hüsn, hükm
Fa’al = amel
Fa’let = gayret
Fi’let = fikret
Fu’let = şöhret
Fu’ûl = zuhur
Fu’ûlet = hükûmet
Fa’âl = zeval
Fi’âl = firar
Fa’âlet = rehavet
Fi’âlet = hikâye, şikâyet
Fi’lân = Rıdvan
Fu’lân = hüsran
Fa’alân = devren
Tef’âl = tekrar
Rübai Mücerred
Masdarlar
Dört asli harfli bu masdarların tek bir vezni vardır: fa’lelet / (فعللة)
Bazı cümle ve ibarelerin kısaltmasından oluşmuş kelimeler de
fa’lelet veznindedirler. Bu gibi kelimelere menhut denilir (elhamdülillah yerine hamdele,
bismillahirahmanirahim yerine besmele gibi).
Mimli Masdarlar
Semai bazı masdarlar vardır ki ortak özellikleri başlarında
bir mim (م)
olmasıdır. Bunlara mimli masdarlar denir.
Mef’il (مفعل)vezni
(وعد) va’d / (موعد)
mev’id = söz verme
Mef’ilet (مفعلة)
vezni
(عرفان) irfan / (معرفت)
ma’rifet = bilme, bilgi
Mef’al (مفعل)
vezni
(طلب) taleb / (مطلب)
matlab = istek
Mef’alet (مفعلة)
vezni
(رحمت) rahmet / (مرحمت)
merhamet
Mec’ûl Masdarlar
Bazı sıfat ve isimlerin sonuna /iyyet/ (يت) eki getirilerek
Türkçede +lık/+lik ekiyle karşıladığımız anlamlarda kelimeler yapılır.
(انسان) / (انسانيت)
= insan / insaniyet
İsm-i Fâ’il ve İsm-i
Mef’ûl
Fiil kökündeki hareketi yapanı işaret eden sözcüklere ism-i
fâil, bu harekete maruz kalanı işaret eden sözcüklere de ism-i mef’ûl denir.
İsm-i fâillerde elif (ا),
ism-mef’ullerde ise mim (م) ve vav (و)
harfleri zaid harf olarak karşımıza çıkar.
Mücerred masdarların ism-i failleri (فاعل)
fâil vezninde; ism-i mefulleri ise (مفعول)
mef’ûl veznindedir.
Fiil kökü: (كتب) İsm-i fâ’ili: (كاتب)
İsm-i mef’ûlü: (مكتوب)
Ünite 3
Mezidünfih Masdarlar
Mezidünfih masdarlar belli bir kalıp içinde belli bir anlam
üretirler. Masdarın geçişli/geçişsiz, etken/edilgen, dönüşlü veya işteş çatıda
olduğunu bilirsek, işaret ettiği anlam dairesini belirleyebiliriz.
Osmanlı Türkçesinde sıkça kullanılan dokuz babı vardır:
İf’âl (افعال)
Tef’îl (تفعيل)
Tefa’’ul (تفعل)
Tefâ’ul (تفاعل)
Müfê’alet (مفاعلة)
İnfi’âl (انفعال)
İf’tiâl (افتعال)
İf’ilâl (افعلال)
İstif’âl (استفعال)
İf’âl (افعال)
Babı
Bu babda başta ve ortada yer alan elifler (ا)
zaid harflerdir.
(كرم) kerem / (اكرام)
ikram
Bu babdaki masdarların çatısı geçişlidir. Geçişsiz bir fiil
bu baba eklendiğinde geçili olur ve nesne alır.
(علم) ilm / (اعلام)
i’lâm (bir şeyi bildirme)
(سقوط) sukut (düşme) / (اسقاط)
iskat (bir şeyi düşürme)
Bu babda (اسلام) ve (امكان)
gibi geçişsiz masdarlar da vardır.
İf’âl Babının İsm-i
Fâili (مُفعِل)
müf’il vezninde yapılır.
(اكرام) ikrâm / (مكرم)
mükrim
İf’âl Babının İsm-i
Mef’ûlü (مُفعَل)
müf’al vezninde
yapılır.
(اكرام) ikram / (مكرم)
mükrem
Tef’îl (تفعيل)
Babı
Tef’îl babında baştaki te (ت)
ile ortadaki ye (ى) harfleri eklemedir.
(علم) ‘ilm / (تعليم)
ta’lim
(شكل) şekl / (تشكيل)
teşkil
(قرب) kurb (yakın olma) / (تقريب)
(جهل) cehl / (تجهيل)
techil
(ثلاثه) selase / (تثليث)
teslis
Tef’îl Babının İsm-i
Fâili müfa’’il (مفعّل)
vezninde yapılır.
(تعليم) / (معلم)
mu’allim
(تسكين) / (مسكن)
müsekkin (sakinleştirici)
(تأليف) / (مؤلف)
mü’ellif
Tef’îl Babının İsm-i
Mef’ûlü müfa’’al (مفعل)
vezninde yapılır.
(ترتيب) tertib / (مرتب)
müretteb
(تعليم) ta’lim / (معلم)
mu’allem
(تثليث) teslis / (مثلث)
müselles (üçgen)
(تأديب) te’dib / (مؤدب)
Tefa’’ul (تفعل)
Babı
Bu vezinde baştaki te (ت)
eklemedir. Ayın (ع) harfi de şeddeli okunur.
Tefa’’ul babı, tef’il babının dönüşlüsüdür ve genellikle
geçişsiz masdarları türetir. Bu ikisini karıştırmamak için yazılışta tefa’’ul
vezninin ye (ى)’siz
olduğuna dikket edilmelidir.
(درس) ders / (تدرس)
tederrüs (ders alma)
(جمع) cem’ / (تجمع)
tecemmu’ (toplanma)
(كبر) kibr / (تكبر)
tekebbür (kibirlenme)
(حركت) hareket / (تحرك)
taharrük (kımıldanma)
(زوج) zevc / (تزوج)
tezevvüc (evlenme)
(جنت) cinnet / (تجنن)
tecennün (cinnet geçirme)
Tefa’’ul Babının İsm-i
Fâ’ili mütefa’’il (متفعل)
vezniyle yapılır.
(تكلم)
tekellüm (konuşma) / (متكلم) mütekellim (konuşan)
(تردد) tereddüd / (متردد)
mütereddid
(تأهل) te’ehhül (evlenme) /
(متأهل)
müte’ehhil (evli)
Tefa’’ul Babının
İsm-i Mef’ûlü mütefa’’al (متفعل) vezninde yapılır.
(تشبث) Teşebbüs / (متشبث)
müteşebbes (teşebbüs olunan şey
Tefâ’ul Babı (تفاعل)
Bu vezinde baştaki te (ت) ve ortadaki elif (ا)
harfleri eklemedir. Bu masdarların bir kısmı özneleri açısından işteşlik ifade
ederler (çarpışma, kapışma, yardımlaşma). Bir kısım masdarlar özneleri
bakımından dönüşlüdürler (olgunlaşma, artma, çoğalma). Nesneleri açısından
çoğunlukla geçişsizdirler (temayül/meyletme, tefahur/övünme, tecavüz/öteye
geçme). Sıkça görülen bir başka özellik ise gerçekte olmayan bir hali varmış
gibi gösteren yapmacık ifadelerdir (tecahül/bilmez gibi davranma, tegafül/tanımıyormuş
gibi davranmak, temaruz/hastaymış gibi davranmak).
Tefâ’ul babının ism-i
fâ’ili, müfefâ’il (متفاعل)
vezniyle yapılır.
(تصادف) / (متصادف)
mütesâdif = rastlayan
(تشاعر) / (متشاعر)
müteşâ’ir = şairlik taslayan
Tefâ’ul babının ism-i
mef’ûlü, mütefâ’al (متفاعل)
vezniyle yapılır.
(تجافز) / (متجاوز)
mütecâvez = tecavüz edilen, aşılan
Müfâ’alet (مفاعلة)
babı
Bu babda baştaki mim, ortadaki elif ve sonraki te eklemedir.
Sondaki te, Osmanlı Türkçesinde ya açık te (ت) veya (ه)e/a
şeklinde yazılır. Masdarların çatıları geçişli ya da geçişsiz olabilir.
Özneleri bakımından genellikle işteşlik ifade ederler.
(عهد) ahd / (معاهدہ)
mu’âhede (anlaşma)
(سبقت) sebkat (geçme) / (مسابقه)
müsabaka (yarışma)
(عمل) ‘amel / (معامله)
mu’âmele (davranışta bulunma)
Müfâ’alet babının
ism-i faili müfâ’il (مفاعل)
vezninde yapılır.
(مخابره) / (مخابر)
Müfâ’alet babının
ism-i mef’ûlü, müfâ’al vezninde yapılır.
(مخاطبه) muhataba (söyleşme)
/ (مخاطب)
muhatab
İnfi’âl (انفعال)
babı
Bu babda baştaki elif, nun ve ortadaki elif eklemedir. Bu
babdaki masdarların çatıları özneleri bakımından genellikle dönüşlü, bazıları
da edilgendir. Nesneleri bakımından da geçişsizdir, yani nesne almazlar.
(بسط) bast (açma) / (انبساط)
inbisat (açılma, ferahlama)
(جزب) cezb / (انجذاب)
incizâb (çekilme, çekim)
(قطع) kat’ (kesme) / (انقطاع)
inkıtâ’ (kesilme, kesintiye uğrama)
İnfi’âl babının ism-i
fâ’ili, münfa’il (منفعل)
vezniyle yapılır.
(انكسار) inkisâr (kırılma) /
(منكسر)
münkesir (kırılan)
(انقلاب) inkılab (dönme,
değişme) / (منقلب)
munkalib (dönen, değişen)
İnfi’âl babının ism-i
mef’ûlü yoktur.
İf’ilâl (افعلال)
babı
Bu babda başta ve ortada yer alan elifler eklemedir. Üçüncü
asli harf tekrarlanır. Anlam bakımından geçişsiz masdarlar türetir. Daha çok
renk ve fiziki noksanlıkları ifade eden kelimeler türetir.
(عوج) ‘ivec (eğrilik) / (اعوجاج)
i’vicâc (eğrilme)
(حمرت) humret (kırmızılık)
/ (احمرار)
ihmirar (kızarma)
İf’ilâl babının ism-i
fâ’ili, müf’all (مفعل)
vezniyle yapılır.
(اغبرار) iğbirâr (gücenme) / (مغبر)
muğberr (gücenen)
(اسوداد) isvidâd (kararma) /
(مسود)
müsvedd (kararan)
İf’ilâl babının ism-i
mef’ûlü yoktur.
İft’âl (افتعال)
babı
Bu babda baştaki elif ile ortadaki te ve elif harfleri
zaiddir. Bu babdaki masdarların çatıları dönüşlü ve geçişsizdir.
(جمع) cem’ / (اجتماع)
ictimâ’
(عقد) ‘akd / (اعتقاد)
i’tikad
(كسب) kesb (kazanç) / (اكتساب)
iktisâb (kazanma)
(د ذ ز ص ض ط ظ)
gibi dişsi ünsüzlerle başlayan sülasi mücerred masdarlar ifti’âl babına
nakledildiklerinde vezinlerinde bazı değişiklikler olur.
İlk harf (ض ص)
ise vezindeki ekleme te harfi tı’ya dönüşür: (ضرب)
/ (اضطراب)
İlk harf (ط) ise ekleme te harfi tı’ya dönüşür ve iki
tı birleşir (idgam olur): (طلوع)
tulû (doğma) (اطلاع) ıttılâ (kişinin içine doğma).
İlk harf (ز) ise ekleme te harfi dal’a dönüşür: (زوج)
/ (ازدواج)
izdivac (evlenme).
İlk harf (د ذ)
ise vezindeki ekleme te harfi dal’a dönüşür ve oluşan iki dal harfi tek olarak
yazılır (idgam olur): (دعوى)
da’vâ / (ادعا)
iddia etme, (ذخيره)
zahire / (ادخار)
iddihâr (ilerisi için biriktirme).
İfti’âl babının ism-i
fâ’ili, müfta’il (مفتعل)
vezninde yapılır.
(اعتدال) i’tidâl / (معتدل)
mütedil
(انتشار) intişar / (منتشر)
münteşir
(افتخار) iftihar / (مفتخر)
müftehir (övünen)
İfti’âl babının ism-i
mef’ûlü, müfta’al (مفتعل)
vezniyle yapılır.
(اكتساب) iktisab / (مكتسب)
mükteseb (kazanılmış)
(اخصار) ihtisar / (مختصار)
muhtasar (kısaltılmış)
(انتخاب) intihab (seçme) / (منتخب)
müntahab (seçilmiş)
İstif’âl (استفعال)
babı
Bu badaki elifler, sin ve te harfleri eklemedir. Masdarların
anlamları genellikle geçişlidir, nesne alırlar.
(ملك) / (استملاك)
istimlak (mülk edinme)
(قبل) / (استقبال)
istikbal (gelecek, birini yola çıkıp karşılama)
Geçişsiz örnekleri de vardır:
(حق) / (استحقاق)
istihkak (hak etme, hak edilen şey)
Bu babdaki masdarlar bir şey isteme, dileme anlamını
üretirler.
Bu masdardaki kimi masdarlar sayma, addetme anlamını
üretirler.
İstif’âl babının
ism-i fâ’ili, müstef’il (مستفعل)
vezniyle yapılır:
(استحصال) istihsal (üreme) / (مستحصل)
müstahsil (üreten)
(استنساخ) istinsah (bir eserin
kopyasını yazma) / (مستنسخ) müstensih (istinsah
eden)
İstif’âl babının
ism-i mef’ûlü, müstef’al (مستفعل) vezninde yapılır.
(استهجان) istihcan (çirkin
görme) / (مستهجن)
müstehcen (çirkin görülen).
Mezidünfih masdarların birçok babının ism-i fâ’il ve ism-i
mef’ûlleri aynı şekilde yazılır. Aralarındaki fark ism-i fâ’illerde sülasi
mücerred kökün asli ikinci harfine denk gelen ayın harfinin esreli; ism-i mef’ûllerde
ise üstünlü okunmasıdır.
Özet:
Mezidünfih masdarlardan,
if’âl babı geçişli;
tef’îl babı geçişli;
tefa’’ül babı genellikle
dönüşlü, geçişsiz, bazen geçişli;
tefâ’ül babı çoğunlukla
işteş, dönüşlü, geçişsiz, bazen geçişli;
müfâ’alet babı işteş,
geçişsiz, geçişli;
if’ilâl babı dönüşlü,
edilgen, geçişsiz;
if’ilâl babı geçişsiz; iftiâl
babı dönüşlü, geçişsiz;
istif’âl babı geçişli
çatılarda masdar üretir.
Ünite 4
Arapça Kelime Yapımı
Sıfat-ı Müşebbehe
Öznedeki değişmeyen bir durum ve
niteliği bildiren kelimelere sıfat-ı müşebbehe denir. Bunlar ismi faillere
benzerler. İsm-i fâillerin belirttiği nitelik geçicidir ancak sıfat-ı
muşebbehenin belirttiği durum ve nitelik süreklidir. Türkçedeki –kan/-ken ve –kın/-kin ekleri Arapçadaki sıfat-ı müşebbehe
kategorisine denk gelen kelimeler türetir. Sıfat-ı müşebbeheler
semaidir.
Sıfat-ı müşebbehe kategorisinde
sık kullanılan vezinler:
Fa’îl: Bu vezinde ortadaki ye harfi
ekleme bir harftir.
(لطافت)
letafet / (لطيف)
latif
(كرم)
kerem / (كريم)
kerim
(كثرت)
kesret / (كثير)
kesir (çok)
Ef’al: Baştaki elif ekleme harftir.
Renkleri, bedendeki kusur ve
sakatlıkları bildiren sıfatlar türetir.
(حمرت)
humret (kırmızılık) / (احمر) ahmer (kırmızı)
(سواد)
sevâd (karanlık) / (اسود) esved (kara)
(بكامت)
bikâmet (dilsizlik) / (ابكم) ebkem (dilsiz)
(بلاهت)
belâhet (aptallık) / (ابله) ebleh
(حمق)
humk (bönlük) / (احمق) ahmak
Sıfat-ı müşebbehe yapan diğer
vezinler:
Fa’lân (فعلان):
(عطشان)
/ atşân (susamış)
Fu’lân (فعلان):
(عريان)
/ uryan (çıplak)
Fa’l (فعل):
(صعب)
/ sa’b (güç)
Fa’al (فعل):
(حسن)
/ hasan (güzel)
Bu vezinlerin birçoğu sülasi mücerred
masdarların vezinleriyle aynıdır.
İsm-i Tafdîl
Bu kategorideki sıfatlar, ifade ettikleri niteliğin öznede
başkalarına göre daha çok veya en çok olduğunu ifade ederler.
Bu kategorinin bir tek vezni vardır:
Ef’al (افعل): baştaki elif harfi
eklemedir.
(كبير) kebîr (büyük) / (اكبر)
ekber ( en büyük)
(نادر) nâdir (seyrek) / (اندر)
ender
Sıfat-ı müşebbehe kategorisindeki renk ve
sakatlıkları/noksanlıkları belirten kelimelerle ism-i tafdil kategorisindeki
kelimelerin vezinleri aynıdır. Ayrım ancak kelimelerin anlamlarının
bilinmesiyle mümkün olur.
Mübâlağa-i Fâ’il
Yapılan işin çok fazla yapıldığını veya daima yapıldığını
ifade eden kelimelere mübâlağa-i fâ’il denilmektedir.
Vezinleri:
Fa’’âl (فعال)
bu vezinde ortada yer alan elif eklemedir.
(سياحت) seyahat / (سياح)
seyyâh (çok gezen, gezgin)
(خلق) halk (yaratma) / (خلاق)
hallâk (daima yaratan, Allah)
(مكر) mekr (hile) / (مكار)
mekkâr (çok hileci)
(كزب) kizb (yalan) / (كزاب)
kezzâb (çok yalan söyleyen)
Bu vezindeki bazı kelimeler mübalağa değil meslek isimlerini
işaret ederler: (حمال) hammâl / hamal, (قصاب)
kassâb / kasap
Fa’ûl (فعول) Ortada yer alan vav
zaiddir.
(جسارت) cesaret / (جسور)
cesur
(صبر) sabr / (صبور)
sabûr (çok sabırlı)
İsm-i Mensûb
Aitlik mensubiyet anlamlarını işaret eden sıfatlardır. Bu
kelimeler kıyasi, yani bir kurala bağlı olarak üretilir. Türkçedeki ekleme
sistemine benzer: kelimenin sonuna Arapçada /iyyun/ şeklinde okunan bir ye (ى)
getirilir. Ye harfi şeddeli ve tenvinlidir. Osmanlı Türkçesinde ise şedde ve
tenvinin kaldırılmasıyla bu ek /î/ şeklinde okunur.
Ar. (علمىٌ) ilmiyyun – Tr. (علمى)
ilmî
Kelimeye getirilen bu eke nispet eki denir. Bu ekle türetilen
kelimeleri Türkçede +lı/+li, +ça/+çe, +sal/+sel gibi eklerle yapılan kelimeler
karşılar.
(فكر) fikr / (فكرى)
fikri
(صطح) sath (yüzey) / (صطحى)
sathi
Kelimelerin sonunda zaid harflerden (ت), veya (ه)
varsa bunlar atılıp nispet eki sonda kalan harfe eklenir.
(اداره) idâre / (ادارى)
idârî
(تجارت) ticaret / (تجارى)
ticari
Sonu hâ’ –i resmiyye ile biten kimi yer adlarına nispet eki –vî
(وى)
olarak getirilir ve kelime sonundaki hâ’-i resmiyye yazılmaz.
(ادرنه) Edirne / (ادرنوى)
Edirnevi (Edirneli)
Sonu çift harf ile biten üç harfli kelimelerde ye
harflerinden biri düşer, ikincisi vav harfine dönüşür; bir önceki harfin
harekesi de üstün olur.
(نبى) nebi / (نبوى)
nebevi
İsm-i Mekân
Başlıca vezinleri:
Mef’al (مفعل): Başta yer alan mim
zaiddir.
(كتابت) kitabet (yazma) / (مكتب)
mekteb
(سكون) sükûn (oturma) / (مسكن)
mesken
(عبادت) İbâdet / (معبد)
ma’bed
(طبخ) Tabh (yemek pişirme) / (مطبخ)
matbah (mutfak)
(رقود) rukud (uyuma) / (مرقد)
merkad (mezar)
Mef’il (مفعل): Baştaki mim
zaiddir.
(جلوس) cülûs (oturma) / (مجلس)
meclis
(نزول) nüzul (inme) / (منْزل)
menzil (inme yeri)
Mef’alet (مفعلة):
baştaki mim ve sondaki te (ة)
zaiddir.
(طبع) tab’ (tabetme, basma) / (مطبعه)
matba’a
(ذبح) zebh (hayvan kesme) / (مذبحه)
mezbaha
(شجر) şecer (ağaç) / (مشجره)
meşcere (ağaçlık)
Mef’ilet (مفعلة)
Baştaki mim ve sondaki te zaiddir. (منزلت) menzilet, (مسيره)
mesire
İsm-i Zaman
Mef’al ve Mef’il olarak iki vezni vardır. Her iki vezinde de
baştaki mim harfleri zaiddir.
(بدء) bed’ (başlama) / (مبدأ)
mebde’ (başlangıç)
(ولادت) viladet (doğum) / (مولد)
mevlid (doğum zamanı)
İsm-i Alet
Vezinleri:
Mif’al (مفعل): baştaki mim
zaiddir.
(غفر) ğafr (örtme) / (مغفر)
miğfer
(ثقب) sakb (delme) / (مثقب)
miskab (burgu, matkap)
(قطع) kat’ (kesme) / (مقطع)
mikta’ (kalem ucu kesme bıçağı)
Mif’âl (مفعال): Baştaki mim ve
ortadaki elif zaiddir.
(قرض) karz (kesme) / (مقراض)
mikraz (kesme aleti, makas)
(فتح) feth (açma) / (مفتاح)
miftâh (anahtar)
(ضرب) darb (vurma) / (مضراب)
mıdrâb (mızrap)
(قياس) kıyas / (مقياس)
mikyâs (ölçek)
(عيار) ayâr / (معيار)
mi’yâr (ölçme aleti, ölçek)
Mif’ale (مفعلة):
baştaki mim ve sondaki te eklemedir.
(شرب) şürb (içme) / (مشربه)
mişrebe (maşrapa)
(كنس) kens (süpürme) / (مكنسه)
miknese (süpürge)
İsm-i Tasgir
Küçültme kategorisidir. Osmanlı Türkçesinde sık kullanılan
vezin Fu’ayl
(فعيل)’de
ortadaki ye zaiddir.
(عبد) abd (kul) / (عبيد)
ubeyd (kölecik)
(حسن) hasen (güzel) / (حسين)
hüseyn (Hasancık)
İ’lâl
Asli harfleri içerisinde illet harfi bulunan kelimelerde
kelime üretimi sırasında bazı değişiklikler meydana gelebilir. Bu
değişikliklere i’lâl adı verilir. Kelime
yapımındaki bu değişiklikler ya illet harflerinin kelimeden çıkarılması (hazf) ya da illet harflerinin başka bir harfe dönüştürülmesi
(kalb) şeklinde olur.
İçinde illet harfi bulunmayan mehmûz
ve muzâ’af kelimelerin vezinlerinde de
değişiklik yapılabilir:
(وجود) vücûd / asli
harfleri içinde illet harflerinden vav vardır. Bu kelimeden if’âl vezniyle
türetilen îcâd (ايجاد) kelimesinde illet harfi olan vav, ye
harfine dönüşmüştür.
Masdarlarda Yapılan İ’lâller
Sülasi ve mücerred
masdarlarda yapılan i’lâller
Fa’l, Fi’l ve Fu’l vezinleri muzâ’af kelimelerde Fa’’, Fi’’
ve Fu’’ şekline dönüşür: (مدّ) medd
Fa’âl, Fi’âl ve fu’âl vezinleri nâkıs kelimelerde Fa’â’, Fi’â’
ve Fu’â durumuna gelir, Osmanlıcada kelime sonundaki hamzeler genellikle
yazılmaz: (جزا)
cezâ, (دعا)
duâ.
Fi’le(t) vezni misal kelimelerde ilk harf atılarak ‘ile(t)
durumuna gelir: (وصل) vasl, (وصف)
vasf gibi misal kelimeler Fi’let veznine girdiklerinde vavlarını kaybederler: (صله)
sıla, (صفت)
sıfat.
Kıyasi masdarlarda
yapılan i’lâller
İf’âl babı ilk harfi hamzeli (mehmuz) ve misal köklerde î’âl
durumuna gelir. (أمن) emn / (ايمان)
iman.
İf’âl vezni evceflerde illet harfinin atılması ve veznin
sonuna bir zait te harfi eklenmesiyle İfâle(t) durumuna gelir: (دور)
devr / (اداره)
idare
İf’âl vezni nâkıslarda illet harfinin hamzeye dönüşmesiyle
İf’âl’ durumuna gelir ve sondaki hamze Osmanlıcada okunmaz (genellikle de
yazılmaz): (جريان)
cereyan / (اجرا)
icra, (علو)
ulüvv (yüce olma) / (اعلا) i’lâ (yüceltme).
Tef’îl babı nakıs ve son harfi hamzeli köklerde zaid olan ye
harfinin atılması ve sonuna zaid bir te eklenmesiyle Tef’ile(t) veya son harfi
vav olan köklerde vavların ye harfine dönüşmesiyle Tef’iye(t) durumuna gelir: (صفاء)
safâ (saf oluş) / (تصفيه) tasfiye (temizleme), (سمو)
semevv (ad koyma), (تسميه) tesmiye
(adlandırma).
Tefa’’ul babı nâkıs ve son harfi hamzeli olan mehmuz
kelimelerde illet harfinin ve hamzenin ye harfine dönüşmesiyle Tefa’’î durumuna
gelir: (جيلاء)
cila’ / (تجلى)
tecelli, (عداوت)
adavet / (تعدى)
teaddi, (saldırma, zulmetme).
Tefâ’ül babı muzâ’af kelimelerde son iki harfinin aynı
olması nedeniyle idgam yapılarak Tefâ’’ durumuna gelir: (ضدّ)
zıdd / (تضادّ)
tezadd.
Tefâ’ül babı nâkıs kelimelerde illet harfinin ye harfine
dönüşmesiyle Tefâ’î durumuna gelir: (دوا) deva / (تداوى)
tedavi
Müfâ’ale(t) babı nâkıs ve lefif kelimelerde illetli son
harfin elife dönüşmesiyle müfâ’ât şekline gelir: (نجات)
necât (kurtuluş), (مناجات) münâcât (Allah’tan kurtuluş isteme).
İnfi’âl babı ecvef kelimelerde ortadaki illet harfinin ye
harfine dönüşmesiyle İnfiyâl durumuna gelir: (سوق)
sevk / (انسياق)
insiyak (sürülüp gitme).
İfti’âl babı misal kelimelerde illet harfinin te harfine
dönüşmesi ve te harflerinin idgamıyla İtti’âl şekline girer: (وحدت)
vahdet / (اتحاد)
ittihad (birleşme).
İfti’âl babı ecvef kelimelerde ortadaki illet harfinin ye
harfine dönüşmesiyle İftiyâl durumuna gelir: (شوق)
şevk / (اشتياق)
iştiyak.
İfti’âl babı nâkıs kelimelerde illet harfinin hamzeye
dönüşmesiyle İfti’â durumuna gelir: (نهايت) nihayet / (انتها)
intiha.
İstif’âl babı misallerde ve ilk harfi hamze olan mehmuzlarda
ilk harflerin ye harfine dönüşmesiyle İstî’âl durumuna gelir: (أذن)
izn / (استيذان)
istizan (izin isteme).
İstif’âl babı ecveflerde illet harfinin atılması ve veznin
sonuna zaid bir te harfinin getirilmesiyle İstifâle(t) durumuna gelir: (قيام)
kıyam / (استقامت)
istikamet.
İstif’âl babı nâkıs, lefif ve son harfi hamzeli kelimelerde
son harflerin hamzeye dönüşmesiyle İstif’â durumuna gelir: (عفو)
afv / (استعفا)
istifa.
İsm-i Fâ’il
Vezinlerinde Yapılan İ’lâller
İsm-i Fâ’il
Vezinlerinde Yapılan İ’lâller
İlk harfi hamzeli kelimelerde â’il durumuna gelir. Ecvef
kelimelerde illet harfinin hamzeye dönüşmesiyle fâ’il durumuna gelir. Nâkıs
kelimelerde illet harfinin ye harfine dönüşmesiyle fâ’î durumuna gelir.
Müf’il vezni misâl ve ilk
harfi hamzeli kelimelerde mû’il durumuna gelir. Muzâ’aflarda idgam nedeniyle
müfi’’ şeklini alır.
Müf’il vezni ecveflerde illet harfinin ye’ye dönüşmesiyle
müfîl durumuna gelir. Nâkıs, lefif ve son harfi hamzeli kelimelerde son harfin
ye’ye dönüşmesiyle müf’î biçimini alır.
Müfa’’il vezni nâkıs ve son
harfi hamzeli kelimelerde son harfin ye’ye dönüşmesiyle müfa’’î durumuna gelir.
Mütefa’’il vezni, nâkıs,
lefif ve son harfi hamzeli olan mehmûz kelimelerde mütefa’’î şeklini alır.
Mütefâ’il vezni, muzâ’aflarda
son iki harfin idgamıyla mütefâ’’ şeklini alır. Nâkıs ve lefif kelimelerde
mütefâ’î durumuna gelir.
Müfâ’il vezni nâkıs
kelimelerde müfâ’î durumuna girer.
Münfa’il vezni muzâ’af
kelimelerde idgam nedeniyle münfa’’ durumuna gelir. Ecvef kelimelerde illet
harfinin elife dönüşmesi nedeniyle münfâl şeklini alır. Nâkıs ve lefif
kelimelerde münfa’î şeklini alır.
Müfte’il vezni muzâ’af
kelimelerde idgam nedeniyle müfta’’ şeklini alır. Ecvef kelimelerde illet
harfinin elife dönüşmesiyle müftâl şeklini alır. Nâkıs, lefif ve son harfi
hamzeli kelimelerde müfte’î şeklini alır.
Müstef’il vezni muzâ’af
kelimelerde idgam nedeniyle müstefi’’ şeklini alır. Ecvef kelimelerde müstefîl
durumuna gelir. Nâkıs, lefif ve son harfi hamzeli mehmuz kelimelerde müstef’î
şeklini alır.
İsm-i Mef’ûl Vezninde
Yapılan İ’lâller
Mef’ûl vezni illet harfi vav
olan ecvef kelimelerde meful, illet harfi ye olan ecvef kelimelerde mefîl
durumuna gelir. İllet harfi vav olan nâkıslarda mef’uvv (Osmanlıcada mef’û
şeklinde de okunabilir), illet harfi ye olan nâkıslarda mef’iyy (Osmanlıcada
mef’î şeklinde de okunabilir) durumuna gelir.
Müf’al vezni, muzâ’af
kelimelerde müfa’’, misal kelimelerde mû’al, ecvef kelimelerde müfâl, nâkıs ve
lefif kelimelerde müf’â durumuna gelir.
Müfa’’al vezni nâkıs, lefif
ve son harfi hamzeli mehmûz kelimelerde müf’’â durumuna gelir.
Müftea’’al vezni nâkıslarda
mütefa’’â durumuna gelir.
Müfte’al vezninin muzâ’af ve
ecvef kelimelerdeki i’lâli ism-i fâ’ili ile aynıdır. Misal kelimelerde mütte’al,
nâkıs ve lefif kelimelerde müfte’â durumuna gelir.
Müstef’al vezni muzâ’af
kelimelerde müstefa’’ şekline girer. Ecvef kelimelerde müstefâl, nâkıs
kelimelerde müstef’â durumuna girer.
Diğerleri
Fa’îl vezni nâkıs ve sonu
hamzeli mehmûz kelimelerde fa’iyy şekline girer.
Ef’al vezni muzâ’af
kelimelerde efa’’ biçimini alır. Nâkıs ve lefiflerde ef’â şeklini alır.
Mef’al vezni ecvef
kelimelerde mefâl biçimini alır.
Mef’alet vezni muzâ’af
kelimelerde mefa’’at şeklini alır.
Ünite 5
Arapça Kelime Gurupları İsim ve Sıfat Tamlamaları, Edatlar
Arapça
Yapılı Tamlamalar
Harf-i
Ta’rîf
Türkçede iyelik ekleri ve bazı hâl ekleri kelimeleri
belirli yapar (Çocuk camı kırdı. (Hangi cam olduğu biliniyor).
Arapçada kelimeyi belirli hâle getiren morfolojik
unsur, harf-i ta’rîf denilen bir ön ektir. Elif+lâm اَلْ şeklinde
yazılan bu ön ek, kelime başında olduğunda bazı kelimelerde el-, bazı
kelimelerde ise kelimenin ilk harfi şeddeli olacak şekilde okunur:
الوطن
el-vatan
الزمان ez-zamân
Güneş harfleri (Hurûfu’ş-şemsiyye)
Harf-i ta’rîf alan bir kelime el-beyt, el-bint, el-veled,
el-kitâb şeklinde okunur. Ancak bir kısım harfler vardır ki, kelime bu
harflerle başladığı zaman harf-i ta’rîfin lâm’ını kendisine benzeştirir. Güneş
harfleri (hurûfu’ş-şemsiyye) denilen bu harfler şunlardır. Bunlara şemsî
harfler de denir:
ت ، ث ، د ، ذ ، ر ، ز ، س ، ش ، ص ، ض ، ط ، ظ ، ل ، ن
Diğer harfler ise ay harfleri (hurûfu’l-kameriyye) adını
alır.
Hurûfu’ş- şemsiyye ile başlayan harf-i ta’rîfli kelimelerden
örnekler:
الشمس
eş-şems “güneş” el-şems değil!
الدهر
ed-dehr “dünya” el-dehr değil!
الرمضان
er-Ramazân “Ramazan” el-Ramazân değil!
Ay Harfleri
(Hurûfü’l-kameriyye)
Bu harflerden biriyle başlayan kelimelerde harf-i ta’rîfte
herhangi bir değişiklik olmaz ve el- şeklinde okunur: el-beyt,
elhakk,el-yevm ‘gün’vs.
ARAPÇA YAPILI İSİM
TAMLAMALARI
Arapçada da, Farsçada olduğu gibi tamlamadaki kelime sırası Türkçedekinden
farklıdır ve önce tamlanan (muzâf /mevsuf), sonra tamlayan (muzâfun ileyh /
sıfat) gelir. Tamlayan kelimenin başında harf-i tarif ( ال el- ) olur.
Tamlanan (muzâf) kelimenin son harfi, bazı istisnalar dışında ötreli okunur. Harf-i
ta’rîfin elif’i hiçbir zaman okunmaz:
بابُ الْبيت bâbü’l-beyt ‘evin kapısı’
Farsça tamlama =
bâb-ı beyt / Arapça tamlama = bâbü'l-beyt
دين الاسلام dînü’l-İslâm “İslâm dini”
خالق الارض Hâliku’l-arz “arzın yaratıcısı”
Bu tamlamaları ال el- takısını kaldırarak ve izafet
kesresi koyarak kolaylıkla Farsça yapılı tamlamalar hâline dönüştürmek
mümkündür. Meselâ dînü'l-İslâm / dîn-i İslâm; Hâlıku'l-arz / Hâlık-ı arz vs.
Arapça Tamlamaların
Okunuşu
Tamlanan (muzâf) kelime ekleme harflerden ە veya ت
ile bitiyorsa bu harfler ة ile yazılır. Dilimizde ت ile biten
bazı kelimeler tamlayan (muzâfunileyh) oldukları zaman bu ٥ , ت olarak
okunur.
حسرة الملوك / حسرت hasretü’l-mülûk ‘meliklerin hasreti(ni
çektiği yer)
تذكرة الاوليا / تذكره tezkiretü’l-evliyâ ‘evliyalar tezkiresi’
Arapça yapılı tamlamalar Farsça yapılı olanlara nispetle
Osmanlı Türkçesinde daha az kullanılmışlardır. Bunların büyük bir kısmı makam
ve mevki isimlerinde, kitap isimlerinde, kimi dinî tabirlerde ve bilhassa
bilimsel terminolojide karşımıza çıkar.
Makam ve Mevki İsimleri
اميرالامرا emîrü’l-ümerâ
“beylerbeyi”, اميرالحج emîrü’l-hac “hac emîri”, باب
السعاده Bâbü’s-sa’âde “Saadet kapısı…
Kitap İsimleri
تحفة الحرمين Tuhfetü'l-haremeyn,
تذكرة الاوليا Tezkiretü'l-evliyâ,
تذكرة الشعر Tezkiretü'ş-şuarâ,
حديقة الوزرا Hadîkatü'l-vüzera,
زبدة التواريخ Zübdetü'-tevârîh,
مجموعة النظائر Mecmû’atü'n-nezâir
Bilimsel Terimler ذات الجنب zâtü'l-cenb "akciğer örtüsü iltihabı",
ذات العظم zâtü'l-azm "kemik dokusu iltihabı",
ذات الحركه zâtü'l-hareke "otomatik",
فقر الدم fakrü'd-dem "kansızlık, anemi",
داء الكلب dâ’ü'l-kelb "kuduz",
قصيرالبصر kasîrü'l-basar "miyop",
دول المعظمه düvelü’l-muazzama “büyük devletler”
ملك المظفر melikü’l-muzaffer “muzaffer hükümdar”
مديدالبصر medîdü'l-basar "hipermetrop",
Bunların dışında bilhassa الله
Allah kelimesiyle yapılan tamlamalar çok kullanılmıştır:
عبدالله Abdullâh, نصرالله Nasrullâh
دين dîn kelimesiyle yapılan Arapça
tamlamaların da şahıs ismi olarak sık kullanıldığı görülür. Ancak bu gibi
tamlamaların tamlanan unsuru (muzâf) Osmanlı Türkçesinde ötreli değil üstünlü
okunur:
الدين نجم / Necmü’d-dîn değil Necme’d-dîn:
ARAPÇA YAPILI SIFAT TAMLAMASI
Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arapça
sıfat tamlaması yapısı da isim tamlaması yapısıyla aynıdır. İsim ve sıfat
tamlamasını yalnızca tamlayan kelimenin niteliğinden ayırt ederiz; tamlayan
isimse isim tamlaması, sıfatsa sıfat tamlaması olur:
دول المعظمه düvelü’l-muazzama “büyük devletler”
ملك المظفر melikü’l-muzaffer “muzaffer hükümdar”
رمضان المبارك ramazânu’l-mübârek “mübarek Ramazan”
Arapça Sıfat Tamlamalarında Uyum
Arapça yapılı sıfat tamlamasında
tamlanan ve tamlayan unsurlar (mevsûf ve sıfat) arasında
a)
cinsiyet (müennes - müzekker)
b)
sayı (teklik, tesniye, çokluk)
açısından denklik aranır; sıfat bu
özellikler bakımından mevsûf olan birinci kelimeye uygun hâle getirilir.
مجالس النفائس “Mecâlisü’n-nefâ’is”
ARAPÇA ÖN EDATLAR (HARF-İ CERR'LER)
Dil bilgisinde harf-i cerr adı verilen Arapça ön edatlar, Farsça ön
edatlarda olduğu gibi, kimi Türkçe hâl eklerine ve son çekim edatlarına
karşılık gelir. Bu edatlar bir tamlamanın başına geldiğinde tamlanan kelimenin
sonu ötreli değil esreli okunur:
عن قريبالزمان an-karîbü'z-zamân değil an-karîbi'z-zamân gibi.
ب
Türkçede +a/+e, +da/+de, ile ek ve
edatlarının anlamını karşılar. Harf-i ta’rîfli kelimelerden önce geldiğinde
hemzeyle bitişik yazılır ve kendisinden sonra gelen kelimenin niteliğine göre
bi’l-, bi'n-, bi'z- vs. şeklinde okunur:
بالنتيجه bi’n-netîce “neticede, sonuçta”, بالمقابله bi’lmukābele “karşılık olarak”
عن
an: Türkçede +dan/+den hâl ekleriyle ve kimi edatlarla
karşılanabilir. Bu edattan sonraki kelime tamlama hâlinde olmayan tek bir
kelime ise kelimenin sonu -ın/-in tenviniyle okunur:
عن قريب an-karîb “çok geçmeden, yakında”, عنقريبالزمان an-karîbi’zzamân “yakın zamanda”, عن صميم القلب an-samîmi’l-kalb “yüreğin içinden, yürekten”
فى
Türkçede +da/+de, içinde anlamlarını verir:
فى الحقيقه fi’l-hakîka “gerçekte, hakikaten”, فى الواقع fi’l-vâki’ “gerçekten, hakikaten”
ل
Türkçede "için, dolayı, yüzünden,
tarafından" anlamlarını verir. İsimlerle ve bazı zamirlerle birlikte
kullanılmaktadır:
لِهذا li-hâzâ “bunun için”, لذاته li-zâtihi “kendiliğinden”, لمؤلفه li-mü’ellifihi “müellifi tarafından”
من
Türkçede +dan/+den, dolayı, sebebinden
anlamlarını verir:
من بعد min-ba’d “bundan sonra”, من القديم mine’l-kadîm “eskiden beri”, من طرف الله min-tarafi’llâh “Allah tarafından”
ك
Türkçede "gibi, sanki"
anlamlarını verir. Benzerlik ifade eder:
كالاول ke’l-evvel “eskisi gibi”, كذلك ke-zâlik “böylece, bunun gibi”, كأن ke-enne “sanki, gûyâ” vs.
ARAPÇA
TAMLAMALARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Tamlananın Üstünlü Okunması
Tamlanan kelime بعد ba’d “sonra”, قبل kabl “önce”, فوق fevk “üst”, تحت taht “alt”, بين beyn “ara”, حسب hasb “göre, nazaran” عند ‘ind “yan, yanında göre” kelimelerinden biriyse bu kelimelerin
sonu ötreli değil, üstünlü okunur:
قبل الطوفان kable’t-tûfân
‘Tufan'dan önce’;
بين الملل beyne’l-milel
‘milletler arası’;
فوق العاده fevka’l-âde
‘olağan üstü’;
تحت العرض tahte’l-arz
‘yer altı’;
حسب القدر hasbe’l-kader
‘kader gereği’…
من min edatı da tamlayanın (muzâfun
ileyhin) harf-i ta’rîfli olduğu bir tamlamada üstünlü okunur: من القديم mine'l-kadîm "eskiden beri"…
Elif-i maksûre (yani ى harfi) ile biten kelimeler tamlanan olduğunda elif-i maksûre
okunmaz, bundan önceki harf üstünlü okunur:
على alâ: على الخصوص ale’l-husûs
‘hususiyle, özellikle’;
على العاده ale’l-âde ‘alışıldık şekilde’
الى ilâ: الى الابد ile’l-ebed
‘ebede kadar’;
الى النهايه ile’n-nihâye
‘sonuna kadar’ vs.
اقصى aksâ, معنى ma'nâ gibi kelimelerde de aynı
özellik söz konusudur: معنى الشعر ma’ne’ş-şi’ir
“şiirin manası”, ا
اقصى الغايات akse’l-gâyât
“gayelerin en uzağı” gibi.
يا yâ ünleme edatı bir tamlamanın
başına gelirse tamlanan kelimenin sonu üstünlü okunur:
رب العالمين rabbü'l-âlemîn / يا رب العالمين yâ
Rabbe'lâlemîn; رسول الله Resûlullâh
/ يا رسول الله yâ
Resûlallah vs.
Tamlananın Esreli Okunması
Harf-i cerr denilen Arapça ön edatlar bir tamlamanın
önüne geldiğinde tamlananı esreli okuturlar:
باذن الله bi-izni’llâh
(bi-iznullah
değil!)
‘Allahın izniyle’
Bunun dışında بانى bânî, مفتى müftî, قاضى kādî gibi sonu tek ى ile biten kelimeler tamlanan (muzaf) olduğunda sondaki ye harfi
okunmaz, bundan önceki harf esreli okunur:
قاضى الخاجات kâdi’l-hâcât
‘istekleri yerine getiren;
مفتى الانام müfti’l-enâm ‘halkın müftüsü; şeyhülislâm’
Üç kelimeden oluşan Arapça tamlamalarda yalnızca sondaki kelime
harf-i ta’rîfli olur. Birinci kelimenin sonu ötreli, ikinci kelimenin sonu ise
ötreli değil esreli okunur: مفتاحُ بابِالْبيت miftâhu bâbi'l-beyti "evin kapısının
anahtarı"
الشريفه المساجدِ اوصافِ كتابُ Kitâbu Evsâfi'l-Mesâcidi'ş-Şerîfe.
سريع الهَضم serî'ü'l-hazm / çabuk hazmlı, hazmı çabuk (olan)
طويل القد tavîlü'l-kadd / uzun boylu, boyu uzun (olan)
عظيم الشان azîmü'ş-şân / yüce şanlı, şanı yüce (olan)
ظلمهء عديمة الانصاف zaleme-i adîmetü'l-insâf ‘insafsız zalimler’
كتاب جليل القدر kitâb-ı celîlü'l-kadr
‘değeri yüce (olan) kitap’
Kitap Bitti
مفتى الانام müfti’l-enâm ‘halkın müftüsü; şeyhülislâm’
Arapça dil bilgisinde zincirleme tamlamalarda ikinci kelimelerin
sonu da esreli okunur. Bu yapı Türkçede çok kullanılmamıştır: Divânu Lugāti't-Türk, Kitâbu
Evsâfi'l-Mesâcidi'ş-Şerîfe gibi.
Bu gibi tamlamalarda ikinci ve üçüncü kelimeler Arapça yapılı
bir tamlama gibi değerlendirilir ve her zaman tamlayan (muzâfunileyh) olarak
birinci kelimeyi (muzâf) tamlarlar. Böylece tamlayanı Arapça yapılı bir
tamlamadan ibaret olan Farsça yapılı bir tamlama teşekkül etmiş olur. Bu
yüzden, bu gibi tamlamaları Farsça yapılı kabul edip birinci kelime (muzâf) ile
Arapça bir tamlama yapısında olan diğer iki kelimeyi (muzâfunileyh) birbirine
izafet kesresi ile bağlarız:
السلام
باب درونِ derûn-ı Bâbü's-selâm "Babüsselâm'ın içi"
الحرام
بيت حدودِ hudûd-ı
Beytü'l-harâm "Beytülharâm'ın hududu"
Bilhassa kitap adlarında Arapça yapılı tamlama kullanımı
yaygındır. Buralarda üç kelimeden oluşan tamlamaları
Arapçanın sözdizimi kurallarına göre okumamız gerekir. Buna
tanınmış kitap isimlerinden bazı örnekler verelim:
الشريفه المساجدِ اوصافِ كتابُ Kitâbu Evsâfi'l-Mesâcidi'ş-Şerîfe.
ARAPÇA BİRLEŞİK SIFATLAR: LAFZÎ İZÂFET
Lafzi izafetler, Farsçanın birleşik sıfatlarına karşılık gelen
Arapça kelime gruplarıdır.
Lafzî izafetlerin teşkilinde şekilce dikkat
çeken en önemli unsur, birinci kelimenin sıfat fonksiyonunda olmasıdır.
Arapçanın lafzî izafetleri de, Farsça birleşik sıfatlar gibi,
Türkçeye isnat grubu, sıfat tamlaması+lı kalıbı veya sıfat-fiil grubu şeklinde
aktarılabilir.
سريع الهَضم serî'ü'l-hazm / çabuk hazmlı, hazmı çabuk (olan)
Lafzî İzafetlerin Kullanılışı
Lafzî izafetler, esas olarak birleşik sıfat anlamı taşıdıkları
için söz diziminde sıfat fonksiyonunda kullanılırlar.
ظلمهء عديمة الانصاف zaleme-i adîmetü'l-insâf ‘insafsız zalimler’
كنيسهء نادرالمثل kenîse-i nâdirü'l-misl
‘benzeri nâdir (olan) kilise’
پادشاه سالف الذكر pâdişâh-ı sâlifü'z-zikr
‘zikri geçen padişah’
Metinler
Allah kolaylık versin
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSilAllah razı olsun. Konuları internette bulmak gerçekten zor.
YanıtlaSil