OSMANLI TÜRKÇESİ GRAMERİ II
Ünite 1
Farsçada Kelime
Yapımı: İsimler, Sıfatlar
Farsça eklemeli bir dildir. Farsçada sadece son
eklerle değil ön eklerle de kelime türetilebilir.
Farsçada Yalın
İsim ve Sıfatlar
Farsça Sayı
İsimleri
يك yek / bir
دو dü / iki
سه
se / üç
چهار
çehar / dört
چار
çar / dört
پنچ
penç / beş
شش
şeş / altı
هفت
heft / yedi
هشت
heşt / sekiz
نه
nüh / dokuz
ده
deh / on
بيست
bist / yirmi
سى
si / otuz
چهل
çihil / kırk
پنجاه
pencah / elli
شصت
şast / altmış
شست
şest / altmış
هفتاد heftad / yetmiş
هشتاد
heştad / seksen
نود
neved / doksan
صد
sad / yüz
دوصد
dü-sad / iki yüz
هزار
hezar / bin
Farsça Sıra Sayıları
م +üm, می +ümî ve مين +ümîn ekleriyle teşkil edilir.
Bazıları
şunlardır: يكم
yeküm, نخست nuhust "birinci,
ilk", دوم
düvüm ~ ديم düyüm "ikinci", سوم sivüm ~ سيم siyüm "üçüncü", چهارم çehârum veya چهارمين çehârümîn
"dördüncü",
پنجم pencum "beşinci",
ششم şeşüm "altıncı", هفتم heftüm veya هفتمين heftümîn
"yedinci",
هشتم heştüm
"sekizinci", نهم
nühüm "dokuzuncu", دهم
dehüm "onuncu" vs.
Farsçada Kelime
Yapımı
İsimden Türemiş İsimler
Türemiş
isimler genellikle son eklerle teşkil olunmaktadır.
+gâh گاه :
Yer
ve zaman isimleri yapımında kullanılır. Karargâh, şâmgâh (akşam vakti), bâmgâh
(sabah vakti…
Bu
ekin ince/muhaffef şekli olan +geh گه de aynı anlamda kelimeler türetir.
+istân ستان :
Yer
ve zaman isimlerinin yapımında kullanılır. Aruz kalıplarına uyması için +sitan şeklinde
kullanıldığı da görülür.
+zâr زار :
Yer
isimleri yapar. Lalezar, gülzar, mergzar (çayırlık, mera).
+kede كده :
Yer
isimleri yapar. Ateşkede (Mecusilerin ibadet yeri), meykede (meyhane).
+sâr سار :
Yer
isimleri yapar. Sengsar (taşlık), kûhsar (dağlık), nemeksar (tuzla).
+dân دان :
Âlet
isimleri yapımında kullanılır. Daha çok nesnelerin konulduğu kapları ifade
eder. Ateşdan (mangal), şemdan (mumluk), nemekdan (tuzluk).
+bân بان
/ +vân وان
:
Meslek
isimleri yapımında kullanılır. Bağban (bağcı), nigehban (gözcü, muhafız),
sarban (deveci), derban (kapıcı).
+kâr كار , +gâr
گار , +ger گر :
Bu
ekler isimlere gelerek bir işi çokça yapanı veya meslek olarak yapanı ifade
ederler. Türkçede bunları çoğu zaman +cı/+ci ekleriyle karşılarız: hilekâr, günahkâr,
hudavendgâr (efendilik eden),dadger (adaletle hareket eden), zerger (altıncı,
kuyumcu).
+çe
چه :
Küçültme
isimleri yapar. Türkçedeki +cık/+cik, +cağız/+ceğiz eklerine karşılık gelir: bağçe,
nayçe (küçük ney), seraçe (küçük saray).
+î ى:
Bu
ek muhtelif anlamlarda isimler teşkil eder.
Âlet
edevat isimlerinden sonra gelerek o âleti yapanı ifade eder: palani (semerci),
ramişi (çalgıcı).
İsim
ve sıfat cinsinden kelimelerden oluş isimleri türetir. Merdi, maderi (analık),
abadani (bayındırlık), hubi (güzellik), zişti (çirkinlik), ruzi (günlük).
Bu
ek sonu a/e okunan he (٥)
ile biten kelimelere getirildiğinde araya bir [g] sesi girer ve kelime
sonundaki he (٥)
yazılmaz: آسوده âsûde / آسودگى
âsûdegî (rahatlık, dinlenmişlik).
درمانده dermânde / درماندگى
dermândegî (acizlik).
İsimden Türemiş
Sıfatlar
Ön Eklerle Yapılan Sıfatlar
بى / bî-:
Olumsuzluk
ön ekidir. bî-baht “bahtsız”, bî-bedel “benzersiz”
نا / nâ-:
Olumsuzluk
ön ekidir. ناخوش / nâ-hoş “hoş olmayan”, نامرد / na-merd “mert olmayan, alçak”.
ب / be
–
با / bâ:
Eklendiği
sözcüklere +lı/+li anlamlarını katar. بنام / be-nâm "namlı, بخرد / be-hıred
"akıllı", باوقار / bâ-vekār "vekarlı".
هم / hem-:
Ortaklık,
aynılık bildiren kelimeler yapar. hem-asr “asırdaş, çağdaş”, hem-fikr
“fikirdeş, aynı fikirde olan”.
بر / ber-:
Kelimelere
"üzere, üzeri" anlamlarını katan bu ön ek sıfat ve zarf işlevinde
kelimeler türetir: برباد / ber-bâd "yele verilmiş, perişan", برجا / ber-câ
"yerinde, uygun".
Bazı
ön ekler (edatlar) daha çok zarf fonksiyonunda kelimeler türetir:
از / ez-:
Kelimelere
Türkçedeki -dan/-den ayrılma ekinin anlamını katar: ازدل ez-dil
"gönülden",
از قضا ez-kazâ "kaza olarak, yanlışlıkla".
در
/ der-:
Kelimelere Türkçede "içinde, -da/-de"
anlamlarını katar: درميان / dermiyân "ortada",
درنيام / der-niyam "kında, kılıfta".
براى / berây "için":
berây-ı ziyâret "ziyaret için", berây-ı ticâret "ticaret için", berây-ı tahsîl "öğrenim için" vs.
تا
/ tâ- "kadar":
Bu edat çoğu zaman be- edatıyla birlikte “tâ-be”
"kadar, dek" şeklinde kullanılır:
تابصباح / tâ-be-sabâh "sabaha kadar", تابقيامت
/ tâ-be-kıyâmet "kıyamete kadar" vs.
پر
/ pür- "dolu, +lı/li":
Farsçada daha çok zarf gibi kullanılan bu kelime bir
ön ek gibi birçok kelimenin teşkilinde yer alabilmektedir: پرصفا pür-safâ
“safalı, پرملال pür-melâl “üzüntülü, kederli”, پرجور pür-cevr “eziyetli”.
Son Eklerle
Yapılan Sıfatlar
+mend
مند (+lı/+li):
derdmend "dertli", hünermend
"hünerli", dânişmend "bilgili"vs.
+nâk
ناك (+lı/+li):
derdnâk "dertli", nemnâk
"nemli", şermnâk "utangaç", gamnâk "gamlı" vs.
+vâr
وار / +ver
ور (+lı/+li;
gibi):
ümîdvâr "umutlu", hünerver "hünerli",
bülbülvâr "bülbül gibi", bendevâr "köle gibi, kul gibi" vs.
Bu ek aynı zamanda "yakışır, lâyık"
anlamlarını da üretir: şâh-vâr "şâha
lâyık".
+gîn
گين (+lı/+li):
gam-gîn "gamlı", hışmgîn "hışımlı,
öfkeli", şermgîn "utangaç" vs.
+în
ين :
Bu ek, çeşitli madde isimlerinden sonra gelerek
ondan yapılmış olmayı, +lı/+li anlamını ifade eder: sîmîn "simden,
gümüşten yapılmış", zerrîn "zerden, altından", âhenîn
"demirden", sengîn "taşlı", rengîn "renkli", şermîn
"utangaç" vs.
+gûn
گون :
Çeşitli isimlerden renk adları türetir: âb-gûn
"su rengi, mavi", gül-gûn "gül rengi, pembe", nîlgûn
"çivit rengi", lâle-gûn "lale rengi, kırmızı" vs.
+fâm
فام :
Çeşitli isimlerden renk adları türetir: kebûd-fâm
"gök rengi, mavi", gül-fâm "gül rengi, pembe", lâle-fâm
"lâle rengi, kırmızı" vs.
+î ى:
+lı/+li ekinin işleyişinde nispet anlamı türetir: Şirâzî
"Şirazlı", İranî "İranlı" vs.
Bu ek aynı zamanda renk isimleri de türetmektedir: gülî
"gül rengi”, sünbülî "sümbül renginde", hâkî "toprak
yeşili" vs.
+âsâ
آسا / +veş
وش / +sâr
سار +mânend
مانند vs. son ekleri de "gibi" anlamında
sıfatlar türetirler: perî-vâr "peri gibi", behişt-âsâ "cennet
gibi", mihr-âsâ "güneş gibi", mâh-veş "ay gibi", deryâ-veş
"deniz gibi", perî-sâr "peri gibi", gürg-sâr "kurt
gibi", kûh-mânend "dağ gibi" vs.
+âne
آنه :
Bu ek, lâyıklık, yakışırlık bildiren sıfatlar
türetir: dostâne "dosta yakışır, dostça", tıflâne
"çocukça", fakîrâne "fakirce".
-ter
تر / -terîn
ترين :
Sıfatların karşılaştırma ve üstünlük derecelerini
ifade eder. Bugünkü Türkçede bu kategori sıfatın önüne daha ve en kelimelerini getirerek
yapılır: bihter "daha iyi" bihterîn "en iyi" erzânter
"daha ucuz" erzânterîn "en ucuz", müşkilter "daha
zor" müşkilterîn "en zor" vs.
Ünite 2
Farsçada Fiil,
Fiilden Türemiş Kelimeler, Birleşik Kelimeler
Farsçada Fiil
Türkçede –mak/-mek eklerinin Farsçadaki karşılıkları
–den دن / -ten تن ekleridir.
خاندن / hânden (okumak), كفتن / güften
(söylemek)
Farsçada sonlarında -den ve -ten bulunduğu hâlde
masdar olmayan kelimeler de vardır
Farsça Fiillerde
Emir Gövdesi
Aslî masdarlardan -den ve -ten ekleri atılınca
ortaya çıkan şekil hâl gövdesi veya geniş zaman gövdesi olarak da adlandırılır.
خواندن hânden "okumak" / خوان hân "oku"
دريدن derîden
"yırtmak" / در der
"yırt"
Bir masdarın emir gövdesi, herhangi bir ek almadan,
sıfat-fiil anlamı da taşır. Emir gövdesiyle teşkil olunan bu şekiller tek
başlarına kullanılmayıp birleşik sıfat yapımında kullanılırlar:
در der "yırtan": saf-der / perde-der
Birçok fiilde bu ekler (-den ve -ten) çıkarılınca oluşan tabanda birtakım ses
değişmeleri meydana gelir.
a) -den'li masdarlardaki değişmeler:
/â/ ا ile biten fiillerde bu ses bazen
düşer bazen /ây/ اى veya /â/ ا olur:
نهادن nihâden "koymak / نه nih
"koyan": نه قدم kadem-nih
/û/ و ile biten fiillerde bu sesler /ây/ اى
veya /â/ ا olur:
فرمودن fermûden "emretmek" / فرما fermâ
"buyuran, emreden": فرما فرمان fermân-fermâ
/r/ ر ile biten fiillerde bu ses değişmez:
پروردن perverden "beslemek" / پرور perver
"besleyen": پرور حميت hamiyyet-perver
/î/ ى ile biten fiillerde bu ses düşer:
بوسيدن bûsîden "öpmek" / بوس bûs
"öpen": بوس دامن dâmen-bûs
b) -ten'li masdarlardaki değişmeler:
-ten eki çıkarıldıktan sonra fiil tabanı
/h/ خ ile
bitiyorsa bu ses /z/ ز'ye dönüşür:
آويختن âvîhten "asmak" / آويز âviz
"asılan, asılı": آويز دل dil-âvîz
/s/ س ile biten fiillerde bu ses ya düşer veya /h/ ٥, /y/ ى, /n/ ن, /nd/ ,ند ya da /ûy/ وی harflerinden birine dönüşür:
شكستن şikesten "kırmak" / شكن şiken: شكن پيمان
peymân-şiken
/ş/ ش ile biten birçok fiilde bu ses /r/ ر 'ye, /îs/ يس 'e
veya /rd/ رد 'e
dönüşür:
نوشتن nüvişten "yazmak" / نويس nüvîs: نويس
وقعه vak’a-nüvîs
/f/ ف ile biten fiillerde bu ses /b/ ب 'ye
dönüşür:
يافتن yâften "bulmak" ياب yâb
"bulan": ياب شرف eref-yâb, ياب شفا şifâ-yâb
Farsça Fiillerde
Geçmiş Zaman Gövdesi
Farsça fiillerde geçmiş zaman gövdesi fiillerin
sonunda bulunan /n/ sesinin ( ن harfi) atılmasıyla elde
edilir. Fiilin geçmiş zaman
gövdesi görülen geçmiş zaman teklik 3. şahsını ifade eder.
آمدن âmeden "gelmek" / آمد âmed "gelme, geliş"
رفتن reften "gitmek" / رفت reft "gitme, gidiş"
Farsça Fiilden
Türemiş Kelimeler
Fiilden Türemiş
İsimler
Fiilden isim türeten ekler
-e ٥:
Fiilin emir gövdesine getirilir: خنده hande
"gülme, gülüş" (handîden), ناله nâle
"inleme" (nâlîden) بوسه bûse "öpme, öpüş" (
bûsîden) vs.
-iş ش
:
Fiilin emir gövdesine getirilir: نالش nâliş
"inleyiş" ( nâlîden), نمايش nümâyiş "gösteriş, gösteri"
(<nümûden).
-âr ار
:
Fiilin geçmiş zaman gövdesine getirilir: رفتار
reftâr "gitme, gidiş" (reften), كفتار güftâr "söyleyiş, söz" ( güften)
vs.
Farsça Fiilden
Türemiş Sıfatlar
Fiillerin emir ve geçmiş zaman gövdelerinden sıfat
türeten ekler
-e ٥ :
Bu ek, fiilin geçmiş zaman gövdesine getirilerek
edilgen anlamlı sıfat-fiiller (ism-i mef'ûl veya ism-i fâ'il) yapar. Türkçede
bunları genellikle -mış/-miş ekleriyle (görmüş, almış) karşılarız: ديده dîde
"görmüş, görülmüş" (dîden).
Bu ekle türetilen kelimeler, birleşik sıfatların
teşkilinde sıkça kullanılmaktadır.
-ende نده
:
Fiilin emir gövdesine getirilerek sıfat-fiil
görevinde kelimeler türetir. Türkçede -an/-en, -ar/-er veya -ıcı/-ici ekleriyle
yaptığımız kelimelere karşılık gelir: كوينده gûyende "söyleyen" (güften),
خواننده hânende "okuyan" (hânden).
-ân ان
:
Fiilin emir gövdesinde getirilen bu ek hem sıfat-fiil,
hem de zarf-fiil teşkilinde kullanılır:
كريان giryân "ağlayan ~ ağlayarak" (
girîsten), پويان pûyân "koşan ~
koşarak" ( pûyîden).
-â ا:
Kimi fiillerin emir gövdelerine getirilerek
sıfat-fiil teşkil eder: كويا gûyâ "söyleyen" (güften), بينا bînâ "gören" (dîden).
-gâr گار
:
Fiillerin emir ve geçmiş zaman gövdelerine gelerek
fâil ismi teşkil eder. Bu eki Türkçede -ıcı/-ici, -an/-en ekleriyle ifade
ederiz: پروردگار perverdigâr
"besleyici, terbiye edici; Allah" (perverden).
-âr ار
:
Fiillerin geçmiş zaman gövdesine getirilerek fâ'il
ismi teşkil eder: خريدار harîdâr "alıcı" (harîden), فروختار fürûhtâr "satıcı" (fürûhten).
Farsça Birleşik
Kelimeler
İki İsimden
Oluşanlar
Bunlar şekil olarak izafet kesresi kaldırılmış bir
isim tamlaması veya tamlayanla tamlananın yer değiştirdiği bir isim tamlaması
gibidir.
سرعسكر ser-asker "komutan", سرحد ser-hadd
"sınır", سرمايه ser-mâye "ana para, kapital", ميرآلاى
mîr-alay "alay komutanı, albay", درسعادت der-sa'âdet "saadet
kapısı, İstanbul", آبرو âb-rû "yüzsuyu, şeref", مرغاب murg-âb
"ördek", كلبرك gül-berg "gül yaprağı", مهمانخانه mihmân-hâne
"konuk evi, otel", سپهسالار sipeh-sâlâr "komutan".
Bilhassa ser, sâhib, mîr
kelimeleriyle yapılan tamlamalar isim tamlaması gibi izafet kesresiyle de
okunabilir. Ancak bunlar yaygın olarak birleşik isim gibi izafet kesresi
olmadan okunurlar.
İkilemelerle
Oluşanlar
güft ü gû "dedikodu", cüst ü cû "arayıp sorma”, sûz u güdâz "yanıp
yakılma", berg ü bâr "yaprak ve yemiş; malzeme, azık", pîç ü tâb "kıvrım büklüm; sıkıntı, telaş".
İkinci kelimesinde, birinci kelimesinin baş
ünsüzünün /m/ ünsüzüne dönüştürülmesiyle teşkil olunmuş bazı ikilemeler de
bulunmaktadır:
تارومار târ u mâr "darmadağınık", مرج و هرج herc ü merc "karma karışık", مان و خان hân u mân "ev bark" vs.
Farsçada
Birleşik Sıfatlar
İsnat grubu: Birinci unsur çoğu zaman iyelik eki
almış bir kelime, ikinci unsuru ise sıfat işlevinde bir kelimeden oluşan kelime
grubuna isnat grubu denir. İsnat grubu cümle içinde esas olarak sıfat fonksiyonundadır:
canı tez (adam), sütü bozuk (herif), başı bozuk (asker), baldırı çıplak
(serseriler) vs.
(Sıfat tamlaması + lı eki) şeklinde oluşan kelime
grupları da sıfat fonksiyonundadır: kırık kalpli (âşıklar); geniş bütçeli (bir
proje); dalgın bakışlı (hastalar), temiz kalpli (insanlar) vs.
İsnat grubu ile sıfat tamlaması + lı yapısındaki
tamlamalar aynı anlamı ifade etmek üzere kullanılabilirler: kalbi kırık X kırık
kalpli, canı tez X tez canlı, kalbi temiz X temiz kalpli vs.
Farsça Birleşik
Sıfatların Kuruluşu
Farsçada birleşik sıfatlar iki isim veya bir isimle
bir sıfatın yan yana gelmesiyle kurulur. Bunları isim veya sıfat
tamlamalarından ayıran şeklî özellik, arada bir izafet kesresinin
bulunmamasıdır.
İki İsimden
Oluşanlar
deryâ-dil "derya gönüllü",
سروقد serv-kadd "servi boylu",
âhû-çeşm "âhû gözlü",
meh-peyker "ay yüzlü",
hümâ-âşiyâne "Hüma kuşunun yuvası
olan",
fazîlet-me'âb "fazilet
sığınağı",
mehâsin-şiyem "güzel şeyleri huy
edinmiş",
kebk-reftâr "keklik yürüyüşlü"
İsim ve Sıfattan
Oluşanlar
Bu tip birleşik sıfatlarda isim önce, sıfat sonra
gelebilir:
ser-bülend "yüce başlı, başı
yüce",
دلشاد dil-şâd "gönlü sevinçli",
Bazılarında ise sıfat önce, isim sonra gelir:
âlî-nihâd "yüksek ahlâklı, ahlâkı
yüksek",
şîrîn-zebân "tatlı dilli, dili
tatlı",
girân-bahâ "pahası ağır, pahalı",
خوشبو hoş-bû "güzel kokulu, kokusu güzel",
âlî-tebâr "yüksek soylu".
Emir gövdesiyle yapılan birleşik sıfatlar: Bu
sıfatlarda isim önce emir gövdesi sonra gelir.
سوختن sûhten "yakmak" / سوز sûz "yak
X yakan". سوز جكر ciger-sûz "yürek yakan".
rîzân (rihten ريختن "dökmek" fiilinden) / ريزان
اشك eşk-rîzân "gözyaşı döken".
Geçmiş zaman gövdesinden türetilen ism-i mef'ûllerle
yapılan birleşik sıfatlar:
dîde (dîden ديدن "görmek" fiilinden) / ضررديده
zarar-dîde "zarar görmüş".
Sıfat-fiil eki olan -ân ile yapılan birleşik
sıfatlar: Bu yolla yapılan birleşik sıfatlarda isim önce sıfat sonra gelir: cân-sûzân "can yakan", eşk-rîzân "gözyaşı döken", müjde-resân "müjde getiren".
Geçmiş zaman gövdesiyle yapılan birleşik sıfatlar:
Geçmiş zaman gövdesi (hafifletilmiş masdar) hâlindeki fiiller sıfat-fiil (ism-i
mef'ûl) anlamı taşırlar. Bu yapıdaki birleşik sıfatlarda da isim önce sıfat
sonra gelir:
سالخورد sâl-hurd "yıl yemiş, ihtiyar",
dâmen-âlûd "eteği bulaşık, iffetsiz".
Farsçada Zarf
Grupları
Farsçada â-, be-, tâ- gibi kimi
eklerle yapılan kelime grupları genellikle zarf fonksiyonundadırlar:
â- :
سراسر ser-â-ser "baştan başa",
ser-â-pâ "baştan ayağa",
كوناكون gûnâgûn "türlü türlü",
be-:
سربسر ser-be-ser "baş başa",
بدست دست dest-be-dest
"el ele",
زانوبزانو zânû-be-zânû "diz dize",
بسو سو sû-be-sû "taraf taraf" vs.
tâ-:
سرتاسر ser-tâ-ser "baştan başa",
پا سرتا ser-tâ-pâ "baştan ayağa" vs.
Osmanlı
Türkçesinde Kullanılan Bazı Farsça Fiiller ve Emir Gövdeleri
Fiil Emir Gövdesi
آراميدن aramiden / dinlenmek آرام aram
آراستن ârâsten / süslemek آرا ârâ / آرای ârây
آزردن âzürden / incitmek آزار âzâr
آزمودن âzmûden / denemek آزما âzmâ / آزمای âzmây
آسودن âsûden / dinlenmek آسا âsâ / آسای âsây
آشاميدن âşâmîden / içmek آشام âşâm
آشفتن âşüften / karıştırmak آشوب âşûb
آغازيدن âğâzîden / başlamak آغاز âğâz
آفريدن âferîden / yaratmak آفرين âferîn
آکندن âgenden / doldurmak آکن âgen
آلودن âlûden / bulaştırmak آلای âlây
آمدن âmeden / gelmek آی
ây
آموختن âmûhten / öğretmek آموز âmûz
آميختن âmîhten / karıştırmak آميز âmîz
آوردن âverden / getirmek آور âver
آويختن âvîhten / asmak آويز âvîz
افتادن üftâden / düşmek افت üft
افراختن efrâhten / yükseltmek افراز efrâz
افروختن efrûhten / parlatmak افروز efrûz
افزودن efzûden / arttırmak افزا efzâ / افزای efzây
افشاندن efşânden / saçmak افشان
efşân
افشردن efşürden / sıkmak افشار efşâr
افکندن efgenden / atmak, düşürmek افکن efgen / فکن figen
انباشتن enbâşten / doldurmak انبار enbâr
انديشيدن endîşîden / düşünmek انديش endîş
اندوختن endûhten / kazanmak اندوز endûz
انکيختن engîhten / koparmak انکيز engîz
ايستادن îstâden / ayakta durmak ايست îst
باختنن bâhten / oynamak باز bâz
بافتن bâften / dokumak باف bâf
بايستن bâyesten / gerekmek بای bây
بخشيدن bahşîden / bağışlamak بخش bahş / بخشا bahşâ
بخشودن bahşûden / bağışlamak بخش bahş
بردن bürden / götürmek بر ber
بستن besten / bağlamak بند bend
بنديدن bendîden / bağlamak بند bend
بوسيدن bûsîden / öpmek بوس bûs
بوييدن bûyîden / koklamak بوی bûy
ديدن dîden / görmek بين
bîn
پاشيدن pâşîden / saçmak پاش pâş
پختن puhten / pişirmek پز pez
پذيرفتن pezîreften / kabul etmek پذير pezîr
پرداختن perdâhten / düzenlemek پرداز perdâz
پرستيدن perestîden / tapmak پرست perest
پروردن perverden / beslemek پرور perver
پريدن periden / uçmak پر per
پسنديدن pesendîden / beğenmek پسند pesend
پناهيدن penâhîden / sığınmak پناه penâh
پوشيدن pûşîden / giymek, örtmek پوش pûş
پيراستن pîrâsten
/ süslemek پيرا pîrâ
/ پيرای pîrây
پيوستن peyvesten / ulaşmak پيوند peyvend
پيمودن peymûden / ölçmek پيما peymâ / پيمای peymây
تابيدن tâbîden / aydınlatmak تاب tâb
تراشيدن tırâşîden / yontmak تراش tırâş
جستن cüsten / aramak جو
cû / جوی cûy
جستن cesten / sıçramak جه ceh
جوشيدن cûşîden / kaynamak جوش cûş
چشيدن çeşîden / tatmak چش çeş
چيدن çîden / toplamak چين çîn
خاييدن hâyîden / çiğnemek خای hây
خاستن hâsten / ayağa kalkmak خيز hîz
خراشيدن hırâşîden / tırmalamak خراش hırâş
خواستن hâsten / istemek خواه hâh
خواندن hânden / okumak خوان hân
خوردن horden
/ yemek خور
hor / خوار hâr
دادن dâden / vermek ده
dih
داشتن dâşten / tutmak, sahip olmak دار dâr
دوختن dûhten / dikmek دوز dûz
دانستن dânisten / bilmek دان dân
ربودن rübûden / kapmak ربا rübâ / ربای rübây
راندن rânden / koşmak, sürmek ران / rân
رستن rüsten / bitmek, yetişmek روی rûy
رستن resten / kurtulmak رس res
رسيدن resîden / erişmek رس res
رفتن reften / gitmek رو
rev
رنجيدن renciden / sıkıntı çekmek رنج renc
ريختن rîhten / dökmek ريز rîz
ريشيدن rîşîden / yaralanmak ريش rîş
زادن zâden / doğmak زا
zâ / زای zây
زدن zeden / vurmak, çalmak زن zen
ساختن sâhten / yapmak ساز sâz
ساييدن sâyîden / sürtmek, sürmek سا sâ / سای sây
ستادن sitâden / almak, fethetmek ستان sitân
سرودن sürüden / şarkı söylemek سرا serâ / سرای serây
سختن sahten / tartmak سنج senc
سنجيدن sencîden / tartmak سنج senc
سوختن sûhten / yakmak سوز sûz
شستن şüsten / yıkamak شوی şûy
شکافتن şikâften / yarmak شکاف şikâf
شکستن şikesten / kırmak شکن şiken
شمردن şümürden / saymak شمار şümâr
شناختن şinâhten / tanımak شناس şinâs
شوريدن şûrîden / karıştırmak شور şûr
شنيدن şünîden / işitmek شنو şinev
فرسودن fersuden / eskimek, eskitmek فرسا fersâ / فرسای fersây
فرمودن fermûden / buyurmak فرما fermâ / فرمای fermây
فروختن fürûhten / satmak فروش fürûş
فريفتن firîften / aldatmak فريب firîb
فزودن füzûden / artırmak فزا fezâ / فزای fezây
کشيدن keşiden / çekmek کش keş
کشتن küşten / öldürmek کش küş
کندن kenden / kazmak کن
ken
کوفتن küften / döğmek, ezmek کوب kûb
کداختن güdâhten / eritmek کداز güdâz
کذاشتن güzâşten / geçirmek, yapmak کذار güzâr
کذشتن güzeşten / geçmek کذر güzer
کشتن geşten / dönmek کرد
gerd
کرديدن gerdîden / dönmek کرد gerd
کريختن gürîhten / kaçmak کريز gürîz
کزيدن güzîden / seçmek کزين güzîn
کساردن güsârden / yemek, içmek کسار güsâr
کستردن güsterden / yaymak, döşemek کستر güster
کفتن güften / söylemek کو gû / کوی gûy
کشادن güşâden / açmak کشا güşâ / کشای güşây
ليسيدن lîsîden / yalamak ليس lîs
ماليدن mâlîden / sürmek مال mâl
ماندن mânden / kalmak مان mân
مردن mürden / ölmek مير
mîr
نشستن nişesten / oturmak نشين nişîn
نکاشتن nigâşten / nakş etmek نکار nigâr
نمودن nümûden / göstermek نما nümâ / نمای nümây
نواختن nüvâhten / okşamak نواز nüvâz
نوشتن nüvişten / yazmak نويس nüvîs
نوشيدن nûşîden / içmek نوش nûş
نهادن nihâden / koymak نه nih
يافتن yâften / bulmak ياب yâb
Ünite 3
Farsça Kelime
Gurupları: İsim ve Sıfat Tamlamaları
Farsça Yapılı
İsim ve Sıfat Tamlamaları
Farsça tamlamada tamlanan unsur başta bulunur. Farsça yapılı tamlamaların isim veya sıfat
tamlaması olduğunu yalnızca tamlayan unsurun cinsinden anlarız.
Bâb-ı beyt / “beyt” isim olduğu için, isim tamlamasıdır.
Bâb-ı âlî / “âlî” sıfat olduğu için, sıfat
tamlamasıdır.
İzafet esresi
morfolojik unsurdur. Farsçada isim ve sıfat tamlamasını diğer kelime gruplarından
ayırt etmemizi sağlayan izafet esresidir.
İzafet esresi olan yerde tamlanan kelimenin son
ünsüzü esreli okunur. İzafet esresi ünsüzle biten kelimelerde yazılmaz, sadece
okunur.
Farsça yapılı tamlamada baştaki kelime, yani
tamlanan ünlü ile bitiyorsa işimiz daha kolaydır. Bu durumda izafet esresi
hemze “ ء” veya ye “ ی” harfi ile mutlaka gösterilir.
Tamlanan kelime /a/ veya /e/ okunan güzel he “٥” ile bitiyorsa sondaki güzel he’nin üstüne hemze
işareti konur.
ديدهٴ کريان / dîde-i giryân “ağlayan göz”
ليلهٴ قدر / leyle-i kadr “kadir gecesi”
Tamlanan kelime /î/ okunan “ ی” ile bitiyorsa izafet esresi yine hemze ء“ ” ile gösterilir
كشتئ نوح / keştî-i
Nûh “Nuh’un gemisi”
مثنوئ مولانا / Mesnevî-i Mevlânâ “Mevlânâ’nın
Mesnevi’si”
Tamlanan kelime /â/ okunan elif “ ا” ve /û/ okunan vav “ و”
ile bitiyorsa izafet esresi yerine ye “ ی”
yazılır izafet esresi –yı biçiminde okunur.
علماى اسلاميه / ulemâ-yı İslâmiyye “İslâm âlimleri”
شعراى عثمانيه / şu’arâ-yı Osmâniyye “Osmanlı
şairleri”
عصاى موسى / asâ-yı Mûsâ “Musa’nın asası”
Tamlama kaç kelimeden oluşursa oluşsun her zaman
tamlanan ve tamlayan olmak üzere iki unsur vardır.
Kaç kelimeden oluşursa oluşsun bütün tamlamaların,
esas olarak, iki unsurdan oluştuğu unutulmamalıdır.
Bu dilbilgisel ve semantik ilişki iyi öğrenilmezse
metnin anlaşılması mümkün olmaz.
Beş ve Altı
Kelimeden Oluşan Farsça Tamlamalar
Osmanlı
Türkçesinde yer yer beş, altı, hatta yedi kelimeyle kurulmuş tamlamalara da
rastlanır. Bu tamlamalarda da sıfat olan kelimeler daima kendisinden önceki
kelimeyi niteleyerek onunla bir tamlama teşkil etmek üzere sondan öne
doğru gruplar oluşturarak birbirlerini tamlarlar.
مشاهدهٔ
رخسار دلآراى بيت خدا / Müşâhade-i ruhsâr-ı dil-ârâ-yı beyt-i Hudâ / Beyt-i
Hudânın ruhsâr-ı dil-ârâsının müşâhadesi.
FARSÇA YAPILI
TAMLAMALARDA UYUM
Arap dilbilgisinde, Türkçede olmadığı şekilde,
tamlamayı kuran kelimeler arasında sayı ve cins bakımından uyum aranır. Arapça
kelimelerle kurulan Farsça yapılı tamlamalarda bazı istisnaları olmakla
birlikte söz konusu olan cinsiyet ve sayı uyumuna bağlı kalınmıştır.
Sıfat tamlamasında şu uyumlar aranır:
Tamlanan tekil ve eril ise sıfat da tekil ve eril
olur:
دين
مبين / dîn-i
mübîn
مؤمن
كامل / mü’min-i kâmil
Tamlanan tekil ve dişil olursa sıfat ٥ ile dişil
yapılır:
حكايهء
غريبه / hikâye-i
garibe
Tamlanan +ât eki ile çokluk veya vezne bağlı çokluk
(cem’-i mükesser) olursa sıfat ە ile dişil yapılır:
شعرا
ى عثمانيه / şu’arâ-yı Osmâniyye
ممالك
اسلاميه / memâlik-i İslâmiyye
Tamlanan çoğul olduğu durumda sıfat da çoğul
olabilir:
وزرا
ى فهام / vüzerâ-yı fihâm
علما
ى كرام / ulemâ-yı kirâm
Tamlanan +în ekiyle çokluk yapılmışsa sıfat da aynı
eki alır:
مصنفين
متأخرين / musannifîn-i
müte’ahhirîn
مورخين
محققين / müverrihîn-i
muhakkikîn
Tamlanan tesniye (ikili) hâlinde ise sıfat da tesniye hâline getirilir:
حرمين
محترمين / Haremeyn-i muhteremeyn “İki
muhterem Harem” (Mekke ve Medine)
زاويتان
متقابلتان / zâviyetân-ı mütekâbiletân “karşıt zıt açılar”
Ünite 4
Farsça Tamlama ve
Birleşik Kelimelerin Türkçe Söz Diziminde Kullanımı
İsim ve sıfat tamlamaları tamlanan unsurun masdar
olup olmamasına göre iki gruba ayrılır:
a) Tamlanan unsuru
hareket, oluş veya kılış ifade etmeyen, yani masdar olmayan bir kelimeden
oluşan tamlamalarda unsurlar birbirine geriden öne doğru başlayan bir sıra
içinde bağlanarak bir bütün oluştururlar.
ولايات مختلفه / vilâyât-ı muhtelife "çeşitli
vilâyetler"
Tamlama bu hâliyle uygun ekler alarak Türkçe
cümlenin herhangi bir tamlayıcısı olabilir. Tamlayıcının eki, sondaki kelimeye
eklenir, sondaki kelimenin ses düzenine uygun olur.
"Bu iklîm
selefde (vilâyât-ı muhtelife)+ye taksîm
olunmuşdur..."
هنكام دل آرام hengâm-ı dil-ârâm "gönle hoş
gelen zaman" ve خاطر پيمانهء peymâne-i hâtır "gönül kadehi", Bunlar uygun ekler alarak Türkçe söz diziminde
farklı tamlayıcıları karşılayabilirler:
"...ol (hengâm-ı dil-ârâm)+da (peymâne-i
hâtır)+ı leb-rîz eden..."
Farsça ve Arapça tamlamalar ile birleşik kelimeler
de tıpkı Türkçedeki gibi söz dizimi içinde “tek bir kelime” olarak algılanırlar
ve bu sebeple gruba getirilen ek, bütünüyle tamlamanın veya birleşik kelimenin eki
olur.
b) Tamlanan unsurun
masdar, yani hareket, oluş veya kılış ifade eden bir kelime olması durumunda
unsurlar arasındaki ilişkinin anlaşılması, her zaman geriden öne doğru gelen
bir sıralanış içinde olmaz. Aslî unsura bağlanan kelimelerin hangi
tamlayıcıları karşıladığı tamamen masdarın çatısıyla ilgilidir.
teslîm-i rûh
eylemek
teslîm-i rûh, bir isim tamlamasıdır. Eylemek
yardımcı fiili, anlamca tamlamanın aslî unsuruna bağlıdır: teslîm eylemek.
Teslîm eylemek, geçişli bir fiildir, yani nesne alır. Bundan dolayı rûh
kelimesini bu tamlamanın nesnesi olarak değerlendirir.
gark-ı âb olmak
gark-ı âb, bir isim tamlamasıdır. Olmak yardımcı
fiili, anlamca tamlamanın aslî unsuru olan gark masdarına bağlıdır: gark olmak
"batmak, boğulmak". Gark olmak, geçişsizdir, bundan dolayı âb
kelimesini nesne değil başka bir tamlayıcı olarak değerlendiririz. Âba gark olmak
"suya batmak, boğulmak".
FARSÇA BİRLEŞİK
KELİMELERİN TAMLAMALARDA KULLANILIŞI
Birleşik
İsimlerin Kullanılışı
Birleşik
İsimlerin Kullanılışı
Serasker, mihman-hâne, sâhil-sarây, gül-berg,
murg-âb, İrân-zemîn, meh-tâb yapısındaki kelimeler, birleşik isimlere örnektir.
Bu gibi kelimelerin bir kısmı bitişik olarak yazılmakla birlikte bir kısmı ayrı
yazılmaktadır. Meselâ ser-asker kelimesi birleşik kelime olarak bir rütbe
ismidir; bunu ser-i asker diye okursak "askerin başı" anlamında vücut
organını kastetmiş oluruz.
Birleşik
Sıfatların Kullanılışı
Birleşik sıfatlar, gerek sıfat, gerekse isim
değerinde olsun, söz diziminde geniş bir kullanıma sahiptir.
a)
İki isimden
oluşanlar:
Bu gibi tamlamaları Türkçede daha çok isnat grubu,
sıfat tamlaması+lı kalıbı veya sıfat-fiil grubuyla karşılarız. Bilimsel
çalışmalarda bu gibi yapılarda iki kelimenin arasına (- ) işareti konur:
ستاره سپاه sitâre-sipâh "yıldız askerli,
yıldızlar kadar çok askeri olan"
پولاد
بدن pûlâd-beden "çelik bedenli"
b)
Bir sıfat ile
bir isimden oluşanlar:
Bu gibi birleşik sıfatlarda önce sıfat sonra isim
gelir. Bu tamlamaları aynı sırayla (sıfat tamlaması)+lı kalıbında Türkçeye
çevirmek mümkündür:
آسوده حال âsûde-hâl "âsûde hâlli"
بد نهاد bed-nihâd "kötü huylu, kötü
yaratılışlı"
c)
Bir isim ile bir
sıfat-fiilden oluşanlar:
Bunları Türkçede -an/-en (gelen, bakan, koşan vs.)
veya -mış/-miş (gelmiş, ölmüş, görmüş, düşmüş vs.) sıfat-fiil ekleriyle yapılan
fiil gruplarıyla karşılayabiliriz:
عالم آرا âlem-ârâ " âlemi süsleyen"
جهان پيرا cihân-pîrâ "cihanı bezeyen"
Tamlama kaç kelimeden oluşursa oluşsun, bir birleşik
sıfatın Farsça yapılı bir tamlamada daima kendisinden önceki kelimeyi
nitelediği unutulmamalıdır:
اسكندر خضر قدر İskender-i Hızr-kadr "Hızır
yüceliğinde olan İskender"
ايام فرخنده انجام eyyâm-ı ferruh-encâm "sonu
uğurlu günler"
باب سعادت مآب Bâb-ı sa’âdet-me’âb "mutluluğun
sığınağı olan Kapı"
Birleşik
Sıfatların Türkçe Yardımcı Fiillerle Kullanılması
Farsça yapılı birleşik sıfatlar yardımcı fiillerle
birleşerek ana cümlenin veya yan cümlenin yüklemini teşkil edebilmektedir.
a)
Bir sıfat ve bir
ismin yan yana gelmesiyle kurulan birleşik sıfatlar, Türkçe bir yardımcı fiille
birleşebilirler.
a)
Farsça
sıfat-fiil yapılarıyla kurulan birleşik sıfatlar daha sık olarak Türkçe
birleşik yapı teşkilinde kullanılırlar.
Ferah-bahş
+ olmak
Görüldüğü gibi bu yapıda önce bahş ile olmak
arasında bir anlam grubu oluşmakta, sonra ferah kelimesi bu gruba tamlayan
olarak katılmaktadır. Bahş, bahşîden "bağışlamak, bahşetmek" fiilinin
emir gövdesidir ve "bahşeden, bağışlayan" anlamlarını taşır. Türkçe
yardımcı fiil olmadan da fiil anlamını içinde taşımaktadır. Ferah ise bu fiilin
nesnesi durumundadır.
mebâdî-i terakkî
ve i’tilâ-sı / i’tilâ ve terakkî mebâdî-si
/ “yükselme ve ilerleme belirtileri”
istiknâh-ı habâyâ-yı
umûr / umûr habâyâ istiknâh
/ “işlerin gizliliklerinin gerçeklerinin araştırılması”
müdakkikîn-i müverrihin / müverrihin müdakkıkîn / “Tarihçi araştırıcılar”
tîğ-ı ser-tîz-in / ser-tîz tîğ-in / “keskin kılıç(ın)”
Ünite 5
Arapça Edatlar,
Söz Kalıpları, Transkripsiyon
ARAPÇA EDATLARIN
KULLANILIŞLARI
lâ- لا:
Arapça olumsuzluk edatıdır. Farçadaki nâ ve bî-
edatları gibi, genel olarak bir durumun olumsuzunu, bulunmayışını ifade eder:
لايفهم / anlayışsız
لايموت / ölmez, ölümsüz
لايعد / sayılamaz, pek çok
لاادرى / bilmem
(Bu ibare yazarı belli olmayan şiirleri ifade etmek için kullanılmaktadır)
mâ- ما :
Türkçede daha çok "o şey ki" anlamındaki
kalıplarda kullanılmıştır.
مافوق / üstte olan, üstteki
مادون / altta olan, alttaki
ماقبل / ön, önceki
مابعد / son, sonraki
Bu edat, başka edatlarla bir arada da kullanılır:
ما به الحيات / hayata sebep olan
ما فى الضمير / gönülde, yürekte, içte olan şey
ma'a- مع
“birlikte, ile "anlamlarındadır:
مع هذا / bununla birlikte
مع ذلك / şununla birlikte, şu var ki
مع عائله / ailecek
مع الاسف / esefle, ne yazık ki
ke- ك
“gibi” benzetme bildirir.
کالاول / eskisi gibi
کذا / bunun gibi
هکذا / işte bunun gibi
کأن / sanki
کما / olduğu gibi
keyfe كيف
"nasıl" anlamında soru edatıdır. mâ-
edatıyla birlikte şart anlamı taşıyan deyimler kurar:
كيف مايشا / nasıl isterse öyle, istediği gibi
كيف ما اتفق / nasıl rast gelirse, hangisi olursa
gayr غير
Arapça istisna edatıdır. Türkçede "+sız/+siz”
ekleriyle, “...olmayan" şekilleriyle karşılarız:
غير مسلم / Müslüman olmayan
li- ل
"için" Bu edat Arapça dilbilgisinde "sebep
tamlayıcısı" (el-mef'ûlü li-eclihi) denilen zarf gruplarının teşkilinde de
sıkça kullanılır. Bu durumda, li- edatından önce gelen kelime üstünlü tenvin
ile okunmaktadır.
تكثيراً للنفع / teksîren li'n-nef'
الحمد لله / Hamd Allah içindir
zû ذو
"Sahip, +lı/+li" anlamlarındadır. Bir
kısım kalıplaşmış ifadelerde ve daha çok da bilimsel terimlerde kullanılır:
ذوالجلال / celâl sahibi, Allah
ذو اربعة الاضلاع / dört kenarlı, dörtgen
ذوذنب / kuyruklu
Bu edatın tamlamalardaki çokluk şekli ذوى zevi'dir:
ذوى الارحام / yakın akrabalar
ذى zî, zû edatının
harf-i cerli şeklidir:
ذى قيمت / kıymetli
ذى اليد / bir malı elinde tutan kimse
ذو zû edatının müennesi olan ذات zât edatı bilhassa
tıp, botanik ve zooloji bilim dallarındaki terimlerde çok kullanılmıştır.
ذات الجنب / akciğer zarı iltihabı
ذات الطبل / kulak zarı iltihabı
ARAPÇA SÖZ
KALIPLARI
صلى الله عليه و سلم sallallâhu aleyhi ve sellem "Allah'ın salat ve selamı üzerine olsun" anlamına bir cümledir.
ابا عن جد eben an-ceddin "babadan babaya, babadan dedeye",
ابلغ من التصريح eblağu mine't-tasrîh "son derece açık",
باسمه تعالى bi'smihî te'âlâ "Allah'ın adıyla",
بمنه bi-mennihî "Allah'ın lütfuyla",
على حاله alâ-hâlihî "kendi hâlinde, bulunduğu durumda",
عليه السلام aleyhi's-selâm "Ona selam olsun.",
عليه الصلاة و السلام aleyhi's-salâtü ve's-selâm "Salât ve selâm onun üzerine olsun",
فى كتابه fî-kitâbihî "kitabında, Kur'anda",
الى غير النهايه ilâ-gayri'n-nihâye "daima, ebediyyen, sonsuza dek".
Dua ve Beddua Cümleleri
آمنا و صدقنا Âmennâ ve saddaknâ "İnandık ve tasdik ettik",
ابد الله Ebbeda'llâh "Allah ebedî eylesin",
ادام الله Edâma'llâh "Allah sürekli etsin",
اعزالله E'azza'llâh "Allah aziz etsin"; e'azallâhu ensârehû "Allah yardımcılarını yüceltsin",
الله اعلم بالصواب Allâhu a'lem bi's-savâb "Doğrusunu Allah bilir",
انار الله برهانه Enâra'llâhu burhânehû "Allah delîlini nurlandırsın (yüce kılsın),
ايدكالله Eyyedeka'llâh "Allah sana güç versin, seni güçlendirsin",
ايده الله Eyyedehu'llâh "Allah ona güç versin, onu güçlendirsin",
ايدهم الله Eyyedehumu'llâh "Allah onlara güç versin, onları güçlendirsin",
بارك الله Bâreka'llâh "Allah mübârek etsin",
جزاك الله Cezâka'llâh "Allah (senin) mükâfatını versin",
خذلهَم الله الى يوم الدين Hazelehümu'llâhu ilâ-yevmi'd-dîn "Allah onları kıyamete kadar aşağılık ve adi etsin",
خلدالله Halledallâh "Allah daim etsin",
دامت معاليهم Dâmet ma'âlîhim "şerefleri sürekli olsun",
رحمهم الله تعالى Rahimehümüllâhu te'âlâ "Allah onların hepsine rahmet etsin",
رضى الله عنه Radıyallâhu anhu "Allah ondan (o erkek kişiden) razı olsun.",
رضى الله عنها Radıyallâhu anhâ "Allah ondan ( o kadın kişiden) razı olsun.",
رضى الله عنهم Radıyallâhu anhüm "Allah onlardan ( o erkeklerden) razı olsun.",
صانها الله عن الافات والبليات Sânehallâhu ani'l-âfâti ve'l-beliyyât "Allah onu afetlerden ve kötülüklerden korusun",
العياذ بالله El-‘iyâzu bi'llâh "Allah'a sığınırım, Allah korusun",
قدس الله سره Kaddesa'llâhu sırrahû "Allah sırrını kutsasın",
TRANSKRİPSİYON
(ÇEVRİYAZI)
Transkripsiyon, kısaca, herhangi bir alfabeyle
yazılmış bir metni başka bir alfabeye çevirmek demektir. Osmanlı harfleriyle
yazılmış bir metni Latin alfabesine çevirmek bir transkripsiyon işlemidir.
Osmanlı alfabesinde ünlülerin gösterilmesinde
eksikler vardır. Meselâ ben veya bir yazılırken ünlüler yazılmaz. Biz dilin
genel yapısında bunların ünlü değerlerini bildiğimiz için (bn) veya (br) değil,
(ben) ve (bir) şeklinde yazarız.
Aynı şekilde ك kef harfi /k/,
/g/ ve /ñ/ seslerini gösterebilmektedir. Bundan dolayı كلدم kelimesini keldim şeklinde okuyamayız; zira bu
fiilin Türkiye Türkçesinde gel-mek şeklinde olduğunu bilmekteyiz.
Transkripsiyon
Alfabesi
آ ا / a, ā
أ ا / a, e, ı, i, u, ü
ء
/ ‘
ب
/ b, p
پ
/ p
ت
/ t
ث
/ s
ج
/ c, ç
چ
/ ç
ح
/ ḥ
خ
/ h
د
/ d
ذ
/ z, d
ر
/ r
ز
/ z
ژ /
j
س
/ s
ش
/ ş
ص
/ ṣ
ض / ż, ḍ
ط / ṭ
ظ / ẓ
ع
/ ‘
غ / ġ
ف / f
ق / ḳ
ك
/ k, g, ń
ل
/ l
م
/ m
ن
/ n
و
/ v, u, ū, ü, o, ō
ه
/ h, a, e
ى
/ y, ı, i, ī
Osmanlı Türkçesi dönemi metinlerini yeni harflere
aktarırken:
Türkçe kelimelerde ünlüleri gösteren harfler, uzun
ünlü gibi gösterilmez.
Ayın ve hemze harfleri birer ünsüzdür. Bunları
kendilerine özgü kesme işaretleriyle gösterir; bunlardan sonraki ünlüyü de
kelimenin Türkçede okunuşuna göre seçeriz. Meselâ عثمان kelimesinde ayın harfinden sonraki yazılmayan
ünlüyü /o/ olarak ('osmân); عمر kelimesindeki ünlüyü
ise /ö/ olarak ('ömer) okuruz.
مبارك / mübārek
معظم / mu‘aẓẓam
قاتل / ḳātil
ثواب / sevāb
صواب / ṣavāb
Osmanlı Türkçesi metinlerini Latin harflerine
bilimsel transkripsiyon harfleriyle aktarırken, metnin yazıldığı devrin dil
özelliklerini dikkate almalıyız.
Türkiye Türkçesindeki eklerin niteliği 13. ve 19.
yüzyılda aynı değildir.
(kitap bitti)
Farsça'da ü harfi bulunmadığı halde burada ü sesini nereden çıkarıyorsunuz. Güftar = Goftar (goften söylemek) füruhten = foruhten (satmak) hariden = heriden (satın almak)
YanıtlaSilAÖF müfredatındaki bu kitapta var o ses, nereden bulmuşlar, şöyle söylenebilir; Fars dilinde yok ama bu ses Osmanlı lisanında kullanılıyor, sembol aynı ama sesler farklı... Hülasa, buradaki içerik kitabın (kitabın adı: OSMANLI TÜRKÇESİ GRAMERİ II) özetidir,
YanıtlaSilBu ders yüzünden mezun olamıyorum. Nasıl geçeceğim bilmiyorum. İki kere aldım dersi ancak veremedim.onerisi olan var mı?
YanıtlaSil