Velinimet
Geçen gün hava ne güzeldi! Logaritmacı Hasan’la Hürriyet
Tepesi’ne gittik.
“Hocam, bırak şu geçmişi!” dedim, “Hâle bakalım. Bu yaz
acaba buralarda eğlenebilecek miyiz?”
…
Arkamızdan bir ses geldi:
“Hasan Bey!”
İkimiz de birden döndük.
Hasan’ın ellerinden tuttu. İki eliyle sarsarak sıktı.
“Nasılsın velinimetim!”
“Bu kim?” dedim, “Sen bu dört yüz bin liralık adamın nasıl
velinimeti oluyorsun?”
“Anlatayım!”
Bu genç, benim Selanik’teyken uşağımdı!
Şuradan sap, soluna ilk gelen sokağa gir. Biraz yürü. Orada
Kosova Oteli vardır. Sahibi ahbabımdır. Benden selâm söyle, de ki: ‘Ben şimdi
bütün oteli süpürmeye, yıkamaya hazırım. Bütün abdesthaneleri temizleyeyim.
Bana beş kuruş ver.’ O, bu pazarlığa razı olur.
Ona altı gün sonra yine rast geldim.
Hemen elime sarıldı. Öptü. ‘Eğer bana o gün ekmek parası
vereydin, ben fabrikaya gitmeyecektim. Bana ağır bir iş gördürdün, ama
çalışmayı öğrettin. Çok minnettarım!’ dedi.
Sermayenin esası olan ‘azm’i benden aldığını hiç unutmaz...”
…
Vakit, Sayı: 164, 3
Nisan 1334/1918, s. 2.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder