19 Temmuz 2014 Cumartesi

Eski Türk Edebiyatının Kaynaklarından Şair Tezkireleri

ESKİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARINDAN 
ŞAİR TEZKİRELERİ

Ünite 1
Tezkire Türünün Doğuşu ve Tarihsel Gelişimi

Tezkireler hem şairlerin biyografilerini hem de şiirlerinden örnekleri içerir.
Tezkire, Arapça, z k r (ذكر) kökünden türemiş, tefile vezninde bir kelimedir; hatırlamaya vesile olan şey anlamına gelir.

İslam dünyasında biyografik eserlere her dönemde önem verilmiştir. Arapların soylarıyla övünen millet olmaları da biyografi türünün gelişimine katkı yapmıştır. 
Arapların biyografik çalışmaları tabakat denilen kitaplarda toplanırdı. Tezkire türünün kökeni de tabakat denilen bu kitaplara dayanır.
Ali Şir Nevayî’ye (1441-l50l) ait Mecalisü’n-nefais (y.1491) adlı Çağatay Türkçesi’yle yazılmış eser, Türk edebiyatında tezkire türüne ilk örnektir.  
Herat ekolu tezkireleri: Camî (ö.1492) Baharistan (y.1497), Devletşah’ın (ö.1495) Tezkire-i Devletşah (y.1487) ve Mecalisü’n-nefais adlı eserlerdir.
Umumi tarihler dışında bizde müstakil biyografi kitabı olarak kaleme alınan ilk örnek, Lamiî’nin (ö.1532) Nefahatü’l-üns’ün tercüme ve zeylini içeren
Fütuhu’l-mücahidin li Tervihi Kulubi’l-müşahidin (1520) adını taşıyan eseridir.
Şairler tezkiresi olarak ilk örnek ise Sehî Bey tarafından kaleme alındı.
Sehî Bey’den sonra özellikle Latifî ve Âşık Çelebi şair biyografilerinin çok başarılı örneklerini verdiler. Latifî bizde türle ilgili olarak ilk kez tezkire adını kullanan yazardır.
Türk edebiyatında şair biyografisi, yani tezkire olarak 35 eser vardır.

1
Ali Şir Nevayî (ö.1501)
Mecalisü’n-nefais (1491)
2
Sehî Bey (ö.1548)
Heşt Behişt (1538)
3
Latifî (ö.1582)
Tezkiretü’ş-Şuara (1546)
4
Âşık Çelebi (ö.1572)
Meşairü’ş-Şuara (1568)
5
Hasan Çelebi (ö. 1604)
Tezkiretü’ş-Şuara (1586)
6
Ahdî (ö.1593)
Gülşen-i Şuara (1564)
7
Beyanî (ö.1597)
Tezkiretü’ş-Şuara (1597)
8
Âlî (ö.1600)
Künhü’l-ahbar’ın Tezkire Kısmı (1600)
9
Sadıkî (ö.1609-1613)
Mecmau’l-havas (1602)
10
Riyazî (ö.1644)
Riyazü’ş-Şuara (1609)
11
Fâizî (ö. 1622)
Zübdetü’l-eşar (1621)
12
Rıza (ö.1671)
Tezkire-i Şuara (1640)
13
Yümnî (ö.1662)
Tezkire-i Şuara (1662)
14
Âsım (ö.1675)
Zeyl-i Zübdetü’l-eşar (1675)
15
Güftî (ö.1677)
Teşrifatü’ş-Şuara (1661)
16
Mûcib (ö.1727)
Tezkire-i Şuara (1710)
17
Safayî (ö.1726)
Tezkire-i Şuara (1720)
18
Sâlim (ö.1743)
Tezkire-i Şuara (1722)
19
Beliğ (ö.1729)
Nuhbetü’l-asar li Zeyli Zübdeti’l-eş’ar (1727)
20
Safvet (ö.?)
Nuhbetü’l-asar min-Fevaidi’l-eş’ar (1783)
21
Râmiz (ö.1784
Âdab-ı Zurefa (1784)
22
Silahdarzade (ö.?)
Tezkire-i Şuara (1790)
23
Esrar Dede (ö.1797)
Tezkire-i Şuara-yı Mevleviyye (1797)
24
Âkif (ö.?)
Mir’at-i Şi’r (1797)
25
Şefkat (ö.1826)
Tezkire-i Şuara (1814)
26
Esad Efendi (ö.1848)
Bağçe-i Safa-en-duz (1835)
27
Ârif Hikmet (ö.1859)
Tezkiretü’ş-Şuara (1835)
28
Fatîn (ö.1866)
Hatimetü’l-eş’âr (1853)
29
Tevfik (ö.1860)
Mecmuatü’t-tera-cim (1860)
30
Mehmet Tevfik (ö.1892)
Kafile-i Şuara (1873)
31
Faik Reşad (ö.1914)
Eslaf (y.1895)
32
Mehmet Siraceddin (ö.1909)
Mecma-ı Şuara (1907)
33
Ali Emirî (ö.1924)
Tezkire-i Şuara-yı Amid (1910)
34
İbnülemin Mahmut Kemal
İnal (ö.1957)
Son Asır Türk Şairleri (1942)
35
Nail Tuman (1958)
Tuhfe-i Nailî (1949)

Eserler öncelikle bir ön sözle (mukaddime) başlar. Tezkirelerin mukaddimesi orijinal birer poetika denemesidir.
Mukaddimeden sonra biyografilere geçilir.
Âşık Çelebi’de son derece ayrıntılı ve uzun biyografi tarzı, Faizî’de sadece şairin adı, işi ve ölüm tarihinden ibaret bir şekle dönüşür. Güftî ise manzum tezkire yazan tek isimdir.
Tezkirelerin sonunda hatime adı verilen bir sonuç bölümü yer alır. Bu kısımda da tezkireci, eserini yazarken karşılaştığı sıkıntıları anlatır, eserini başarılı kılması için Tanrı’ya yakarır, okuyandan ve yazandan beklentilerini sıralar.
Esrar Dede sadece mevlevi şairlerden, Âkif de Enderun’da yetişenlerden ibaret zümre tezkirelerini kaleme aldılar.
Ali Emirî Efendi, Tezkire-i Şuara-yı Amid’de ve İşkodra Şairleri’nde sadece aynı şehirde doğan biyografilerden ibaret tezkire haline getirdi.
16. yüzyıl tezkirelerinin bir özelliği, ele aldıkları şairlerin büyük bölümünün kendi dönemlerinden önce yaşamış olmalarıdır.
17.yüzyıl tezkirecileri ise daha çok kendi çağdaşlarını kaleme almışlardır.
Riyazî Tezkiresi, bu iki yüzyıl arasında bir geçiş dönemi eseridir. Şekilde meydana gelen bu değişiklikler, giderek antoloji tipi tezkireler diyebileceğimiz bir tarzın doğmasına sebep olmuştur.
18. yüzyıl ise kendinden önceki döneme bir tepki ve 16. yüzyılın mükemmel örneklerine bir özentidir. Bu yüzdendir ki sözü edilen yüzyılda biyografiler tekrar
16. yüzyıldaki gibi uzamış, buna karşılık örnek şiirlerde azalma olmuştur.
Tezkirelerde, özellikle verilen örneklerden önce şairin sanatına yönelik önemli değerlendirme unsurlarına da rastlanır.

ALİ ŞİR NEVAYÎ - MECALİSÜ’N-NEFAİS
Bir ön söz ve sekiz tabakadan oluşmaktadır. Ali Şir Nevayî, eserinin her tabakasına meclis ismini vermiştir.
Tezkirenin her tabakası başında Türkçe açıklama ve her tabaka sonunda yine Türkçe tetimme kısmı bulunmaktadır.
Birinci Meclis, Ali Şir Nevayî’nin zamanlarının sonuna yetiştiği, ancak kendilerini tanıma mutluluğuna erişemediği şairleri yer alır. Bunlar, 46 kişiden oluşmaktadır.
İkinci Meclis, Ali Şir Nevayî’nin bazılarıyla küçüklüğünde tanıştığı, bazılarıyla ise sohbet ettiği şairlerden oluşur. Bu şairlerin hepsi eserin yazılmakta olduğu tarih olan 1491’den önce ölmüşlerdir. 93 kişiden oluşmaktadır.
Üçüncü Meclis, Ali Şir Nevayî’nin zamanında üne kavuşan şairleri anlatır. Nevayî bunların bazılarıyla tanışmış, bazılarıyla da dostluk kurmuştur. Bu meclis, 173 kişiden oluşmaktadır.
Dördüncü Meclis, dönemin tanınmış fazıl kişilerini (bilginlerini) ihtiva eder.
Bunlar, 73 kişidir.
Beşinci Meclis, Horasan’ın ve başka yerlerin mirzadelerinden müteşekkildir.
Bunlar 23 kişiden oluşmaktadırlar.
Altıncı Meclis, Horasan’ın dışındaki yerlerde yaşayan 31 ulu kişiden meydana gelmektedir.
Yedinci Meclis, sultanlar ve şehzadelerden meydana gelir. Bunlardan bazıları şairdir, bazıları da güzel şiir okurlar. Bu meclis, 22 kişiden oluşmaktadır.
Sekizinci tabakayı Hüseyin Baykara teşkil etmektedir. Ayrıca bu meclisin sonuna ilave edilen Halvet başlığı altında, Mevlana Lutfî ve Mevlana Kabulî hakkında da bilgi verilmiştir.
Mecalisü’n-nefais’de toplam 459 şair yer almaktadır. Bunlardan 46’sı Türkçe şiir söyleyen şairlerdir.
Nevayî’nin her şairin ekseriyetle bir, bazen iki, en çok da dört beytini örnek verdiği görülür. Sadece Hüseyin Baykara’nın şiirlerinin tamamının matla beyitlerini tezkiresine almıştır.
Ali Şir Nevayî, tezkiresinde yalın fakat estetik bir dil kullanmıştır.

SEHÎ BEY-HEŞT BEHİŞT
Şair ve ilk tezkire yazarı olan Sehî Bey Edirne’de doğdu.
Asıl adı belli değildir. Abdullahoğlu denmesine bakılırsa devşirme olduğu söylenebilir.
Necatî Bey’in yanında yetiştiği ve hayatı boyunca da onun çevresinden hiç ayrılmadığı biliniyor.
Sultan Bayezid’in oğlu şehzade Mahmut’un Manisa valiliği zamanında Manisa’ya gitti.
Daha sonra da şehzadeliği sırasında Kanunî’ye divan kâtibi oldu.
Kanunî, padişah olunca Edirne’de küçük bir tevliyet hizmetine geçti.
Hayatının son 30 yılını Edirne’de yalnızlık içinde mütevellilik maaşıyla geçirdi. Burada iken tezkiresini yazdı.
1548 yılında Edirne’de seksen yaşını aşmışken öldü.

Eserleri
Sehî Bey, divan sahibi bir şair olmasına rağmen daha çok tezkiresiyle tanınır.
Heşt Behişt (1538): Anadolu sahasında şairler tezkiresi yazma geleneği, Sehî Bey’in 1538 yılında Edirne’de tamamladığı Tezkire-i Sehî olarak da bilinen Heşt Behişt ile başlar. Eser, bir ön söz, her birine behişt (cennet) adı verilen sekiz tabaka ve bir hatimeden meydana gelmiştir.
Şairlerin sıralanmasında herhangi bir tertip gözetilmemiştir.
Model olarak Ali Şir Nevayî’nin Mecalisü’n-nefais’ini almıştır. Bunu da eserinin ön sözünde açıklamıştır.
Sehî Bey’in Tabaka adını verdiği sekiz bölüm ile Ali Şîr Nevayî’nin Meclis adını verdiği sekiz bölümün muhtevası şöyledir.

Mecalisü'n-nefais
Heşt Behişt
1. Meclis /
Tabaka
Nevayî'den önce yaşamış ve o doğmadan önce ölmüş şairler.
Devrin padişahı Kanunî Sultan Süleyman (Muhibbî).
2. Meclis /
Tabaka
Nevayî'nin zamanında yaşayan, tezkirenin yazıldığı tarihten önce ölen şairler.
Başlangıçtan Kanunî Sultan Süleyman'a gelinceye kadar şiir yazmış padişah ve şehzadeler (6 şair).
3. Meclis /
Tabaka
Nevayî'nin zamanında üne kavuşan şairler.
Vezir, kazasker, defterdar, nişancı, beylerbeyi gibi devlet büyükleri (28 şair).
4. Meclis /
Tabaka
Bilgin şairler.
Bilgin şairler (17 şair).
5. Meclis /
Tabaka
Horasanlı şair mirzalar ve hükümdar ailesinden olan şairler.
Sehî Bey'den önce yaşamış ve ölmüş şairler (34 şair).
6. Meclis /
Tabaka
Horasan dışında yaşayan bilim adamları ve tanınmış şairler (31 şair).
Sehî Bey'in gençliğinde, ün yapmış olan, birçoğu ile tanışıp görüştüğü şairler (61 şair).
7. Meclis / Tabaka
Sultan ve şehzadelerden şair olanlar (22 şair).
Eserin yazıldığı tarihte hayatta bulunan ünlü şairler (39 şair).
8. Meclis /
Tabaka
Devrin padişahı Sultan Hüseyin
Baykara.
Eserin yazıldığı sırada Sehî'nin kabiliyetli bulduğu nev-heves, genç şairler (55 şair).

Heşt Behişt’te bulunan 241 şair hakkında fazla bilgi verilmemiş; hayatları kısaca anlatıldıktan sonra, şiirleri ve sanatları konusunda birkaç söz söylenmiş ve örnek olarak şiirlerinden bir ya da birkaç beyit alınmıştır. Dili süs ve özentiden uzak, sade ve açıktır.
Heşt Behişt’in en önemli tarafı, Osmanlı Devleti sınırları içinde yetişen şairleri ilk kez bir tezkire halinde toplaması ve böylece birçok şairi unutulmaktan kurtarmasıdır. Tezkire, Osmanlı edebiyatının ilk devirlerindeki şairlerin çoğu hakkında bilgi veren tek kaynaktır.


Ünite 2
16. Yüzyıl Şair Tezkireleri
Herat tezkireleri tasnişerini tabaka üzerine kurarken Latifî’den itibaren şairler alfabetik olarak sıralanmaya başlamıştır. Âşık Çelebi’nin antoloji tipi tezkiresi kullanışsız ve özel yetenek gerektirmesi nedeniyle pek takipçi bulamamıştır.
Şair biyografisi yazma geleneği Nevai’den sonra doğu Türkçesinde ancak Sadıkî ile ikinci örneğini verebilmiştir. Bu türün coğrafyamızda devam edebilmesinin nedeni istikrarlı devlet varlığıyla açıklanabilir.

LATİFÎ -  TEZKİRETÜ’Ş-ŞUARA VE TABSIRATÜ’N-NUZEMA
Latifî 1491’de Kastamonu’da doğdu. Asıl adı Abdüllatif’tir. Hatipzadeler diye anılan köklü bir aileye mensuptur. İstanbul’a gelip kâtiplik yaptı.
Defterdar İskender Çelebi’ye Bahariyye kasidesini sundu. Mükâfat olarak Belgrat imaret kâtipliğine tayin edildi.
1543’te İstanbul’a döndü. O sıralarda Sehi Bey’in Heşt-Behişt adlı eserinden çokça söz ediliyor olması Latifî’de tezkire hazırlama arzusu doğurdu. Tezkiresini 1546’da tamamladı. Eserini Sultan Süleyman’a sundu ve mükâfat olarak Ebu Eyyub-i Ensari Vakfı’na kâtip tayin edildi.
Rodos ve Mısır’da da kâtiplik yapan Latifî, 1582’de Mısır’dan Yemen’e geçerken gemi kazası sonucu vefat etti.

Eserleri
Füsul-i Erbaa: Dört mevsimin özelliklerinin sanatlı bir dille anlatıldığı nazım ve nesirle karışımı bir eserdir.
Nazmül-cevahir: Hz. Ali’nin 207 sözünün dörtlükler halinde tercümesidir.
Risale-i Tarif-i Evsaf-ı İstanbul: Önce Sultan Süleyman’a sonra da mukaddimesi değiştirilerek III. Murat’a sunulmuştur.
Subhatü’l-uşşak: Kıtlar halinde 100 hadis tercümesidir.
Tezkiretü’ş-şuara ve Tabsıratü’n-nuzema (1546): Latifî tezkiresi olarak da bilinen şairler tezkiresidir. Mukaddime, üç fasıl ve bir hatimeden meydana gelmiştir. Tezkiredeki toplam şair sayısı 334’tür.
Tezkire yazma fikrini ona Zaifî vermiştir.
Latifî, Herat tezkirelerini örnek almakla birlikte onları kronolojik tasnifinin yerine alfabetik tasnifi tercih etmiştir. Alfabe sırasına göre II. Murat devrinden 1546 yılına kadarki Osmanlı şairlerine eserinde yer vermiştir.
Eser üç fasıldan oluşur. I. fasılda Osmanlı ülkesinde yetişmiş veya sonradan Osmanlı ülkesinde şöhret kazanmış 13 şeyh şair; II. fasılda Osmanlı ülkesinde şiir söylemiş 7 sultan şair; III. fasılda Osmanlı ülkesinde şöhret kazanmış 314 şairin hayatı, eserleri ve şiirlerine yönelik değerlendirmeler yer alır.
Hatime bölümünde eserini 953 senesinde tamamladığını, devrinde şiir ve inşaya itibar edilmediğini bu sebeple de tezkiresini istediği gibi yazamadığını belirtir.
Gelen eleştirilere göre eseri tekrar ele alan yazar böylelikle farklı nüshalarda farklı şair sayıları ortaya çıkarmıştır.
Tezkirenin dili sade, cümleleri kısa ve secilidir. Üslubu akıcı, ahenkli ve yer yer alaycıdır.
Tezkirelerde biyografisi yazılan şairler, asıl isimleriyle değil mahlaslarıyla bu kaynaklarda yer alırlar.
Tezkireci ele aldığı kişinin sosyal statüsüne dikkat eder ve üslubunu ona göre belirler.
Mısra yerine zaman zaman ayın veya mim harşeri de kullanılır.
Tezkireci kendi şiirlerini de metne eklemek isterse o zaman li-muharririhi veya li-mü’ellifihi ibarelerini kullanır.
Aynı şairin farklı şiirlerini veriyorsa ve lehu veya eyzan sözcükleriyle bunu belirtir.
Müraat-ı nazîr, aralarında mana bakımından ilişki bulunan iki veya daha fazla kelimeyi bir ibarede toplama sanatıdır. Tenasüp, telfik ve mütenâsib adlarını da taşır.
Tazmin, bir şairin diğer bir şairin şiirinden bir parçayı kendi şiirinin içinde zikretmesidir.
Manzum veya mensur bir metinde manaları farklı lafızlar arasındaki yazılış ve telaffuz benzerliğine cinas adı verilir.
Gılman, padişahın hizmetinde bulunan genç erkeklere denir.

AHDÎ - GÜLŞEN-İ ŞUARA
Bağdat’ta doğdu. Asıl adı Âşık Çelebi’dir (farklı kaynaklarda Mehdi ve Ahmet olarak da geçer). Babası Şemseddin, Şemsî mahlasıyla şiir söylerdi. 1552’de Bağdat yola çıkıp İstanbul’a gitti. 11 yıl kadar süren gezisi sonrasında Bağdat’a dönüp tezkiresini yazdı. 1593’te vefat etti.

Eserleri
Divançe
Gülşen-i Şuara: Ahdî tezkiresi olarak da bilinir. Bir mukaddime ve ravza adında üç bölüm ve hatimeden oluşan eserini sonradan genişletmiş, sancak beyleri ve defterdarlar şairlerini içeren bir ravza daha eklemiştir.
Eserin birinci ravzasında başta devrin padişahı olmak üzere şehzade Sultan Selim ve diğer şehzadeleri (17 şair), ikinci ravzada devrin ileri gelen devlet adamlarını (14 şair), üçüncü ravzada ulemâ ve müderrisleri (25 şair), dördüncü ravzada ise alfabetik olarak dönemin şairlerini anlatır (325 şair).
Tezkire, yalnız kendi devrinin şairlerine yer vermesi bakımından farklılık arz eder.
Tezkirenin bir diğer özelliği ağırlıkla Osmanlı Devleti’nin doğu bölgesindeki şairleri ihtiva etmesidir. Bağdat bölgesi şairleri hakkında verdiği bilgiler çok önemlidir. Edebiyatımızdaki 147 şair için tek kaynak durumundadır.

Ünite 3
16. Yüzyıl Şair Tezkireleri II

ÂŞIK ÇELEBİ - MEŞAİRÜ’Ş-ŞUARA
1520’de Prizren’de doğdu. Asıl adı Pir Mehmet’tir. Babası Sayyid Ali çeşitli yerlerde kadılık yapmış muamma yazmada ve tarih düşürmede usta bir şairdir.
Büyük kardeşi Mehmet Şah da şair olup Hâkî mahlasıyla şiirler yazmıştır.
1541’de Bursa’ya gelen Âşık Çelebi Emir Sultan vakıflarında mütevelli olarak görev yaptı. Bursa güzelleri hakkında yazdığı şehrengizini bu dönemde yazdı.
İstanbul’a dönünce Ebusuud Efendi’nin fetva kâtipliğini yaptı.
1550’de Silivri kadısı oldu. Silivri’deyken evlendi.
Silivri’den sonra Priştine’ye kadı oldu.
1556’da Serfice kadısı oldu. Divanını bu dönemde yazdı.
Çeşitli şehirlerde kadılık görevine devam etti. Kıratova’da kadılık yaparken tezkiresini tamamlayıp II. Selim’e sundu. Zeylü’ş-şakaik adlı eserini de aynı dönemde tamamlayıp Sokullu Mehmet Paşa’ya sundu.
1572’de Üsküp’te vefat etti.
Âşık Çelebi, gezmeyi eğlenmeyi seven, şaraba meyyal, açık sözlü ve cömert biriydi.

Eserleri
Divan: 1556’da Serfice’de tertip edilmiştir. Aşk, güzeller ve tabiat tasvirleri şiirinin ana konularıdır.
Et-Tıbre’l-mesbuk: Gazali’nin eserinin Arapça tercümesinden Türkçeye aktarılmış halidir.
Mecmu’a-i Sukuk: Kâtiplik ve kadılık yaptığı dönemlerde kaleme aldığı ilâmlardır.
Mi’râcu’l-ayâle vü Minhâcül-adale: Arapçadan tercüme bir eserdir.
Ravzatü’ş-şüheda: Hz. Hüseyin’in şehadetinin anlatan Farsçadan tercüme bir tercüme bir eserdir.
Ravzu’l-ahyar: Arapçadan tercüme bir eserdir.
Sigetvarname: Manzum bir eserdir.
Şakâyıku’n-numaniyye: Taşköprizade’nin aynı adlı eserinin Arapça tercümesidir.
Şehrengiz-i Bursa: Manzum bir eserdir. Elimizde mevcudu yoktur.
Şerh-i Hadis-i Erbain: Kırk hadis tercümesidir.
Zeyl-i Şakâyık: Şakâyık’a yazılmış Arapça bir zeyildir.
Meşairü’ş-şuara: Âşık Çelebi’nin meşhur tezkiresidir.
Tezkire, bir giriş ve şair biyografileri olmak üzere iki kısımdan meydana gelir.
Eserin mukaddimesi şiir ve şiir tarihi hakkında önemli bilgiler içermektedir. Şair biyografilerinin yer adlığı bölümde 426 şaire yer verilmiştir. Eser bu bakımdan en hacimli tezkirelerdendir.
Tezkirenin en önemli tarafı Âşık Çelebi’nin bizzat şairinden öğrendiği veya yakınlarından duyduğu en doğru ve geniş bilgiyi vermesi, bir psikolog gibi şairleri ve olayları tahlil etmesidir.
Tezkirenin olumsuzluk olarak değerlendirilebilecek tek yanı ebced sistemine göre tasnif edilmesidir.

HASAN ÇELEBİ - TEZKİRETÜ’Ş ŞUARA
Kınalızadelerdendir. 1546’da Bursa’da doğdu. Çeşitli yerlerde müderrislik ve kadılık yaptı. 1604 yılında vefat etti.

Eserleri
Dürer ü Gürer: Hukuk haşiyeleridir.
Envârü’t-tenzil: Arapça Kur’an şerhi konulu bir eserdir.
Tezkiretü’ş-şuara (1585-86): Kınalızade Hasan Çelebi Tezkiresi olarak da bilinir.
Bir mukaddime, sultan şairler, şehzade şairler ve asıl şairler olmak üzere üç fasıldan oluşur. İlk iki bölüm kronolojik, üçüncü bölüm alfabetik olarak tasnif edilmiştir.
Üçüncü bölümde 15 ve 16. yüzyıllarda yaşamış 627 şairin biyografisine yer verilmiştir. Bu şairlerin çoğu ilmiye sınıfındandır. Daha önceki tezkirelerde yer almayan 122 şairin biyografisi için ilk kaynaktır.
Dili ağır, üslubu sanatkâranedir.
Şairlerin doğduğu ve yaşadıkları yerleri anlatırken tasvirlere genişçe yer vermiştir. Eser bu özelliğiyle dönemin coğrafyası hakkında da bilgi vermektedir.
640 şairin biyografisine yer veren eser, en çok istinsah edilen tezkiredir. İleri yıllarda Beyani tarafından telhis (kısaltma) edilmiştir.

BEYANÎ - TEZKİRE-İ ŞUARA
Cerrahzade lakabıyla tanınır. Asıl adı Mustafa’dır. Sofular tekkesine şeyh oldu ve 1597’de burada vefat etti.

Tezkire-i Şuara: Eseri 1597-1598 yıllarında yazdı. 640 biyografi içeren Kınalızade Hasan Çelebi Tezkiresinin özeti mahiyetindedir.
Eser, mukaddime ve üç bölüm halinde düzenlenmiştir. Mukaddime kısmında şiir ve şair hakkında bilgiler verilip, tezkire kelimesinin anlamı üzerinde durulmuştur. Eserinde Kınalızade’nin eserindeki ünlü şairlere yer verdiğini de belirtir.
Eserin ilk bölümünde beş padişah; ikinci bölümde ise 15 ve 16 yüzyıllarda yaşamış 368 şair hakkında bilgi verilmiştir.
Beyani’nin dili süs ve özentiden uzak, sade ve açıktır. Özet olan eserdeki biyografik bilgiler de özet niteliğindedir.

ÂLÎ - KÜNHÜ’L-AHBAR
Asıl adı Mustafa’dır. Gelibolulu Ali olarak bilinir. Kütahya’da II. Selim’in maiyetinde bulundu. Şam ve Bosna’da divan kâtipliği, Halep’te tımar defterdarlığı, Erzurum’da hazne defterdarlığı, Bağdat’ta mal defterdarlığı gibi çeşitli şehirlerde bürokrat olarak görev yaptı. Cidde’de vefat etti. Eserlerinde kendine ve kişisel düşüncelerine çokça yer veren Ali, üslup sahibi bir edebiyatçıdır.

Eserleri
Câmi’ü’l-buhûr der Mecalis-i Sûr: III. Murat’ın oğlu Şehzade Mehmet’in düğününü tasvir eden bir mesnevidir.
Divanlar: Âlî’nin dördü Türkçe biri Farsça olmak üzere beş divanı vardır.
Gelibolu Şehrengizi: Şairin Gelibolu’nun güzellerini övdüğü manzumesinin adıdır.
Gül-i Sad-Berg: Divanlarından seçilmiş yüz matlayı ihtiva eder.
Mihr ü Mâh: 1174 beyitlik bir mesnevidir.
Mihr ü Vefâ: Henüz tamamı ele geçmeyen bu eser, 7000 beyitlik mesnevidir.
Riyazü’s-salikîn: Dinî, tasavvufi ve ahlaki bir mesnevidir.
Sadef-i Sad-Güher: Divanlarından seçilmiş 100 gazeli ihtiva eder.
Subhatü’l-abdâl: Kerbelâ mersiyelerinden oluşur.
Tuhfetü’l-uşşak: Husrev-i Dehlevî’nin Matla’ü’l-Envar adlı eserine nazire olarak kaleme alınan bir mesnevidir.
2. Tarihî Eserleri
Fursatname: Nusretname’de anlatılan olayların devamı anlatılır.
Fusulü’l-hallü Ve’l-akd: İslam devletlerinin yükseliş ve batış sebepleri anlatılır.
Hakayıku’l-ekâlim: III. Murad’ın, görev vereceği memurlarının hangi vasıflarda olması gerektiğini anlatır.
Heft-Meclis: Kanunî Sultan Süleyman’ın Zigetvar savaşının tarihidir.
Menşeü’l-inşa: Bazı devlet ileri gelenleri ile yazarın kendisi için yazdığı mektuplardır.
Mirkatü’l-cihad: Melik Danişmend Ahmed’in savaşlarından bahseder.
Münşeat: Âlî, bu eserde mektuplarını toplamıştır.
Nâdirü’l-meharib: Şehzade Selimle Bayezid arasında cereyan eden Konya Savaşını ve Selim’in cülusuna kadarki olayları anlatır.
Nusretname: Lala Mustafa Paşa’nın Gürcistan, Azerbaycan ve Şirvan fetihlerini anlatır.
Zübdetü’t-tevarih: Adudüddin el-İcî’nin İşrâkü’t-tevarih adlı kitabının tercümesidir.
3. Diğerleri
Feraidü’l-vilade: III. Murat’ın oğullarından Şehzade Osman’ın doğumuyla ilgili eseridir.
Hâlâtü’l-kâhire: Âlî’nin Mısır’a ait hatıralarına ve gözlemlerine dayanmaktadır.
Hilyetü’r-ricâl: Hoca Muhammed Parsa’nın, Faslü’l-Hitab’ından alınan bir eserdir.
Hülasatü’l-ahval: On iki bendlik bir terci-benttir.
Mecmau’l-bahreyn: Hâfız’a nazirelerini topladığı bir eseridir.
Mehasinü’l-adab: Bir nevi siyaset ve görgü kitabıdır.
Menakıb-ı Hünerveran: Hat tarihinden, ünlü hattatlar, nakkaşlar ve mücellitlerden bahseder.
Mevaidü’n-nefayis Kavaidi’l-Mecalis: Görgüye dair Kava-idü’l-mecalis’in genişletilmiş şeklidir.
Nevadirü’l-hikem: Eser, her çağda yetişmiş olan bazı ünlü bilgin ve mutasavvıflardan, halifeler ve hilafet meselesinden söz eder.
Nushatü’s-selatin: Padişahlara yol göstermek üzere yazılmıştır.
Risale-i Zırgamiyye: III. Murat’n Harem Kethüdası Canfeda Hatun’un kardeşi
Deli İbrahim Paşa hakkında yazılmıştır.
Tuhfetü’s-suleha: Gazalî’nin Eyyühe’l-veled adlı risalesinin tercümesidir.
Künhü’l-ahbar (1600): Uzun bir mukaddime ve yazarın rükn adını verdiği dört bölümden oluşur.
İlk rüknde dünyanın yaratılışı anlatılır.
İkinci rüknde Hz. Adem’den başlayarak peygamberler, Arap ırkı, Hz. Muhammed, Hilafet dönemleri ve İslam coğrafyasının bilginleri ve şeyhleri anlatılır.
Üçüncü rüknde Türk ve Tatar kavimleri ve hakanlarından söz edilir.
Dördüncü rüknde Osmanlı Devleti’nin ortaya çıkışı ve 17. yüzyıla kadar ki gelişimi anlatılır.
Eserde olaylar padişahların tahta çıkış sırasına göre işlenir. Eserin Osmanlılarla ilgili rüknü iki ciltten meydana gelmiştir. İlk cilt, Yavuz Sultan Selim dönemiyle sona erer. İkinci cilt, Sultan Süleyman’ın saltanatıyla başlar.
Eserde 290 şair hakkında müstakil biyografik bilgiler mevcuttur. Bunun dışında 15 şair hakkında da bilgiler verilmiştir. Eserde tanıtılan şair sayısı 305’tir.
Eserde yararlandığı kaynaklardan söz eder.
Örnek olarak gösterdiği şiirlerin teknik bakımdan bakımından eleştirilerine de yer verir. Yer yer şiiri yeniden yazmaya yeltenir.

Ünite 4
17. Yüzyıl Şair Tezkireleri
17. yüzyıl tezkirecileri eserlerinde ağırlıklı olarak kendi çağdaşlarına yer vermişlerdir. Biyografilere kısalmış buna karşın şiirlere daha fazla yer verilmiştir. Antoloji tipi bu tezkirelerde şiir sayısı artarken şiirlere yönelik değerlendirmelere çok az yer verilmiştir.

SADIKÎ - MECMAU’L-HAVAS
1532’de Tebriz’de doğdu. Hudabendlü boyunun ileri gelenlerindendir. Gençliğinde nakkaşlığa ilgi duydu. Kalenderilere katıldı. II. Şah İsmail zamanında onun kütüphane memurluğuna tayin edildi.  
Sadikî, Çağatay Türkçesi, Azerî Türkçesi ve Osmanlı Türkçesi ile şiirler kaleme almıştır.

Eserleri
Mecmuau’l havas: Doğu Türkçesindeki ikinci tezkiredir. Şah İsmail devrine kadarki İran ve Türk asıllı şairleri kapsamaktadır.
Eser, dönemin sultanı Şah Abbas adına yazılmıştır.
Tezkire, Devletşah Tezkiresi Mecalisü’n-nefayis ve Tuhfe-i Samî’nin zeyli mahiyetindedir. Nitekim yazar bunu eserinin mukaddime kısmında belirtmiştir.
Eser bir önsöz, sekiz tabaka ve hatimeden oluşmaktadır. Eserin tabakalarına mecma ismini vermiştir.
Evvelki (Evvelgı) Mecma; zamanın padişah şairlerini anlatır. Bunlar 12 kişidir.
İkinci (İkimci) Mecma; Şehzade şairleri anlatır. 7 kişidirler.
Üçüncü Mecma; Türk saltanat büyüğü olan şairleri anlatır.
Dördüncü Mecma; İran saltanat büyüğü olan şairleri anlatır. Bu bölümde 23 kişi yer alır.
Beşinci Mecma; Türk ve İran saltanat erkânının şair olan çocuklarına yer verir. Bunlar 15 kişidir.
Altıncı Mecma; Sadattan olan şairleri anlatır. Bunlar 35 kişidir.
Yedinci Mecma; Türk şairleri anlatır. Bu bölümde 28 şair yer alır.
Sekizinci Mecma; Sadıkî’nin çağdaşı İranlı şairleri anlatır. Bu bölüm 202 kişiden oluşur.
Tezkirede toplam 332 şair yer alır.
Tezkirede yalın fakat estetik bir dil kullanılmıştır.

RİYAZÎ - RİYAZÜ’Ş-ŞUARA
Birgili ailesindendir. Asıl adı Mehmet’tir. Mekke’de doğdu. 25 yaşlarında müderris oldu. Çeşitli şehirlerde kadılık yaptı.

Eserleri
Divan
Sâkiname; 1052 beyitlik bir mesnevidir.
Düsturu’l-amel; Gramer kitabıdır.
Ayrıca Siyer, İhtisar-ı İlm-i Halikan (Vefeyatü’l-ayan’ın kısa çevirisi), Risale fi
İlmi’l-beyan, Sahayifü’l-letaif fi Unvani’l-ulum ve’l-ma’arif, Keflfü’l-hicab an vechüi’l-savab adlı eserleri de bulunmaktadır. Ancak, bunların nüshalarına tesadüf edilmemiştir.
Riyazü’ş-şuara; 1609’da tamamlanmıştır. I. Ahmet’e ithaf edilmiştir. Bir önsöz ve ravza adını verdiği iki bölümden meydana gelmiştir.
Önsözde şiir hakkındaki görüşlerini dile getirir. Şair ile şairlik taslayanı tefrik etmeye çalışır. Çokça şairin divanını inceleyip yeni söyleyişleri tespit eder.
Şiiri mana bakımından dört kategoriye ayırır;
1. Manada yaratıcılık
2. Önceki manaya yeni bir mana katma
3. Önceki manayı güzel bir söyleyişle yeniden söyleme
4. Önceki manayı başka manalara aktarmak
Tezkirenin özellikleri;
Okuyucuyu sıkmamak için kısa tutulmuştur.
İyi olmayan şairleri eserine almamıştır.
Eserde yer verdiği şairlerin divanları incelemiştir.
Eserde tarafsız davranmaya özen göstermiştir.
Mukaddimen sonraki ilk ravzada sekiz padişaha yer verir.
2. Ravza; Fatih devrine kadar Osmanlı ülkesinde yetişmiş 417 şaire yer verir.
Eserde bahsi geçen şairlerin hemen hepsinin doğum ve ölüm tarihlerine yer verilir. Bu bakımdan çok önemli bir kaynaktır.

FAİZÎ  - ZÜBDETÜ’L-EŞAR
Kafzade namıyla tanınır. Asıl adı Abdulhay’dır. 1589’da İstanbul’da doğdu. Müderrislik ve kadılık yaptı. 1620’de II. Osman’ın katli sırasında sarayda bulunduğu ve bu olaya çok üzüldüğü belirtilir. Üzüntüsünden hastalanıp 1622’de vefat etmiştir.

Eserleri
Yarım kalmış bir Leyla vü Mecnun mesnevisi, divanı ve sakinamesi vardır. En önemli eseri tezkiresidir.
Zübdetü’l-eşar: Antoloji niteliğindeki ilk tezkiredir. 1621’e kadarki 14’ü kadın olmak üzere 515 şaire yer verir. Eserde yer alan 57 şair hakkında başka hiçbir kaynak yoktur. Şairlerin ölüm tarihlerini belirtmeye özen göstermiştir.

RIZA - TEZKİRE-İ ŞUARA
Edirne’de doğdu. Zehrimarzade diye anılır. Müderrislik ve mahkeme naipliği yaptı.
Mürettep bir divanı ve Kava’id-i Farisiyye adlı eserlerinden söz edilmişse de bulunamamışlardır.

TEZKİRE-İ ŞUARA: 1591-1640 yılları arasında ölmüş olan şairler hakkında bilgi vermektedir. Eser, Sultan İbrahim’e sunulmuştur. Hasan Çelebi Tezkiresi’nin zeyli sayılır.
Eser, kısa bir önsöz ve iki bölümden oluşur. Zikr-i Şuara-yı Selatin-i Maziyye başlığını taşıyan birinci bölümde on şair padişaha yer verilmiştir. İkinci bölümde alfabetik sırayla 259 şair hakkında bilgi verilmiştir. Tezkiredeki toplam şair sayısı 269’dur.
Eserde sadece tanınmış şairlerin sanatı hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur. Eserde şairler genellikle övülmüştür.

YÜMNÎ - TEZKİRE-İ ŞUARA
İstanbul’da doğdu. Çeşitli yerlerde kadılık yaptı. 17. yüzyıla ait şiir mecmuaların şiirlerine rastlanmaktadır.

Tezkire-i Şuara: Faizi’nin tezkiresine zeyl olarak yazılmıştır. Zübdetü’l-esâr’ın bıraktığı yerden, 1621’den sonra yaşayan şairlerle başlayan eser yarım kalmıştır. Yumnî, çağdaşı olan 29 şair hakkında kısa bilgiler verir. Eser, 1905 yılında Ali Emiri tarafından temize çekilerek elimizde bulunan tezkire meydana gelmiştir.

ÂSIM - ZEYL-İ ZÜBDETÜ’L-EŞAR
Seyrekzade Mehmet Asım İstanbul’da doğdu. Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. 1675’de İstanbul’da vebadan dolayı öldü.
Mürettep divanı elimize ulaşmamıştır. Şiir mecmualarındaki şiirlerinden kötü bir şair olduğu anlaşılmaktadır.

ZEYL-İ ZÜBDETÜ’L-EŞAR: Zeyl-i Zübdetül-eşar olarak bilinen eser antoloji türündedir. 1620 ile 1675 yılları arasında yaşamış şairlere yer vermiştir. Alfabetik sırayla 123 şaire yer verir.
Vefat tarihleri Asım’ın ölümünden sonra gelen 15 şairin esere başkaları tarafından dâhil edildiğini gösterir. Eserdeki pek çok şair hakkında bilgi verilmeyip sadece eser örneklerine yer verilmiştir.

GÜFTÎ - TEŞRİFATÜ’Ş-ŞUARA
Edirne’de doğdu. Asıl adı Ali’dir. Müderrislik ve kadılık yaptı.
Mihnet ve yoksulluk içinde bir hayat yaşamıştır. Bundan dolayı alaya, hicve varan bir üsluba sahiptir. Tezkiresinde kendisini telaşçı, zayıflıktan beli bükülmüş bir züğürt olarak tasvir eder.

Eserleri
Divan
Gamname: 2000 beyitlik bir mesnevidir. Dönemiyle ilgili şikâyetnamedir.
Hilye-i Güftî: Bazı kaynaklarda Düvazdeh İmam adıyla geçer.
Şah u Derviş: Tamamlanamamış bir mesnevi tercümesidir.
Zafername: Varadin fethi münasebetiyle yazılmış 646 beyitlik bir mesnevidir. Eserin başında 34 beyitlik bir naat vardır.
Zellename: Hiciv türünde küçük bir mesnevidir.
Teşrifatü’ş-Şuara: Nazımla kaleme alınmış ilk tezkiremizdir. 2400 beyittir. Eserin başındaki 210 beyitlik bölümde kalemini ve şiirini övmüştür. Daha sonra çağdaşı olan 106 şairi anlatmıştır. Bunlardan 25’i başka tezkirelerde ismi geçmeyen şairlerdir.
Eserine aldığı şairleri alaylı bir dille bazen aşırıya kaçan bir hicivle anlatır. Kendisini de hicvetmekten geri kalmaz.
Eserin dili oldukça ağırdır.

Ünite 5
18. Yüzyıl Şair Tezkireleri
17. yüzyıl tezkirelerinin aksine bu yüzyılda biyografiler daha geniş tutulmuştur. Zümre tezkireleri de yine bu yüzyılda ortaya çıkmıştır.

MUCİB - TEZKİRE-İ ŞUARA
1672’de Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı Mustafa Mucib’dir. Mansurizade sanıyla tanınır. Müderrislik yaptı. 1727’de Şam’da vefat etti.
Şiirlerinde Racih, Kemalî ve Mucib mahlaslarını kullandı.
Tezkire-i Mucib (1710): Gençliğinde tanışıp görüştüğü şairlerden topladığı şiirlerle bir mecmua oluşturan Mustafa Mucib Efendi, ileri yıllarında bu çalışmasını geliştirerek Tezkire-i Mucib adlı eserini oluşturmuştur.
Tezkire, kısa bir giriş ve IV. Murat’ın biyografisiyle başlar. Daha sonra çağdaşı olan şairleri alfabetik sırayla verir.
Eserin girişinde Rıza Tezkiresi’ni incelediğini ve eserini Riyazi’ye zeyil olarak yazdığını belirtir.
Eser, 107 biyografi içerir.
Şairlerin sanatı ve şiir özellikleri hakkındaki değerlendirmelerinde oldukça yüzeyseldir.
Dili süssüz ve sadedir.
Başka tezkirelerde yer almayan 11 şaire yer vermiş olması bakımından önemlidir.

SAFAYÎ - NUHBETÜ’L-ASAR MİN-FEVA’İDİ’L-EŞAR
Asıl adı Mustafa’dır. İstanbul’da doğdu. Tezkiresini 1720’de tamamladı. 1726’da vefat etti.

Eserleri
Mürettep bir divanı vardır.
Tezkire-i Şuara olarak da bilinen tezkiresi Nuhbetü’l-asar min-Feva’idi’l-eş’ar, bir önsöz ve 18 takriz ve alfabetik olarak tasnif edilmiş 476 şairden meydana gelir. Devrin tanınmış on sekiz şair ve bilim adamından birer takriz isteyen Safayî, bu metinleri eserin başına eklemiştir.
Rıza Tezkiresi’ne zeyl olarak yazılan eser tamamlandıktan sonra devrin padişahı Damat İbrahim Paşa’ya sunulmuştur.
Eserin önsözü özentili bir inşa örneğidir.
Eserin dili oldukça ağır ve süslüdür.
Eserin biyografik bölümleri titizlikle hazırlanmıştır. Şairlerin ölüm tarihlerini vermeye dikkat edilmiştir. Örnek olarak alınan şiirler de titizlikle seçilmiştir. Lale Devri şairleri hakkında bilgi vermesi bakımından çok önemli bir kaynaktır.

SALİM - TEZKİRE-İ ŞUARA
1688’de İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mehmet Emin’dir, Mirzazade sanıyla tanınır. 16 yaşında müderris oldu. Çeşitli şehirlerde kadılık yaptı. Tezkiresini 1722’de tamamlayarak Damat İbrahim Paşa’ya sundu. Karşılığında İstanbul kadısı oldu.
Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yaptıktan sonra 1743’de İstanbul’da vefat etti.
Salim, gururlu ve kibirli biriydi. İlmiye sınıfından olmayanları küçümserdi. Şairliği ve hattatlığıyla da tanınır.

Eserleri
Aynî’nin Ikdü’l-cuman fi Tarihi Ehli’z-zaman adlı eserinin on bir cüzünü Türkçeye çevirmiştir. Mürettep divanı ve dini konularda eserleri vardır.

Tezkire-i Şuara: Eser, uzun bir girişten sonra biri padişahlara diğeri şairlere ayrılmış iki bölüm halinde tertip edilmiştir.
428 şaire yer verir. Şairleri ölüm tarihlerine göre sıralar. Biyografiler geniş yer tutar. İlmiye sınıfından olan ve hattat olan şairlere daha fazla yer verip övmüştür.
Eserin dili süslü ve ağırdır.

BELİĞ - NUHBETÜ’L-ASAR Lİ-ZEYLİ ZÜBDETİ’L-EŞAR
1668’de Bursa’da doğdu. Asıl adı İsmail’dir. Kâtiplik ve naiplik yaptı. Yaşadığı dönemde şair, tarihçi ve bilim adamı olarak tanındı. 1729’da vefat etti.

Eserleri
Bursa Şehrengizi (Âyine-i Huban); 269 beyittir.
Divan; Günümüze ulaşmamıştır.
Genc-i Şaygan; Edebiyat, hal tercümesi ve fıkıh konularını içerir, günümüze ulaşmamıştır.
Güldeste-i Riyaz-ı İrfan ve Vefayat-ı Danişveran-ı Nadiredan; Bursa’da doğan ve yetişen ya da orada görev yapmış olan sultanlar, şehzadeler, devlet adamları ve tanınmış kişiler hakkında bilgi veren bir eserdir. Eserde 495 kişi hakkında bilgi mevcuttur.
Gül-i Sad-berg; Hanifzade Tahir Ahmed’in 100 hadisinin birer beyitle tercümesidir.
Seb’a-i Seyyare; Yedi naat içerir.
Sergüzeşt-name-i Fakır Be-azimeti Tokat; Tokat yolculuğu sırasında başından geçenleri, Tokat’taki memuriyeti boyunca şahit olduğu usulsüzlükleri anlattığı 151 beyitlik bir eserdir.
Nubbetül-asar li-Zeyli Zübdeti’l-eşar (1727); Kafzade Fa’izi’nin Zübdetü’l-eşar’ına zeyl olarak yazılmıştır. Şiir antolojisi niteliğindedir.
Tezkire, Necip mahlasıyla şiirler yazan III. Ahmet’den sonra 413 şaire yer verir.
Eserde şairlere değerleri ölçüsünde yer verilmiştir. Kısa sürede yazılmış olan eserde çeşitli hatalı bilgiler mevcuttur.

RAMİZ - ADAB-I ZUREFA
 1736’da İstanbul’da doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir. Azizzade sanıyla tanındı. Müderrislik ve kadılık yaptı. Yaşadığı dönemde bilim adamı, tarihçi ve şair olarak tanındı.

Eserleri
Devhatül-meflayih Zeyli: Müstakimzade Süleyman Sadeddin Efendi’nin Devhatü’l-meşâyîh’ine yazdığı zeylidir.
Hadikatü’l-vüzera Zeyli: Osmanzade Ahmet Taib Efendi’nin Hadikatü’l-vüzera adlı eserine yazdığı zeyldir.
Hamiletü’l-kübra Zeyli: Resmî Ahmet Efendi’nin darüssaade ağalarına dair yazdığı Hamiletü’l-kübra adlı eserine zeylidir.
Keşfü’z-zünun Zeyli: Mustafa Kâtib Çelebi’nin Keşfü’z-zünun’una yazdığı zeylidir.
Zahirü’l-hukkam: Rumeli kadılıklarında bulunduğu yirmi yıl içinde hazırladığı bu eseri, 1184/1770 yılında tamamlanmış olup şakk ilmine (mahkeme tutanaklarında geçen deyim ve tabirler) dair bilgileri ihtiva eder.
Zübdetü’l-vakı’at: Hüseyin Ramiz’in bir tarih kitabı olan bu eseri, 1182/1763 ile
1188/1774 yılları arasında geçen Sultan III. Mustafa devri olaylarını kapsar.
Âdab-ı Zurefâ (1784): Ramiz Tezkiresi olarak da bilinen Âdab-ı Zurefa, Mirzazade Mehmet Salim Efendi’nin Tezkiretü’ş-şuara’sına bir zeyildir. Hüseyin Ramiz, tezkiresinde 1720 ile 1784 tarihi arasındaki 64 sene içinde yetişmiş 375 şairin biyografisine yer vermiştir.
Eserde şairler hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Eserdeki bazı yazım hataları ve boş bırakılan yerler, müellifin eserine son biçimini veremediğini göstermektedir.
Tezkirenin dili oldukça ağırdır. Safayî ve Salim’in tezkireleriyle beraber 18. yüzyılın en önemli üçüncü tezkiresidir.

SİLAHDARZADE MEHMET EMİN - TEZKİRE-İ ŞUARA
Hayatı hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Tezkire-i Şuara (1790): Silahdarzade Tezkiresi bir tertip fikrine bağlı olmadan 1751-1790 yılları arasında yaşamış 60 şairin biyografisine yer verir. Antoloji niteliğindeki eser Beliğ Tezkiresi’nin zeyli niteliğindedir.

SAFVET - NUHBETÜ’L-ASAR Fİ FEVA’İDİ’L-EŞAR
Asıl adı Mustafa’dır. Kemiksizzade sanıyla tanınır. Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Kadılık yaptığı bilinmektedir.

Nuhbetü’l-asar fi Fevaidi’l-eşar  (1783): Safayi Tezkiresi’ni özetleyerek eserini kaleme almıştır. Sefayi tezkiresinden seçilmiş 326 şair biyografisine yer verir. Eserin sonunda yer alan Tezyilü’l-kitab başlıklı kısımda eseri kısa süre inceleyebildiğini ve bu nedenle ancak meşhur şairlere yer verebildiğini belirtir. Önemsiz bir eserdir.

ESRAR DEDE -TEZKİRE-İ ŞUARA-YI MEVLEVİYYE
1748-1797 yılları arasında yaşadı. Şeyh Galip’in yakın dostu olarak tanınır.
Esrar Dede Tezkiresi olarak da bilinen eseri, 1797 yılına dek yaşamış Mevlevi şairlerini ihtiva eder.
Eserin başında tezkireyi yazmasına sebep olanın Şeyh Galip olduğunu belirtir. Şeyh’in sevdiği/beğendiği şairler hakkında bilgi toplamış ve tezkiresini meydana getirmiştir. Eserdeki şairlerin seçimi Şeyh Galip’e aittir.
Eserde 212 şair hakkında bilgi mevcuttur. Tezkirede bütün Mevlevi şairlere yer vermemiştir. Sadece divan sahibi olanları ve üstat olanları esere dâhil etmiştir.
Eserde şairler hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Şairler hakkında övücü ifadeler dikkat çeker. Seçilen şiirlerin Şeyh Galip’in tercihi olması eserin değerini arttırır.
Eserin dili oldukça ağırdır.
Eser, belli bir zümreye özgü şairleri bir araya getiren ilk tezkiredir.

ÂKİF - MİR’AT-İ Şİ’R
Asıl adı Mehmet’tir. Enderunlu Âkif sanıyla tanındı. Uzun yıllar sarayda çalıştı.

Mir’at-ı Şi’r (1797): Bir önsöz, dört bölüm ve bir hatimeden oluşur. Eserin önsözünde şiire hevesi olduğunu ancak yeteneği olmadığını belirtir.
Eserin birinci bölümünde Hane-i Hassa’da altı; ikinci bölümde Hazine-i Hümayun’da sekiz; üçüncü bölümde Kiler-i Hassa’da yedi ve dördüncü bölümde Seferli Koğuşu’nda iki şair olmak üzere kendisi dahil 24 şair hakkında bilgi verir.
Hatime kısmında İcmâl-i Terceme-i Fakîr başlığı altında kendinden söz eder. Eserin sonunda Enderunlu Vasıf’ın eseri öven bir şiiri vardır.
Eserin dili oldukça özentilidir. İnşadaki ustalığını göstermek isteyen Âkif, içinden çıkılmaz cümleler ortaya koymuştur. Enderun’dan arkadaşlarını fazlaca överek objektiflikten uzaklaşmış ve eserin değerini düşürmüştür.

Ünite 6
19 Yüzyıl Şair Tezkireleri
Bu yüzyıldaki eserlerde biyografik bilgiler azdır. Antoloji tipi tekire örnekleri öne çıkar.

ŞEFKAT - TEZKİRE-İ ŞUARA
Asıl adı Şefkat Seyyid Abdulfettah’tır. Divan şairlerindendir. Şefkat-i Bağdadi olarak anılmasından dolayı Bağdat doğumlu olduğu tahmin edilmektedir. Kâtiplik yapmıştır.

Eserleri
Divançe; Şiirlerini topladığı eseridir.
Siyer-i Nebevi; Hz. Peygamberin, din büyüklerinin ve halifelerin hayatlarını anlattığı eseridir.
Hadikatü’l-vüzerâ: Ziyaeddin Yusuf Ziya Paşa’nın 1705’te ilk sadrazamlığından
Alemdar Mustafa Paşa’nın sadrazamlığına kadar gelen sadrazamları anlatır.
Tezkiretü’ş-şuara (1814): 1730’la 1814 yılları arasında yaşamış 125 şaire yer verdiği eseridir. Eser, Enderunlu İbrahim Nâşit’in Müntehabat-ı Eşâr adlı mecmuasının genişletilmiş şeklidir.
Uzun mukaddimesiyle dikkat çeker.
Tezkirenin dili oldukça ağırdır.

ESAT EFENDİ - BAĞÇE-İ SAFA-ENDUZ
1789’da İstanbul’da doğdu. Seyyid olduğunu söylemiştir. Sahaflar Şeyhizade sanıla tanınır. Müderrislik, naiplik, kâtiplik, vakanüvislik, kadılık, gazete yazarlığı, kazaskerlik, elçilik gibi çok çeşitli görevlerde bulundu.

Eserleri
Ahvâl-i Tunus: Tunus’un Osmanlılar tarafından fethinden Sultan Abdülmecit devrine kadar geçen süre içindeki olaylar› anlatan küçük bir eserdir.
Âyâtü’l-hayr: II. Mahmut’un 1837’de Tuna vilayetine yaptığı geziyi anlatan eserdir.
Delailü Nübüvveti Nebiyyina: Tevrat ve İncil’de Hz. Peygambere dair işaretler üzerinde durmaktadır.
Mehasin-i Mecidiyye: Dönemin padişahı Abdülmecit’e itaat ve dua, sahip olunması gereken güzel ahlak, sakınılması gereken kötü huylar ve insan haklarıyla ilgili bir risaledir.
Beyanüs-sıfatis-sübutiyetillahi Teala: Allah’ın sıfatlarının tarif ve izahıdır.
Mesh-i Ricl ve Mesh-i Huf: Abdest almaya dair bir risaledir.
Münşeat: Esat Efendi’nin kendisi ve ailesi hakkındaki bilgileri ihtiva etmektedir.
Nasrun Aziz: İman ve amel münasebetinin ele alındığı bir risaledir.
Pendname: Çocuklar için yazılmış manzum bir öğüt kitabıdır.
Sefername-i Hayr: II. Mahmut’un 1831’de Çanakkale Boğazı’na ve Edirne’ye yaptığı gezinin anlatıldığı bir eserdir.
Şahid-i Müverrihîn: Türkçe’de kullanılan bazı kelimelerin imlâsını, tarih düşürmenin kurallarını ve bu alanda eser veren bazı şairlerin kısa biyografilerini ihtiva eden bir eserdir.
Şiirleri: Esat Efendi’nin şiirleri dağınık olarak çeşitli mecmualarda bulunmaktadır.
Tarih: 1821-1826 yılları arasındaki olayları içeren bir tarihtir.
Teşrifat-ı Kadime: Osmanlı Devletinin resmî protokolünü anlatan bir eserdir.
Üss-i Zafer: Yeniçeri ocağının kaldırılmasını anlatan bir eserdir.

Tercümeleri
Esile ve Ecvibe: Medrese bitirme sınavı soruları hakkındadır.
İman-ı Ebeveyn: Saçaklızade Mehmet’in Hz. Peygamberin anne ve babasının imanları hakkındaki risalesinin tercümesidir.
Kevkebül-mesud fi-kevkebetil-cünud: II. Mahmut’un askeri alanda yaptığı yenilikleri anlatır.
Mahmudül-eser fitercemeti’l-mustazrafi’l-müsteser: Mustazaf Tercümesi olarak bilinir. Muhammed b. Ahmet el-İbşihi’nin el-Mustadraf’ının tercümesidir.
Ziba-yı Tevarih: Muslihiddin-i Lari’nin Miratü’l-edvar adlı tarihinin yaratılıştan itibaren bir kısmının tercümesidir.
Bağçe-i Safa-enduz: Esat Efendi Tezkiresi olarak da bilinir. Salim Tezkiresi’ne zeyl olarak yazılmıştır. 1722-1835 yılları arasında yaşamış 209 şair hakkında bilgi verir. Eserdeki bilgilerin bir kısmı eksik, bazıları ise yanlıştır.

ÂRİF HİKMET - TEZKİRETÜ’Ş-ŞUARA
1876’da İstanbul’da doğdu. Aile büyükleri arasında devlet hizmetinde bulunmuş kimseler çoktur. Müderris payesi aldıktan sonra çeşitli hizmetlerde bulundu. Şeyhülislamlığa kadar yükseldi.
Son devir Osmanlı âlimleri arasında önemli bir yere sahiptir. 12 bin ciltlik kıymetli bir kütüphanesi vardı.
Şiirlerinde Nefî, Nabî ve Nedim’in etkisi görülen Ârif Hikmet, eski şiirin bakıyyetü’s-selef denilen son temsilcilerindendir.

Eserleri
Divan
El-Ahkâmü’l-meriyye: Zamanın tapu düzenlemelerini içerir.
Hulâsatü’l-makalat: Babası İsmet Bey’in Osmanlı Devleti adına katıldığı antlaşmalar ve bu antlaşmaların maddelerini içerir.
Mecmuatü’t-teracim: Arapça biyografik bir eserdir. Ulema ve tarikat şeyhlerini anlatır.
Rumeli Teftiş Defteri ile Mecmua-ı Eşar ve bir de hatıra defteri vardır.
Tezkiretü’ş-şuara: 1592-1837 yılları arasında yetişen 203 şaire yer verir. Alfabetik düzenli eserde birçok şair hakkında teferruatlı bilgiler mevcuttur. Ali Emiri Efendi bazı şairler hakkında tezyil notuyla esere ilavelerde bulunmuştur.

FATİN - HATİMETÜ’L-EŞAR
1814’de Drama’da doğdu. Asıl adı Davut’tur. Kabiliyet ve zekasından mütevellit kendisine Fatin mahlası verildi.

Eserleri
Divan: Şairin ölümünden beş yıl sonra oğlu tarafından bastırılmıştır.
Hatimetü’l-eşar: Fatîn’in en önemli eseridir. 672 şairin hayatından söz eden tezkire, bu hâliyle Türk edebiyatının en hacimli şair tezkirelerindendir. Eser, Salim Tezkiresi’nin bıraktığı 1721’den 1853’e kadar Osmanlı ülkesinde yetişen şairler hakkında bilgi içerir.
Eserde hayattaki hâl tercümesi sahiplerinin hemen hepsinin, çoğunlukla ayı ve günüyle birlikte, doğum tarihleri belirtilmiş, doğum yerleri, baba adları, memuriyet ve vazifeleri kaydedilmiş, hayatlarındaki diğer değişiklikler tarihleriyle birlikte gösterilmiştir. Ayrıca hemen her şairin ölüm tarihine yer verilmiştir.
Fatin, tezkiresinin şair çerçevesini çok geniş tutmuş, tek manzumesini, hatta bir
beytini görebildiklerine dahi eserinde yer vermiştir.
Hatimetü’l-eşar, Salim Tezkiresi’ne zeyl olarak hazırlanmıştır. Fatin, Salim’den aldığı kimi şairlerin hayatında, bu tezkirenin yazılışından sonra meydana gelen değişmelere ayrıca değinmiştir.
Fatin Tezkiresi, Dârü’l-maarif, Mekteb-i Maarif-i Adliyye, Bayezit Rüşdiyesi gibi devrin yeni eğitim kurumlarından yetişmiş seçkinleri gösteren kayıtları ile yenileşme dönemi maarif tarihimize dair malzeme vermiştir.

TEVFİK - MECMUA-İ TERÂCİM
Seyyit ve Mevlevi’dir.
Tek eseri olan Mecmuatü’l-teracim’de 1595-1860 yılları arasında yaşamış 542 kişi hakkında bilgi verir.

MEHMET TEVFİK - KAFİLE-İ ŞUARA
1843’te İstanbul’da doğdu. Çaylak Tevfik ve Çopur Tevfik diye de anılır. Çaylak isminde mizahi bir gazete çıkarmıştır. Hüdavendigâr, Muhbir, Asır, Terakki ve Letaif-i Âsar isimli gazetelerde çalıştı.

Eserleri
Letaif-i İnşa, Nizamü’l-âlem li Cenabi Akhisarî, Kâfile-i şuara, İstanbul’da Bir Sene, Letaif-i Hikayat ve Garaib-i Rivayat, Âsar-ı Perişan, Nevadirü’z-zaraif, Letaif-i Nasreddin, Bu Âdem, Hazine-i Letaif, Tahrîc-i Harabat, Meşahir-i Osmaniyye Teracim-i Ahval-i Kapudan-ı Derya Meşhur Gazi Hayreddin Paşa Barbaros, Tarih veya Sene 1171 Cinayetleri, Yadigâr-ı Macaristan-Asr-ı Abdülhamit Han, Usul-i İnşa ve Kitabet ve Levamiü’n-nur adlarıyla yayınlanmış kitapları vardır. Pek çok Nasreddin hoca fıkrasını ortaya çıkartarak tanınmalarını sağlamıştır.
Kâfile-i Şuara; Kuruluşundan itibaren Osmanlı devletinde yaşamış şairleri bir araya getiren eserlerdendir. Tevfik Bey eski tezkireleri tarayarak tanınmış şairleri seçerek eserini meydana getirmiştir.
Eser tamamlanamamış, sadece D harfi ortalarına kadar olan kısmı basılmış, kalan müsveddeleri de kaybolmuştur.
Eser 1873 yılında Meşahir-i şuara-yı Osmaniyye’nin teracim-i ahvaliyle ba’zı asar-ı şi’riyyelerini cami’dir alt başlığıyla yayınlanmıştır.  
Mensur bir mukaddime ile başlayan eserde ilk olarak sultan şairlere yer verilmiştir. Daha sonra şehzade şairlere yer verilmiştir. Tezkirenin kalan kısmında da 260 şaire yer verilmiştir.
Eserde toplam 281 şair bulunmaktadır.


Ünite 7
20. Türk Edebiyatında Tezkire Geleneği
Bu yüzyılda tezkirecilik geleneği yerini modern biyografiye bırakmıştır.
Bu yüzyılda tezkire geleneğini devam ettiren eser, Ali Emiri’nin Esami-i Şuara-yı Amid adlı eseridir.
Modern biyografinin ilk ve güçlü örnekleri İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın Son Asır Türk Şairleri ile Nail Tuman’ın Tuhfe-i Nailî adlı eserleridir.

FAİK REŞAT - ESLAF
1851’de İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ahmet Reşat, mahlası Faik’tir. Çeşitli memuriyetlerde bulundu. Rikada üstat bir hattattır.

Eserleri
Teracim-i Ahval: Eslaf’ın devamıdır. Hacimce daha küçük olan eserde çağdaş isimlere de yer verilmiştir.
Teracim-i Ahval-i Meşahir: Eslaf’ı devam ettiren son kısımdır.
Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniyye: Edebiyat fakültesindeki ders notlarıdır.
Kemal ile Muhaberemiz: Namık Kemal’le ilgili anılarını anlatır.
Tarih-i Matbuat-ı Osmaniyye: Basın hayatımızın 1870’li yıllardan sonraki renkli kişiliklerini anlatır.
Ameli ve Nazari Talim-i Kitabet yahut Mükemmel İnşa: Gramer kitabıdır.
Fenn-i İnşa: Mektup örnekleri ve doğru ifade hakkındadır.
İlave-i Numune-i Kitabet: Yazı yazma hakkındadır.
Numune-i Kitabet ve Fenn-i İnşa: Yazı yazma hakkındadır.
Numune-i Şiir ve İnşa: Şiir ve yazı hakkındadır.
Talim-i Kitabet Rehber-i Esma-yı Türkiyye ve Talim-i Kitabet, İmla ve Galatat.
Camiü’l-İber: Vecize kitabıdır.
Kıraat: Okullar için hazırlanmış bir eserdir.
Muharrerat-ı Nadire yahut Hazine-i Müntehabat: Batı edebiyatından metin örnekleri içerir.
Tarz-ı Nevin-i Kıraat: Tarihi kişilikler hakkında bilgiler içerir.
Yeni Letaif-i İnşa: Mustafa Refik’in Çaylak Tevfik tarafından yapılmış zeyliyle birlikte beş kitaptan meydana gelen Letif-i İnşa adlı eserinin devamıdır.
Gencine-i Letaif: Fıkra denemeleridir.
Külliyat-ı Letaif: Derlediği fıkraları konularına göre ve söz konusu kişilerin sosyal konumlarına göre 27 gurupta tasniflediği bir eserdir.
Mecmua-i Letaif Zeyl-i Gencine-i Letaif: Önceki eserin devamı mahiyetinde yeni bir derlemedir.
Güldeste Mecmua-i Âsar-ı Reşat: Eski tarz şiirlerini içerir.
Hikâye-i Aristonous: Telemaqua’ın özetidir.
Ümit yahut Bir Katilin Akıbeti: Malta adasında duyduğu bir aşk hikâyesinin gerçekçi bir dille anlatımıdır.
Netice-i Sefalet ve Sergüzeşt-i Hulusi
Muhtasar Osmanlı Tarihi ve Resimli Lügat
Mükemmel Osmanlı Lügati
Eslaf: Osmanlı şair ve âlimlerinin hâl tercümelerini ihtiva eder. Eserin tasnifi sistematik değildir.

MEHMET SİRACEDDİN - MECMA-I ŞUARA VE TEZKİRE-İ ÜDEBA

Mecma-ı Şuara ve Tezkire-i Üdeba tek eseridir. Almancasını ilerletmek için Hammer’in Cami-i Mehasin fi Teracim-i Şuara-yı Devlet-i Al-i Osman adlı eserini incelemiş ve tercüme etmiştir.
Eserde 2200 Osmanlı şairi hakkında bilgi mevcuttur.
Eserin dördüncü cildi 517 şair ihtiva ettiği halde 300’den fazla şairin hâl tercümeleri ve vefat tarihleri eksiktir. Bu hatalar Hammer’den kaynaklıdır. Mehmet Siraceddin, eserin bu cildinin eksiklerini tamamlamak ve yanlışlarını düzeltmek suretiyle tercüme etmiştir.
Tercümeye esas alınan Hammer’in. 4. cildindeki şair sayısı 517 iken 160 sayfalık bu eserdeki şair sayısı 75’tir.

ALİ EMİRÎ - ESAMÎ-İ ŞUARA-YI AMİD
Diyarbakır’da doğdu. Telgrafçılık yaptı. Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonu’nun başındayken kendi adına izafe edilen Ali Emiri Tasnifi’ni meydana getirdi. Vakıflar nezaretinde uzun vicdannameler yazdı. 1924’te vefat etti.

Eserleri
Cevahirü’l-Müluk: Osmanlı padişahlarına övgüler ile padişah ve şehzadelerin şiirlerinden örnekler ihtiva eder.
Divan
Durub-ı Emsal: Atasözleri kitabıdır.
Ezhar-ı Hakikat: Nasihat kitabıdır.
Levamihü’l-Hamidiyye: II. Abdülhamid’e övgüler ihtiva eder.
Musahabe-i Edebiyye: Yahya Divanı’nın yayınını eleştirdiği yazılarıdır.
Osmanlı Vilayet-i Şarkiyesi: Doğu illerini tanıtan bir eserdir.
Tezkire-i Şuara-yı Amid: Miratü’l-fevaid adlı tezkiresinin sadece şairleri kapsayan özetidir.
Vesaikü’l-asar: Osmanlı şairlerinin hazirelerinden birer ikişer beyit topladığı ve nazire olmayan eserlerden örneklerle genişlettiği eseridir.
Yemen Hatıratı
İşkodra Vilayeti Osmanlı Şairleri
Esami-i Şuara-yı Amid: Diyarbakır’da yetişen şairlerin biyografisini ihtiva eden eserin 73 şairi kapsayan ilk cildi yayınlanmıştır.

İBNÜLEMİN MAHMUT KEMAL İNAL- SON ASIR TÜRK ŞAİRLERİ
1870’de doğdu. Hattatlık icazeti aldı. Hukuk tahsil etti. Dünya Savaşı’nda evi talan edildi. Evkâf-ı İslamiye Müzesi’ni kurdu. Arkadaşlarıyla birlikte Resmi Gazete’yi çıkardı.

Eserleri
Kemalü’l-hikme: Hersekli Ârif Hikmet’in hayatını anlatır.
Kemalü’l-ismet: Sultan II. Abdülhamit’in kitapçılarından İsmet Efendi’nin hayatını anlatır.
Kemalü’l-meşahir: Çeşitli mesleklerden insanları anlatır.
Tarihçe-i Evkaf ve Teracim-i Ahval-i Nüzzar: Evkaf nezareti ve nazırları hakkında bir çalışmadır.
Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar (Kemalüs-südur): Hadîikatü’l-vüzerâ’nın zeyli olan Verdü’l-hadayık’ın zeylidir.
Son Hattatlar (Kemalü’l-hattatin) Süleyman Saadettin Efendi’nin hattatları anlattığı Tuhfe-i Hattatin adlı eserine ektir.
Hoş Seda: 1785’ten bu yana yetişmiş musiki üstatlarını anlatır.
Hikâye / Sabih: Cezmi adlı romanın taklididir.
Bir Yetimin Sergüzeşti: Mütelaa gazetesinde tefrika edilmiştir.
Divan-ı Yahya: Şeyhülislam Yahya’nın hayatı ve şiirlerini anlatır.
Divan-ı Hikmet: Hersekli Ârif Hikmet’in hayatı ve şiirleri hakkındadır.
Divan-ı Galib: Leskofçalı Galib’in hayatı ve şiirleri hakkındadır.
Menakıb-ı Hünerveran: Gelibolulu Mustafa Ali’nin hayatını anlatır.
Tuhfe-i Hattatin: Müstekimzade Efendi hakkındadır.
Hulasa-i Ziraat,
Ahlak,
Ravzatü’l-kemal,
Menafius-savm,
Kamil Paşa’nın Sadareti ve Konak Meselesi.
Feyz-i Cevat: Siyasi ve hukuki konular içerir.
Vefayat-ı Rical: Son asrın bazı önemli kişilerinin hayatları hakkındadır.
Kemalü’l-kamil: Yusuf Kamil Paşa’yı anlatır.
Gelenbevi: Gelenbevi İsmail Efendi’yi anlatır.

Kemalü’l-kiyase fi Keşfis-siyase: Siyasi ve hukuki konular içerir.
İzzü’l Kemal: İzzet Bey’in hayatını anlatır.
Nuru’l Kemal: Nuri Bey’in hayatını anlatır.
Kemalü’s-safvet: Şair Safvet Efendi’nin hayatını anlatır.
Kemalü’l makal: Makalelerini içerir.
Kemalü’l-letaif: Fıkralarını içerir.
Lemaatü’l-kemal: Tasavvufi bir eserdir.
Nadi-i Şuara: Manzum bir eserdir.
Lübbü’l-Lüga,
Lagvü’l-Lüga,
Mevzun Sözler
Son Asrın Türk Şairleri: Asıl adı Kemalü’ş-şuara olan eser, Osmanlı şair tezkirelerinin son örneğidir.
Eserin girişinde tezkire geleneğimiz hakkında bilgiler mevcuttur.
Fatin Tezkiresi zeyli olan eserde 574 kişi yer almaktadır.
Kaynaklara başvurduğu, belgeleri işaret ettiği eserinde çok gayret gösterse de tam anlamıyla objektif olamamıştır. Bazı şairlere genişçe yer verirken bazılarını üstünkörü geçiştirmiştir.

NAİL TUMAN - TUHFE-İ NAİLÎ
1875’te doğdu. Hariciyede çeşitli kademelerde çalıştı. 1935’te kurulan İstanbul Kütüphaneleri Tasnif Komisyonu’nda çalıştığı dönemde eserleri için çalışmalar yaptı.

Eserleri
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Hamseler Katalogu: İstanbul kütüphanelerindeki hamselerin yazmalarını tanıttığı eseridir.
Türk Musikişinasları Tarihi
Lügat-ı Tarihiye: Kültür tarihi sözlüğü mahiyetindedir.
Tuhfe-i Naili: Şuara tezkireleri başta olmak üzere 75 kaynak eserdeki bilgileri tarayarak, şairlerin biyografilerini alfabetik sıra ile özetlemiştir. Her biyografiden sonra ilgili eserleri cilt ve sayfa numarası vererek belirtmiştir.
Türk edebiyatı tarihiyle ilgilenenlerin vazgeçemeyeceği bir başvuru kaynağıdır.

Kitap Bitti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder