5 Mayıs 2015 Salı

Tevfik Fikret – Krizantem

Tevfik Fikret – Krizantem
Şafak âlûde bir hadîka gibi
Nazregâhımda ibtisam eyler
Sarı, fesrengi, penbe, sencâbi,
Bir kucak bir yığın şükûfe-i ter.

Krizantem bu hande-i sâfa
Münkalib girye-i yetîm-i hazân…
Nâf-ı zerrîni serper etrafa
Acı bir nefha, bir şemîm-i hazân.

Krizantem, bu namı pek severim,
Önce duydum onun lîsanından,
Bana mûnis bu gün o hatıradır.

Hep onun yadigârıdır kederim,
Açılır sonbahar olunca ıyan,
Krizantem içimde bir yaradır.

Sözlük:
Şafak âlûde: Şafağın kızıllığı
Hadika: Ağaçlı bahçe
Nazregâh: Bakış yeri, bakılan yer, göz önü
İbtisâm: Tebessüm etme, hafif gülümseme, gülme
Sincâbî: Sincap renginde olan
Şüküfe-i ter: Taze çiçek
Hande-i sâfa: Gülüp eğlenen, gülerek eğlenen
Münkalib: Değişen, dönüşen
Girye: Ağlamak
Nâf: Göbek
Nefha: Ağıt
Şemim: Korku
Mûnis: Yakın

Şiirin vezni
Şa fak â lû de bir ha dî ka gibi
+   +   -    -  +    -   +    -   +   +  -
fe i lâ tün me fâ i lün / fe i lün
Naz re gâ hım da ib ti sam ey ler
   -   +   -    -      +   -   +  -     -   -  
fâ  i    lâ   tün me fâ i lün  fa lün 

Şiirin konusu krizantemdir. Şiirin değeri her edebi metinde olduğu gibi konusunda değil o konunun nasıl işlendiğinde, ele alındığındadır.
Krizantem bir sonbahar çiçeğidir. Sonbaharı temsil, sembolize eder.
Şiir, rengârenk çiçeklerden söz ederek başlıyor. Çiçeklerin renklerini tek tek belirtiyor.

İlk kıta sürekli sıfat terkibi kullanılıyor. Böylece sıfatlar mücerret halde değil hususi bir özellik atfedilerek kullanılıyor. Bir isim sıfatlarla birlikte kullanıldığında müşahhas hale gelir. Sıfat terkibi kullanılarak anlatılmak istenen sahne ya bir tablo gibi karşımızda belirir ya da bizde bir duygu uyandırır.

Türkçede failin başta bulunması gerekir. Eski şiirimizde bir mısra bir cümledir.
Burada takdim tehir yapılıyor; fail sonda kalıyor ve dört mısra bir cümle oluyor.

Eski şiirimizde başlık yoktur. Şiirde başlık, Tanzimat’tan sonra kullanılmaya başlandı.


Sonbahar hazan mevsimidir. Sonbaharda veda ve hüzün vardır. Hüzün, Servet-i Fünûncuların ana temlerinden biridir. Bu tema Krizantem şiirinde de görülür. Servet-i Fünûncuların hüznüne sebep özellikle II. Abdülhamid’in baskı ve sansürüdür diyebiliriz. Dönemin edebiyatçıları baskılardan korkup kendi içlerine kapanmışlar, kendilerine has iç dünyalarıyla okurlarının karşısında çıkmışlardır. Krizantem şiirinde de şairin kendi duyguları, sonbaharın karakteristiği içerisinde okura aktarılıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder