29 Ekim 2013 Salı

11 - 13. Yüzyıllar Türk Dili

XIXIII. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ

Ünite 1
Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Eserler

Bu yazı dilinin merkezi Kaşgar’dı. Orhon ve Uygur Türkçesinin devamı olan bu dönem Türkçesi için Hakaniye Türkçesi terimi de kullanılmaktadır.
Karahanlıların hangi Türk boyundan çıktığı konusundaki teoriler:
1. Uygur teorisi,
2. Türkmen teorisi,
3. Yağma teorisi,
4. Karluk teorisi,
5. Karluk-Yağma teorisi,
6. Çigil teorisi,
7. T’u-chüe teorisi

Karluk teorisine göre Karahanlılar sülâlesi, T’u-chüe A-shi-na hanedanının bir kolu olan Karluk hanedanına dayanmaktadır. Karluk Türkleri 747-840 yıllarında Uygur birliğine bağlıydılar. 840 yılında Uygur-Karluk birliğinin çökmesinden sonra kurulan Karahanlı devletinin kurucusu Bilge Kül Kadır Han’dır. Oğlu Oğulçak, devletin merkezini Kaşgar’a taşıdı. Oğulçak’ın yeğeni Satuk, ülkenin batısını İslamlaştırdı. Satuk’un oğlu Baytaş, bütün ülkeyi İslamlaştırdı.
1047 yılında devlet, hanedan üyeleri arasında paylaştırıldı.

Karahanlı Türkçesi ile başlayan dönem ilk yapılan çalışmalarda Orta Türkçenin başlangıcı kabul edilmiştir.
Marcel Erdal, András Róna Tas ve Lars Johanson’ın çalışmalarında Karahanlı Türkçesi Eski Türkçe’de konumlanmaktadır.

KARAHANLI TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ ESERLER

Kutadgu Bilig
Yusuf Has Hâcib tarafından yazılmıştır. 1019/1020 yıllarında doğduğunu tahmin etmekteyiz. Yusuf Has Hacib’in Hakan Buğra Han’ın tahtta olduğu 1103 yılında öldüğü tahmin edilir.
Ana dilinden başka Arapça, Farsça ve İran dillerinden Soğdçaya hâkimdi.

Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig’i Karahanlı sülalesinden Buğra Karahan Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Karahan adına hicri 462 (1069-1070) yılında, on sekiz ay içinde yazmıştır.
Kitabın konusu, devlet idaresinin yollarını ve gidişini göstermektedir.

Yusuf Has Hâcib eserinde dört soyut kavramı kişileştirmiştir:
Kün Togdı (hükümdar) “gün doğdu,doğan güneş”, adaleti temsil eder.
Ay Toldı (vezir) “ay doldu, dolunay”, baht, talih ve ikbali temsil eder.
Ögdülmiş (vezirin oğlu) “övülmüş”, akıl ve anlayışı temsil eder.
Odgurmış (vezirin kardeşi) “uyanık”, dünya işlerinin sonunu temsil eder.
Eserdeki diğer karakterler:
Küsemiş (Ay Toldı başkente geldiğinde ona yardım eden kişi), Ersig (hükümdarın mabeyncisi) ve Kumaru (Odgurmış’un müridi)’dir.
Eserin ilk yarısı bu karakterlerin ilk üçü arasındaki ilişkileri anlatır. Eserin ikinci yarısı ise, daha çok muhalif karakter olan Odgurmış üzerinde yoğunlaşır ve sufilik ya da İslâm mistisizmine ilişkin dinî temaları içerir.

Aruzun mütekarib (fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl) vezniyle yazılan bu didaktik eser, 6645 beyittten oluşmaktadır.

Kutadgu Bilig’in üç yazma nüshası vardır: Viyana (Herat) nüshası, Mısır nüshası ve Fergana nüshası. 1439’da Uygur harfleriyle kopyalanmış olan Herat nüshası bulunan ilk nüshadır.

Kutadgu Bilig Üzerine Yapılan Çalışmalar
Viyana (Herat) nüshasını, 1796 sıralarında Joseph von Hammer-Purgstall bir sahaftan satın alarak Viyana Sarayı Kitaplığına vermiştir. Jaubert de 1825’te yazdığı bir makaleyle Kutadgu Bilig’i bilim dünyasına tanıtmıştır: “Notice d’un manuscrit turc en caractères ouigours envoyé par M. de Hammer à Abel Rémusat”, Journal Asiatique, c. VI, s. 39-52; 78-95, Paris 1825. Bu yayın Kutadgu Bilig üzerine yapılan ilk yayındır.
Eser üzerindeki ikinci çalışma Hermann Vámbéry’ye attir. Bu yazmanın 915 beyitini matbaada döktürdüğü Uygur harfleriyle ve Almanca çeviriyle yayımlamıştır.
Aynı yazma üzerine daha sonra Wilhelm Radloff’un çalışmaları başladı. Radloff ilk çalışmasında bu nüshanın tıpkıbasımını yayımlar.
Eserin ikinci nüshası Kahire’deki Hidiv Kütüphanesi müdürü Alman Dr. Moritz tarafından bulunmuştur. Kutadgu Bilig üzerine çalışmaları devam eden Radloff, çalışmasının ikinci kısmına bu nüshayı da katıp karşılaştırmalı metni Rus çeviriyazı harfleri ve Almanca çeviriyle yayımlar.
1914 yılında Fergana’da Zeki Velidi Togan tarafından bulun üçüncü nüsha 1914 yılında bilim dünyasına tanıtılmıştır.
Bu yayınların arkasından Türk Dil Kurumu üç nüshanın tıpkıbasımını yayımlamıştır.
Reşit Rahmeti Arat, 1947 yılında Kutadgu Bilig’in üç nüshasını (A, B, C) karşılaştırarak eserin metnini yayımlar. Bu çalışmanın indeksi Kemal Eraslan, Osman F. Sertkaya ve Nuri Yüce tarafından yayımlanmıştır.
Dizin üzerine önemli bir yayın Semih Tezcan tarafından yapılmıştır.
1959 yılında Mecdut Mansuroğlu tarafından ilk küçük Karahanlı Türkçesi grameri yayımlanmıştır.
Kutadgu Bilig’in sadece dilbilgisi açısından incelenmesine dayanan ilk çalışma Ahmet Bican Ercilasun tarafından yapılmıştır.
Eserin dil ve anlatım özellikleri hakkında Zühal Ölmez ve İbrahim Taş eserdeki deyimler hakkında Zafer Önler çalışmalar yapmıştır.
Karahanlı Türkçesi’nin ilk ayrıntılı grameri Necmettin Hacıeminoğlu tarafından hazırlanmıştır.

Dîvânu Lugati’t-Türk
Eldeki bilgilere göre Kaşgarlı Mahmud eserini 1072 yılında yazmaya başlamış 1077’de bitirmiştir. İçerik olarak bize o dönemdeki Türk boyları, bu boyların kullandıkları Türkçe arasındaki farklılıkları ve en önemlisi de sözcükleri hakkında bilgi veren geniş bir sözlüktür.
DLT’te yer alan manzum parçalar (dize sayısı 764’tür) ve atasözleri (289 tane) eserin edebi değerini arttırmaktadır. Şiirlerde kullanılan nazım birimi beyit ve dörtlüktür.
Tek yazma nüshası Diyarbakırlı Ali Emirî Efendi tarafından İstanbul’da 1917 yılında bir sahafta bulunmuştur.

Dîvânu Lugati’t-Türk Üzerine Yapılan Çalışmalar
Eser hakkında ilk yayın Kilisli Rıfat Bilge tarafından yapılmıştır.
Eserin sözvarlığı ise ilk defa Carl Brockelmann tarafından incelenmiştir.
TDK 1941 yılında eserin tıpkıbasımını yayımlamıştır.
Besim Atalay 1939-1943 yılları arasında eseri günümüz Türkçesine tercüme etmiştir. Bu tarihten sonra eser hakkındaki araştırmalar artmıştır.
Salih Mutallibov eseri Özbekçeye tercüme etmiştir.
Eser, James Kelly ve Robert Dankoff tarafından İngilizce olarak yayımlanmıştır.

Atebetü’l-Hakayık
12. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen Atebetü’l-hakâyık (Hakikatlerin Eşiği) manzum öğüt kitabıdır. Türk ve Acem meliki Muhammed Dâd İspehsâlâr Bey’e sunulmuştur.
On üç bölümden oluşan eserde kırk beyit ile yüz bir tane dörtlük bulunmaktadır, eserin tamamı 484 mısradır; eser, Kutadgu Bilig gibi aruzun mütekarip (fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün
fe‘ûl) vezniyle yazılmıştır.
Vezin ve uyak bakımından kusurlu olan eserde çok sayıda imale ve zihaf bulunmaktadır.
Atebetü’l-hakâyık’ın dört nüshası bilinmektedir. En iyi ve en eski tarihli olanı ise Semerkand nüshasıdır. Zeynelabidin tarafından kopyalanmış olan bu nüsha Uygur harflidir.
Eser hakkında ayrıntılı tek çalışma Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır (1951).

Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Kur’ân Tercümeleri
Karahanlı Türkçesiyle yapılan ilk Kur’ân tercümeleri, satır-altı tercüme niteliğindedir.
Karahanlılar dönemine ait olduğu tahmin edilen çeviriler şunlardır:
1. Türk İslâm Eserleri Müzesi (TİEM) No. 73’te kayıtlı olan nüsha: Bu nüsha Muhammed bin el-Hâc Devletşah eş-Şîrazî tarafından 734/1333-34 yılında kopyalanmıştır. Türkçe bölümler kırmızı mürekkeple ve nesih yazı stiliyle yazılmıştır. 902 (451 varak) sayfadan oluşan bu tercümenin Kur’ân tercümeleri içinde en eskisi olduğu kabul edilmektedir.
2. Anonim Tefsir: Bu eser Orta Asya Tefsiri, Anonim Tefsir ve Müellifi Meçhul Kur’ân
Tefsiri adlarıyla da bilinmektedir. Bu tercümenin diğerlerinden farkı satır-arası tercümenin yanı sıra surelerle ilgili tefsir ve hikâyelere de yer vermesidir. 1914 yılında Zeki Velidi Togan tarafından Fergana’da bulunmuştur.
3. Manchester-John Rylands Nüshası: Türkçe ve Farsça çeviriyi içermektedir.
4. Taşkent, Özbek Bilimler Akademisi, No. 2854’te kayıtlı olan bu nüsha da satır-arası Türkçe ve Farsça çeviri yer alır, yorumlar içermez.

Kuran Tercümeleri Üzerine Yapılan Çalışmalar
TİEM 73’te kayıtlı nüshanın ilk yarısı Abdullah Kök tarafından doktora tezi olarak yapılmıştır.
İkinci yarısı ise, Suat Ünlü tarafından doktora tezi olarak çalışılmıştır.
Anonim Tefsir’in sözvarlığı A. K. Borovkov tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma, Halil İbrahim Usta ve Ebülfez Amanoğlu tarafından Tükçeye çevrilmiştir
John Rylands Kitaplığındaki nüshanın sözlüğü Eckmann tarafından hazırlanmış, L. Ligeti’nin önsözüyle yayımlanmıştır.
Taşkent’teki tercüme üzerine Semenov’un yayımlanmış çalışması vardır.


Ünite 2
Karahanlı Türkçesi Grameri

1. Ad kök ve gövdelerinden sonra sözcüğe eklenen eklerden önce +; eylem kök ve gövdelerinden sonra sözcüğe eklenen eklerden önce – işareti kullanılmıştır.
2. ~ değişken (ikili) biçimi gösterir.
3. * (astariks) işareti, tahmini biçimi gösterir.

SESBİLGİSİ
Ünlüler
Karahanlı Türkçesinde kapalı /ė/ sesiyle birlikte dokuz ünlü vardır: a, ı, o, u, e, ė, i, ö, ü.

Ünlü Uyumu
Önlük-Artlık Uyumu
Önlük-artlık uyumu daima korunmuştur.

Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu
Düzlük-yuvarlaklık uyumu hem kimi sözcüklerde hem de kimi eklerde uyumsuzluk göstermektedir.
Uyuma Girmeyen Sözcükler:
Adruk / ‘farklı, fark’
anuk / ‘hazır’
aġu / ‘zehir’
artuk / ‘fazla, çok’
artut / ‘hediye’
azuk / ‘azık’
belgü / ‘nişan, alamet, iz’
bulıt / bulut
edgü / ‘iyi’
kamuġ / ‘bütün, hepsi, her’

Uyuma Girmeyen Ekler:
1. +AĠU topluluk sayı adı yapan ekler: biregü
2. -ĠU gelecek zaman/gereklilik eki: açġu
3. -Ur fiilden fiil yapma eki: açur- / ‘acıktırmak’
4. -sU, -sUn, -sUnI 3. tekil kişi emir kipi: alsu
5. -U ulaç eki: al-u bėr-
6. -GUçI eki: alġuçı
7. -ĠUz- eylemden eylem yapan ek: tirgüz-
8. -ĠUr- eylemden eylem yapan ek: arġur- / ‘yormak’
9. -DUk sıfat-fiil eki: bardukuŋ
10. -DUr- eylemden eylem yapan ek: bildür-
11. -DÜz- eylemden eylem yapan ek: bildüz- / ‘bildirmek’

Dudak uyumu bakımından eklendikleri sözcüklerin ünlüsü ile uyuma girmeyip düz
ünlülü olan ekler:

1. -mIş belirsiz geçmiş zaman: bolmış
2. +nI belirtme durumu eki: boynını
3. +DIn ayrılma durumu eki: busuġdın ‘pusudan’
4. +DI belirli geçmiş zaman 3. tekil kişi: boldı
5. +(s)I 3. tekil kişi iyelik eki: aşnusı ‘öncesi’
6. -gıl/-gil 2. tekil kişi emir eki: arturġıl
7. -ġlı sıfat-fiil eki: boluġlı
8. -ġInçA ulaç eki: bolġınça

Ünlü Değişmeleri
Yuvarlaklaşma
Çift dudak ünsüzlerinin (b, p, m, v) etkisiyle meydana gelen ünlü yuvarlaklaşmaları, Karahanlı Türkçesinde de yaygın olmamakla beraber kimi örneklerde görülmektedir, ancak bu sözcükler hem düz hem de yuvarlak ünlüyle yazılmışlardır:
avuçġa ‘ihtiyar’ / ~ avıçġa
evrül- ~ evril- ‘dönmek, devretmek’
sevül- ‘sevilmek’ / ~ sevil-
yapul- ‘örtünmek, kapanmak, gizlenmek’ / ~ yapıl-
mün- ‘binmek’ / ~ min-

Benzeşme
Metinlerden tespit edilmiş örnekler şunlardır:
Bulıt / ~ bulut
körkit- ‘göstermek’ / ~ körküt-
ögdi ‘övgü’ / ~ ögdü
soġık / ~ soğuk
unıt- / ~ unut-

Büzüşme
Ulaç eki almış asıl eylemin üzerine iktidarlık çatısını kuran u- yardımcı eyleminin gelmesiyle iki eylem birleşerek olumluda -u-, olumsuzda ise, -uma-/-üme- biçimini oluşturur:
kaçumaz ‘kaçamaz’ < kaç-u u-maz
yiyümedi ‘yiyemedi’ < yiy-ü u-madı
kirümez ‘giremez’ < kir-ü u-maz
ayuġay ‘söyleyebileceğim’ < ay-u u-ġay
tapnuġay men ‘hizmet edebileceğim’ < tapın-u u-ġay
ikegü < iki+egü ‘ikisi beraber, ikisi bir arada’

Ünsüz Değişmeleri
-b-, -b > -v-, -v değişimi
ebir- ‘çevirmek, dolanmak’ > evir- > evür-
sebin- > sevin- > sevin-
abla- > avla- > avla-
eb > ev > ev / er
sab >  sav > sav
sub > suv > suv

ç- ~ ş- değişimi
çöpik ~ şöpik ‘meyve yenildikten sonra atılan şey, çör çöp’
çaġıla- ~ şaġıla- ‘çağlamak’
yapşur- > yapçur- ‘yapıştırmak’ ~ yapşur-
kikşür- > kikçür- ‘iki kişiyi birbirine kışkırtmak’
tapşur- > tapçur- ‘ulaştırmak, teslim etmek’

-z ~ -s değişimi
Kögüz ~ kögüs
Yalŋuz ~ yalŋus

Olumsuz Geniş Zaman çekiminde yaygın olarak görülen bu değişimin örnekleri şunlardır:
bilmes sizler / bolmas / bolmas men
kılmas sizler / konmas / körmes
ötnümes men
tegmes / tegilmes / yatmas

-d- / -d ~ -ḍ- / -d değişimi
Karahanlı Türkçesi’nde /d/ sesi, dal (d) ya da zel (ḍ) ile yazılır. Hatta /d/’den /y/’ye geçişin de kimi örnekleri görülür.
DLT’de /d/ ile /ḍ/ arasında bir tereddüt vardır.
bod ‘boy, kamet’ / ~ boḍ
bodun ‘halk, kavim, ulus’ / ~ boḍun
ḳuduġ ‘kuyu’ / ~ ḳuḍuġ
ḳudruḳ ‘kuyruk’ / ~ ḳuḍruḳ
ked ‘pek, iyice, çok’ / ~ keḍ
aḍak ‘ayak’
aḍır- ‘ayırmak’
aḍġır ‘aygır’
ıḍ- ‘salmak, göndermek’
keḍim ‘giyim, elbise’
koḍ- ‘koymak, bırakmak’
kaḍın ‘kayın, dünür, hısım’
kaḍıŋ ‘kayın ağacı’
yaḍ- ‘yaymak, dağıtmak, bol bol vermek’

/ḳ/ ~ /ḫ/ değişimi
oḳşa- sözcüğü, Kutadgu Bilig’in nüshalarında oḫşa biçimindedir
aḳsaḳ / aḫsaḳ
yaḳşı sözcüğünde /ḫ/ ile nöbetleşme görülür
ḳayu ‘hangi, hani’ / ~ ḫayu
ḳayda ‘nerede’ / ~ ḫanda

/ŋ/ ~ /m/ değişimi
aḫsuŋ ‘sarhoşken kavga eden ~ aḫsum
iŋir ‘alaca karanlık’ ~ imir

/ŋ/ ~ /n/ değişimi
erŋek ‘parmak’ / ~ ernek
sıŋuk ‘kırık, kırılmış’ / ~ sınuk
meŋgü / ~ mengü

b- > m- değişimi
beŋgü ‘ebedi, sonsuz’ > meŋgü
buŋ ‘ihtiyaç, yokluk, dert, sıkıntı’ > muŋ
buyan ‘sevap’ > muyan
beŋiz ‘beniz’ > meŋiz

Yer Değiştirme (Metatez)
buġday ‘buğday’ / ~ budġay
çamġur ‘şalgam’ / ~ çaġmur
ögren- ‘öğrenmek’ / ~ örgen-
yaġmur ‘yağmur’ / ~ yamġur
ḳonşı ‘komşu’ / ~ ḳoşnı

Ünsüz Düşmesi
r > Ø
berk ‘sıkı, sağlam’ / ~ bek
birle ‘ile’ / ~ bile
kurtul- ‘kurtulmak’ / ~ ḳutul-

Biçimbilgisi

SÖZCÜK YAPIMI
Addan Ad Türeten Ekler
+aġu/+egü: Daha çok vücud adlarına eklenerek eklendiği adla ilgli karakteristik özellik
ifade eden adlar yapar:
içegü “kaburga kemiklerinin iç tarafındaki kısım”
karnaġu “koca karınlı adam”
boynaġu “zorba, cebredici, isyankâr”
+(a)ġu(n)/+(e)gü(n): Topluluk sayı adları yapar:
kaḍnaġun “kayınbabalar”
aḍınaġu “başkaları”
biregü “biri, birisi”
+ç, +aç/+eç: Küçültme ve sevgi bildiren adlar yapar:
anaç “anne gibi davranan küçük kız”
ataç “olgun kişi gibi davranan çocuk”
begeç “beyceğiz”
ekeç “abla gibi davranan küçük kız”
+ça/+çe: Küçültme ve kuvvetlendirme bildi ren adlar yapan bu ek eşitlik durumu ekinin kalıplaşmasıyla yapım eki işlevini kazanmıştır:
barça “hepsi”
neçe “kaç, ne kadar”
+çı/+çi: Meslek adları yapar:
aġıçı “ipek kumaşları muhafaza eden kişi, hazinedar”
ajunçı “hükümdar, idareci”
alçı “hilekar, aldatıc”
bedizçi “nakkaş, ressam”
etükçi “çizmeci”
+çIl: Sıfat türünde sözcükler türetir:
yaġmurçıl “yağmuru çok olan yer”
igçil “hastalıklı, hasta”
+daş/+deş: Ortaklık ve eşitlik ifade eden adlar yapar:
ḳadaş “kardeş”
ḳoldaş “hizmetkâr”
yerdeş “hemşehri
+DAm: Az sayıda sözcük türeten bu ek, belirteç ya da soyut ad türünde sözcükler türetir:
birtem “bütünüyle, tamamen; uzun süre”
oḳtam “ok atımı, okluk”
+dak: Fazla örneği olmayan bu ekle türetilmiş sözcükler eşya adı ya da sıfat türündedirler:
baġırdak “korse”
ḳovdaḳ “cılız”
+e: Aşağıdaki sözcük, yaklaşma-bulunma durumu eki olan +e’nin kalıplaşmasıyla türemiştir:
keçe “gece”
+er: Günümüz Türkçesinde de aynı anlamda kullanılan bu ek, Eski Türkçeden beri üleştirme sayı adları yapar:
miŋer “biner”
+ġaç: Küçültme adları yapar:
kuşġaç “serçe”
yıġaç “ağaç”
+gey: Niteleme sıfatları türetir:
küçgey “zalim, zorba”
özgey “sadık, vefalı”
+ġıl/+gil: Bu ek, renk adları ve geometrik şekillerle ilgili adlar türetir:
başgıl (at) “başı beyaz, dört ayaklı hayvan”
ḳırġıl “kırçıllı”
+k, +ak/+ek: Küçültme ismi yapar:
başaḳ “okun temreni”
butıḳ “budak, dal”
ḳaraḳ “göz bebeği”
saġraḳ “küçük kap, kâse, büyük kadeh”
+kıya/ +kiye, + kına: Küçültme adları türetir:
ḳızḳıya “kızcağız”
közkiye “gözceğiz”
azḳına “azıcık, pek az”
+l: Renk ve benzerlik ifade eden adlar türetir:
başıl “beyaz tepeli”
+la/+le: Belirteç türünde adlar türetir:
arala “arasında”
+lAġ: Genellikle yer adları türetir:
tarıġlaġ “ekilen yer, tarla”
üḍleg “zaman, felek”
+lXg Adlardan sıfat türeten bu ek, çok sayıda sözcük türetmiştir:
aḍaḳlıġ “ayaklı”
asıġlıġ “faydalı”
beḍizlig “süslü”
yazuḳluġ “günahlı”
+lXk: Yer ve eşya adları ile soyut adlar türetir:
aşlıḳ “aşevi”
eḍgülük “iyilik”
baylıḳ “zenginlik”
ḳoyuġluḳ “koyuluk”
+sıġ: Benzerlik ifade eden sıfatlar türetir:
begsig “bey soylu, asil”
uluġsıġ “büyüklük taslayan”
+sXz: Olumsuz sıfatlar türetir:
arıġsız “kirli, pis, murdar”
ḳutsuz “şanssız”

Addan Eylem Türeten Ekler
+A-: Geçişli ve geçişsiz eylemler türeten bu ekle türemiş sözcüklerden bazıları şunlardır:
Geçişli eylem türetenler:
aşa- “yemek yemek”
küçe- “zorlamak, zulmetmek”
Geçişsiz eylem türetenler:
adna- “değişmek”
meñze- “benzemek”
+(A)d-: Geçişsiz eylemler türetir:
bilged- “akıllanmak”
ḳutad- “mutlu olmak”
+(A)r-: Geçişsiz eylemler türetir:
ḳarar- “kararmak”
belgür- “belirmek”
+DA-: Geçişli eylemler türetir:
alda- “aldatmak”
ünde- “çağırmak, seslenmek”
+ġar-: Geçişli eylemler türetir:
andġar- “yemin ettirmek”
çınġar- “gerçeği araştırmak”
+ġır-: Geçişsiz eylemler türetir:
tazġır- “kelleşmek”
tozġır- “tozlanmak”
+I-: Geçişsiz eylemler türetir:
tatı- “tat vermek”
yıdı- “kokmak”
öli- “nemlenmek”
+(X)k-: Geçişsiz eylemler türetir:
andık- “and içmek”
tüpük- “eksiksiz olmak, tamamlanmak”
+la-/+le-: Geçişli ve geçişsiz eylemler türetir:
adutla- “avuçlamak”
emle- “ilaçlamak”
talula- “seçmek”
+lAn-: “bir şeye sahip olmak, ... gibi olmak” v.b. anlamlarında geçişsiz eylemler türetir:
azlan- “azımsamak”
emgeklen- “zahmet çekmek”
+U-: Geçişsiz eylemler türetir:
bayu- “zenginleşmek”
taru- “daralmak”

Eylemden Eylem Türeten Ekler
-ar-/-er-: Ettirgen çatılı eylemler türetir:
çöker- “çökertmek, düşürmek”
kėter- “ortadan kaldırmak”
-DUr-: Ettirgen çatılı eylemler türetir:
açtur- “açtırmak”
çıḳtur- “çıkartmak”
uḳtur- “bildirmek, anlatmak”
-ġIr-: Örneklerini sadece DLT’de tesbit ettiğimiz bu ekle türetilen sözcükler benzerlik bildiren eylemler yapar:
kolġır- “ister gibi olmak”
kelgir- “gelir gibi yapmak”
-ġUr-: Ettirgen çatılı eylemler türetir:
arġur- “yormak”
ötgür- “geçirmek”
tirgür- “diriltmek”
-(X)k-: Dönüşlü ve edilgen çatılı eylemler türetir:
oŋuk- “solmak”
öçük- “nefesi kesilmek”
turuḳ- “toplanmak, birikmek”
basıḳ- “basılmak, mağlup edilmek”
savruk- “savrulmak”
-(X)l- Edilgen ve dönüşlü çatılı eylemler türetir:
anutul- “hazırlanmak, hazır hale getirilmek”
bėril- “verilmek”
bitil- “yazılmak”

Dönüşlü eylemler:
adrıl- “ayrılmak”
yıġıl- “toplanmak”
-msın-/-msin-: Eklendiği eyleme ‘benzer ve gibi olma’ anlamları katar:
barımsın- “gider gibi görünmek”
yemsin- “yer gibi görünmek”
-(X)n-: Dönüşlü ve edilgen çatılı eylemler türetir:
alkın- “mahvolmak, bitmek, tükenmek”
tilen- “aranmak, dilenmek; istenmek”
yun- “yıkanmak; boy abdesti almak”

Edilgen eylemler:
baġlan- “bağlanmak”
bitin- “yazılmak”
-Ir-(I): Geçişsiz ve geçişli eylemler türetir:
kurır- “kurumaya başlamak”
süçir- “tatlılaşmak”

Geçişli eylemler:
kadır- “döndürmek, karşı koymak”
-sIk-: Edilgen eylemler türetir:
alsık- “alınmak, soyulmak, elindekini kaybetmek”
bassık- “saldırıya uğramak, basılmak”
ursuk- “dövülmek”
-(X)ş-: İştaş çatılı eylemler türetir:
açış- “birlikte açmak”
uruş- “vuruşmak, savaşmak”
-(X)t-: Ettirgen çatılı eylemler türetir:
arıt- “temizletmek; temize çıkarmak, günahtan arıtmak”
bayut- “zenginleştirmek”

Eylemden Ad Türeten Ekler
-(X)g: Eylemden ad ve sıfat türünde sözcükler türetir.
aġrıġ “ağrı”
arıġ “temiz, pak”
ḳatıġ “katı, sert, çok”
-gA: Eylemin gösterdiği hareketi yapanı gösteren adlar ve nesneler türetir:
bilge “bilgili, zeki”
-gAk: Eylemden ad ve sıfat türünde sözcükler türetir:
orġak “orak”
-(X)gçı: Eylemin gösterdiği hareketi yapan eyleyici adları türetir:
bitigçi “yazıcı”
soruġçı “sorucu”
-gXn: Sıfat türünde sözcükler türetir:
azġın “azgın, azılı”
barkın “yolcu”
-(X)glXg: Sıfat türünde sözcükler türetir:
ḳaçıġlıġ “kaçkın, kaçan”
yaḍıġlıġ “yayılı”
-ġUçI: Eylemden sıfat ve işi yapını gösteren adlar türetir:
alġuçı “alıcı”
barġuçı “giden”
-ġUk: Az sayıda örnekte görülen bu ekle türetilmiş sözcüklerden birkaçı şunlardır:
ḳayġuḳ “kayık”
-I: Eylemden nesne ve özne adları türetir:
buşı “hiddetli, sinirli, hırçın”
egri “eğri”
-(X)k: Eylemden soyut ve somut adlar türetir:
açuḳ “açık”
beḍük “büyük”
-(X)m: Eylemlerden soyut ve somut adlar türetir:
alım “alacak, borç”
keḍim “giyecek, elbise”
-mUr: Az sayıda sözcük türetmiştir:
tamur “damar, nabız”
-Xn: Eylemden ad ve sıfat türünde sözcük türetir:
aḳın “akın, sel”
tügün “düğüm”
-(X)nç: Eylemden soyut adlar türetir:
ögünç “övünç, övünme”
urunç “rüşvet”
umınç “ümit”
-(X)ndI: Eylemlerden sıfat ve ad türünde sözcükler türetir:
aḳındı “akan (su)”
ögündi “övülen(kişi)”
üḍründi “seçilmiş (şey)”
–(X)ş: Eylemden somut ve soyut adlar türetir:
aġış “yükseliş”
kėŋeş “görüşme, danışma”
uḳuş “akıl, anlayış”
-(U)t: Eylemden somut ve soyut adlar türetir:
basut “yardım, arka”
çöküt “kısa, kısalık, cücelik”
kedüt “giyecek, hilat”

Özet:
Ünsüz Değişmeleri
-b-, -b > -v-, -v
ç- ~ ş-
-z ~ -s
-d- / -d ~ -ḍ- / -ḍ
/ḳ/ ~ /ḫ/
/ŋ/ ~ /m/
/ŋ/ ~ /n/
b- > m-

Addan Ad Yapan Ekler:
+aġu/+egü; +(a)ġu(n)/+(e)gü(n); +ç, +aç/+eç; +ça/+çe; +çı/+çi; +çIl; +daş/+deş; +DAm; +dak; +er; +ġaç; +gey; +ġıl/+gil; +k, +ak/+ek; +kıya/ +kiye, +kına; +l; +la/+le; +lAġ; +lXg; +lXk; +sıġ; +sXz
Addan Eylem Yapan Ekler:
+A-; +(A)d-; +(A)r-; +DA-; +ġar-; +ġır-; +I-; +(X)k-; +la-/+le-; +lAn-; +U-
Eylemden Eylem Yapan Ekler:
-ar-/-er-, -DUr-, -ġIr, -ġUr-, -(X)k-, -(X)l-, -msın-/- msin-, -(X)n-, -Ir-(I), -sIk-, -(X)ş-, -(X)t-
Eylemden Ad Yapan Ekler:
-(X)g, -gA, -gAk, -(X)gçı, -gXn, -(X)glXg, -ġUçI, -ġUk, -I, -(X)k, -(X)m, -mUr, -Xn, -(X)nç, -(X)ndI, –(X)ş, -(U)t


Ünite 3
Karahanlı Türkçesi Grameri
İsim, Zamir, Zarf, Sontakı, Bağlaç

İsim

İsim Çekim Ekleri
Çokluk Ekleri
+lAr
Orhon Türkçesinden beri ençok kullanılan çokluk eki +lar/+ler’dir.
baş+lar

+An
Karahanlı Türkçesinde kalıplaşmış birkaç sözcükte görülür:
Er+en “adamlar”
Og(u)l+an “oğullar”

İyelik Ekleri
1. Tekil Kişi: +(X)m: ata+m “atam, babam”
2. Tekil Kişi: +(X)ŋ: ata+ŋ “atan, baban”
3. Tekil Kişi: +(s)I(n+): ata+sı “atası, babası”
1. Çoğul Kişi: +(X)mIz: köŋ(ü)l+ümiz “gönlümüz”
2. Çoğul Kişi: +(X)ŋIz: köŋ(ü)l+üŋiz “gönlünüz”
3. Çoğul Kişi: +(s)I(n+), +lArI(n+): 3. çoğul kişi iyelik eki olarak +(s)I da kullanılmaktadır.
erŋek+leri “parmakları” iş+leri “işleri” kün+leri “günleri”

İsim Durum Ekleri
1. Yalın Durumu: ek almaz.
2. Tamlayan Durumu (İlgi, Genetif): ana+nıŋ “annenin” kişi+niŋ “kişinin” yagı+nıŋ “düşmanın” yalŋuk+uŋ “insanın”
3. Belirtme Durumu (Yükleme, Akuzatif): Karahanlı Türkçesinde dört ayrı belirtme durumu eki vardır.
1) +Xg/+Xġ: aş+ıġ “aşı, yemeği” söz+üg “sözü” at+ıġ ‘atı’
2) +nı/+ni ay+nı “ayı” köŋül+ni “gönülü”
3) +n: adı+n “adını” başı+n “başını” evi+n “evini”
4) +ı/+i: baş+ı “başı” iş+i “işi” köŋlüm+i “gönlümü”
4. Yönelme Durumu (Verme, Datif): Üç ayrı ekle kurulmaktadır.
+ka/+ke ve +ġa/+ge:  av+ka “ava” aş+ka “aşa” at+ka “ata”
1. ve 2. kişi tekil ve çoğul iyelik eki almış sözcüklerden sonra ek, +a/+e ve +ka/+ke biçiminde görülür: közüm+e “gözüme” işim+e “işime”, kadaşıŋ+a “kardeşine”
3. tekil kişi iyelik eklerinden sonra ek, +ŋa/+ŋe biçimindedir: atası+ŋa “atasına, babasına” yaşı+ŋa “yaşına”
4. Bulunma Durumu (Kalma, Lokatif): +da/+de/+ta/+te
ev+de “evde” baş+ta “başta”, kapuġ+da “kapıda”
5. Ayrılma Durumu (Çıkma, Ablatif): Eski Türkçedeki +da/+de eki, az sayıda olmakla beraber Karahanlı Türkçesinde de bulunmaktadır:
yerde ḳop- “yerden kopmak,
kamuġda esizrek “herkesten daha kötü”
miŋindä bir “binde bir”
közinde aḍın “gözünden başka”
Karahanlı Türkçesinde kullanılan asıl ayrılma durumu eki +dın/+din/+tın/+tin’dir:
cān+dın “candan” ḳapuġ+dın “kapıdan” yıġaç+dın “ağaçtan”
6. Vasıta Durumu (Araç, Instrumental): +(X)n
el(i)g+in emle- “elle göstermek”
ḳut+un tiril- “mutlulukla yaşamak”
küç+ün “zorla, zorbalıkla”
7. Eşitlik Durumu (Ekvatif): +çA
kirmişçe bol- “girmiş gibi olmak”
köŋülçe yorı- “gönlünün istediği gibi yürümek”
solça kel- “sol taraftan gelmek”
oŋça kel- “sağdan/doğrudan gelmek”
8. Yön Gösterme (Direktif):
a) +ġArU eki: yaġı+ġaru “düşmana doğru” yay+ġaru “bahara doğru”
b) +ru/rü: kerü “geri” berü “beri”
c) +ra/+re: taş+ra “dışarıya” iç+re “içeriye, içinde”

Sayılar
1.Asıl Sayılar: Bir, iki, üç, tört, bėş, yėti ~ yėtti, sėkkiz ~ sėkiz, tokkuz ~ tokuz, on, yigirme, ottuz, kırk, ellig, altmış, yüz, miŋ “bin”, tümen “on bin”.
2. Sıra Sayıları: Sayı sözcüklerine +(X)nç, +(X)nçI ekleri getirilerek elde edilir: birinç
“birinci” ėkinç “ikinci”
3. Üleştirme Sayıları: birer “birer” miŋer “biner”
4. Topluluk Sayıları: Sayı isimlerine +egü(n) eki getirilerek yapılır: bir+egü “her birisi”, üç+egü “her üçü”

ZAMİRLER VE ZAMİRLERİN ÇEKİMİ
Kişi Zamirleri
Tekil Kişi Zamirleri: men, sen, ol
Çoğul Kişi Zamirleri: biz, siz/sizler/siler, anlar/olar
Tamlayan Durumu: +(n)ıŋ
men+iŋ
sen+iŋ
anıŋ
biz+iŋ
siz+iŋ
anlar+nıŋ
Belirtme Durumu: +nI
meni
seni
anı
biz+ni
siz+ni
olar+ıġ / anlar+nı
Bulunma Durumu: +da/+de
men+de
sen+de
anda
siz+de
olarda
meniŋ+de turur “bendendir”
meniŋ+de bar “bende var”
seniŋ+de bar “sende var”
seniŋ+de turur “sendedir”
Ayrılma Durumu: +dIn, bu ekin yanı sıra az da olsa +dAn eki de kullanılmaktadır.
men+den
sen+den
meniŋ+de basa “benden sonra”
meniŋ+de kiḍin “benden sonra”
anıŋ+da aḍın “ondan başka”
anıŋ+da naru “ondan öteye”
Yönelme Durumu:
maŋa
saŋa
aŋa
biz+ke
olar+ka
Yön Gösterme Durumu:
maŋar “bana doğru”
saŋar “sana doğru”
aŋar “ona doğru”
Eşitlik Durumu: +çA
mençe “bence, bana göre”
ança “ona göre”
Vasıta Durumu: +(X)n
anın “onunla”

İşaret Adılları
Karahanlı Türkçesindeki işaret adılları şunlardır: bu, bular, ol.
Tamlayan Durumu: bular+nıŋ / munuŋ / munıŋ
Belirtme Durumu: munı / bular+ıġ / bular+nı
Bulunma Durumu: munda / bular+da / munıŋ+da basa “bundan sonra”
Yönelme Durumu: bular+ḳa
Yön Gösterme Durumu: muŋar “ buna doğru”
Eşitlik Durumu: munça

ZARFLAR
Yer Zarfları
+A, +DA, +DIn, +(A)rU, +rA, +çA, +In
1. +A Ekiyle Kurulmuş Yer Zarfları: Üze < Üz+e “üstte, yukarıda”
2. +DA Ekiyle Kurulmuş Yer Zarfları: Kayda, Kayuda, Kanda < *ka “nerede”
3. +DIn Ekiyle Kurulmuş Yer Zarfları: Öŋdün < öŋ+dün “önde, ön tarafta”
Kėdin < *kė+din “arkada; sonra”
Altın < *alt+tın “altta”
Astın < *as+tın “altta”
Üstün < üst+tin “üstte, yukarıda”
4. +çA Ekiyle Kurulmuş Zarflar: Kança < *ka+n+ça “nereye, nereye”
5. +rA, +rU Ekiyle Kurulmuş Zarflar
Asra < *ast+ra “aşağıda, aşağıya doğru”
Taşra < *taş+ra “dışarı, dışarıda”
Berü < *ber+rü “beri, beriye, beride”

Zaman Zarfları
Karahanlı Türkçesinde emdi “şimdi”, kün “gün” kündüz “gündüz”, kidin “sonra”, tün “gece”, tünle “geceleyin”, kışın “kışın”, yazın “yazın” gibi sözcükler zaman zarfı olarak kullanılmaktadır.
Emdi: Şimdi
Kün: Gün / Aynı zamanda “güneş” anlamını da taşır.
Kündüz: Gündüz
Kidin: Sonra
Tün: Gece
Tünle: Geceleyin
Kışın: Kışın
Yazın: Yazın

Durum Zarfları
Akru/akrun “yavaş”
Amul “sakin, rahat, yavaş”
Çın “doğru, gerçek”
Katıġ “katı, sert, sağlam”
Terk/terkin “çabuk, çabucak”

Miktar Zarfları
Artuk “fazla, çok”,
az “az”,
üküş “çok”,
köp “çok”,
telim “çok”,
bedük “büyük”,
tükel “bütün, hep” gibi sözcükler miktar zarfı olarak kullanılır.

SONTAKILAR
Tek başlarına anlamları olmayan ad ve ad soylu sözcüklerle sıfat-fiillerden sonra gelerek eklendiği sözcükle cümlenin öteki öğeleri arasında zaman, mekan, yön, tarz, benzerlik, başkalık vb. gibi bakımlardan ilgi kuran sözcüklere sontakı denir.
Ara: Sadece Yalın durumla kullanılır: Kişi ara kirdim “İnsanlar arasına girdim”
İçre: Tükedi bu on tört bab içre sözi “Bu on dört bölüm içerisinde sözünü tamamladı”
Taparu: Tamlayan durumu ekini almış isimlerle birlikte kullanılır.
Ol meniŋ taparu keldi “O bana doğru geldi”
Bile, Birle: Yalın ve tamlayan durumuyla birlikte kullanılır:
kanı kan bile yumas “kanı kan ile yıkamaz ”
Üçün: Yalın ve tamlayan durumu ekiyle birlikte kullanılır:
kamuġ kadġusu erdi ümmet üçün “Bütün kaygısı ümmet için”
Kibi: Yalın ve tamlayan durumu ekiyle birlikte kullanılır:
kuşlar kibi uçtımız “kuşlar gibi uçtuk”
Soŋ: Yalın durumdaki sözcüklerle birlikte kullanılır.
Bu söz soŋında ayġıl “Bu sözün sonunda söyle”
Adın: Bulunma-ayrılma durum ekini almış sözcüklerle birlikte kullanılır:
On iki ükek ol bularda adın “Bunlardan başka on iki burç vardır”
Basa: Bulunma-ayrılma durum ekini almış sözcüklerle birlikte kullanılır:
Usanma ölür sen meniŋde basa “Gafil olma benden sonra sen de öleceksin”

BAĞLAÇLAR
Bile “ile, birlikte”, taḳı “ve” apaŋ “eğer”, ḳalı “eğer”, azu “yoksa, veya” sözcükleri Karahanlı Türkçesinde bağlaç olarak kullanılmaktadır.


Ünite 4
Karahanlı Türkçesi Grameri III
Fiil, Sıfat-Fiil Zarf-Fiil, Birleşik Fiil

Fiil

Fiil Çekim Ekleri
Belirli Geçmiş Zaman (Bilinen Geçmiş Zaman):
1. Tekil Kişi: {-DXm} ekiyle kurulur: ba-dım “bağladım” bol-dum
2. Tekil Kişi: {-DXŋ} ekiyle kurulur: ay-dıŋ “söyledin” biti-diŋ “yazdın”
3. Tekil Kişi: {-DI} ekiyle kurulur: bak-tı / bar-dı “gitti”
3. tekil kişinin -mat/-met ekiyle genişletilmiş biçimi de vardır:
kevil-dimet “zayıfladı” yaval-dımat “yavaşladı”
1. Çoğul Kişi: {-DXmXz} ekiyle kurulur: aç-tımız “açtık”
2. Çoğul Kişi: {-DXŋXz} ekiyle kurulur: ay-dıŋız “söylediniz”
3. Çoğul kişi: -DI(lAr) ekiyle kurulur: bol-dılar “oldular”

Belirsiz Geçmiş Zaman (Öğrenilen Geçmiş Zaman): {-mIş} eki her zaman düz ünlülüdür. Kişi eki olarak kişi zamirleri kullanılır:
1. Tekil Kişi: {-mIş men} ekiyle kurulur: unıt-mış men “unutmuşum”
2. Tekil Kişi: {-mIş sen} ekiyle kurulur: bekle-miş sen “beklemişsin”
3. Tekil Kişi: {-mIş} ekiyle kurulur: al-mış

Geniş Zaman:
1. Tekil Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er men ekiyle kurulur: bak-ar men “bakarım”
2. Tekil Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er sen ekiyle kurulur: buz-ar sen “bozarsın”
3. Tekil Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er ekiyle kurulur: at-ar “atar”
1. Çoğul Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er mIz ekiyle kurulur: kork-ar mız “korkarız”
2. Çoğul Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er siz/sizler ekiyle kurulur: kork-ar sizler “korkarsınız”
3. Çoğul Kişi: {-(y)Xr} -ar/-er+lar/ler ekiyle kurulur: sür-erler “sürerler”

Gelecek Zaman: Üç ayrı ekle kurulur: -ġay/-gey, -ġa/-ge, -ġu/-gü.
1. Tekil Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge men ekiyle kurulur: iç-gey men “içeceğim”
2. Tekil Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge sen ekiyle kurulur: bul-ġa sen “bulacaksın”
3. Tekil Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge ekiyle kurulur: açıl-ġay “açılacak”
1. Çoğul Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge miz ekiyle kurulur: çıkar-ġay miz “çıkaracağız”
2. Çoğul Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge siz/sizler ekleriyle kurulur: ay-gay sizler “söyleyeceksiniz”
3. Çoğul Kişi: ġay/-gey, -ġa/-ge+lar/ler ekiyle kurulur: ay-ġaylar “söyleyecekler”
-ġu/-gü eki daha az kullanılır.
ay-ġu “söyleyecek” / katıl-ġu “katılacak” keç-gü turur “geçecek”
Diğer bir gelecek zaman eki de -ġalır/-gelir ekidir.
bar-ġalır men “hemen geleceğim” / at-ġalır “hemen atacak”

Şart Kipi:
1. Tekil Kişi: sa/-se men ekiyle kurulur.
bar-sa men “gitsem” / kör-se men “görsem” / bol-sa men “olsam”
2. Tekil Kişi: sa/-se sen ekiyle kurulur: bar-sa sen “gitsen”
3. Tekil Kişi: sa/-se ekiyle kurulur: aç-sa “açsa”
1. Çoğul Kişi: sa/-se miz ekiyle kurulur: biti-se miz “yazsak”
2. Çoğul Kişi: sa/-se siz/sizler ekiyle kurulur: bil-se sizler “bilseniz”
3. Çoğul Kişi: sa/-se+lar/ler ekiyle kurulur: bol-salar “olsalar”

Emir Kipi:
1. Tekil Kişi: -(A)yI(n) ekiyle kurulur: ay-ayın “söyleyeyim”
2. Tekil Kişi: -ġıl/-gil ekiyle ya da eksiz kurulur: ay-ġıl “söyle”
3. Tekil Kişi: -sun/-sün, -su/-sü, -sunı/-süni ekleriyle kurulur: bil-sün “bilsin”
1. Çoğul Kişi: -(a)lım/-(e)lim ile kurulur: bar-alım “gidelim”
2. Çoğul Kişi: -Xŋ(lar/ler) ile kurulur: bar-ıŋ “gidin”
3. Çoğul Kişi: -sun/-sün, -su/-sü+lar/ler ekleriyle kurulur: bilme-sünler “bilmesinler”

Gereklilik Kipi: Gelecek Zaman eki olarak kullanılan -ġu/-gü (kerek) eki, gereklilik kipi olarak da kullanılır.
akıtġu kerek “akıtmak gerek”
akıtġu kanı “kanı akıtmak gerek”
küdezgü “korumak gerek”
küdezgü kerek “korumak gerek”
tutġu “tutmak gerek”

Birleşik Fiil Çekimleri
Hikâye Birleşik Zaman: Zaman ekini alan fiilin üzerine -DI+kişi eki ile oluşturulmuş ėr- yardımcı fiilinin getirilmesiyle kurulur.
Fiil+er+DI+kişi ekleri
Belirli (Bilinen) Geçmiş Zamanın Hikâyesi:
aydım erdi “söyledimdi”
Belirsiz (Öğrenilen) Geçmiş Zamanın Hikâyesi:
törütülmiş ėrdiŋ “yaratılmıştın”
Geniş Zamanın Hikâyesi:
korkur ėrdim “korkardım”
Gelecek Zamanın Hikâyesi:
buzġay ėrdi “bozacaktı”
Kuran Tercümesinde gelecek zamanın hikâye birleşik çekiminde farklı bir yapıyla karşılaşmaktayız:
bolġaytı “olacaktı” / kılġatı “yapacaktı”
Şartın Hikâyesi: barsa ėrdi “gitseydi”
Rivayet Birleşik Zaman: Zaman ekini alan fiilin üzerine -mIş+kişi eki almış ėr- yardımcı fiilinin getirilmesiyle kurulur.
Fiil+ėr+mIş+kişi ekleri
Geniş Zamanın Rivâyeti
tiler ėrmiş “dilermiş”
Şartın Rivâyeti:
sevse ermiş “sevseymiş”
Şart Birleşik Zaman: Rivayet Birleşik Çekimi: Zaman ekini almış fiilin üzerine
-sA+kişi eki alan ėr- yardımcı fiilinin getirilmesiyle kurulur.
Fiil+er+sA+kişi ekleri
Belirli (Bilinen) Geçmiş Zamanın Şartı:
kördüm ėrse “gördüysem”
Belirsiz (Öğrenilen) Geçmiş Zamanın Şartı:
basmış ėrse “basmışsa”
Geniş Zamanın Şartı:
barır ėrse “giderse”
Gelecek Zamanın Şartı:
ayġu ėrse “söyleyecekse”

SIFAT-FİLLER (ORTAÇLAR)
1. -DUk: Geçmiş zaman sıfat-fiil eki
Bilmedükin / bilmediği için
2. -mIş: Geçmiş zaman sıfat-fiili
Kelmişiŋde / geldiğinden
3. -Ar/ -Ir / -(y)Ir: Geniş zaman sıfat-filli
Çıkar / çıkar
4. -mAz/ -mAs: Geniş zaman sıfat-fiilinin olumsuzudur
Taplamaz / beğenmediğim
5. -GAn: Geniş zaman sıfat-fiili
oḳıġan / okuyan
6. -(I)glI: Geniş zaman sıfat-fiili
Uḳuġlı / tanıyan, anlayan
7. -gUçI: Geniş zaman sıfat-fiili
Tutġuçı / tutan
8. -gU: Gelecek zaman anlamı taşıyan bir sıfat-fiil ekidir.
ınanġu tayanġu / inanılacak güvenilecek
9. -gUlUk: -gU ve +lık ekinin birleşmesinden oluşan bu ek, eklendiği eyleme -mak/-
mek ya da -mak/-mek için anlamı verir.
Tapınġuluḳ / tapmak
10. -DAçI: Bu sıfat-fiil eki de gelecek zaman anlamı taşır.
Keldeçike / geleceklere
Keldeçi / gelen
11. –AsI: Gelecek zaman anlamı taşıyan bir sıfat-fiil ekidir:
Bıçası / kesecek
Kesesi / kesecek

ZARF-FİİLLER
1. -(I)p: Eklendiği eylemi yan tümceye bağlar; ‘ve’ bağlacı gibi kullanılmasının yanı sıra tümceye ‘-arak/-erek’ anlamı da katar.
2. -(y)I: Bu zarf-fiille oluşturulan biçimler, asıl fiil ile aynı zamanda meydana gelen eylemi ve hareketi gösterir. Fiilin tarzını gösterir.
3. -A: -(y)I ile aynı anlam ve işlevde kullanılır.
4. -gAlI: Eklendiği fiile ‘-mak için’ anlamı katar. Asıl eylemin amacını ifade eder. Günümüz Türkçesindeki biçimi -AlI’dır.
Alġalı / almak, körgeli / görmek
5. -gInçA: Asıl eylemin gerçekleşeceği zamanın sınırını belirler. Bu ek, Türkiye Türkçesinde
-(y)Incaya kadar yapısıyla kullanılmaktadır.
Tutġınça / tutuncaya kadar
6. -mAdIn: Yüklemin gösterdiği hareketin gerçekleştiği sırada, ekin eklendiği eylemin gösterdiği hareketin henüz gerçekleşmediğini ifade eder.
Uḳmadın / anlamadan
7. -(X)pan: -(X)p’ın genişletilmiş biçimidir.
Uḳupan / anlayarak
8. -er/-mez erken: Eklendiği eyleme “-dığı zaman”, “-dığında” anlamları katar.
teprer erken / hareket ettiğinde

BİRLEŞİK FİİLLER
İsim, Sıfat+Yardımcı Fiil Biçiminde Olan Birleşik Filler
Bu yapıdaki birleşik fiiller, isim ya da sıfatla birlikte çoğunlukla bol-, kıl-; daha az da et-, tur- ve tut- yardımcı fiillerinden birinin kullanılmasıyla oluşturulur:
a. bol-:
bulun bol- “ esir olmak”
b. kıl-:
asıġ kıl- “fayda sağlamak”
c. tur-:
dik tur- “dik durmak”
d. et-:
çaḳ et- “ses çıkarmak”
e. tut- :
elig tut- “yardım etmek”

Asıl Fiil+Zarf-Fiil Eki+Tasviri Fiil
-A/-U/-I zarf-fiil eki almış asıl fiilin bar-, bil-, bėr-, kėl- kör- tur-gibi tasviri fiillerle birlikte kullanılmasıyla oluşur. Tasviri fiillerin hepsinin görevi ayrıdır.
a. bar-: Bu tasviri fiille yapılan birleşik yapılar asıl eylemin devam ettiğini gösterir:
arta bar- “artmaya devam etmek”
b. bil-: Bu yapıdaki birleşik fiiller bir işi yapabilme, gücü yetebilme anlamında fiiller oluştururlar
adra bil- “ayıra bilmek”
bėr-: Bu yardımcı fiille kurulan birleşik fiiller Türkiye Türkçesindeki gibi birlikte kullanıldığı asıl fiile “tezlik” anlamı katar.
ayu bėr- “söyleyivermek”
kėl-: kel- yardımcı fiili ile oluşturulan yapıda asıl fiilin sürüp gittiği ifade edilir.
aḳa kel- “aka gelmek, akıp gelmek”
kör-: Bu yardımcı fiil birlikte kullanıldığı asıl fiilin gerçekleşmesi için çaba göstermeyi ve dikkat etmeyi ifade eder.
baḳa kör- “dikkatle bakmak, dikkatli olmak için çaba göstermek”
tur-: Bu yardımcı fiille kurulmuş yapılar da asıl fiilin sürekliliğini, sürekli yapıldığını ifade eder.
arta tur- “artmaya devam etmek”

Ünite 5
Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Metinler

METİN İNCELEME I

Kutadgu Bilig’in “Yaruk Yaz Faslın Ulug Tavgaç Bugra Han Ögdisin Ayur” Bölümü
Çeviriyazı /(Fergana nüshası 17. 18. sayfa)
yaruk yaz faslın uluġ buġra han ögdisin ayur
1. tuġardın ese keldi öŋdün yėli
ajun ėtgüke açtı uştmaḫ yolı
1. Doğu rüzgârı doğudan eserek geldi, dünyayı süslemek için cennet yolunu açtı

2. yaġız yėr yıpar toldı kāfūr kitip
bezenmek tiler dünyā körkin itip
2. Kafur gidip kara toprak misk kokusuyla doldu, dünya güzelliğini düzenleyip süslenmek ister

0065.
3. irinçig ḳışıġ sürdi yazḳı esin
yaruḳ yaz yana ḳurdı devlet yasın
3. İlkbahar rüzgarı kötü kışı sürdü, uzaklaştırdı; parlak ilkbahar yine mutluluk yayını kurdu

4. yaşıḳ yandı bolġay yana ornıŋa
balıḳ ḳudruḳındın ḳozı burnıŋa
4. Güneş yine yerine dönmüş olacak, balık burcundan koç burcuna dönmüş olacak

0067.
5. ḳurımış yıġaçlar tonandı yaşıl
bezendi yipün al sarıġ kök ḳızıl
5. Kurumuş ağaçlar yeşil elbiseler giydi; mor, al, sarı, mavi, kırmızı (ile) süslendi

0068.
6. yaġız yėr yaşıl torḳu yüzke badı
ḫıtay arḳışı yadtı tawġaç eḏi
6. Kara toprak yüzüne yeşil örtü bağladı, Çin kervanı Çin ipekli kumaşını yaydı (serdi)

0
7. yazı taġ ḳır oprı töşendi yaḏıp
ėtindi ḳolı ḳaşı kök al keḏip
7. Ova, dağ, kır, vadi, yayılıp döşendi, yamacı ve tepesi yeşil, al giyip süslendi

0070.
8. tümen tü çėçekler yazıldı küle
yıpar toldı kāfūr ajun yıḏ bile
8. Binlerce renkteki çiçekler gülerek açıldı, dünya güzel koku ile misk ve kafur doldu

0071.
9. sabā yėli ḳoptı ḳaranfil yıdın
ajun barça bütrü yıpar burdı kin
9. Saba rüzgarı karanfil kokusuyla çıktı, dünya sonra tamamiyle misk koktu

0
10. ḳaz ördek ḳuġu ḳıl ḳalıḳıġ tudı
ḳaḳılayu ḳaynar yoḳaru kudı
10. Kaz, ördek, kuğu, kıl kuyruk göğü kapladı, ötüşerek yukarı-aşağı uçuşlar

11. kayusı kopar kör kayusı konar
kayusı çapar kör kayu suv içer
11. Bak! Kimisi kalkar kimisi konar, kimisi koşar kimisi su içer

0074.
12. kökiş turna kökte ünün yaŋḳular
tizilmiş titir teg uçar yėlgürer
12. Mavi turna gökte yüksek sesler çıkarır, dizilmiş deve kervanı gibi uçar havalanır

00
13. ular ḳuş ünin tüzdi ünder ėşin
silig ḳız oḳır teg köŋül bėrmişin
13. Temiz bir kızın gönül verdiğini çağırdığı gibi keklik sesini ezgilendirdi, eşini çağırır

0076.
14. ünün ötti keklik küler ḳatġura
ḳızıl aġzı ḳan teg ḳaşı ḳap ḳara
14. Keklik yüksek sesle öttü, katılarak güler. Kırmızı ağzı kan gibi kaşı da kapkara

0077.
15. ḳara çumġuḳ ötti sata tumşukın
üni oġlaġu ḳız üni tėg yaḳın
15. Kara çumguk mercan gagasıyla öttü, sesi nazlı bir kızın sesi gibi cana yakın

00
16. çėçeklikte sandvaç öter miŋ ünün
okır sūr-ı cibri tünün hem künün
16. Çiçeklikte bülbül bin sesle öter, gece-gündüz mezamir (ilahi) okur

0079.
17. elik külmiz oynar çėçekler üze
sıġun muyġaḳ aġnar yorır tėp keze
17. Çiçeklerin üzerinde erkek ve dişi geyikler oynar, erkek ve dişi karaca yürüyorum diye gezerek oynar

0080.
18. ḳalıḳ ḳaşı tügdi közi yaş saçar
çėçek yazdı yüz kör küler ḳatġurar
18. Gök kaşını çattı gözü yaş saçar, çiçek yüzünü açtı bak katılarak güler

00
19. iletü maŋa açtı dünyā sözin
ayur körmediŋmü bu ḫaḳan yüzin
19. Dünya sırrını getirip bana açtı, sen bu hakanın yüzünü görmedin mi der

0081.
20. udır ėrdiŋ ėrse tur aç emdi köz
ėşitmediŋ ėrse ėşit mende söz
20. Uyuyordunsa şimdi kalk gözünü aç, işitmedinse benden söz dinle


Ünite 6
Harezm Tarihi / Harezm Türkçesi

1097’de Sultan Sencer, Kutbuddin Muhammed’i Harezm şahı tayin edince bölgede
1231 yılına kadar sürecek olan Harezmşahlar hanedanı dönemi başlamıştır. Harezm Türkçesiyle eser verilmesi de bu döneme rastlar.
Harezm Türkçesi, Oğuz, Kıpçak ve Kanglı boylarının Türkçelerinin bu bölgede iyice karışıp kaynaşmasından oluşan dile verilen addır.
XIV. yüzyıldan sonra yerini Çağataycaya bırakmıştır. Karahanlı Türkçesiyle Çağatayca arasında bir geçiş dilidir.

Harezm Türkçesini Karahanlı Türkçesinden Ayıran Başlıca Özellikler
• /d/’den meydana gelmiş olan /ḏ/’nin yanında /y/’ye de rastlanır: ḳadġu > ḳadġu > ḳayġu.
• Çok heceli kelimelerin sonundaki +ġ düşmüştür: arıġ > arı.
• Görülen geçmiş zaman kipinin çekiminde birinci çokluk şahıs eki -dümiz yerine -duḳ olmuştur: bèrdükimiz
• İsimden isim yapma eki olan +lıġ/+liġ ekinin ġ/g ünsüzü düşerek ekin +lI şekli de görülmeye başlanmıştır: atlıġ / atlı
• Yönelme eki +ḳa / +ke’nin yanında +A da kullanılmağa başlanmıştır: bizge / bize
• Gelecek zaman eki olarak -IsAr, -ġu/-gü, -AsI kullanılmıştır: keçürgüm, yıġlayısar, ḳurtulası

HAREZM TÜRKÇESİ ESERLERİ
Muḳaddimetü ’l-Edeb [=Edebe Giriş]
Zamahşeri tarafından Arapçayı öğretmek için 1128-1144 yılları arasında yazılıp Harezm şahı Atsız [1075-1144]’a sunulmuştur.
Muḳaddimetü ’l-Edeb isimler, fiiller, isim ve fiil dışındaki dil bilgisi unsurları, isim çekimi, fiil çekimi diye beş ana bölümden oluşmaktadır.
Eserin bilinen yirmi nüshası mevcuttur. Bunlardan en eski nüshaları Harezm Türkçesi ve Farsça ile tercümeli olan Yozgat (istinsah tarihi 1257) ve Berlin (istinsah tarihi 1282) nüshalarıdır. Bunun dışında Paris, Şuster, Hive, Taşkent, İstanbul Üniversitesi, Süleymaniye Kütüphanesi, Arkeoloji Müzesi, Millet Kütüphanesi ve British Museum’da da nüshaları vardır.
Nuri YÜCE Şuster nüshasınını neşretmiştir.

Ḳıṣāṣü’l-Enbiyā [=Nebilerin Kıssaları]
Rabguzi tarafından 1310-1311 yılında yazılıp Nasiru’d-din Tok Buga’ya sunulan Farsça bir eserin Türkçeye uyarlanmış hâlidir.
Eserin Londra’da bir, Saint Petersburg’da altı, Paris’te bir, Bakü’de bir ve İsveç’te iki nüshası vardır. Kazan’da birkaç defa basılmıştır. En eski nüshası Londra British Museum Add. 7851’de muhafaza edilen nüshasıdır.
1997’de de Türkiye’de Aysu ATA tarafından yayınlanmıştır.

Mu‘inü ’l-Mürid [=Müridin Yardımcısı]
Dini şiirlerden meydana gelen eser yaklaşık 900 beyittir.
Eser; iman, marifetü’l-hak ve Hz. Peygamber, nasihat, zekat, iradat, edep, iktida, sohbet, şeriat-tarikat, nefis ve kalp, süluk, şükür ve zikir bölümlerinden oluşur.
Bilinen tek yazması Bursa Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesindedir.
1988’de Recep TOPARLI tarafından yayımlanan eser, 2008’de Recep TOPARLI ve
Mustafa ARGUNŞAH tarafından tekrar neşredilmiştir.

Hüsrev ü Şirin
Genceli Nizâmî’nin 1180 yılında kaleme aldığı 6512 beyitlik manzum romanıdır.
Kutb adlı şairin Altunorda hanı Özibekoğlu Tınıbek Han [1341-1342] ve eşi Melike Hatun adına Harezm Türkçesiyle yapılan ilk manzum çevirisinin Büreküzoğlu Berke tarafından kırk iki yıl sonra 1383’te İskenderiye’de Altunbuğa adına çoğaltılan yazması eldedir.
1968’de de Necmeddin HACIEMİNOĞLU tarafından İstanbul’da yayınlanmıştır.

Nehcü ’l-Feradis [=Cennetlerin Açık Yolu]
Türk edebiyatındaki kırk hadis çevirilerinin ilk örneği olan Nehcü ’l-Feradis Mahmud bin
‘Ali tarafından 1357-1358 yıllarında yazılmıştır.
Eser onar fasıllı dört baptan meydana gelmektedir. Birinci bap Hz. Peygamberi, ikinci bap dört halifeyi, üçüncü bap ehli beyti ve dört imamı, dördüncü bap Allah’a hoş gelmeyen amelleri anlatır. Her fasıl Arapça bir hadisle başlar, Türkçe çevirisi verildikten sonra İslam âlimlerinin eserlerinden o hadisin manasını aydınlatan kısımlar tanık olarak verilir.
Eserin İstanbul (Yeni Cami Kütüphanesi), Paris, Kazan, Kırım’da nüshaları bulunmaktadır. Yeni Cami nüshası tam ve harekeli olması bakımından önemlidir.
Ali Fehmi KARAMANLIOĞLU eserin dil özellikleri üzerinde durarak metnin bir kısmının yazı çevrimini yapmıştır.

Muhabbet-name
1353’te Harezmî tarafından Muhammed Hoca Bey’in arzusu üzerine yazılmıştır.
Mesnevi tarzında olup mefâîlün/mefâîlün/feûlün vezninde yazılmıştır. İçinde gazel ve çok sayıda Farsça beyit bulunmaktadır.
Eserin biri Uygur harfli (British Museum), üçü Arap harfli (British Museum, Millet
Kütüphanesi) olmak üzere dört nüshası bulunmaktadır.

Mi‘rac-name
Mi‘rac-name, üslup ve konu bakımından Nehcü’l-Feradis’e benzeyen yazarsız bir eserdir.
Eserin tek yazma nüshası Uygur harfli olup Paris Bibliothèque Nationale’dedir. Bu yazma 1436’da Herat’ta Mansur Bahşı tarafından istinsah edilmiştir.

Oguz Kagan Menakıbı
Oguz Kagan Menakıbı’nın bilinen tek yazma nüshası, Paris Bibliothèque Nationale, Supplement Turc, no. 1001’de kayıtlıdır.
1300’lerde Uygur harfleriyle yazılan ve 21 varaktan (42 sayfa) oluşan eserin her sayfasında 9 satır bulunmaktadır. Son sayfasındaki iki satır ise eksiktir. Kimi sayfaların bazı yerleri okunamaz hâldedir.
Oguz Kagan Menakıbı, ilim âlemince Oğuz Kağan Destanı olarak bilinmektedir.

HAREZM TÜRKÇESİ GRAMERİ: SES VE ŞEKİL ÖZELLİKLERİ

SES YAPISI
1. Harezm Türkçesinde dokuz ünlü bulunmaktadır: a e è ı i o ö u ü
2. Ünlü yuvarlaklaşması görülmektedir:
a) Kelime köklerinde: sabır > sabur, böri > börü, yöri- > yörü-
b) Eklerde: ademnüñ, za‘ifluk

Ünlü Değişmeleri
a) a ~ o: bark ~ bork, tavar ~towar
b) e ~ ö : teşük ~ töşük, sew- ~ söw-, ewrek ~ öwrek, esrük ~ ösrük
c) i ~ ı : isig / issig ~ısıg
ç) o ~a : kow- ~kaw-
d) ü ~ i : berü ~ beri, tilkü ~ tülki, büt- ~ bit-
e) ü ~ e : süñük ~ süñek, töpü ~ töpe
f) u ~ ü : sun- ~ sün-

Ünsüz Değişmeleri
• b > v / w değişimi
Kelime içinde ve kelime sonundaki /b/ler çoklukla /w/ye dönüşmüştür: ab > aw, eb > ew, seb- > sew-, yablak > yawlak, yabız > yawuz
• b > m değişimi
Kelime başı /b/ler ñ’li kelimelerde /m/ye dönüşmüştür. ben > men, biñ > miñ, beñze- > meñze-
bar, bar-, bol-, bèr- gibi kelimelerdeki kelime başı /b/ ünsüzü Harezm Türkçesinde korunmuştur.
• d > y değişimi
d’li ve y’li şekiller birlikte görülür: kod- / koy-, kadgu / kaygu, adak / ayak.
• g / g > Ø değişimi
kazġan > kazan, sarġar- > sarar-
• t > d değişimi
Kelime başlarındaki /t/ler genellikle korunmuştur. Kelime ortasında, kelime sonunda ve ek başlarındaki /t/lerde ise ötümlüleşme ile t > d değişimi olduğu görülmektedir.
teg > deg, tè- > dèokı-dı, em-dür-, kel-dür- / kel-tür-
• k > h değişimi (Çok az örnekte görülür)
aḳsaḳ > aḫsaḳ, aḳşam > aḫşam, ḳatır > ḫatır

ŞEKİL BİLGİSİ
İsim Çekim Ekleri
İsimlerde Çokluk: Bütün kelimelerde +lAr ekiyle yapılmıştır: künler, baylar

Hâl Ekleri
1. İlgi Hâli: +Iñ, +nIñ / +nUñ / +Im
atnıñ, kulnuñ, / kulnıñ, künnüñ, bizim, biziñ.
2. Yükleme Hâli: +nI, +n, +I
elgin / elgini, boynın / boynını, feriştelerin, kılıçın, biligni, kim èrseyi
3. Yönelme Hâli: +GA, +KA, +A
atka / atga, butka / butga.
4. Bulunma Hâli: +DA
Bu ek genellikle +dA şeklindedir, ötümsüz ünsüzlerden sonra +tA olarak geldiği de görülmektedir:
kapugda, müñüşde / müñüşte, uçmakda, vaktta / vaktda
5. Çıkma Hâli: +DIn, + DAn
atındın, neydin, topraktın, andan, közden, bulutdan
6. Vasıta Hâli: +n, +lA
küçün, tünin kündüzin, yalguzun, biligle, tünle
7. Eşitlik Hâli: +çA
şirinçe, itçe, soñınça
8. Yön Gösterme Hâli: +GArU / KArU / +KArI, +rA
içgerü ~ içgeri, taşkaru ~ taşgaru asra, içre, taşra

İyelik Ekleri
Teklik 1. Kişi : +m / +Im : elig+im, yüz+üm
Teklik 2. Kişi : +ñ / +Iñ : baş+ıñ, söz+üñ
Teklik 3. Kişi : +I / +sI : közgü+si, adak+ı
Çokluk 1. Kişi: +mIz / +ImIz : öz+ümüz, karındaş+ımız
Çokluk 2. Kişi: +ñIz / +IñIz : ata+ñız, kul+uñuz
Çokluk 3. Kişi: +lArI: atları, ewleri

Zamirler
a) Kişi Zamirleri
Teklik 1. Kişi: men, meniñ, menim, maña, mende, mendin, mençe, mensiz, meniñle
Teklik 2. Kişi: sen, seniñ, saña, sende, sendin, sençe, sensiz, seninle
Teklik 3. Kişi: ol, anı, anıñ, aña, añar, anda, andın, ança, ansız, anıñla.
Çokluk 1. Kişi: biz (bizler); biziñ (bizim, bizniñ, bizlerniñ, bizleriñ); bizni (bizlerni, bizi); bizge (bize, bizlerge); bizde (bizlerde); bizden (bizlerdin)
Çokluk 2. Kişi: siz (sizler); siziñ (sizim, sizniñ, sizlerniñ, sizleriñ); sizni (sizlerni, sizi); sizge (size, sizlerge); sizde (sizlerde); sizden (sizlerdin)
Çokluk 3. Kişi: alar (olar, anlar); alarnıñ, (anlarnıñ); alarnı (anlarnı); alarga (allarka, anlarka, anlarga); alarda (anlarda); alardın (anlardın)
b) İşaret Zamirleri
bu: munuñ; munı; muña (muñar); munda; mundın; munça; muntèg; munuñ tèg; mundag
ol: anı, anıñ, aña, añar, anda, andın, ança, anñla.
bular (munlar): bularnıñ (munlarnıñ); bularnı (munlarnı, munları); bularga (munlarga); bularda (munlarda); bulardın (munlardın).
olar (anlar, alar): alarnıñ (olarnıñ, anlarnıñ); alarnı (olarnı, anlarnı); alarga (olarga, anlarga); alarda (olarda, anlarda); alardın (onlardın, anlardın).
c) Soru Zamirleri
kim, ne (nè), kayusı, neme (nème), kayu
d) Belgisiz Zamirler
adın, barçası, barçaları, ba’zısı, ba’zıları, biri, birisi, cümlesi, kamug, kamugı

Sıfat-Fiil Ekleri
Geçmiş Zaman Sıfat-Fiilleri
1. -duḳ / -dük: kıl-duk+um işlerniñ, uçtmahlıg er-dük+i ‘cennetlik olduğu’, haberlig
bèr-dük+indin, mal tèr-dük+indin.
2. -mış / -miş: ay-mış sözleriñdin, kıl-mış işlerini, kuwar-mış taş, tañ at-mış+ta, tog-mış+ta
‘doğduğu zaman’, öl-miş kişi, küçüm yet-miş+çe ‘gücüm yettiğince’, Resulnıñ tè-miş+i.

Geniş Zaman Sıfat-Fiilleri
1. -r, -ar / -er , -ir, -ur / -ür, -yür: yara-r iş, bat-ar+ga, tog-ar+dın, yan-ar köz, konar + ga ‘konmağa’, uç-ar kuş, tüş-er yèr, yok kör-er+im, kil-ir+in, tè-yür+de,
bar-ur+ga, bar-ur+ın, kıl-ur künüm, kel-ür yıl, kir-ür, öltür-ür.
2. -maz / -mez, -mas / -mes: tog-maz+dın aşnu, kör-mez yerde, meñleri bol-mas üçün
‘benleri olmadığı için’, tüken-mes gına ‘tükenmez zenginlik’
3. -gan / -gen, -kan / -ken: ayt-gan, inan-gan, kıl-gan+ıñ+nıñ, yıgla-gan+ım, kötrü
bilme-gen+i üçün ‘kaldıramadığı için’, in-gen ‘inen’, kir-gen sayı ‘girince’.
ayt-kan, uruş-kanı, yoluk+kan, tik+ken+ge, söz ay+geni, ıd-geni.
Gelecek Zaman Sıfat-Fiilleri
1. -gu / -gü (gelecek ve zorunluluk): sıgın-gu yer ‘sığınacak yer’, yat-gu yèr, ḳılma-gu iş
‘yapılmayacak iş’, kel-gü yazuklaruñuznı ‘gelecek günahlarınızı’,
2. -guçı / -güçi: ḳıl-guçı ‘yapan, yapıcı’, tut-guçı ‘tutucu’, yuw-guçı ‘yıkayıcı’, büt-güçi
‘inanıcı’, bèr-güçi ‘verici’, biti-güçi ‘yazıcı’.
3. -guluḳ / -gülük: al-guluḳ+nı, körüş-gülük bolsa, yè-gülük ne erse ‘yiyecek ne ise’.
4. -gusuz / -güsüz: keç-güsüz ‘aşılamayan’.
5. daçı / -deçi (NF): ḳıl-daçı zelletler ‘yapılacak günahlar’, kelmiş daḳı kel+deçi yazuḳı
‘gelmiş ve gelecek günahı’.
6. -gesi, -ası / esi: andın yè-gesi, baḳ-ası, ḳıl-ası, ḳurtul-ası.
7. -glı / -gli, -ıglı / -igli, -uglı / -ügli ‘an / en’: oku-glı, yè-gli+niñ, rengin al-ıglı, bèr-igli
Tañrı ‘veren Tanrı’, biç-igli tarıgçı, naḳş it-igli, yol ur-uglı ‘yol kesen’, kör-ügli, köy-ügli,
öl-ügli.

Zarf-Fiil Ekleri
1. -a / -e : aç-a, ak-a, ayt-a ~ ayt-u, ıd-a, kör-e ~ kör-ü, büt-e, ör-e ~ ör-ü.
2. -ı (az), -u / -ü: yakul-ı tursa, al-u baruñ, awla-yu, ayt-u başladı, bol-u, yıḳl-u yazdı, ḫaber ber-ü, kör-ü ~ kör-e, sewn-ü, tegir-ü, tebren-ü, tè-yü bilse.
3. -p, -ıp / -ip, -up / -üp: aġırla-p, baġla-p, sözle-p, izde-p, tè-p, yè-p, aç-ıp, al-ıp, ḳorḳıp, yalbar-ıp, kèç-ip, kit-ip, kon-up, sor-up, tap-up, yap-up, ew-üp ~ èw-üp, bile-y-üp,
mün-üp, kör-üp, tüz-üp.
Bu zarf fiilin genişletilmiş şekilleri -iben, -üben, -upan: kèl-iben, bölüş-üben, tut-upan
4. -madın / -medin, (nadiren) -meyin ‘madan / meden anlamında’: ay-madın, bol-madın, sor-madın, tap-madın, bil-medin, emgen-medin, iç-medin, emget-meyin, kir-meyin, kör-meyin HŞ.
5. -gınça / -ginçe, (Rabgûzî ve MM’de tek tük rastlanan -gunça / -günçe ‘ınca, ıncaya kadar’, NF’te -gimçe, -gümçe: at-gınça ‘atıncaya kadar’, tamam bol-gınça, yum-gınça
‘yumuncaya kadar’, kel-ginçe, kör-ginçe, öltür-ginçe, yet-ginçe, eşitme-günçe, men kel-gimçe, men öl-gümçe ‘benim ölümüme kadar’.
6. -alı / -eli, -ġalı / -geli, -ġalu / -gelü (Bunlar seyrektir): yat-alı HŞ, ḳıl-ġalı, ḳop-ġalı, öl-geli, al-galu, ḳol-ġalu, ḳop-ġalu.
7. -ıçaḳ, -içek, -uçak / -üçek: bar-uçaḳ.
8. -gaç / -geç ‘ınca’ (MM ve NF’te yok): al-ġaç, bol-ġaç, oltur-ġaç, tuġ-gaç, yèr öp-geç
‘yer öpünce’, sürt-geç ‘sürtünce’.
9. -ken (i- fiilinin zarf-fiil şekli olan ve cevher fiilinin düşmesi ile ekleşerek bir birleşik zarf-fiil eki halini almıştır): yöriyür er-ken ‘yürürken’, izder èr-ken, içer-ken.

Bildirme Ekleri
a) Geniş zaman
Teklik 1. kişi: bek èr-ür-men; men ol ḳuş-men.
Olumsuzu: ivek èr-mez-men, ḳonaḳ èr-mez-men, ḳuş i-mez-men.
Teklik 2. kişi: suw-sen; ḳılınç-sen.
Teklik 3. kişi: ay-ol; sanlıg-ol; az èr-ür.
Olumsuzu: yüreklig èr-mez, topraḳ i-mez.
Çokluk 1. kişi: yıraḳ-biz.
Çokluk 3. kişi: ehl èr-ür-ler.
Türkiye Türkçesinde bildirme eki olarak kullanılan +dIr, tur- fiilinin geniş zamanlı çekiminden gelişmiştir: tur-ur > tur > dIr
telim artuḳ turur, nèdin turur.
tanuḳ-tur, köp-tür.
bar-dur.

b) Belirli geçmiş zaman
Teklik 1. kişi: men èr-dim.
Teklik 3. kişi: bag èr-di, bar i-di, bar- (< bar èr-di).
Çokluk 1. kişi: şagird i-dük.

c) Şart
Teklik 1. kişi: bagda èr-sem.
Teklik 2. kişi: ot èr-señ, şah i-señ.
Teklik 3. kişi: yügrük èr-se, ogrı i-se, bar i-se

d) Belirsiz geçmiş zaman
Teklik 1. kişi: ot i-miş-sen.
Teklik 3. kişi: perìlig èr-miş, bar i-miş, yok i-miş

Fiil Çekimleri
Emir-İstek
Teklik 1. kişi: -ayın / -eyin, -gayın / -geyin,-ayım / -eyim (nadiren), -gayım / -geyim (tek tük), -ayın-men / -eyin-men (HŞ), -yın (HŞ tek örnek):

Teklik 2. kişi: fiil kökü , -gıl / -gil, -gul / -gül (tek tük), -kıl: tüş-gül

Teklik 3. kişi: -su / -sü (tek tük MM ve HŞ), -sun /-sün: tut-sun

Çokluk 1. kişi: -alıñ / -eliñ, -lıñ / -liñ, -alım / -elim (nadiren), -galıñ, -gelim: awla-lıñ

Çokluk 2. kişi: -ñ, -ñız / -ñiz, -ñuz,-ıñ / -iñ, -uñ / -üñ, -ıñız / -iñiz, -uñuz, -uñız, -ñlar / -ñler, -ıñlar: kèltür-üñ

Çokluk 3. kişi: -sunlar / -sünler: agıla-sunlar, al-sunlar, kel-sünler, kèltür-sünler.

Belirli Geçmiş Zaman
Teklik 1. kişi
a) -dım / -dim, -dum / -düm, -tım / -tim, -tum / -tüm: atlandur-dum
b) -ıp (turur)-men: al-ıp (turur)-men.
c) -üp-men: kör-üp-men.
Teklik 2. kişi:
a) -dıñ / -diñ, -duñ / -düñ, -tıñ / -tiñ, -tuñ / -tüñ: aydıñ
b) -üp (turur)-sen: öltür-üp (turur)-sen.
c) -üp-sen: kör-üp-sen.
Teklik 3. kişi:
a) -dı / -di, -tı / -ti: aç-dı
b) -p, -ıp, -up turur: ḳarga-p turur
Çokluk 1. kişi
a) -duk / -dük, -tuk / -tük; -dımız / -dimiz, -dümiz: ay-duḳ
b) -ıp turur-miz / biz: al-ıp turur-miz / biz.
c) -üp-miz: kör-üp-miz.
Çokluk 2. kişi
a) -dıñız / -diñiz, -düñüz, -duñız (NF’te nadiren), -tıñız / -tiñiz: al-dıñız
b) -ıp turur-siz: kıl-ıp turur-siz.
c) -üp-siz: kör-üp-siz.
Çokluk 3. kişi
a) -dılar / -diler, -tılar / -tiler: başla-dılar
b) -up turur-lar: bol-up turur-lar.
c) -may turur + kişi zamiri (Çağatayca): bèr-mey turur-lar ‘vermemişlerdir.

Belirsiz Geçmiş Zaman
Teklik 1. kişi: -mış-men / -miş-men: bol-mış-men.
Teklik 2. kişi: -mış-sen / -miş-sen: ḳıl-mış-sen, otur-mış-sen, kir-miş-sen.
Teklik 3. kişi: -mış / -miş: aç-mış, bagla-mış, bol-mış, otur-mış, kèl-miş, tök-miş.
Çokluk 1. kişi: -mış-miz / -miş-miz: bol-mış-miz.
Çokluk 2. kişi: -mış-siz / -miş-siz: bol-mış-siz.
Çokluk 3. kişi: -mış-lar / -mişler: turuḳ-mışlar, yıgıl-mışlar, tè-mişler.

Geniş Zaman
Geniş zamanın yanında şimdiki zaman ve gelecek zaman ifadesi de taşır.
Teklik 1. kişi: -r-men, -ar-men / -er-men, -ur-men / -ür-men, -yur-men / -yür-men, -man / -men: köy-er-men
Teklik 2. kişi: -r-sen, -ar-sen / -er-sen, -ur-sen / ür-sen, -yur-sen / -yür-sen: ayt-ur-sen
Teklik 3. kişi -r, -ar / -er, -ur / -ür, -ur ol, -yur / -yür: ayt-ur
Çokluk 1. kişi -r-biz, -ar-biz / -er-biz, -ur-miz ~ -biz / -ür-miz ~ -biz, -yur-biz / -yür-biz: ırga-r-biz
Çokluk 2. kişi -ar-siz / -er-siz, -ar sizler, -ur-siz / -ür-siz, -yur-siz / -yür-siz: sor-ar-siz
Çokluk 3. kişi -rlar, -arlar / -erler, -urlar / -ürler, -yur-lar / -yür-ler: ti-r-ler

Olumsuz:
Teklik 1. kişi: bil-mez-men, kıl-man (Oğuzca), bil-men, buz-man.
Teklik 2. kişi: bil-mez-sen.
Teklik 3. kişi: bil-mez, kirmes ol (MM), ün-mes ol ‘yetişmez’ (MM).
Çokluk 1. kişi: bil-mez-miz / biz.
Çokluk 2. kişi: bil-mez-siz.
Çokluk 3. kişi: bil-mezler.

Şimdiki Zaman
• Zarf-fiil + (turur) + kişi zamiri.
Teklik 1. kişi -a (u, yu) turur-men: bar-a turur-men ‘gidiyorum’, gitmekteyim’.
Teklik 2. kişi -a (u, yu) turur-sen: bar-a turur-sen,
Teklik 3. kişi -a (u, yu) turur: bar-a turur.
Çokluk 1. kişi -a (u, yu) turur-miz: bar-a turur-miz, kıl-u turur-miz.
Çokluk 2. kişi -a (u, yu) turur-siz: bar-a turur-siz.
Çokluk 3. kişi -a (u, yu) turur-lar: bar-a tururlar.

Gelecek Zaman
-gay / -gey + kişi zamiri (gelecek zaman-gereklilik),
• -ga / -ge + kişi zamiri (gelecek zaman-gereklilik ve istek),
• -ısar + kişi zamiri, -mış bolgay + kişi zamiri (tam ‘kesin’ gelecek zaman),
-gum / -güm (+ turur), -gam / -gem (belirli gelecek zaman) ekleriyle teşkil edilir.

Teklik 1. kişi:
a) -ga / -ge + men (Gelecek zaman gereklilik). tut-ga-men, tap-ga-men.
b) -gay / -gey-men (gelecek zaman-gereklilik), -kay / -key-men.
c) -ası / -esi-men (az kullanılır).
d) -gum / -güm (turur) (Belirli gelecek zaman): tört ülüş kıl-gum turur ‘dört parça yapacağım’. Olumsuzu: -gum / -güm yok.
e) -gam / -gem: itke sal-gam ‘ite salacağım’, men me sanga bol-gam ‘ben de senin olacağım’, sanga bèr-gem ‘sana vereceğim’.
f) -mış bol-gay-men: nakl kıl-mış bol-gay-men ‘nakletmiş olacağım’.
Teklik 2. kişi:
a) -ga / -ge-sen: ur-ga-sen
b) -gay-sen / -gey-sen: bol-gay-sen, sakın-gay-sen, kel-gey-sen, tüz-gey-sen.
c) -gey-señ: -
d) -ası / -esi-señ: -
e) -güñ: evvel ahir öl-güñ ‘evvel ahir öleceksin’. kel-güñ yok ‘geleceğin yok’.
Teklik 3. kişi:
a) -ga / -ge. tap-ga.
b) -gay / -gey, -key. bol-gay, biti-gey.
c) -gesi: anıñ kadgusını nèdin yè-gesi ‘onun kaygısını neden yiyecek’.
d) -ası / -esi. bak-ası, kıl-ası.
e) Oğuz unsuru olarak -ısar: yıgla-y-ısar, bol-ısar, sol-ısar.
f) -gu / -gü, gusı / -güsi turur: anung kargısı bol-gusı turur ‘onun bedduası yerine gelecektir’. ol takı kel-güsi turur ‘o da gelecektir’.
g) -mış bol-gay: toku-mış bol-gay ‘örmüş olacak’.
h) -açak: -
Çokluk 1. kişi:
a) -ga / -ge-miz / biz:
b) -gay / -gey-miz / biz: adır-gay-miz ‘ayıracağız’, bol-gay-miz, bil-gey-miz, kir-gey-miz.
c) -ası / -esi-biz:
d) -eçek-biz:
e) -gumız: kınlar kıl-gumız ‘eziyetler kılacağız’.
Çokluk 2. kişi:
a) -ga-siz: al-ga-siz
b) -gay-siz / -gey-siz: bol-gay-siz, öltür-gey-siz.
c) -gey-siz-ler:
d) -ası / -esi-siz:
Çokluk 3. kişi:
a) -gay-lar / -gey-ler: bol-gaylar, bil-geyler.
b) -asılar / -esi-ler:
c) -güleri: karınçka mengizlig yençigüleri ‘karınca gibi parçalanacaklar’.

Gereklilik
-gu / -gü + kişi zamiri
Teklik 2. kişi: -gü-sen: tamam üz-gü-sen ‘koparmalısın’.
Teklik 3. kişi: -gu / -gü: kıl-gu ‘etmeli’, bil-gü ‘bilmeli’.

Dilek-İstek
Teklik 1. kişi:
a) -a / -e-men:
b) -ga / -ge-men: targa-men, köyge-men
c) -am / -em: -
d) -gam / -gem: bol-gam
e) -ay / -ey-men: -
Teklik 2. kişi: -ga / -ge-sen: tutga-sen, çulganga-sen
Teklik 3. kişi: -a / -e: -
Çokluk 1. kişi: -a / -e-biz, -ga / -ge-biz, -ka-biz: -
Çokluk 1. kişi: -ga-siz: yay-ga-siz
Çokluk 1. kişi: -

Şart
Teklik 1. kişi: -sa-men / -se-men, -sam / -sem: tap-sa-men
Teklik 2. kişi: -sañ / -señ: sözlet-me-señ
Teklik 3. kişi: -sa / -se: tedi er-se
Çokluk 1. kişi: -sa-biz / -se-biz, -sa-miz / -se-miz, -sak / -sek, -sañan / -señen (HŞ), -señin (HŞ): teslim kıl-sak
Çokluk 2. kişi: -sañız / -señiz: tile-señiz
Çokluk 3. kişi: -sa-lar / -se-ler: tile-se-ler

Harezm Türkçesi Söz Varlığı
Sir Gerard CLAUSON, sözlüğünde Harezm Türkçesi söz varlığına da yer vermiştir.
Harezm Türkçesi söz varlığında dikkati çeken ilk husus ikili kullanımlardır.
Harezm Türkçesi söz varlığının genel seslik özellikleri ise şöyledir:
1. Harezm Türkçesinde /e/ ünlüsünün yanında /è/ ünlüsü de bulunur.
2. Ünlü yuvarlaklaşması görülmektedir: sabır > sabur, böri > börü, yöri- > yörü-
3. Başlıca ünlü değişmeleri şunlardır:
a) a ~ o : bark ~ bork, tavar ~towar
b) e ~ ö : teşük ~ töşük, sew- ~ söw-, ewrek ~ öwrek, esrük ~ ösrük
c) i ~ ı : isig / issig ~ısıg
ç) o ~a : kow- ~kaw-
d) ü ~ i : berü ~ beri, tilkü ~ tülki, büt- ~ bit
e) ü ~ e : süngük ~ süngek, töpü ~ töpe
f) u ~ ü : sun- ~ sün-
4. Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesi ile kıyaslandığında Harezm Türkçesi döneminde meydana gelen ses değişmeleri şunlardır:
b > v / w değişimi
Kelime içinde ve kelime sonundaki /b/ler çoklukla /w/ye dönüşmüştür: ab > aw, eb > ew
b > m değişimi
Kelime başı /b/ler ñ’li kelimelerde /m/ye dönüşmüştür: ben > men, biñ > miñ
d > y değişimi
d’li ve y’li şekiller birlikte görülür: kod- / koy-, kadgu / kaygu, adak / ayak.
g / g > Ø değişimi
kazgan > kazan, sargar- > sarar-
t > d değişimi
teg > deg, tè- > dè- / butaḳ, > budaḳ
k > h değişimi (Çok az örnekte görülür)
aḳsaḳ > aḫsaḳ, aḳşam > aḫşam, ḳatır > ḫatır

Harezm Türkçesi Söz Varlığı için Örnekler


anıñ / anuñ ‘onun’
arıg / arı ‘temiz’
ayak / adak [Fa.] ‘kadeh’
badram / bayram ‘bayram’
balık / baluk ‘şehir’
bedik / bèdik / bedük ‘büyük’
belgür- / bèlgür- ‘: belirmek’
birle / bile ‘ile’
bitür- / bitir- ‘bitirmek’
boz / moz ‘boz, kır
böri / börü ‘kurt’
büt(1)-/bit-[Tü. büt- = Mo. büte-] ‘bitmek’
er / èr ‘er, erkek’
er- / èr- ‘imek, olmak’
erdini / èrdini ‘mücevher’
eren / èren ‘eren’
erkek / èrkek ‘erkek’
gel- / gèl- ‘gelmek’
tolun / tolun ‘dolun’
uçtmah / uçmah [Soğd.] ‘cennet’
üze / üzre / üzere ‘üzerinde, üstünde ‘
yalguz / çalguz ‘yalnız’
yañgak / yıñgak / çañgak ‘yan taraf’
yarlıg / çarlıg / çarlug ‘yarlık’
yaru / yarı ‘yarım, taraf, -e doğru’
yaruk / çaruk ‘ışık’
yètgür- / yètür- / yètir- ‘ulaştırmak’
yörügür- / yürügür- ‘yürütmek’
yultuz / yulduz ‘yıldız’
yüzlüg / yüzlü ‘yüzlü’



2. Ödünçleme kelimelerin çoklukla ‘+lIK, +lIG +çI, +sIz ve +lA’ ekleriyle Türkçeleştirildikleri görülmektedir:


agahlık [Fa. + lIk] : haberli olma
caşıklık [Ar. + Tü.] : âşıklık
awsunçı [Fa. + Tü.] : büyücü
bahadurluk [Fa. bahâdur = Mo. bagatur
+ Tü. lIk] : yiğitlik
custluk [Fa.+ Tü.] : çeviklik
dagla- [Fa. + Tü.] : dağlamak
füsunçı [Fa. + Tü.] : büyücü
hıramla- [Fa. + Tü.] : salınarak yürümek
hvuşluk [Fa. + Tü.] : iyilik
hvuşnudluk [Fa. + Tü.] : memnuniyet
kavılandur- [Ar. + Tü.] : kuvvetlendirmek
maslahatlıg [Ar. + Tü.] : gerekli
mezalıg [Fa. + Tü.] : hoş, tatlı
rastlık [Fa. + Tü.] : doğruluk
safalıg [Ar. + Tü.] : gönlü şen
şadilık [Fa. + Tü.] : sevinçlilik
şeksiz [Ar. + Tü.] : şüphesiz
tarabsız [Ar. + Tü.] : neşesiz
temaşasız [Fa. + Tü.] : seyretmesiz
zacifluk [Ar. + Tü.] : zayıflık



Harezm Türkçesi öncesi metinlerde geçmeyen veya nadir geçen kelimelere örnekler:


açguç ‘anahtar’
adı ‘çok’
agar- ‘kendinden geçmek, halsiz düşmek’
aglak ‘ıssız, terkedilmiş (yer)’
agna- ‘yuvarlanmak, debelenmek’
aldım ‘balta’ aplak ‘horoz’
bargulug ‘ganimetli, müreffeh’
bat ‘tez, çabuk’
bıskır- ‘gülümsemek’
boda- ‘doğum sancısı çekmek’
bulañ ‘?’
çak- ‘çatmak, kurmak’
çalañ ‘?’
çaray ‘azık’
çıgıt ‘yüzdeki koyu leke’
çındar ‘gerdanlık’
çokur : alaca
dinte- ‘gezmek, dolaşmak’
emel- ‘eğilmek, yönelmek’ ènç ‘müsterih’
èrik- ‘tiksinmek, bezmek, usanmak’
ıçkın- ‘sıvışmak, kaçırmak’
ıñırçak ‘tahterevan’
ıyar- ‘uydurmak’
ilersük ‘şalvar uçkuru’
inçi ‘üvey kardeş’
kaçu ‘set’
kakız : cesur
kalık : çatı
kamgak ‘çalı’
kamruk ‘taşak’ karu ‘mükafat’
kavbaş ‘kurukafa, korkuluk’
kedigle- ‘örtünmek’
kendeş ‘örtü, peçe’
kogur ‘boz renkli inek’
koguş ‘tabaklanmış deri’
kol ‘vadi’
koymat ‘çoban’
kunuş- ‘kapışmak’
öske- ‘özlemek, arzu etmek’
öwrek ‘ördek’
pis ‘cüzzam hastalığı’
sañı- ‘şaşırmak’
sarkut ‘tortu’
savut ‘gemilerin dışına kaplanan çelik levha’
señek ‘ağaçtan yapılmış su kabı’
sözengür ‘konuşkan’
süplük ‘çöplük’
taguk ‘topuk’
tañgı ‘üzengi’
tap ‘vücuttaki leke’
tarı- ‘dağıtmak’ tebrek ‘kürek’
terinçek ‘örtü, bürünçek’
tiril- ‘yaşamak’
tuç ‘tunç’
tuturgan ‘pirinç’
uruk ‘ibret’
uruşunç ‘vuruşma’
ücek ?öçek ‘çatı, hücre’
yagır ‘omuz’
yala- ‘vurmak istemek’
yansı ‘ittifak’
yasuk ‘geçit’
yazıla- ‘pislemek’ yekin- ‘tutkuyla davranmak’
yoñ ‘gammaz’
yövüt ‘yardım’
yulduz ‘ağaç kökü’
yupula- ‘aldatmak’



Ünite 7
Harezm Türkçesi Metin İncelemeleri I

NEHCÜ ’L-FERĀDİS [=CENNETLERİN AÇIK YOLU]
Çeviriyazılı Metin
Yètinç Fasl
İmam-ı A‘zam Abu Ḥanife-i Kevfi raḫmatu’llahi ‘alayhi fażayiliniñ beyānı içinde-turur.
(1) 185/12 İmām-ı Ṣaġāni ramatu’llāhi ‘alayhi Maşariḳu’l-Anvār atlıġ kitāb içinde bu ḥadisni keltürmiş ḥadis bu-turur: 185/13 ruviya abū hurayrata rażiyā’llāhu ‘anhu an-nahu ḳāla rasūlu’llāhi allā’llāhu ‘alayhi va sallama man yuridi’llāha ayran yufaḳḳihhu 185/14 fi’d-dini. Bu ḥadis ma‘nisi ol bolur kim paygambar ‘alayhi’s-salām habar bėrü yarlıḳar: Ḳayu mu’min ve muvaḥḥid haḳḳıña 185/15 Ḥaḳ ta‘ālā edgülük ḳılmaḳ tilese hem dünyāda ve hem āḫiratta ol ḳulġa şeri‘at aḥkāmını bildürüp taḳı 185/16 ol ḳulnı faḳih ḳılur köñliniñ közini açar. Abu Ḥanife ramatu’llahi ‘alayhi ol ḳullardın erdi.

Çeviri I
Kûfeli Ulu İmam Ebû Hanîfe rahmetullahialeyh’in erdemlerini anlatır.
(1) Çaganlı İmam rahmetullahialeyh Maşariku’l Anvar (Nurlar Feneri) adlı kitabında şöyle bir hadis getirmiştir. ruviya abū hurayrata rażiya ’llāhu ‘anhu annahu ḳāla rasūlu
’llahi ṣallā ’llahu ‘alayhi va sallama man yuridi ’llāha ḫayran yufaḳḳihhu fi ’d-dini. Bu hadisin anlamı şudur: Peygamber ‘alayhi ’s-salām buyurur: Hangi mü’min ve muvahhid hakkında yüce Allah iyilik etmek dilerse hem bu dünyada hem de öbür dünyada o kula şeriat hükümlerini bildirir ve o kulu anlayışlı yapar, gönül gözünü açar. Ebû Hanîfe raḥmatu ’llāhi ‘alayhi o kullardandı.

ḲIṢAṢÜ ’L-ENBİYĀ [=NEBİLERİN KISSALARI]

Çeviriyazı
Ḳiṣṣa-i Salih Yalawaç ‘alayhi ’s-salām
Ol “wa-ilā Tamūda aḫāhum [13] Ṣaliḥan (XI-61)” ḫil‘atın keḏgen; “fa-staġfirūhu, tumma tūbū ilayhi, (XI-61)” tėp ḳavmınġa ögüt bėrgen; “a-tanhānā [14] an na‘buda mā ya‘budu abā’unā (XI-62)” cavābın ėşitgen; “fa-ḳāla lahum rasūlu llāhi: ‘Nāḳata llāhi wasuḳyāhā. (XCI-13)’” [15] taşrifini bulgan; taşdın du‘a kılıp ingen çıkargan; “inna Rabbi ḳariban muciban (XI-61)”, tėp [16] ḥaḳ dinġa ündegen; Salih paygambar ‘alayhi ’s-salam
‘akl anut kelgil èşit Ṣaliḥ yalawaç ḳıṣṣasın [17]
bèlgülüg başdın ayaḳga aytayın men cümlesint
Ḥaḳ risalat bèrdi erse tüz tègürdi ḳavmıga [18]
yüridi tün kündüzin başlap Tamudnıñ zumrasın
ḳıldı iman da‘vatını ḳoldılar bir mu‘ciza [19]
ḳoldı Ḥaḳdın çıḳdı ingen yandı tagnıñ ṣaḫrasın
bota tugdı barça bodun anı tañlap kördiler [20]
kün kediglep suw üleşdi içdi kendü ḥiṣṣasın
tandılar Ḥaḳdın ḳamugı kıldılar köp ma‘siyyat [21]
uḳmadın Ṣaliḥ sözin hem oşbu ingen fitnesin
keldi yügrüp èkki bözçi bir adaḳın kesdiler [31b]
botası ıñrap ḳayıttı aştılar üç ṣoḥbasın
üç kün içre boldılar sarıg kızıl hem kap-kara [2]
ḳudratı birle ugan ḳadır yemürdi barçasın
Ṣaliḥ bin ‘Ubayd bin Aṣaf bin Masiḥ bin Ḫadir [3] bin Tamud bin Catir bin İram bin Sām bin Nūh ‘alayhi ’s-salām.

Çeviri
Sâlih Peygamber ona selam olsun Kıssası
O “Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i [13] gönderdik. (XI-61)” hilatini giyen; “Ondan bağışlanma dileyin, sonra pişmanlık duyup ona yönelin, (XI-61)” diye kavmine öğüt veren;
“bizi babalarımızın [14] taptığına tapmaktan menetmeğe mi çalışıyorsun (XI-62)” cavabını duyan; “Allah’ın elçisi onlara: Allah’ın dişi devesine ve onun su içme sırasına dikkat edin.” dedi. (XCI-13)’” [15] teşrifini bulan; dua ile taştan dişi deve çıkaran; “Rabbim çok yakındır, duaları kabul edendir (XI-61)”, diye [16] hak dine çağıran; Sâlih paygamber ona selam olsun akıl hazırla gel Sâlih peygamber kıssasını dinle [17]
ben hepsini baştan ayağa tamamen anlatayım
Hak risâlet verdi doğrudan kavmine gönderdi [18]
gece gündüz demeden Samûd kavmini dolaştı
imana davet etti bir mucize istediler [19]
Allah’tan istedi dişi deve çıktı dağın düzlüğünü dolandı
bota doğdu, hekes onu hayretle seyretti [20]
suyu gün aşırı su bölüştüler o kendi hissesini içti
Sâlih’in sözünü ve hem bu dişi deve imtihananı anlamadan [21]
Hak’tan uzaklaştılar hepsi çok günah işlediler
İki bez dokuyucu koşarak geldiler bir ayağını kestiler [31b]
botası feryat içinde döndü üç dostunu astılar
üç gün içinde sarı kızıl ve kapkara oldular [2]
kadir tanrı kudretiyle hepsini devirdi
Nûh ona selam olsun oğlu Sâm oğlu İrem oğlu [3] Casir oğlu Samûd oğlu Hadir oğlu
Masih oğlu Âsaf oğlu ‘Ubayd oğlu Sâlih.
Kelimelerin İzahı
anut- ‘hazırlatmak’ : -t, anu- (< anu-t-)
barçasın ‘hepsini’ : +n, +sı, barça (< barça+sı+n)
bilmes ‘bilmez’ : -mes, bil- (< bil-mes)
burun ‘evvel’ : < burun
burunrak ‘evvelce’ : +rak, burun (< burun+rak)
çarlayur ‘bağırır’ : -yur, +la-, çar (< çar+la-yur)
çerigi ‘askeri’ : +i, çerig (< çerig+i)
èdergil ‘takip et’ : -gil, èder- (< èder-gil)
èkegüdin ‘ikisinden’ : +din, +egü, èki (< èki+egü+din)
èkki ‘iki’ : < èkki
èltip ‘iletip’ : -ip, èlt- (< èlt-ip)
èriñni ‘kocanı’ : +ni, +iñ, èr (< èr+iñ+ni)
èwlükiñe ‘eşine’:+ñe, +i, +lük, èw (< èw+lük+i+ñe)
ingen ‘inen’ : -gen, in- (< in-gen)
ıñrap ‘ağlayıp inleyip’ : -p, +a-, ıñır (< ıñır+a-p)
karı ‘karış’ : < karı
kèçe ‘gece’ : < kèçe
kediglep ‘örtünüp, gizlenip’ : -p, +le-, -ig, ked- (< ked-ig+le-p)
keñeştiler ‘danıştılar’ : -ler, -ti, keñeş- (< keñeş-ti-ler)
koldılar ‘istediler’ : -lar, -dı, kol- (< kol-dı-lar)
kopardılar ‘inşa ettiler’ : -lar, -dı, kopar- (< kopar-dı-lar)
körklüg ‘güzellik’ : +lüg, körk (< körk+lüg)
küdedgey ‘koruyacak’ : -gey, küded- (< küded-gey)
muña ‘buna’ : +ña, mu (< mu+ña)
munda ‘sıkıntıda’ : +da, mun (< mun+da)
nelük ‘nasıl’ : < nelük
oglanlarıdın ‘oğlanlarından’ : +dın, +ları, oglan
olarga ‘onlara’ : +ga, olar (< olar-ga)
olturtdı ‘oturttu’ : -dı, -t-, oltur- (< oltur-t-dı)
olturur ‘oturur’ : -ur, oltur- (< oltur-ur)
sıñar ‘-a doğru’ : < sıñar
sözleşürde ‘sözleştiğinde’ : -de, -ür-, -ş-, +le, söz (< söz+le-ş-ür-de)
tègme ‘her’ : -me, tèg- (< tèg-me)
tokuşsa ‘savaşsa’ : -sa, -ş-, toku- (< toku-ş-sa)
tugdı ‘doğdu’ : -dı, tug- (< tug-dı)
tumşukıñ ‘gagan’ : +ın, tumşuk (< tumşuk+ıñ)
ünüp ‘yontup’ : -üp, ün- (< ün-üp)
üñürdin ‘mağara’ : +din, -ür, üñ- (< üñ-ür+din)
urugındın-tururlar ‘soyundandır’ : +lar, turur; +dın, +ın, urug (< urug+ın+dın-turur+lar) yagı ‘düşman’ : < yagı
yalawaç ‘peygamber’
yemürdi ‘devirdi’ : -di, yemür- (< yemür-di)
yinçüdin ‘inciden’ : +din, yinçü (< Çin. yinçü+din)
yıgaçındın ‘ağacından’ : +dın, +ın, yıgaç (< yıgaç+ın+dın)




Ünite 8
Harezm Türkçesi Metin İncelemeleri II

Hüsrev ü Şirin

METİN İNCELEME I
Çeviriyazı
kitāb nazm ḳılmaḳḳa sebeb beyān ayur

240. nėçe yıl boldı cānım ösker ėrdi
köñülde oşbu endişe bar ėrdi
nėteg şah tapġıña bir barġa-men tėp
bu köñlüm ḳaḏġusını tarġa-men tėp
körüp köñlüm kim asru raġbatım bar
buyurdı kim ḳatıġlan ėmdi ėy yār

243. revān ėy kutb terkin kėç bolur bil
nė bilgeyler sėni sözletmeseñ til
niẓāmi nazmı yañlıg tüz sözüñni
anın belgüt ḫānıñġa bu özüñni
ḫānım birle melike atıña bir
kitābı ḳılġuḳa ḳıl tėdi tedbir

246. boyum şehrige köñlüm èrdi sultān
cānım andın ḳabūl ḳıldı bu fermān
köñül fermanını cān birle tut[t]um
aḏın saḳınçnı bir yolı unut[t]um
ḳazan tėg kaynap oş sevdā bişürdüm
niẓāmi bālıdın halvā bişürdüm

249. ḫānım atınġa oşbu pārsi tilni
çewürdüm tüzdüm oş naẓm üzre kılnı
çıḳardım ḫoş yıdıġlıḳ suw bu köldin
köñüller ḳansu tėp bu sāfi suwdın


Çeviri I
Kitabı nazmetmenin sebebini anlatır

240.     Ne kadar yıl oldu canım özlerdi.
Gönülde bu düşünce vardı.
Padişahın huzuruna bir varayım,
bu gönlümün kaygısını bir dağıtayım, dedim.
Gönlüm aşırı arzumu görünce
Ey dost, haydi hazırlan!

243.     Ey Kutb! Çabuk ol, sonra geç olur, bil.
Dilini söyletmezsen seni nereden bilecekler?
Nizamî’nin şiirini kendi sözünle yeniden düzenle.
Kendini sultanına bu şekilde tanıt.
Sultanım ile Melike adına bir kitap
yazmak için bir şeyler yap, dedi.

246.     Bedenime gönlüm sultan olduğundan
canım bu fermanı ondan ötürü kabul etti.
Gönül fermanını can ile tuttum.
Başka düşünceyi bir an unuttum.
Kazan gibi kaynayıp işte bu sevda hikâyesini pişirdim.
Nizamî’nin balından helva pişirdim.

249.     Sultanımın adına Fars dilinde olan bu eseri
çevirip şiir hâlinde yeniden yazdım.
Bu gölden, bu saf sudan gönüller
kansın diye hoş kokulu su çıkardım.

Kelime izahları
(bir) yolı ‘defa’ : +ı, yol (< yol+ı)
atıña ‘adına’ : +ña, +ı, at (< at+ı+ña)
bar ‘var’ : < bar
barga-men ‘varayım’ : -men, -ga, bar- (< bar-ga-men)
bolmaz èrdi ‘olmazdı’ : -di, èr-; -maz, bol- (< bolmaz erdi)
èlgi ‘eli’ : +i, èlig (< èlig+i)
katıglan ‘sıkıntı çek-’ : +lan, katıg (< katıg+lan-)
keltürdüm ‘getirdim’ : -dü-m, -tür, kel- (< kel-tür- dü-m
köñlümnüñ ‘gönlümün’ : +nüñ, +üm, köñül (< köñül+üm)
meñizlig ‘gibi’ : +lig, meñiz (< meñiz+lig)
munça ‘bunca’ : +ça, +n, mu (< mu+n+ça)
nèçe ‘nice’ : < neçe
ösker ‘ister, arzular’ : +r, öske- (< öske-r)
sakınçnı ‘düşünceyi’ : +nı, -ç, sakın- (< sakın-ç+nı)
sözle ‘söyle-‘ : +le-, söz (< söz+le-)
sözletmeseñ ‘söyletmezsen, anlatmazsan’ : -señ, -me-, -t-, +le, söz (< söz+le-t-me-señ) suwdın ‘sudan’ : +dın, suw (suw+dın)
taptısa ‘bulduysa’ : -sa, -tı, tap- (< tap-tı-sa
teñizler ‘denizler’ : +ler, teñiz (< teñiz+ler)
tirig ‘canlı’ : < -ig, tir- (< tir-ig)
tıñla ‘dinle-‘ : +la-, tıñ (< tıñ-la-)
tükellik ‘mükemmel’ : lik, tükel (< tükel+lik)
ugannıñ ‘Allahın’ : +nıñ, ugan (< ugan+nıñ)
üküş ‘çok’ : < üküş
ündedim ‘seslendim’ : -m, -di, -de-, ün (< ün+de- di-m)
ursa ‘vur-‘ : -sa, ur- (< ur-sa)
yasını ‘yayını’ : +nı, +sı, ya
yètirgil ‘ulaştır’ : -gil, -ir-, yèt- (< yèt-ir-gil)
yorasın ‘tabir edesin’ : -sın, -a, yor- (< yor-a-sın)

Ünite 9
Harezm Türkçesi Metin İncelemeleri III

MUKADDİMETÜ ’L-EDEB [=EDEBE GİRİŞ]
Zamahşeri tarafından Arapçayı öğretmek için 1128-1144 yılları arasında yazılıp Harezm şahı Atsız [1075-1144]’a sunulmuştur.

METİN İNCELEME I

Çeviriyazı
006a
babu’l-avvalu
A.        vakt                 avkat               hin                   ahyan              acal                 acal
F.         hangam           cam‘                mitluhu           cam‘    vakt-i mu‘ayyan         cam‘
T.         çak                  c                      m                     c                                             cam‘
M.       cak                  c                      m                     c                                             cam‘
A.        avan                avana              aban                ababagin         dahr                duhur
F.         mitluhu           cam‘                mitluhu           cam‘                mitluhu           cam‘
T.         m                     c                      m                     c                      m                     c
M.       m                     c                      m                     c                      m                     c
A.        hakub              ahkab              hikba               hikab               barha               manun
F.         mitluhu           cam‘                mitluhu           cam‘                mitluhu           mitluhu
T.         m                     c                      m                     c                      m                     m
M.       m                     c                      m                     c                      m                     m

Kelime İzahları
ara ayı : aralık ayı, (müslüman takviminde) on ikinci ay
ay : 30 günlük zaman dilimi
ay başı : ay başı
aynıñ yakı : ay sonu
bayram ayı : (müslüman takviminde) onuncu ay
bıltur : geçen yıl
bu yıl : bu yıl
cumadi’l-ahirat ayı : (müslüman takviminde) altıncı ay
cumadi’l-avval ayı : (müslüman takviminde) beşinci ay
çak : çağ
èki paygambarnıñ arası ötken çakı : İki peygamber arası geçen dönem
kèce : gece kèce kündüz : gece gündüz
kèceniñ bir ülüşi : gecenin bir bölümü
kèlür yıl : gelecek yıl
kış : kış
kışnıñ ahir kècesi : kışın son gecesi
kurban ayı : (müslüman takviminde) sonuncu ay
küz : güz, sonbahar
muharram ayı : (müslüman takviminde) önüncü ay
rabi‘u’l-ahir ayı : (müslüman takviminde) dördüncü ay
rabi‘u’l-avval ayı : (müslüman takviminde) üçüncü ay
racab ayı : (müslüman takviminde) yedinci ay
roza ayı : oruç ayı, (müslüman takviminde) dokuzuncu ay
safar ayı : (müslüman takviminde) ikinci ay
seksen yıl : seksen yıl
şa‘ban ayı : (müslüman takviminde) sekizinci ay
tañ : tan yarım kèce : gece yarısı
yarulkı kèce : önceki gece
yay : yaz
yaz : İlkbahar
yıl : yıl
yılnıñ ülüşdin bir ülüş : yılın mevsimlerinden bir mevsim

MU‘İNÜ ’L-MÜRİD [=MÜRİDİN YARDIMCISI]
Dinî şiirlerden meydana gelen eser yaklaşık 900 beyittir. Türkmenlere fıkıh ve tasavvufla ilgili bilgiler vermek üzere yazılmıştır.
Bilinen tek yazması Bursa Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesindedir.

METİN İNCELEME I

babun fi maṯali ’ş-şari‘ati va ’t-tarikati va ’l-hakikati

344      şeri‘at tariḳat ḥaḳiḳat öñin
tėyü bilmegil oş ėşit söz soñın
198b    ḥaḳiḳat başaḳ tėg tariḳat uluñ
şeri‘atnı bilgil bu oḳnuñ yüñin

345      yüñi yok oḳ atgıl barur mu ḳanı
şeri‘at tariḳat ḥaḳiḳat kanı
ḥaḳiḳat köñül tėg tariḳat ‘akıl
şeri‘at ėrür bu vücūduñ canı

346      cemād cānsızın ol nė işge yarar
ḳulaḳ mu ėşitür bu öz mü körer
şeri‘at til ol bil tarikat kulak
ḥaḳiḳat bu köz tėg ḳanı kim sorar

347      şeri‘at bilip ḳasd ḳılıp sormak-ol
tariḳat kirip rāst yörüp barmaḳ-ol
ḥaḳiḳat tālib matlūbınga tėgip
anıñ birle meclis tüzü kurmak-ol

Çeviri
344 Şeriat tarikat hakikati anlatmadan önce sözü sonuna kadar dinle. Hakikat temren gibi, tarikat temrensiz ok (okun sapı). Şeriatı bu okun yünü (tüyü) olarak bil.

345 Tüyü olmayan oku atarsan nereye kadar gidebilir. Şeriat ve tarikat hakikatın cevheridir. Hakikat gönül, tarikat akıl gibidir. Şeriat bu vücudun canıdır.

346 Taş toprak cansızdır, ne işe yarar? Bu kulak mı ki işitsin, göz mü ki görsün? Şeriat dildir, bil ki tarikat da kulaktır, hakikat bu göz gibidir, hani sorun soran nerede?

347 Şeriat, bilmek, amaç edinmek ve sormaktır, tarikat ise (hakikata) girmek, yol yürümek ve varmak (ilerlemek)tır. Hakikat isteyenin istediğine erişip onunla birlikte bir yerde olmasıdır.

bile ‘ile’ : < birle
birle ‘ile’ : < birle
bitiglig-turur ‘yazılıdır’ : +turur, +lig, -g, biti- (< biti- g+lig+turur)
kanı ‘hani’ : < kanı
kètürmişde ‘getirince’ : +de, -miş-, -tür-, kèl- (< kèl- tür-miş+de)
köp ‘çok’ : < köp
körer ‘görür’ : -er, kör- (< kör-er)
körkütüp ‘gösterip’ : -üp, körküt- (< körküt-üp)
kurug ‘kuru, boş’ : -g, kuru- (< kuru-g)
neñ ‘şey’ : < neñ
öñin ‘diğeri’ : < öñin
soñın ‘sonunu’ : +ın, soñ (< soñ+ın)
soñlagıl ‘tamamla’ : -gıl, +la-, soñ (< soñ+la-gıl)
sormak-ol ‘sormaktır’ : +ol, -mak, sor-
sorsa-sèn ‘sorsan’ : +sèn, -sa, sor- (< sor-sa+sèn)
tarısa ‘ekse’ : -sa, tarı- (< tarı-sa)
tèger ‘değer’ : -er, tèg- (< tèg-er)
tutgıl ‘yerine getir’ : -gıl, tut- (< tut-gıl)
ulaşu ‘daima’ : < ulaşu
uluñ ‘temelin’ : +uñ, ul (< ul+uñ)
yörise ‘yürüse’ : -se, yöri- (< yöri-se)
yüñin ‘tüyü, teleği’ : +in, yüñ (< yüñ+in)

Ünite 10
Harezm Türkçesi Metin İncelemeleri IV

OGUZ KAGAN MENAKIBI
Bilinen tek yazma nüshası Paris’tedir. 1300’lerde Uygur harfleriyle yazılmıştır. İlk neşrini Radloff yaptı. W. Bang ve R. Rahmeti Arat eseri Almanca’ya nakletti. 1933’te Arat tarafından Türkçeye çevrildi.
Eserin Gazan Han ya da daha sonraki dönemlerin yadigârı olduğu düşünülmektedir.

METİN İNCELEME I
Çeviriyazı
1 (1) … bolsungıl’ - tep tediler. Anuñ añagusu
(2) oşbu turur: [ ] Takı mundın soñ sevinç
(3) tapdılar. Gene künlerdin bir gün Ay Kagan-
(4) nuñ közü yarıp bodadı, èrkek ogul togurdı.
(5) Oşol ogul-nuñ öñlüki çıragı kök
(6) èrdi, agızı ataş kızıl èrdi, közleri al, saçları kaş-ları
(7) kara èrdiler èrdi. Yakşı nepsikilerdin
(8) körüklügrek èrdi. Oşol ogul ana-
(9) sınıñ kögüsündün aguznı içip, mundın
2 (1) artık-rak içmedi. Yig et, aş, sorma5
(2) tiledi. Tili gile başladı; kırık kündin soñ
(3) bedükledi, yüridi, oynadı. Adakı ud adakı teg; bêlleri
(4) böri bêlleri teg; yagrı kiş yagrı teg; kögüzü
(5) adug kögüzü teg èrdi. Bedeninüñ kamagı
(6) tüg tülüklüg èrdi. Yılkılar küdeye
(7) turur èrdi; atlarga mine turur èrdi; k(è)y(i)k
(8) av avlaya turur èrdi. Künlerdin
(9) soñ, keçelerdin soñ igit boldı. Bu … [Eksik]
3 (1) çakda bu yèrde bir ulug orman bar èrdi;
(2) köp mörenler, köp ögüzler bar èrdi. Bunda kèlgen-
(3) ler k(è)y(i)k köp köp, bunda uçkanlar kuş köp köp èrdi.
(4) Oşol orman içinde bedük bir kıyandkat bar
(5) èrdi. Yılkılarnı, yèl künlerni yèr èrdi. Bedük
(6) yaman bir k(è)y(i)k èrdi. Birke emgek birle
(7) êl künni basup èrdi. Aguz Kagan bir iriz
(8) kakız kişi èrdi. Bu kıyandkatnı avlamak tiledi. Kün-
(9) lerde bir kün avga çıkdı. Çıda birle,
4 (1) ya ok birle, takı kılıç birle, kalkan
(2) birle atladı. Bir bugu aldı. Şol bugunı tal-
(3) nuñ çubukı birle ıgaçka bagladı, kitdi.
(4) Andın soñ èrte boldı. Tañ èrte çak-
(5) da geldi. Kördi, kim: kıyandkat bugunı alıp-
(6) turur. Gine bir adug aldı, altunlug
(7) bêlbagı birle yıgaçka bagladı, Kitdi.
(8) Mundın soñ èrte boldı tañ èrte
(9) çakda Kèldi. Kördi, kim: kıyandkat adugnı alıp-turur.

Çeviri
01 1 … olsun, dediler. Onun resmi
2 budur. Ve bundan sonra sevin-
3 diler. Gene günlerden bir gün Ay Kağan-
4 ın gözü parlayıp doğum sancıları başladı. Erkek çocuk doğurdu.
5 Bu çocuğun beti benzi mavi
6 idi, ağzı ateş kızıl idi, gözleri elâ, saçları kaşları
7 kara idi. Güzel perilerden
8 daha güzel idi. || Bu çocuk ana-
9 sının göğsünden ilk sütü emip bundan
02 1 daha çok emmedi. Çiğ et, çorba, şarap
2 istedi. Konuşmağa başladı; kırk günden sonra
3 büyüdü, yürüdü, oynadı. Ayakları öküz ayağı gibi, bilekleri
4 kurt bileği gibi, sırtı samur sırtı gibi, göğsü
5 ayı göğsü gibi idi. Vücudunun tamamı
6 tüylü tüylü idi. At sürüleri güdü-
7 yor, atlara biniyor, yaban
8 avına gidiyordu. Günlerden
9 gecelerden sonra delikanlı oldu. || Bu…
03 1 || çağda, burada büyük bir orman vardı;
2 çok nehirler çok ırmaklar vardı. Burada gezen
3 avlar uçan kuşlar pek çok idi.
4 Bu orman içinde büyük bir boynuz burunlu var-
5 dı. At sürülerini insanları yiyordu. Büyük
6 belâ bir yabanî idi. Büyük bir baskı ile
7 insanları sindirmişti. Oğuz Kağan cesur
8 kahraman bir kişi idi. Bu boynuz burunluyu avlamak istedi. Gün-
9 lerden bir gün ava çıktı. Kargı
04 1 ok yay ile ve kılıç kalkan
2 ile ata bindi. || Bir geyik aldı, o geyiği söğüt-
3 ün dalı ile bir ağaca bağlayıp gitti.
4 || Ertesi sabah oldu. Tan ağarırken
5 gelip boynuz burulunun geyiği al-
6 mış gördü. || Sonra bir ayı aldı; altınlı
7 kuşağı ile ağaca bağlayıp gitti.
8 || Ertesi sabah oldu. Tan ağarır-
9 ken gelip boynuz burunlu ayıyı almış gördü.

Çeviriyazı
5 (1) Gene oşbu ıgaçnıñ tübinde turdı. Kıyandkat
(2) kelip başı birle Oguz kalkanıñ urdı Oguz
(3) çıda birle kıyandkatnıñ başın urdı, anı
(4) öldürdi, kılıç birle başın kesti, aldı gitdi. Gene
(5) kelip kördi, kim: bir şuñkar kıyandkat içegüsin
(6) yèmekte-turur. Ya birle, ok birle
(7) şuñkarnı öltürdi, başın kesti. Andına
(8) soñ tedi, kim: şuñkarnuñ añagu-
(9) sı oşbu-durur bugu yèdi adug yèdi çıdama
6 (1) öldürdi: demür bolsa kıyandkatnı şuñ-
(2) kar yèdi ya okum öldürdi ya bolsa tep tedi
(3) gètdi dakı kıyandkatnıñ añagusu oşbu-
(4) turur: [ ] Gene künlerde bir kün
(5) Oguz Kagan bir yèrde teñrini çalbargu-
(6) da èrdi. Karañguluk keldi. Kökdün
(7) bir kök yaruk düşdi. Kündün aya
(8) aydın kogulgurak
(9) èrdi Oguz Kagan yörüdi kördi kime:
7 (1) Oşbu yaruknuñ arasında bir kız
(2) bar èrdi yalguz olturur èrdi yakşı körük-
(3) lüg bir kız èrdi anuñ başında ataş-
(4) lug yaruklug bir meñi bar èrdi
(5) altun kazuk deg èrdi oşol kız andag
(6) körüklüg èrdi kim külse kök
(7) teñri güle durur ıglasa gök teñri
(8) ıglaya durur Oguz Kagan
(9) anı kördükte usı kalmadı kitdi, sevdi, aldı; anuñ
8 (1) birle yatdı, dilegüsin aldı. Döl bogaz
(2) boldı. Künlerdin soñ kecelerdin soñ
(3) yarudı üç èrkek ogulnı dogur-dı birinçi-
(4) sige kün ad koydılar ikinçi-
(5) sige ay ad koydılar üçünçü-
(6) süge yulduz ad koydılar. Gene bir gün
(7) Oguz Kagan avga gitdi bir
(8) köl arasında alındın bir ıgaç
(9) gördi bu ıgaçnuñ kabucagında
9 (1) bir kız bar èrdi, çalguz olturur èrdi.
(2) Yakşı körüklüg bir kız èrdi. Anuñ
(3) közü kökdün kökrek èrdi.
(4) Anuñ saçı mören osugı teg, anuñ
(5) tişi ünçü teg èrdi. Antag görük-
(6) lüg èrdi, kim: yèrniñ yèl küni anı körse,
(7) ay ay ah öler-biz, tep sütdin
(8) kumuz bola tururlar. Oguz Kagan
(9) anı kördükde usı kitdi, çürekige ataş [tüşti.]

Çeviri
05 1 || Gene o ağacın dibinde durdu. Boynuz burunlu
2 gelip başı ile Oğuz’un kalkanına vurdu. Oğuz
3 kargı ile boynuz burunluğun başına vurup onu
4 öldürdü. Kılıç ile başını kesti, alıp gitti. || Sonra
5 gelip bir ala doğan boynuz burunlunun bağırsaklarını
6 yemiş gördü. Ok yay ile
7 ala doğanı öldürdü, başını kesti. Ondan
8 sonra (Ala doğanın resm-
9 i budur.) Geyiği yedi ayıyı yedi kargım demir olduğundan
06 1 öldürdü. Boynuz burunluyu ala
2 doğan yedi yayım okum öldürdü yay olduğundan, dedi,
3 gitti. Ve boynuz burunlunun resmi bu-
4 dur. Gene günlerden bir gün
5 Oğuz Kağan bir yerde Tanrı’ya yalvarmak-
6 ta idi. Karanlık bastı. Gökten
7 Bir ışık indi. Güneşten
8 aydan daha parlak
9 idi. Oğuz Kağan yürüdü
07 1 bu ışığın içinde yalnız oturan bir kız gördü
2 var idi. Güzel alım-
3 lı bir kız. Onun başında par-
4 lak ışıklı bir beni var idi
5 demir kazık gibi idi bu kız öyle
6 alımlı idi ki gülse gök
7 yüzü güler ağlasa gök yüzü
8 ağlardı onu görünce
9 Oğuz Kağan’ın aklı başında kalmadı gitti. Sevdi aldı onun
08 1 ile yattı dileğini aldı döl döş
2 oldu. Günlerden sonra gecelerden sonra gözü
3 parladı. Üç erkek çocuk doğurdu. Birinci-
4 sine Gün adını koydular ikinci-
5 sine Ay adını koydular üçüncü-
6 süne Yıldız adını koydular. Gene bir gün
7 Oğuz Kağan ava gitti bir
8 göl içinde önünde bir ağaç
9 gördü bu ağacın kovukçuğunda
09 1 bir kız var idi, yalnız oturuyor idi.
2 Güzel gösterişli bir kız idi. Onun
3 gözü mavi mavi idi.
4 onun saçı ırmak suyu gibi dalga dalga, onun
5 dişi inci gibi idi. Öyle gösteriş-
6 li idi ki: yerin halkı onu görse,
7 ay aman ölüyoruz, diye sütten
8 kımız olurlardı.
9 onu görünce Oğuz Kağan’ın aklı gitti, yüreğine ateş [düştü.]

Kelime İzahları
açkıç ‘anahtar’ : -kıç, aç- (< aç-kıç)
alalıñ ‘alalım’ : -alıñ, al- (< al-alıñ)
amırak ‘sevgili’ : < amırak
antag ‘öylece’ : < anı teg
atlañ ‘atlanın’ : -ñ, atla- (< atla-ñ)
balıkları ‘şehirleri’ : +ları, balık (< balık+ları)
baluknı ‘şehri’ : +nı, baluk (< baluk+nı)
bedik ‘büyük’ : -k, bedi- (< bedi-k)
bère-men ‘vereyim’ : +men, -e, bèr- (< bèr-e+men)
bizniñ ‘bizim’ : +niñ, biz (< biz+niñ)
birinçisige ‘birincisine’ +ge, +si, +inçi, bir (< bir+inçi+si+ge)
birle ‘ile’ : < birle
boldukda ‘olunca’ : +da, -duk, bol- (< bol-duk+da)
buçurmuş ‘buyurmuş’ : -muş, buçur- (< buyur-muş)
buluñda ‘yönünde’ : +da, buluñ (< buluñ+da)
buzgulug ‘parça’ : +lug, +gu, buz- (< buz-gu+lug)
çalguz ‘yalnız’ : < yalguz
çallug ‘yele’ : < çallug          
çarlıg ‘yarlık’ : < yarlık
çarukdun ‘ışıktan’ : +dun, -k, çaru- (< yaru-k+dun)
çokurdın ‘alacadan’ : +dın, çokur (< çokur+dın)
çürekige ‘yüreğine’ +ge, +i, çürek (< yürek+i+ge)
êl künge ‘el aleme, halka’ : +ge, kün; êl (< êl kün+ge)
erdinileri ‘mücevherleri’ : +leri, erdini (< erdini+leri)
ilgerü ‘ileri’ : +gerü, il (< il+gerü)
iniler ‘küçük kardeşler’ : +ler, ini (< ini+ler)
kalıkları ‘çatıları’ : +ları, kalık (< kalık+ları)
karundaşı ‘kardeşi’ : +ı, +daş, karun (< karun+daş+ı)
keçelerdin ‘gecelerden’ : +din, +ler, keçe (< keçe+ler+din)
kèñeşip ‘danışıp, meşveret edip’ : -ip, kèñeş- (< kèñeş-ip)
kètdi ‘gitti’ : +di, kèt (< kèt-di)
kıp kızıl ‘kıpkızıl’ : < kıp + kızıl
kök teñrige ‘gök yüzüne’ : +ge, teñri; kök (kök teñri+ge)
kulaç ‘karış’ : < kulaç
kumuz ‘kımız’ (< kımız)
kurıkan ‘çadır’ : < kurıkan
kutı-bız ‘saadetimiz’ : +bız, +ı, kut (< kut+ı+bız)
kündünki ‘güney’ : +ki, +dün, kün (< kün+dün+ki)
meñlep ‘kalıcı, ebedî’
mören ‘ırmak’ : < mören
orduga ‘saraya’ : +ga, ordu (< ordu+ga)
oşbu ‘bu’ : (< oş+bu)
öler-biz ‘ölüyoruz’ +biz, -er, öl- (< öl-er+biz)
öltürdi ‘öldürdi’ : -di, -tür-, öl- (< öl-tür-di)
öynüñ ‘evin’ : +nüñ, öy (< öynüñ)
saklamaz èrdi ‘düşünmezdi, dikkate almazdı’ : -di, èr-; -maz, +la-, sak (< sak+la-maz èr-di)
sanagulugsız ‘sayısız’ : +sız, +lug, -gu, +a-, san (< san+a-gu+lug+sız)
senlernüñ ‘sizlerin’ : +nüñ, +ler, sen (< sen+ler+nüñ)
sip siñgir ‘zincifre’ : < sip + sinir
şuñkarnı ‘ala doğanı’ : +nı, şuñkar (< şuñkar+nı)
taguk ‘topuk’ : < taguk
tallar ‘dallar’ : +lar, tal (< tal+lar)
tartıp ‘çekip’ : -ıp, tart- (< tart-ıp)
tokuş ‘dokuş’ : -ş, toku- (< tokı-ş)
tuglarnı ‘tuğları’ : +nı, +lar, tug (< tug+lar+nı)
tuñlukları ‘pencereleri’ : +ları, +luk, tuñluk (< tuñ+luk+ları)
tübinde ‘dibinde’ : +de, +in, tüb (< tüb+in+de)
tüşküre ‘düşüre’ : -e, -kür-, tüş- (< tüş-kür-e)
uruşdılar ‘vuruştular’ : +lar, -dı, -uş-, ur- (< ur-uş- dı+lar)
uruşgudun ‘vuruşmada’ : +dun, -gu, -uş-, ur- (< ur- uş-gu+dun)
uruşunç ‘vuruşma’ : -unç, -uş-, ur- (< ur-uş-unç)
uslug ‘akıllı’ : +lug, us (< us+lug)
yañgakka ‘yan tarafa’ : +ka, +gak, yañ (<yañ+gak+ka)
yılkıları ‘at sürüleri’ : +ları, yılkı (< yılkı+ları)
yiberdi ‘gönderdi’ : -di, yiber- (< yiber-di)
yörügüde ‘yürüdüğünde’ : +de, -gü, yörü- (< yörü- gü+de)


Karahanlı Türkçesi Metinleri Sözlüğü


A
‘akl (Ar.) : akıl
aç : aç
aç- : açmak
açı- : acımak, öfkelenmek
aġ(ı)z : ağız
aġı : ipekli kumaş
aġna- : debelenmek, yuvarlanmak
ajun : dünya
ak- : akmak
al : kırmızı
andın : ondan (ol zamirinin ayrılma durumu)
arkış : kervan
at : ad
at- : atmak
avla : avlamak
avuçġalık : ihtiyarlık
ay : ey
ay- : söylemek
aya : avuç
ayık : vaat, söz verme
B
ba- : bağlamak
bahalıġ : değerli bahasız : değersiz
balık kudrukı : balık burcu
bar- : gitmek
barça : bütün, hep
baş : baş, başlangıç
baş : baş
başlan- : başlanmak
bek : kilit, emniyet
belgülüg : belli
bėr- : vermek
bezen- : süslenmek < bediz süs
bil- : bilmek
bile : ile
bilig : bilgi, bilme
biliglig : bilgili
biligsiz : bilgisiz, cahil
birle : ile
bişi : akçe, pul
bol- : olmak
bu : bu
buġra han : özel isim
bul- : bulmak
bul(u)n- : bulunmak
bul(u)na- : esir etmek
bulıt : bulut
bur : kokmak
büt- : inanmak
bütrü : tamamiyle
C-Ç
cahil : cahil, bilgisiz
cān : can, ruh
çap- : koşmak
çėçek : çiçek
çėçek : çiçek
çėçeklik : çiçeklik, bahçe
çerig : ordu, asker
çık- : çıkmak
çumġuk : kuş adı
çuz : ipekli kumaş
D
devlet (Ar.) : mutluluk, saadet, baht
dinar : dinar
dost : dost
dünyā (Ar.) : dünya
E
ed : ipekli kumaş
edeb : edep, terbiye
edgü : iyi
ėlet- : iletmek
ėlig : el
elik : erkek geyik
emdi : şimdi
eŋ : yanak
er : adam, kişi
er : erkek
ėr- : i- ek-eylemi
erdem : erdem, fazilet
erej (Sogd.rej) : rahat, huzur
eren : adamlar, insanlar
erġuvān (Far.) : erguvan
es- : esmek
esirke- : esirgemek, acımak
esiz : eyvah, yazık
esiz : fena, kötü
ėsiz : kötü
ėş : eş
ėşit- : işitmek
eşü- : örtmek
ėt- : düzene sokmak, süslemek
ėt- : yapmak, düzenlemek
ėtin- : düzene sokulmak, düzenlenmek
F
fasl(Ar.) : dönem, zaman
H
hakan : hakan, hükümdar
hāli : boş
hem : da/de bağlacı
hıtay : Çin
I-İ
ıd : göndermek
iç : iç, içeri
iç- : içmek
il : memleket, ülke
Ila : özel ad, ırmak adı
ilet- : iletmek
irinçig : kötü, eziyetli, sıkıcı, sıkıntılı < ir- yalnız olmak, yalnız kalmak, mutsuz olmak, üzülmek
K
kaç : kaçmak
kaçan : ne zaman
kāfūr (Ar.) : Uzak Doğu’da yetişen ıtırı kuvvetli bir madde, koku
kakıla- : ötüşmek,ses çıkarmak < *kakı kuşların çıkardığı ses, taklidi ses
kalı : eğer
kalık : gökyüzü < kalı- yukarı çıkmak, yükselmek”
kamuġ : bütün, hep
kamuġ : bütün, herkes
kan : kan
kança : nereye
kanı : nerede
kap kara : simsiyah
kara : kara, siyah
kara : kara
karanfil (Ar.) : karanfil
karılık : yaşlılık < karı yaşlı + lık
karış- : karışmak
kaş : kaş
kaş : kaş
kat- : katmak
katġur- : katılmak, katılarak (gülmek) < kat- katmak
kayna- : kaynamak
kayu : hangi
kayu : kimi
kaz : kaz
kėç- : geçmek
keç- : geçmek
keklik : keklik
kėl- : gelmek
kemi : gemi
kez- : gezmek
kıl : kıl kuyruk kuşu
kıl- : yapmak, etmek
kır : kır
kış : kış
kış : kış
kız : kız
kızıl : kızıl, kırmızı
kızıl : kızıl
kiçiglik : küçüklük, çocukluk
kim : ki bağlacı
kim : kim
kin : güzel koku, misk
kişi : kişi, insan
kit- : gitmek
kol : kol, yamaç (mecazen)
kon- : konmak
kop- : kopmak, çıkmak, yayılmak
kor : zarar
koy- : koymak
kozı burnı : koç burcu
kök : mavi
kök : mavi
kökiş : mavi
köni : doğru, düz
köŋül : gönül
kör : bak
kör- : bakmak, görmek
körgülüg : görünen, görüldüğü gibi < kör- görmek
körk : güzellik
köz : göz
kudı : aşağı, aşağıya doğru
kuġu : kuğu
kur- : kurmak
kurı- : kurumak
kurış- : karşılıklı kurmak < kur- kurmak - (ı)ş
kuş : kuş
küdez- : korumak
kül- : gülmek
kül- : gülmek
külmiz : dişi geyik
kün : gün, gündüz
kün : gün
küreş- : güreşmek
küret- : kaçırmak
M
maŋa : bana
me : dahi, da, de
men : ben
meŋ(i)z : beniz, yüz
meŋiz : beniz, yüz
Mıŋlak : özel ad
miŋ : bin
muyġak : dişi karaca
N
ne : ne
neçe : ne kadar
negü : ne
O-Ö
oġlaġu : nazlı
okı- : çağırmak, davet etmek
okı- : okumak
okta- : ok atmak
ol : -dır/-dir bildirme eki işlevinde kullanılmıştır
ol : o
oldur- : oturmak
oprı : vadi
or(u)n : yer
ot : ateş
oyna- : oynamak
ög- : övmek
öl- : ölmek
öles : süzgün, baygın
ölü : ölü
öŋdün : önce
ördek : ördek
öt- : ötmek
öz : öz, kendi
R
resūl (Ar.) : peygamber
S
sa‘adet : saadet, mutluluk
sabā (Ar.) : gün doğusundan esen hafif ve latif rüzgar
saç- : saçmak
sandvaç : bülbül
saŋa : sen adılının yönelme durumu
sarıġ : sarı
sata : mercan
sen : ikinci tekil kişi adılı
sev- : sevmek
sı- : kırmak
sıġun : erkek karaca
sın- : kırılmak
silig : temiz
söz : söz
sunul- : uzatılmak
sūr-ı cibri (Far.) : mezamir (ilahi)
suv : su
süçig : tatlı
süŋek : kemik
sür- : sürmek, kovmak”
T
taġ : dağ
tam- : damlamak
taŋ : sabah vakti
tap- : bulmak
tarıt- : çekmek, sürmek
tat(ı)ġ : tat, tatlılık
tavġaç : Çin
tazarru‘ (Ar.) : yalvarma
tė- : demek, söylemek
tėg : gibi
tegre : çevre
temām (Ar.) : tam, bütün, hep
ten : ten, vücut
teŋ : denk, eşit
teŋiz : deniz
terk : çabuk
til : dil
tile- : dilemek, istemek
tirig : diri, canlı
tirig erken : diri iken, hayatta iken
tiriglik : hayat, canlılık
tiş : diş
tişi : dişi, kadın
titir : deve kervanı
tizil- : dizilmek
tol- : dolmak
tolu : dolu
tolun : dolunay
tonan- : donanmak
torku : örtü
töşe- : döşemek
töşen- : döşenmek
tu- : kaplamak
tuġ- : doğmak
tumşuk : gaga
tur- : kalkmak
turna : turna
tut- : tutmak
tuta bil- : tutabilmek
tuz : tuz
tü : renkli
tüg- : düğümlemek, çatmak
tükel : tamam, bütün
tüket : tüketmek < tüke- tükenmek, bitmek
tümen : on bin
tün : gece
tüpi : tipi
tüz- : düzmek
U-Ü
uç- : uçmak
udı- : uyumak
ul : temel
ula- : bağlamak, eklemek
ular kuş : keklik
uluġ : ulu, büyük, yüce
ur- : vurmak
ur(u)ġ : tohum
uş : şu, işte
uştmah : cennet
utruş- : karşılaşmak, karşı karşıya gelmek
Uyġur : özel ad, boy adı
ün : ses
ünde- : seslenmek, çağırmak
üze : üzerinde
Y
ya : ey
ya : yay
yad- : yaymak
yaġız : kara
yakın : yakın
yan- : dönmek
yana : tekrar, yeniden
yana : yine, tekrar
yaŋkula- : yankılamak, ses çıkarmak
yaruk : parlak
yaş : gözyaşı
yaşık : güneş
yaşıl : yeşil
yavalık : nafile, boşu boşuna
yay : yaz
yaz : ilkbahar
yaz- : açmak
yazı : ova
yazıl- : açılmak
yėl : yel, rüzgar
yėl : yel
yėlgür- : uçmak, havalanmak
yėr : yer, toprak
yıd : güzel koku, misk
yıd : koku
yıġ- : yığmak, toplamak
yıġaç : ağaç
yıparsıġ : misk gibi
yırat- : uzaklaştırmak
yigitlik : gençlik
yilig : ilik
yipün : mor
yitük : kaybolmuş, kayıp
yitür- : kaybetmek
yok : yok
yokaru : yukarı
yol : yol
yorı- : yürümek
yöre : yöre, çevre
yul- : çekmek, kurtarmak
yük(ü)n- : eğilmek
yüz : yüz, surat
yüz : yüz, surat
Z
zacferān (Ar.) : safran



Harezm Türkçesi Metinleri Sözlüğü
A


aç : aç
aç- : açmak
açkıç : anahtar
ad : ad
adak : ayak
adak(1) : ayak
adak(2) : bk. ayak
adem : [< İbr. âdem (=toprak)] insan
ademi : [< Ar.] insanoğlu
cadet : [< Ar.] âdet
adın : başka
cadil : [< Ar.] âdaletli
adug : ayı
aga : büyük kardeş
agaç : bk. yıgaç(1)
agah : [< Fa.] haberli
agırla- : hürmet etmek
agız : ağız
aguz : ilk süt, ağız
ah : ah
ahirat : [< Ar.] ahiret
ahkam : [< Ar.] hükümler
ahval : [< Ar.] hâller
ajun : [< Soğd.] dünya
ak : ak, beyaz
ak- : akmak
cakıl : [< Ar.] akıllı
cakik : [< Ar.] akik
cakl : [< Ar.] akıl
al- : almak
al(1) : al, kızıl
al(2) : ela
calayhi’s-salam : [< Ar.] ona selam olsun
alın : ön
allah : [< Ar.] Allah
altı : altı
altun : altın
altunlug : altınlı
camel : iş
amırak : sevgili, dost
camir : [< Ar.] amir
amtı : şimdi
ana : ana
aña : ona
añagu : resim
añar : ona
ança : o kadar, öyle, o şekilde
andag : bk. antag
andın : 1. ondan, ondan dolayı, böylece 2. oradan
anı : onu
anın : onun ile, ondan dolayı
añla- : anlamak
anlar : onlar
antag / andag : öyle, öylece, o kadar
anuñ : onun
anut- : hazırlamak
ar- : yormak
ara : ara, arasında
aram : [< Fa.] istirahat
arı(1) : arı
arı(2) : bk. arıg
arıg / arı : temiz
carif : [< Ar.] arif
arslan : arslan
art : art, arka
artıkrak : fazlaca
artur- : artırmak
carz : [< Ar.] sunma
ashab : sahabeler
asru : çok
astur- : astırmak
aş : aş, çorba
aş- : 1. aşmak 2. geçmek
aşa- : yemek
caşık : [< Ar.] âşık
at- : atmak, ağarmak, ışımak
at(1) / at(1) : at
at(2) / at(2) : ad
ata : ata, baba
ata- : ad vermek
ataş : ateş
ataşlug : ateşli
atla- : ata binmek, yürümek
atlan- : bk. atlanatlan- / atlan- : ata binmek
atlıg(1) : atlı
atlıg(2) : adlı
av : av
avaz : [< Fa.] yüksek ses
avla- : avlamak
ay- : söylemek, anlatmak
ay(1) : ay (kamer)
ay(2) : ay (otuz günlük zaman dilimi)
ay(3) : ay!
ayak / adak(2) : [< Fa.] kadeh
aygır : aygır
ayıt- : anlatmak
ayt- : demek, söylemek
azlık : azlık
B
bag(1) : [< Fa.] bahçe
bag(2) : sicim
bagla- : bağlamak
baglug : bağlı
bahşiş : [< Fa.] bahşiş
bak- : bakmak; itaat etmek
bakın- : bakınmak; itaat etmek
bal : bal
balık / baluk : şehir
baluk : bk. balık
baña : bana
bandeñ : sıra
bar : var
bar- : varmak, gitmek
barça : hep
barçası : hepsi
bargu : ganimet
bargulug : ganimetli, müreffeh
barmak : parmak
bas- : basmak, ezmek
baş : baş
başa- : yenmek
başak : ok temreni
başla- : başlamak
başlık : baş, lider
batuş : batı
beden : beden, vücut
bèdik : bk. bedik
bedik / bèdik /
bedük / beyük : büyük
bedük : bk. bedik
bedükle- : büyümek
bèg : bk. beg
beg / bèg : beğ
bek : pek
bêl : bel
bêlbagı : belbağı, kuşak
belgülüg / bèlgülüg : belli, işaretli
belgür- : göstermek, belirtmek
bèlgüsiz : işaretsiz
belgüt- : belirtmek
bellüg : belli
bèr- : vermek (yardımcı fiil)
bèr- / ber- : vermek
berik : sağlam, muhkem
berü : beri
bèş : [< Tü. bêş = Skr. pañça] beş
beşik : beşik
beyan : [< Ar.] anlatma, açık söyleme
beyük : bk. bedik
bèze- : süslemek
bigü : vergi, hediye
bil(1)- : bilmek
bil(2)- : bilmek(yardımcı fiil)
bildür- : bildirmek
bile : bk. birle
biltür- : bildirmek
biltürgülük : tebliğ
bir : bir (sayı adı)
biregü : biri, birisi
birer : birer
biri : biri (belirsiz zamir)
birinçi : birinci
birkaç : birkaç
birle / bile : ile
birle- : birleştirmek, katmak
bişür- : pişirmek
biti- : yazmak
bitiglig : yazılı
bitil- : yazılmak
bitür- : bitirmek
biz : biz
boda- : doğum sancısı çekmek
bodun : boyun
bogaz : gebe
bol- : olmak
bostan : [< Fa.] bostan
bota : deve yavrusu
boy : boy
boylug : boylu
boz / moz : boz, kır
böri : kurt
bözçi : bez dokuyan, dokumacı
bu(1) : bu (işaret sıfatı)
bu(2) : bu (işaret zamiri)
buçur- : buyurmak
bugu : geyik
bul- : bulmak
bulañ : ?hiçbir şey
buluñ : yön, taraf
bulur : [< Ar.] billur
bunda : burada
burun : önce
burunrak : evvelce
but : [< Fa. bût < but Skr. Buddha] put, güzel
buyan : [< Mo.] uğur
buyur- : buyurmak
buzag : buzağı
buzgulug : parça
bülbül : [< Fa.] bülbül
C-Ç
camic : [< Ar.] cami
can : [< Fa.] can, ruh
cavab : [< Ar.] cevap
cemad : [< Ar.] cansız
ceza : [< Ar.] ceza
cümle : [< Ar.] bütün, herkes
çak : çağ, zama
çak- : çakmak; gazaba gelmek
çakır- : çağırmak
çalañ : hiç kimse
çalbar- : yalvarmak
çalguz : bk. yalguz
çallug : yeleli
çalun- : itaat etmek
çañ : bk. tañ
çan : yan
çañak : bk. yañak
çap- : bk. tap-
çap- : yapmak
çaptur- : yaptırmak
çarla- : bağırmak, seslenmek
çarlıg : bk. yarlıg
çarlug : bk. yarlıg
çaruk : bk. yaruk
çaşgu : hayat
çaşkaru : dışarı bk. taşkaru
çeber : becerikli
çek- : çekmek, toplamak
çerig : asker
çewür- : çevirmek
çıda : kargı
çıgay : felaket
çık- : çıkmak
çıkar- : çıkarmak
çımad : gazap
çın : doğru, gerçek, tam
çırag : yüz, çehre
çok : çok
çokur : alaca
çol : bk. yol
çoñ : sol
çubuk : çubuk
çubuyan : [< Hint.] tatlı
çulganıl- : sarılmak
çumşa- : yollamak
çürek : yürek
çürügü : yürüyüş
D
dad : [< Fa.] adalet
dahl : [< Ar.] gelir
dakı : bk. takı
dane : [< Fa.] tane
dastan : [< Fa.] destan
dat : [< Ar.] zat
dacvat : [< Ar.] davet
dacvi : [< Ar.] dava, iddia
davlat : [< Ar.] devlet, kısmet
deg : bk. teg
delalat : [< Ar.] deliller
demür : bk. temür
dergah : [< Fa.] huzur
derhost : [< Fa.] istek, arzu
derya : [< Fa.] deniz
dikir : [< Ar.] zikir
dile- : bk. Tile
din : [< Ar.] din
dogur- : bk. togur-
dost : [< Fa.] dost
dostluk : dostluk
döl : bk. töl
duca : [< Ar.] dua
dur : [< Fa.] uzak
dur- : bk. Tur
dur- : bk. Tur
duşman: [< Fa.] düşman
dünya : [< Ar.] dünya
dür : [< Ar.] inci
düş- : bk. tüş-
E
ebedi : [< Ar.] sonsuz
èder- : takip etmek
edgü : iyi
edgülük : iyilik
edin : başka, diğer
ediz : yüksek
èk- : (tohum) ekmek
èkegü : ikisi, her ikisi
èkki : iki
êl : halk
èl(1) : el krş. èlig
èl(2) : il, memleket
èl(3) : el, yabancı
èlçi : elçi
èlig : el krş. èl
èlt- : iletmek
èmdi : şimdi, böylece
emgek : eziyet, zahmet
emmare : [< Ar.] insanı hissî zevke yönelten nefis
èn : en, genişlik
endişe : [< Fa.] endişe
èr : bk. er
er / èr : er, erkek
èr- : bk. er-
er- / èr- : imek, olmak
èrdini : bk. erdini
erdini / èrdini : [< Soğd.] mücevher
erin / èrin : dudak
èrkek : bk. erkek
erkek / èrkek : erkek
erken : erken
èrte : bk. erte
erte / èrte : sabah
èşit- : işitmek
et : et
ètil : İtil ırmağı
èv- : acele etmek
èw : ev
èwlük : eş, hanım
èy : ey (seslenme ünlemi)
eyyam : [< Ar.] günler
F
fakih : [< Ar.] fakih, din âlimi
fal : [< Fa.] fal, uğur
fasl : [< Ar.] mevsim
fazayil : [< Ar.] faziletler
felek : [< Ar.] felek, dünya, gök
ferah : [< Fa.] iç açıklığı, sevinme
ferişte : [< Fa.] melek
ferman : [< Fa.] emir, buyruk
fesad : [< Ar.] fesat, kötülük, anlaşmazlık
fitne : [< Ar.] fitne (mec. güzel)
G-Ğ
ga’ib : [< Ar.] bilinmezlik
gaflet : [< Ar.] habersizlik
galib : [< Ar.] galip, üstün
gazab : [< Ar.] gazap, öfke
gene : gene, yine
gevher : [< Fa.] mücevher, kıymetli taş
gubar : [< Ar.] toz, toprak
guhar : [< Fa.] cevher
gurruş : [< Fa.] haykırış, dalga
gül : [< Fa.] gül
H
habar : [< Ar.] haber
hadim : [< Ar.] hizmet eden
hadis : [< Ar.] hadis
hak : [< Ar.] 1. Allah 2. Doğru, hakikat
hakikat : [< Ar.] hakikat
hal : [< Ar.] hâl
hal : [< Ar.] hâl
halayık : [< Ar.] halk, yaratılmışlar
hali : [< Ar.] boş
halva : [< Ar.] helva
ham : [< Ar.] ham, çiğ
han : sultan
harc : [< Ar.] vergi
harir : [< Ar.] ipek
hatır : [< Ar.] hatır
hatun : [< Ar.] kadın
hazır : [< Ar.] hazır
hem : [< Fa.] hem
hemişe : [< Fa.] daima
hergiz : [< Fa.] asla
hidayet : [< Ar.] kurtuluş
hidmat : [< Ar.] hizmet
hikayet : [< Ar.] anlatma
hilafat : [< Ar.] hilafet
hilcat : [< Ar.] kaftan
hisab : [< Ar.] hesap
huma : [< Fa.] huma (anka) kuşu
husravlık : sultanlık
hünerlig : hünerli
hvace : [< Fa.] hoca
hvuş : [< Fa.] güzel, iyi, tatlı
hvuşnud : hoşnut
I-İ
ıd- : salmak, göndermek
ıgaç : bk. yıgaç
ıgla- : ağlamak
ıglagur- : ağlatmak
ınan- : güvenmek
ıñra- : inlemek, ağlamak
ısıg / ıssıg : sıcak
ıssıg : bk. ısıg
cışk : [< Ar.] aşk, sevgi
cibadat : [< Ar.] ibadet
iblis : şeytan
cibret : [< Ar.] ibret
iç : iç, karın
iç- : içmek
içegü : bağırsak
içre : içinde, bünyesinde
idi : 1. Allah 2. sahip
igit : yiğit
ikinçi : ikinci
ilgerü : ileri
iman : [< Ar.] iman
ini : küçük kardeş
iriz : cesur
iste- : aramak
isticdad : [< Ar.] istidat
iş : iş, hadise
işit- : işitmek
it : köpek (mec. aşağılık)
K
kacbe : [< Ar.] Kabe
kabila : [< Ar.] kabile
kabucag : kovuk, oyuk
kabul : [< Ar.] kabul
kaç : kaç (soru edatı)
kaç- : kaçmak
kaçan : ne zaman
kadagla- : tutmak
kadgu : kaygı
kadgulug : kaygılı
kafir : [< Ar.] kafir
kagan : kağan, han
kaganluk : kağanlık, hanlık
kagar : kar krş. kar
kagatır : katır
kakız : cesur
kakızluk : yiğitlik, cesurluk
kal- : kalmak
kalem : [< Ar.] kalem
kalık : pencere
kalkan : kalkan
kamag : [< Pers.] hep, baştan aşağı
kamil : [< Ar.] olgun, tam
kamug : [< Mo.] bütün
kan- : kanmak, doymak
kaña :? araba
kanat : kanat
kandın : nereden
kanı : hani
kapkara : kapkara
kapug : kapı, eşik
kapuluk : kapalı
kar : kar krş. kagar
kara : kara
karañguluk : karanlık
karı : karış
karı : yaşlı
kariban : [< Ar.] gariban
karşu : karşı
kart : ihtiyar
karundaş : kardeş
kasd : [< Ar.] kast
kaş : kaş
kat : yan, huzur
katıg : katı, sert
katıglan- : zahmet çekmek
kavl : söz
kavm : kavim
kawuş- : kavuşmak
kaydın : nereden
kaygu : kaygı
kayıt- : geri dönmek
kayna- : kaynamak
kayra : tekrar, yine
kayu : kim, hangi
kazan : kazan
kazuk : kazık
kèç : bk. keç
keç- / kèç- : geçmek
kèçe : bk. keçe
keçe / kèçe : gece
ked- : giymek
kedigle- : örtünmek
kèdin : sonra
kèdin- : giyinmek
kèdür- : giydirmek
kèl- : bk. kel
kel- / kèl- : gelmek
kèltür- : bk. keltür-
keltür- / kèltür- /
kètür- / ketür- : getirmek
kèmiş- : atmak, koymak, doldurmak, yarışmak,
toplanmak?
kendü : kendi
kèñeş- : bk. keñeş-
keñeş- / kèñeş- : danışmak, kararlaştırmak
kerek : gerek
kerek- : gerekmek
kes- : kesmek
kèt- : bk. Kit
ketür- : bk. keltür-
kèyik [k(è)y(i)k] : geyik
kıl : kıl, tel
kıl- : yapmak, etmek, kılmak
kılıç : kılıç
kımız : kımız
kırık : bk. kırk
kırk / kırık : kırk
kıssa : [< Ar.] hikâye
kıyandkat : gergedan
kız(1) : kız
kız(2) : nâdir
kızıl : bk. kızıl
kızıl / kızıl : kızıl
kiçig : küçük
kifayat : [< Ar.] yeterlik, iktidar, yararlık
kim(1) : kim (şahıs zamiri)
kim(2) : [< Fa.] kim (bağlama edatı)
kimerse : kişi, kimse
kin : misk kokusu
kir- : girmek
kiş : samur
kişi : kişi, adam
kit- / kèt- : gitmek kitab : [< Ar.] kitap
kizle- : gizlemek
kod- : koymak
kogulgurak : parlakça (kogulgu=parlak)
kol- : istemek
kon- : konmak, inmek, mola vermek
kop- : koşmak
kopar- : koparmak, kırmak
korı- : korumak
koruk- : korkmak
koy- : koymak
koyun : koyun
kögüs / kögüz : göğüs
kögüz : bk. kögüs
kök(1) : gök, mavi
kök(2) : gökyüzü
köl : göl
köñül : gönül
köp : çok
kör- : görmek; ?bakmak
körgür- : göstermek
körk : güzellik, iyilik
körklüg : güzel, iyi, gösterişli
körküt- : göstermek
körük : güzel
kötür- : götürmek
köz : bk. köz
köz / köz : göz
kudrat : [< Ar.] kudret
kudug : kuyu
kul : 1. kul 2. hizmetçi
kulaç : kulaç
kulak : kulak
kulan : katır, yaban eşeği
kumuz : kımız
kundakla- : kundaklamak
kurban : [< Ar.] kurban
kurban : [< Mo.] sadak, yay kabı
kurıkan : çadır
kurıltay : kurultay
kurtul- : kurtulmak
kurug : kuru
kuş : kuş
kut : saadet, devlet
kuzgun : kuzgun
küde- : gütmek
küded- : gözetlemek, korumak
kül- : gülmek
kültür- : güldürmek
kümüş : gümüş
kün(1) : gün, zaman
kün(2) : güneş
kün(3) : halk
kündüz : gündüz
M
ma / me : da, de (bağlama edatı)
magara : mağara
magrib : batı
maksud : [< Ar.] istek
mal : [< Ar.] mal, servet
malik : [< Ar.] sahip
maña : bana
macni : [< Ar.] mânâ
macsiyyat : [< Ar.] günah
maşrık : [< Ar.] doğu
matlub : [< Ar.] talep olunan, istenilen
mavla : mevla
me : bk. ma
mebadi : [< Ar.] ilkeler
meclis : [< Ar.] meclis, toplantı
mekan : [< Ar.] yer
melik : [< Ar.] Sultan
melike : [< Ar.] Hanım sultan
meñ : ben (siyah nokta)
men / mèn : ben
meñiz(1) : beniz
meñiz(2) : gibi
meñizlig(1) : benizli
meñizlig(2) : gibi
meñle- : ebedîleşmek
meşayih : [< Ar.] şeyhler
meşhur : [< Ar.] şöhretli
meşveret : [< Ar.] danışma
mevsuf : [< Ar.] vasfolunmuş
mihrab : [< Ar.] mihrap
miñ : bin
min- : binmek
moz : bk. boz
mören : ırmak
mu’min : mümin
muciban : [< Ar.] gerekenler, sebepler
mucciza : [< Ar.] mucize
muharram : [< Ar.] (Müslüman takviminde) önüncü ay
muhib : [< Ar.] seven
mukaddas : [< Ar.] mukaddes
mun-tèg : bunun gibi, böylece
muña : buna
muña : buna
munça : bunça
munda : burada
mundag : bunun gibi
mundın : buradan
mundun : buradan
munı : bunu
munkalib : [< Ar.] değişen
munlar : bunlar
muntèg : bunun gibi
munuñ-tèg : bunun gibi
murad : [< Ar.] istek, maksat
murassac : [< Ar.] değerli taşlarla süslenmiş
musallam : [< Ar.] herkes tarafından kabul edilmiş
musulman : [< Ar.] müslüman
musulmanlık : müslümanlık
mutmacin : [< Ar.] tatmin olmuş
muvahhid :
muz : buz
mübarek : [< Ar.] mübarek
mühlet : [< Ar.] süre
mülk : [< Ar.] mülk
müñüş : kıyı köşe
mürid : [< Ar.] tabi, bağlı
müşk : [< Fa.] misk
N
nazm : [< Ar.] şiir
ne / nè : ne
necat : [< Ar.] kurtuluş
neçe : bir kaç
nèçe : nice, nasıl, ne kadar
nèçeme : ne kadar çok
neçük : nasıl
nedamet : [< Ar.] pişmanlık
nèdin : neden
nefs : nefis
negü : ne
nelük : niçin, neden, nasıl
neme : eşya
neñ : nesne, şey
nepsiki : [< Pers.] peri
nèteg : nasıl
nèteg-kim : nitekim
netice : netice, sonuç
nevc : [< Ar.] tür, çeşit
nişan : [< Fa.] nişan, belirti
nöker : maiyet
nubuvvat : peygamberlik
nur : [< Ar.] nur
O-Ö
oglan : oğlan
ogul : evlat, erkek çocuk
oguz : (isim) Oğuz
oguz : ilk süz, ağız
ok(1) : ok
ok(2) : bizzat, tam (kuvvetlendirme edatı)
oku- : çağırmak, okumak
ol(1) : o (işaret sıfatı)
ol(2) : o (kişi ve işaret zamiri)
olar : onlar
oltur- / otur- : oturmak
olturt- : oturtmak
on : on
oñ : sağ
oña : ona
ordu : ordugâh, saray
orta : orta
osug : dalga, yol, tavır
oş : işte
oşbu : bu, işte bu
oşol : o, işte o
ot(1) : ot
ot(2) : ateş
oyaglık : uyanıklık?
oyna- : oynamak
ögren- : öğrenmek
ögüt : öğüt
ögüz : dere
öl- : ölmek
öldür- : bk. öltüröltür- / öldür- : öldürmek
ölüg : ölü
öñin : başka, başkası, diğeri
öñlük : yüz, çehre
öske- : özlemek
öte- : ödemek
ötrü : -den dolayı
öy : ev
öz : öz, can, ruh, kendi, nefs
P
para : [< Fa.] parça
parsi : [< Fa.] Farisi
paygambar : [< Fa.] haberci, peygamber
perde : [< Fa.] perde, musîki perdesi
pir : [< Fa.] pir, ihtiyar
R
ragbat : [< Ar.] istek
rahm : [< Ar.] merhamet
rast : [< Fa.] doğru
rasul : [< Ar.] resul
razi : [< Ar.] razı
renc : [< Fa.] zahmet
revan : [< Fa.] giden
risalat : [< Ar.] peygamberlik
riyazat : [< Ar.] dünya nimetlerinden uzak durma
riza : rıza, razı olma
roz-gar : [< Fa.] rüzgâr
rozi : [< Fa.] rızık, nasip
ruh : [< Ar.] ruh
S-Ş
sabab : [< Ar.] sebep
saç : saç
saç- : saçmak
safi : [< Ar.] saflık, temiz
sahaba : [< Ar.] sahabe
sahra : [< Ar.] kır
sakal : sakal
sakın- : 1. düşünmek
sakınç : düşünce, endişe
sakla- : saklamak, korumak
saklat- : saklatmak
sal- : salmak, bırakmak, göndermek
sala : [< Ar.] meydan okuma haykırışı
salah : [< Ar.] iyilik, doğruluk
saña : sana
sanagulugsız : sayısız (sana- =saymak)
sançış- : savaşmak, dövüşmek
saray : [< Fa.] ev, saray
sarı : yan, taraf
sarıg : sarı
sarun- : sarılmak
satgaş- : sataşmak
savab : [< Ar.] sevap
saz : [< Fa.] saz
sebeb : [< Ar.] sebep
secde : [< Ar.] secde
sefer : [< Ar.] yolculuk
sekkiz : sekiz
sèn : bk. sen
sen / sèn : sen
ser-gerdan : [< Fa.] başı dönmüş
serencam : [< Fa.] son
serv-kamet : [< Fa. + Ar.] servi boylu
sev- : sevmek
sevda : [< Ar.] sevda
sèvin- : bk. Sevin
sevin- / sèvin- : sevinmek
sèvinç : bk. sevinç
sevinç / sèvinç /
sevün- : sevinç
sevüglük : sevgili
sevün- : bk. Sevin
sıfat : [< Ar.] özellikler
sıñar : -e doğru
siñgir : zincifre
siz : siz
soguk : soğuk
sogurgu : vuruşma (sogur- = vuruşmak)
sohba : [< Ar.] dost
soñ : son, art, sonra
soñla- : tamamlamak
sor- : sormak
sorma : boza
söz : söz
sözle- : söylemek
sözleş- : 1. söyleşmek 2. sözleşmek
sözlet- : söyletmek
sug : bk suw
sultan : [< Ar.] sultan
suratlıg : suratlı
suw / sug / su : su
suyurka- : [< Çin.] takdim etmek; bağışlamak
süñük : kemik
sür- : sürmek, devam etmek
süt : süt
şagam : Şam
şah : [< Fa.] sultan
şahlık : sultanlık
şarr : [< Ar.] şer
şaş- : şaşmak
şehr : [< Fa.] şehir
şemc : [< Ar.] mum
şeref : [< Ar.] şeref
şericat : [< Ar.] şeriat, doğru yol
şeyh : [< Ar.] şeyh
şikayet : [< Ar.] şikayet
şine : masa
şirin : [< Fa.] şirin, tatlı
şol : şu
şuñkar : aladoğan
şük : [< Soğd.] sakin, sessiz
T
ta : tâ
tacala : [< Ar.] yüce
tacat : [< Ar.] ibadet
tabc : [< Ar.] vücut, beden
tabicin :[< Ar.] Sahabeleri görmüş olan müslümanlar.
tag : dağ
tagam : duvar
taguk : topuk tagurak : derhal, çabuk
taht : [< Fa.] taht
takı / dakı / dagı : yine, ve, dahi
tal : dal
tala : dolu, bütün
talaş- : münakaşa etmek
talay / taloy : [< Çin.] deniz
talic : [< Ar.] talih
talib : [< Ar.] istekli
taclim : [< Ar.] öğrenme, meşk
taloy : bk. talay
tam : tam
tamam : [< Ar.] tamam
tamga : damga
tamug : [< Soğd.] cehennem
tan- : inkar etmek
tañ(1) / çañ : tan
tañ(2) : acayip
tañla- : şaşırmak
tañrı : tanrı
tanuk : tanık
tap : istek; suç
tap- : bulmak
tapık / tapuk : ön
tapug : hizmet, huzur, eşik, kapı
tapuk : bk. tapık
tapun- / tapın- : tapınmak
tar- : dağıtmak tarı- : dağıtmak
tarıt- : çekmek
tarıtıg : hediye
tarlagusız : tarlasız (tarlagu=tarla)
tart- : kabul etmek
taş(1) : taş
taş(2) : dış
taşgaru / çaşgaru : dışarı
taşrif : teşrif
tay : dağ
tè- : bk. Te
te- / tè- : demek, söylemek
tedbir : [< Ar.] tedbir, çare
tèg : bk. teg
teg / /tèg / deg : gibi
teg- / tèg- : değmek
tègi : kadar
tegme / tègme : değme, eşsiz
tegrü : -a doğru, -a kadar
tègür- : bk. Tegür
tegür- / tègür- : ulaştırmak, sunmak
telim : çok
telwe : deli
temür / demür : demir
teñiz : deniz
teñri : Tanrı
tèp : diye
teriñ : derin
terkin : çabucak
tertib : [< Ar.] tertip
teslim : [< Ar.] teslim
tetür- : demek, dedirmek
tevfik : [< Ar.] yardım
tıñla- : dinlemek
tiktür- : dikdirmek
til : dil
tile- / dile- : dilemek
tilek : dilek
tiñle- : dinlemek
tirig : diri, canlı
tiş : diş
tişi : hanım
tog- : doğmak
togur- / dogur- : doğurmak
tokkuz : dokuz
tokuş- : çarpışmak
tokuşgu : çarpışma
tokuz : dokuz
toñ : bk. ton
ton / toñ : elbise
toy : toy
töl / döl : döl
töre : töre
törlüg : türlü
tört : dört
tufan : [< Ar.] tufan
tug : tuğ
tug- : doğmak
tumşuk : gaga
tuñluk : pencere
tur(1)- / dur- : durmak
tur(2)- : durmak (yardımcı fiil)
tur(3)- : ayağa kalkmak
tur(4)- : +dır
tusu : ganimet
tut- : tutmak
tutulunç : boğuşma
tutun- : tutunmak
tutuş- : tutuşmak
tüb : dip, esas
tüg : tüy
tükel : tamamen
tükellik : mükemmel
tülük : tüy
tülüklüg : tüylü
tün : gece; batı
tünle : geceleyin
türlüg : türlü
türlük : hayat
türtür- : dürdürmek
türük : Türk
tüş : düş
tüş- / düş- : düşmek, tesadüf etmek, uğramak
tüşimel : narin
tüşkür- : düşürmek
tüz : düz
tüz- : düzenlemek, kurmak
tüzün : asil
U-Ü
uç- : uçmak
uçmah : [< Soğd.] cennet
cud : [< Ar.] öd ağacı
ud : öküz
udı- : uyumak
udku : uyku
uftan- : utanmak
ugan : Tanrı
ugra- : ulaşmak
uk- : anlamak
ukgulug : anlayışlılık (< uk- = anlamak)
ul : temel, esas
ulaşu : daima, sürekli
ulug : ulu, büyük
ulug : yüce
umınç : ümit
una- : tasvip etmek
unut- : unutmak
ur- : vurmak, kurmak,
uran : savaş bağrışı
urug : tohum, nesil, döl
uruş : vuruşmak
uruşgu : vuruşma
uruşunç : vuruşma
us : akıl
uslug : uslu, akıllı
ustad : [< Fa.] üstad
uyku : uyku
uzun : uzun
uzunluk : uzunluk
üç : üç
üçegü : üçü
üçün : -den dolayı, için
üçün : için
üçünçü : üçüncü
üküş : çok
üküşrek : çokça
üleş- : üleşmek, paylaşmak
üleştür- : üleştirmek, pay etmek
ün : seda, avaz
ün- : yontmak
ünçü : inci
ünde- : çağırmak
üñür : mağara
üst : üst
üstad : [< Fa.] üstat
üze / üzre / üzere : üzerinde, üstünde
üzere : bk. üze
üzre : bk. üze
V
ve : ve
vefat : [< Ar.] ölüm
veli : [< Fa.] fakat, lakin
velikin : [< Fa.] fakat
vücud : [< Ar.] varlık
Y
ya : ya!
ya(1) : ya
ya(2) : yay
yagı : düşman
yagır : omuz
yahşı : çok iyi
yak : yan taraf
yaka : yaka
yakin : [< Ar.] kesin bilgi
yakşı : iyi
yakut : [< Ar.] yakut
yalawaç : [< Hwar.] peygamber
yalganla- : yalanlamak
yalguz / çalguz : yalnız
yaman : yaman, kötü
yan- (1) : geri dönmek
yan- (2) : yanmak
yana : yine
yañgak / yıñgak /
çañgak : yan taraf, yanak
yañlıg : gibi
yar : [< Fa.] sevgili, dost
yara- : yaramak
yaran : [< Fa.] dost
yarı- / yaru- : parlamak
yarıl- : yarılmak, parçalanmak
yari : [< Fa.] dostluk, yardım
yarlıg / çarlıg / çarlug : yarlık, ferman
yarlıka- : bağışlamak
yarmak : dirhem
yaru- : bk. yarıyaruk / çaruk : ışık
yaruklug : ışıklı
yaş : 1. gözyaşı 2. yaş
yaşıl : yeşil
yaşkı : yahşı, iyi
yat- : yatmak
yawlak : kötü
yay : yaz
yaz : ilkbahar
yazı : ova, çorak
yè- : yemek
yèg : iyi, daha iyi
yègrek : iyice
yèl : il, el
yemür- : devirmek
yene / yène : yine
yèr(1) : yer
yèr(2) : er
yèt- : 1. ulaşmak 2. kaybolmak
yèti : yedi
yetinç : yedinci
yètir- : bk. yètgür-
yetiz : tam, kesin
yètmiş : yetmiş
yètür- : bk. yètgür-
yıdıglık : kokulu
yıgaç(1) / ıgaç / agaç : ağaç
yıgaç(2) : 1. karış 2. fersah ?(= 455 mil= 56 kilometre)
yıgdur- : yığdırmak, toplatmak
yıl : yıl
yılkı : at sürüsü
yıñak : bk. yañak
yıpar : misk kokusu
yiber- : göndermek
yig : iyi
yigirmi : yirmi
yinçü : [< Çin.] inci
yit- : kaybolmak
yok : yok
yol / çol : yol
yolı : defa
yoluk- : karşılaşmak, rastlamak
yor- : tabir etmek
yön : yön, taraf
yöri- / yörü- / yürü- : yürümek
yörü- : bk. yöri-
yörügür- / yürügür- : yürütmek
yulduz : bk. yultuz
yultuz / yulduz : yıldız
yumşa- : göndermek
yurt : yurt
yügür- : hızla koşmak
yükle- : yüklemek
yüklüg : yüklü
yüñ : yün, tüy, telek
yüri- : bk. yöri
yürügür- : bk. Yörügür
yüz(1) : yüz
yüz(2) : yüz (sayı adı)
yüz(3) : zemin (yeryüzü)
Z
zacfaran : [< Ar.] zaferan
zag : [< Fa.] karga
zahir : [< Ar.] açık, âşikâr
zahm : [< Fa.] yara
zari : [< Fa.] ağlayıp inleme
zarif : [< Ar.] zarif
zarifluk : zariflik
zayic : [< Ar.] kayıp
zimrud : [< Ar.] zümrüt
zindan : [< Fa.] zindan
ziyarat : [< Ar.] ziyaret
zumra : [< Ar.] zümre





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder