5 Mayıs 2015 Salı

Tevfik Fikret – Bahâr-ı Mağmûm

Tevfik Fikret – Bahâr-ı Mağmûm
Bahâr olsun, bahâr olsun da gönlüm
Biraz def’-i melâl etsin, diyordum,
Cihân tağyîr-i hâl etsin, diyordum…
Bahâr oldu bütün feyziyle, gördüm:
Cihân pür-hande, cennetten nişândır,
Benim gönlüm fakat vakf-ı hazândır.

Bütün rengiyle, âhengiyle gülşen
Garîk-i neş’e, lâkin bence mağmûm;
Tabî’at arz eder karşımda meş’ûm,
Soğuk bir levha, bir tasvîr medfen.
Evet, mest-i hayât ammâ şu enhâr,
Benim gönlüm değil bundan haberdâr,

Ağaçlıklarla süslenmiş ufuktan
Gelir bir nefha-i serd ü siyeh-renk;
Semâ çeşmimde bir peygûle-i teng
Döner nezzâre pür-lerziş ufuktan.
Hazîn bir telhî-i nekbet hevâda;
Nedir bilmem, ne vardır mâverâda!..

Uzaktan bir sadâ, bir lahn-i giryân,
Bükâ-yı tıfla benzer bir boğuk ses
Edip ka’r-ı simâh-ı cânı ma’kes
Ne bülbül fark eder gûşum, ne elhân,
Gelen sesler bütün şekvâ-eserdir
Çiçekler hep açılmış yârelerdir.

Boğarken rûhumu zulmetle sermâ
Bu leyl artık nehâr olsun, diyordum;
Bahâr olsun, bahâr olsun, diyordur;
Bahâr olmaz bugün bundan mutarrâ…
Niçin eksilmiyor hâlâ melâmim,
Niçin şâd olmuyor gönlüm, hayâlim?..

Vezin
Ba hâr ol sun, ba hâr ol sun da gön lüm
+    -     -   -       +   -      -  -     +   -      -
Me fâ  î  lün     me fâ î   lün  fe  û   lün
Bi raz def’-i me lâl et sin, di yor dum
+    -    -     -   +   -    -   -     +   -    -
Me fâ  î   lün me fâ î  lün fe  û  lün

Sözlük:
Def-i melâl: Sıkıntıyı atmak
Melâl: Usanmak
Tağyir: Değiştirmek
Vakf-ı hazan: Sonbahara bağlanmak
Gârik: Boğulmak
Meşum: Uğursuz
Enhâr: Akarsular
Medfen: Mezar
Peygûle: Köşe, bucak
Teng: Sıkıntı
Lerziş: Titreme
Telh: Acı
Nekbet: Uğursuz, şanssız
Bükâ: Ağlayan
Ma’kes: Akseden yer
Sımâh: Kulak, kulak deliği
Gûş: Kulak
Serma: Kış, soğuk
Münkalib: Dönen, tekrar eden
Nefha: Esinti, güzel koku

Bahar yeşillik, canlılık ve tazeliktir. Hayat baharda canlanır. Daha şiirin başında tezatla karşılaşıyoruz. Mağmûm / kederli, gamlı…
Şirin ismi gamlı bahar manasındadır.

Bahar olsun da gönlüm kederlerinden biraz olsun kurtulsun, dünya biraz değişsin diyordum, bahar oldu, bütün feyziyle gördüm. Cihan sanki gülüşlerle dolu cennetten bir numune ama benim gönlüm hâlâ son bahardadır.

Ağaçlarla süslenmiş ufuktan, siyah renkli sert bir rüzgâr gelir, gökyüzü gözümde karanlık bir köşe, bakışlar ufuktan titreyerek döner. Havada hazin, uğursuz bir acılık. Nedir bilmem, ne vardır ötelerde?

Havada bir sada ağlayan bir nâme lahn-i giryan / çocuk ağlamasına benzeyen boğuk bir ses geliyor ve ahengi ağlayan bir nameyi anımsatıyor. Bu ses can kulağının derinliğine tesir ediyor.

Kendini bu sese öylesine kaptırmış ki baharın şen seslerini duymuyor. Kendi hayal dünyasında yaşıyor, gerçek dünyayı göremiyor.


Ruhumu karanlıkta kış günü boğarken, bahar oldu, benim niye hâlâ sıkıntım eksilmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder