1 Ağustos 2015 Cumartesi

Halk Edebiyatı

Halk Edebiyatı

Destanlar Hakkında
Destanlar, milletlerin yazı öncesi dönemde ürettikleri sözlü geleneklerdir.
Epope, yazarı bilinmeyen destanlardır.
Şairlerin kurduğu destanlar ise bunlardan farklıdır.

Destanlar uzun soluklu hikâyelerdir.
Destanlar nazımla biçimlenmiştir. Çünkü genellikle müzik eşliğinde söze dökülürlerdi. Ezgiye eşlik edecek biçimde düzenlenmiş olmaları bundan dolayıdır.

Destanlar iki büyük kola ayrılırlar. Birincisi milletlerin yaratılışı, türeyişi ile ilgili destanlar diğeri ise milletlerin tarihlerindeki önemli olayları konu alan destanlardır.

Destanlar sözlü geleneğin devam ettiği zamanlarda gerçek olarak kabul görürlerdi. Ne zamanki yazıya geçirilmeye başlandı o zaman destanların içerisindeki gerçek olmayan unsurlar tefrik edilmeye başlandı. Bu ayrım daha sonra halk hikâyelerinin gelişimine katkı sağladı. Halk hikâyeleri de bir bakıma destan geleneğinin uzantısıdır.

Eski Türklerde tunguz adı verilen büyücü şairlerin halk nazarında büyük itibarı vardı. Günümüzde dahi bu gelenek bazı yörelerde devam etmektedir.

Sığır: Oğuzların milli totemidir.

Şölen / Çeşn: Kurban sonrası yapılan ziyafetlerdir.

Yuğ: Umumi olarak matem ayinleridir. Bu törenlerde baskı adı verilen ozan, ölen kişinin ruhunun semaya yükselmesi için bazı büyülü şiirler/sözler söylerdi. İleri zamanlarda baksının yerini, ölen kişinin kahramanlıklarını anlatan mersiye şairleri aldı.

Dede Korkut Kitabı
Bir mukaddime ve on iki masaldan müteşekkildir.
Milli bir destandır ve bu nedenle Türkler için çok önemlidir. Türklerin dili ve kültürü ile içe içe geçmiştir.
Milli destanlar mutlaka kahramanlık motifi içerir.
Kahramanlık en yüksek insanî vasıf olarak yüceltilir.
Türklerin “alp” tipi karakterinin en güzel örneklerini bu destanlarda görürüz.
Hikâyeler kahramanın etrafında şekillenir. Dede Korkut’ta buna istisna olarak çeşitli hikâyeler vardır.
Mili destanlar genellikle anonimdir, müellifleri, bağrından çıktıkları millettir.
Destanların muhtevaları çoğunlukla o milletin hayatıdır.
Millî destanlarda yüksek bir coşku bulunur.
Bu tür destanlarda tabiat unsurlarına da çokça yer verilir. Tabiatın bir parçası olan hayvanlar da geniş yer tutar.
Coğrafi unsurlar ve mekân vurgusu ise destanları efsanelerden ayırır hatta bir nebze tarihe yakınlaştırır.
Destan dili, bağlı olduğu dilin en güzel bir örneğini verir.

Destanın teşekkülü üç aşamada gerçekleşir (çekirdek, gelişme ve yazıya geçme).

Çekirdek Safhası: milletin bütününü ilgilendiren olağanüstü bir olay, bir badire destan çekirdeği olarak yerini alır. İnsanlar bu olayı anlatmak üzere şiirler söyler, hikâyeler anlatır (Gelişme safhası). Şiir ve hikâye zamanla kendine has bir kavrama dönüşünce destan ortaya çıkar. Anlatı halinde yol alan destan, şehre/medeniyete ulaşınca yazıya geçer ve sürecini tamamlamış olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder