Hürriyet Bayrakları
... O akşam Demirhisar’dan Cumayıbala’ya geç ve yorgun
gelmiştim. Gündüz hava pek sıcaktı.
…zavallı düzme Türk inkılâbının ikinci senesi olduğunu
hatırladım. Evet, bugün millî bir bayramdı!
Biraz ileride bir atlı gördüm.
Yaklaştım. Selâm verdim.
Ben “On Temmuz”un buralarda bile takdir olunduğunu söyledim.
…
Demek On Temmuz’a bu kadar ehemmiyet veriyorsunuz?
Bir cinsten olan şeyler cem olunabilir.
Bir cinsten olmayan şeyler cem edilemez. Meselâ on kestane,
sekiz armut, dokuz elma... Nasıl cem edeceksiniz. Bu mümkün değildir.
Bu milletleri cem edip “Osmanlı” derseniz, yanılmış
olursunuz.
“Sizinle münakaşa edemem” dedi, “çünkü fikirlerimiz taban
tabana zıt...”
Parmağıyla bin metre kadar ilerde, uçurumlu bir yarın
kenarındaki küçük bir Bulgar köyünü gösteriyordu.
Mülâzım ellerini çırpar gibi ovuşturarak “Ah görmüyor
musunuz” dedi, “görmüyor musunuz? Şu köycükte sallanan kırmızı kırmızı hürriyet
bayraklarını görmüyor musunuz?”
Kendimi tutamadım:
“Bu Bulgarlar ha?..”
Fakat siz mutaassıpsınız. İnanmazsınız. Hâlâ akılsız ve
cahil babalarımız gibi, “domuz derisinden post, gâvurdan dost olmaz...” der,
medeniyetin, büyük yirminci asrın doğurduğu insaniyet, uhuvvet, müsavat
fikirleriyle eğlenirsiniz.
“İster misiniz, oraya kadar gidelim” dedi,
Nihayet dayanamadım. “Haydi gidelim” dedim.
…biraz ilerde, tarlanın nihayetinde bel ile çalışan Bulgar,
köpeğin havlamasını işitmemiş gibi hiç bize bakmıyor, kim olduğumuzu bile merak
etmiyordu.
On Temmuz bayramını tebcil için asılan bayraklara baktım.
Bunlar hava aldırmak için güneşe asılmış kırmızıbiber dizileri idi...
“Haydi artık gidelim” dedim. Cevap vermedi.
Türk Yurdu, C. 5, Sayı:
7 (55), 12 Kânun-ı evvel 1329, [25 Aralık 1913], s. 1078-1088.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder