Hâtiften Bir Seda...
Mahallenin yeni yetişen gençleri Hacı İmadettin Efendi’nin
yalnız ismini bilirlerdi.
...bu zat hakikaten canlı bir evliya gibiydi.
…bu kadar sofu, bu kadar mübarek bir adamın bir de oğlu
vardı ki... neuzubillah!
Gece gündüz içen rezil bir sarhoş! Namussuz bir kumarbaz!
…
“Bahçenin köşesine üç arşın derinliğinde bir mezar kazdır.
Ben altmış üç yaşını bitirdim. Artık yere gireceğim. Ölünceye kadar orada
ibadet edeceğim.”
(Oğlu) “Bizim moruk” dedi, “uçacak ölüsü kınalı...” Sonra
bedmest bir neşe ile haykırdı: “Uç mübarek, uç!..”
(Oğlunun naralarını gaipten gelen sesler zanneden Hacı)
Erdiği kerametin huzuru içinde pencereye tırmandı. Hâtifin çağırdığı tarafa,
yukarıya doğru asabî bir hamle ile atıldı. Hemen aşağıya uçtu.
…sabah namazına gidenler gayet korkunç bir manzara
karşısında titrediler. Sokağın ortasında... ölmüş babanın naaşı üzerinde sarhoş
oğul yatıyordu.
Yeni Mecmua, C. 2,
Sayı: 34, 7 Mart 1918, s. 156-157.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder