Çakmak
Ulan İboş, sen be!”
“Vay Mıstık, sen ha?”
“Ben ya...”
Cigaralarını sardılar. Anadolu tütünlerinin, Rejinin,
kaçakçıların aleyhinde küfürler savurarak içmeye başladılar. Her şeyden ziyade
Anadolu’nun ahlâkından, hilekârlığından, geçimsizliğinden şikâyet ediyorlardı.
“Çakmağı ver diyorum.”
“Hangi çakmağı?”
“Ulan, inkâr mı ediyorsun?”
İboş mahkemeye müracaatla dava edeceğini söyledi. Hiddetle,
kasabaya doğru giden yola atıldı. Hâlbuki Mıstık çakmağı çalmıştı. İçinden
“Görmeden aldım. Şahit yok. Sepet yok. Bir yemin değil mi? Ederim” dedi.
... Tam dışarı çıkarlarken sevinen Mıstık’a hâkim, “Oğlum,
sen on kuruş vereceksin!” dedi.
“Mahkeme masrafı...”
Vakit, Sayı: 25, 15
Teşrîn-i sânî [Kasım] 1333/1917, s. 2.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder