Eleğimsağma
Küçük Ayşe sabahtan beri önünde mekik dokuduğu yüksek bez
tezgâhından kalktı.
“Ne güzelim ben, ayol...” diye güldü...
Hem öyle kuvvetli idi ki... Erkek akranlarını bir tutuşta
kaldırıp yere çarpıyordu. Ona “Pehlivan Ayşe” derlerdi.
Ömründe bu kadar yakın bir eleğimsağma görmemişti.
İşte bu kadar köyün yakınına inmiş olan bu eleğimsağmanın
koşup bir kere altından geçse...
Erkek olacak!
Bunda hiç şüphesi yoktu.
“Eleğimsağma sönmeden yetişeyim” diye bütün kuvvetiyle
koştu.
Nefes nefese eleğimsağmanın altından geçti.
“Oh!” dedi.
Ayağa kalkınca şaşırdı. Boyu büyümüş, cepkeni yırtılmış,
kısalan etekleri belinde kalmıştı. Islanmış yüzüne elini götürdü. Parmaklarına
bıyıkları dokundu.
O kadar kuvvetlenmiş idi ki... Demin yarım saatte koşarak
geçtiği yerleri üç adımda aştı.
Ağabeysinin bayramlıklarını çıkardı. Giydi. Vücuduna çok dar
geliyordu. Duvardan martini de aldı. Omzuna taktı. Dışarı çıktı.
Pehlivanlara bağırdı: “Benimle ikişer ikişer güreşecek varsa
meydana çıksın!..”
Ayşe yağlandı. Kispetler giydi. Çifter çifter karşısına
çıkan pehlivanları kaldırıp kaldırıp yere çarptı.
“Ben Ayşe’yim...”
“Hacı Mehmetler’in Ayşe...”
Ayşe bağıra bağıra nasıl koştuğunu, nasıl eleğimsağmanın
altından geçtiğini, nasıl erkek olduğunu anlattı.
“Gülsüm’ü kim alıyor?”
“Muhtarın oğlu Hasan...” dediler.
“Çabuk karşıma gelsin...”
Kalabalığın içinden Hasan’ı buldular.
“Nikâhı kim kıydı?”
“Kurt Hoca...”
“Kurt Hoca ha... Onu da getirin bakayım.”
“Ulan Hasan, boşa bakayım Gülsüm’ü!”
“Boş olsun! Boş olsun!..”
Hoca’ya döndü, “Kıy bakalım Gülsüm’le benim nikâhımı!” dedi.
“Kıymam.”
“Hey köylü... Haberiniz olsun bu erkek değildir. Bu kızdır.
Bunu örtüye sokmalı. Bunun böyle gezmesi caiz değildir.”
Sıkıyordu. Canı çıkarken hoca fena hâlde tepindi. Gümbür
gümbür şerefe yıkıldı. Ayşe aşağıya düştü. Kafası küt diye yere vurdu.
Gözünü açınca kafasını yumruklayan babasını gördü:
“Domuzun kızı, ne arıyordun burada?”
“...”
Yağmurla sırsıklam olmuş, yeşil ve sık fundalıkların içinde
idi.
“Örtüye koyun onu, örtüye... Artık onun açık dolaşması caiz
değil...”
Yeni Mecmua, Sayı: 5, 9
Ağustos 1917, s. 98-100.
…
(Özet değildir)
…
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan:
Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder