30 Aralık 2019 Pazartesi

Ömer Seyfettin - Türkçe Reçete


Türkçe Reçete

Belkıs, geniş yatağında, mavi ipek kaplı yorganının altında sıkılmış bir yumruk gibi yusyumru yatıyordu.
Belkıs feryadını yine tekrarladı: “Ölüyorum. Bu sefer ölüyorum...”
Telefona koş! Doktor Şerif’i çağır...

“Fakat bana bir ilâç!” dedi.
“Baş üstüne!” diye eğildi.


Size öyle bir ilâç vereceğim ki bir anda hiçbir ıztırabınızı bırakmayacak. Ne başınızda ağrı, ne içinizde sıkıntı, ne gönlünüzde üzüntü kalacak!

“A!.. Doktor, Türkçe mi yazıyorsunuz?” dedi.
“Evet.”
“Türkçe reçete olur mu hiç?”

“Yoksa, Şerif Bey, bu bir kocakarı ilâcı mı?”
“Hayır, bilakis bir genç kadın ilâcı...”

Her sabah soğuk su ile ellerini, yüzünü yıkamak. Moda gazetelerinde gördüğü son şekil iki tayyörü hemen terziye ısmarlamak. Ağır fötr bir manto. ‘Babayan’a son gelen elmaslardan, incilerden en aşağı yedi parça hemen alınacak. Her gün temiz, kiralık bir otomobil içinde iki saat kadar bir gezinti.

Belkıs güldü. Doktorun ta gözlerinin içine baktı. “Siz doktor değilsiniz!” dedi.
“Ya neyim?”
Genç kadın az daha, “Duygulu bir koca, hisli bir erkek!..” diyecekti.
Zaman, Sayı: 264, 30 Kânun-ı evvel [Aralık] 1334/1918, s. 2.
(Özet değildir)
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan: Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder