30 Aralık 2019 Pazartesi

Ömer Seyfettin - Uzun Ömür


Uzun Ömür

Etrafı ormanlı geniş yeşil vadide muharebe üç saatten beri devam ediyordu.
Vezir beyazlaşan sakalını tuttu. Vuruşan saflara bir kere daha baktı. Çavuşa, “Haydi git, ağalara söyle, gayret etsinler! Hücuma hazırlansınlar. Biz de şimdi geliyoruz. Kâfiri perişan ederiz” dedi.
Vezirin gözleri birdenbire sağ tarafında büyük bir ağacın dibinde otlayan eğerli bir ata ilişti.
Kılıcını, tüfeğini, kalkanını yastık gibi başının altına koymuştu. Gazaba geldi. Arkasına döndü. Adamlarının arasındaki cellâda, “Git, şu hainin kellesini uçur!” dedi.
“Düşmandan kaçmanın cezası nedir?”
“Siyaset paşam!”
“Öyle ise neye buraya kaçıp uyursun?”
“Kaçıp böyle uyumasam bu yaşa gelir miydim paşam?”
Vezir ihtiyar sipahiyi bir süzdü. Karşıdan yeniçeri çavuşları dörtnala geliyorlardı.
“Müjde! Müjde! Kâfir bozuldu” diye bağrıştılar.
“Ne ise, daha yaşayacakmışsın! Bu müjdeye dua et!” dedi.

İfham, Sayı: 9, 31 Temmuz 1335 [1919], s. 2.
(Özet değildir)
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan: Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder