30 Aralık 2019 Pazartesi

Ömer Seyfettin - Yalnız Efe


Yalnız Efe

Sabahtan beri yürüyorduk.
Ayı avına gidiyordum. Kılavuzum “Kumdere” köyünün en namlı nişancılarındandı.

Ağır bir tavırla “Burada tütün içilmez!” dedi. Sordum: “Niçin? Namazgâh mı burası?”
“Burası Yalnız Efe’nin ‘sırrolduğu’ yerdir!

“Anlatayım” dedi, “ben şimdi elli yaşını geçiyorum. O vakit pek ufaktım. Onu gören kadınları dinledim. Kendisi hiç erkeğe gözükmezdi.”
“Neye gözükmezdi?” diye sordum.
“Çünkü kızdı!”

Dağa çıktığı zaman daha on altı yaşındaymış. Babası gençliğinde bizim köye göçmüş. Kızından başka kimsesi yokmuş. Topal mıymış, ne imiş...

Bu adam, bir gün nasılsa Eseoğlu’nun çiftliğinden geçer. Oradaki yabancı korucuların birisinde alacağı varmış. Onu ister. Vermezler. O da galiba kötü bir lâf söyler. Hemen zavallıyı öldürürler. Kızı duyunca babasının ölüsüne gider.
Ağlamaz, sızlamaz. Kimin vurduğunu anlar. Sonra kazaya gelir. Hükûmete koşar. “babamı vuran falandır! Tutun” der. Aldıran olmaz.

Zaptiyelerin yanında ona, “İşte bunlar da şahit olsun, sen bugün babamı vuranı tutmazsan ben seni öldüreceğim” der. Zaptiye mülâzımı bu lâfa bütün bütün gazaplanır, fırlar, yörüğün kızını iyice döver. Zaptiyelere sokağa attırır.
Kız bir zamanlar görünmez olur...
Bir gün sarhoş mülâzım Eseoğlu’nun verdiği bir ziyafete giderken kafasına bir kurşun yer. Hemen oracıkta can verir.

Eseoğlu’nun da boğazlanmış ölüsünü bağdaki yatağında bulurlar. Kasabalı ağaların çiftliklerini korucu, hergeleci, çoban gibi gelip silahsız ahali içinde tüfekle gezen ne kadar Arnavut falan yabancı varsa yavaş yavaş hepsi vurulmaya başlar.

Onun korkusundan kazada kimse kötülük yapamazmış. Zenginlere kadınlarla haber gönderir, “Falan fakire yardım ediniz. Falan öksüzü evlendiriniz, falan köprüyü yapınız. Falan köye bir mektep kurunuz” gibi emirler verirmiş.

…işte tam o sıralarda Söke taraflarında gayet azgın bir Rum eşkıyası türer.
Yalnız Efe bunu haber alır.

Yalnız Efe’yi tam burada sıkıştırırlar. “Teslim ol!” derler. Yalnız Efe, “Siz askersiniz, benim kardeşlerimsiniz; canınızı yakmak istemem. Savulun. Yoluma gideyim” der. Dinlemezler. Üzerine ateş ederler.

İşte bu çamın dibinde Yalnız Efe’nin martiniyle geyik postu seccadesinden, yeşil namaz bezinden başka bir şey bulamazlar.

Yeni Mecmua, Sayı: 41, 25 Nisan 1918

Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan: Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder