26 Ocak 2020 Pazar

Ömer Seyfettin - Çirkinliğin Esrarı

Çirkinliğin Esrarı

Genç kızlarla bir odada yalnız kalmak ne tehlikelidir!
Kapıdan girince hâlime gülen hizmetçi kız evde küçük hanımdan başka kimse olmadığını söyledi.

“Rahatsız etmek istemedim.”
“Beni mi?”
“Sizi...” diye nazik bir cümleye başlayacaktım.

“Siz hakikaten tuhaf bir adamsınız!” dedi, ‘Beğendiğiniz kadınlara mı, yoksa beğenmediğinizlere mi böyle büyükbaba tavrı takınırsınız?”

“Ben seni seviyorum!” dedi.
“Beni mi?”
“Seni!”
Birdenbire yüreğim hop etti. Ben bu yeni kızlardan, bir ejderhadan ziyade ürkerim.

Yağmur iyice dindiği için müsaadesini istedim.
“Gece kalsanıza... Ağabeyim şimdi gelir. Annem de gelecek.”

O an bilmem, nasıl münasebetsiz, nasıl uğursuz, nasıl şenî bir fikir dimağımı doldurdu.
“O hâlde hakikaten fikrinde samimî isen senin için ideal bir âşık var” dedim.
“Oh, kim?.. Kim?..”
“Çirkinler kralı!”

Çirkinler kralı şüphesiz gözünün önüne gelmişti.
Son derece sarhoş, politikacı, kavgacı, mütecaviz, dedikoducu, pis bir herifti. Mütemadiyen karı alıp boşuyordu.

Geçen yaz...
Sütude’nin çirkinler kralıyla muaşakası herkesi şaşırttı. Kimse inanamıyordu. Fakat iş birdenbire ciddîleşti. Bu güzel, bu emsalsiz kız o gudubet, o bitkin, o iğrenç herifin kovulmuş yedi karıdan artakalmış pis yatağına kaçtı. Ne akrabalarının mümanaatını, ne ailesinin reddini dinledi. Zavallı güzel Çesban da ümitsiz kalınca yaşayamadı. Bu şenî izdivacın ertesi günü, kendini öldürdü.
Vakit, Sayı: 761, 19 Kânun-ı evvel [Aralık] 1335/1919, s. 3.


(Özet değildir)
Ömer Seyfettin, Bütün Hikâyeleri (Hazırlayan: Hazırlayan: Nâzım Hikmet Polat), Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2015, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder